Birlik için Şuurda Yükseliş

 

 

BİRLİK İÇİN ŞUURDA YÜKSELİŞ

Şuur çok geniş bir anlam içermektedir. Önce şunu bilmek gerekir: şuur bilgiden haberdar olmak değil, bilgiyi kabul etmektir. Bugün için spritüel gruplar bilgiden haberdardırlar ama kabul etmiş değiller. Kabul eylemle birlikte vardır. Eylem yoksa kabul de yoktur. Şuur, sürekli eylemin sonunda ortaya çıkan aydınlıktır.

Şuur ancak bir üst realiteye yükseldiğinde birlik için gereken zemin vardır. Birlik yeni bir dünyadır. Birliği kuracak olan üst şuur koşulsuz sevgi şuurudur. Ne yazık ki henüz bunun çok uzağındayız.

Sevgi şuuru bir kudrettir, bir güçtür ki insanı meydana getirmiş olan gücün ta kendisidir. Bu gücün ortaya çıkması için insanın birlik şuuruna yükselmesi gerekir.

Birlik üst şuur olarak fiziksel ve ruhsal şifadır. Ruhsal olarak şifada mıyız? Ruhsal şifanın göstergesi koşulsuz sevgidir. Genel olarak fiziksel şifanın da temeli ruhsal şifadır. Ender de olsa ruhsal yönden şifada olmakla birlikte fiziksel olarak hasta olan kişiler vardır. Orada çok başka sınav ve ders mekanizmaları çalışmaktadır. Kural dışı durumlar bir yana bırakılırsa şifa bir şuur halidir ve şuur aktivitesinin devamlılığı ile mümkündür. İnsanları sıhhatli kılan ve sıhhat içinde yaşamalarını temin eden, onların aktif düşünceleridir. Aktif düşünce O’nun Emrettiğinde olma şuurudur. Bu yaşamın sürdürülmesi için şarttır. Zaten gerçek yaşam, yaşamak hali sadece bu tür hayat içinde mümkün olmaktadır.

Şuurun yükselişi olayların gerçek yüzünü anlamakla ile mümkündür. Yaşamdaki tüm başarısızlıklar ve buna bağlı mutsuzluklar ve hastalıklar olayların gerçek yüzünü anlamamaktan ve bunlara kendi egomuza göre yaptığımız yorumlardan dolayıdır. Üzüldüğümüz her noktada anlamadığımız bir şey olduğunu görmeliyiz. Ya benden kaynaklanan bir hata, ya karşımdakinin veya içinde bulunduğum olayın benden bağımsız olarak bir gerekçesi olduğunu anlamam lazım. Burada benden bağımsız derken, almam gereken dersin dışında bağımsız demek istiyorum. Çünkü varoluşta hiçbir şey rastgele ve tesadüfî değildir.

Bugünlerde dünyamızda doğal felaket ve yıkımlar, insan eliyle gerçekleşen felaket ve yıkımlarla yarışmaktadır. Bu doğal felaketlerin, yıkımların arkasındaki gerçek nedir? Dünya bize ne anlatmaya çalışıyor? Bir zamanın sonu mu geldi? nsanlık tamamen maddeye ve şiddete gömülmüş, ruhuna arkasını dönmüş durumda. Bu ne kadar devam edebilirdi? Kimileri der ki dünyamızda savaş ve hatta vahşet hep vardı. Ancak insan sayısı çok azdı, dünyayı fizik olarak da kirleten tekniğe sahip değildik.

Bilim yükseldikçe öğreniyoruz ki yediğimiz bütün yiyecekler şifa etkisiyle yüklü olarak yaratılmıştır. Dünyamızın havası, toprağı özellikle suyu sevgi formunda dizilmiş moleküllerden oluşmuştur. Dünyanın içindeki mağma, daha üst katmanlardaki doğal kristaller hepsi fizik ve ruhsal olarak şuur yükselten, şifa veren enerjiler yaymak üzere programlanmıştır. Kısaca dünyamız yaratılışı yönünden bir cennettir. Ancak toprağa, havaya, suya ve dünyadaki her şeye verilmiş olan bu dinamik güç iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. İnsan bu sonsuz değerli varlığı ve aynı derecede sonsuz değerli yaşamı şuursuzca egosuna teslim olarak mahvetme yolundadır. Ama artık dünya bize karşı geliyor. Dünya bizden kurtulmak istiyor. Bizim negatif duygularımızla yüklenen toprak, hava ve özellikle su bizim nefretimizi bize çeviriyor.

Dünyanın ve ülkemizin bir çok yerinde spritüel gruplara Yüce Sistemden son dönemle ilgili bilgiler geliyor. Bizlere gelmiş olan son ikazı sizlerle paylaşmak isterim:

“Suya yüklenen duyguların onun yapısını nasıl bozduğunu bilirsiniz. Yağmur su damlacıklarıdır; atmosferinizde biriken duygu ağırlığını dünyanıza yağdıran. Bereket o duyguların temizliğiyle iner yeryüzüne. Karmaşık ve öfkeli duygular ne kadar çoğalırsa, yağmur o denli felakete dönüşür. Şimdi dünyanızda olan da budur. İnsanlar ise olduklarının karşılığını bulmadalar. Sizler dünyanızı ve çevresini bu ağırlıktan kurtarmak için ne yapmadasınız? . Toprağı kirlettiniz, havayı kirlettiniz, bilmediğiniz ama içinde yaşadığınız başka boyutlara büyük zararlar verdiniz, Yeryüzü görevlileri uğraşmada yıktıklarınızı yeniden yapmak için. Ve yağmur temizleyecek her şeyi, siz onu temizledikçe hayrınıza olarak. Birbirinize, bilmediklerinize ve dünyanıza verdiğiniz zarar sizleri topyekûn yok oluşa götürmese de, büyük bir kısmınız bundan etkilenecektir. Yağmurların durmadan yağmasına az bir zaman kaldı bize göre. Düşüncelerinizden, duygularınızdan, yaşamınızdan başka bir şey kalmadı elinizde kontrol edebileceğiniz... Kurtulmak istiyorsanız bu çıkmazdan tüm gayretinizle yaratılmak istenen kitlesel bilincin üstüne çıkmaya çalışınız. İnsan, insanı bildikçe, neye muktedir olduğunu anladıkça değişecek, yağmurları değiştirecek, yeniden bereketlendirecektir yeryüzünü. Siz öyle bir su damlası olunuz ki, düştüğünüz yerden hayat fışkırsın. Toprak bu yağmurları bekliyor, bereketi yeryüzüne yeniden taşımak için.”

“Uyanınız! Uyanmak için son vakittir. Birbirinizi reddetmeden, bölük bölük ayrılmadan, tanelerinizi dökmeden O’nun İlahi birliğine varınız. O’ Yücedir. O’nun Muhteşemliği hepinizi öyle yıkar ki, bir anda tertemiz kalırsınız. Temizlenmek istemiyor musunuz?”

Şimdi dünyamız daha pek çok zor günlere tanık olacaktır. Pek çok üzücü olay hayır hedeflerinin tahakkuku için gelişmiş zihinler, O’nun güzelliğine açık düşünceler bekliyor. Bir an ki umursamazlığın, bir görmezliğin sıkıntısını pek çok insan topluluğu pahalıya ödeyecektir. Ve o insanlar gerçekte biziz. Bunu birlik şuurunu yaşamadığımız için anlayamıyoruz.

Zamanı okumak, Bir olmak yüksek şuurla mümkündür. Birlik hava kadar, su kadar azizdir. Dostluğun zirvesi üzerine davete icabet edelim.

Güneş sistemini, bu dünyayı biz yarattık. Önce en güzeli hayal ettik ve dünyada var olan her şey bizim isteklerimize göre oluştu. Ama şimdi bütün bu yaptıklarımızı yok etmeye çalışıyoruz. Çünkü gerçek birlik olan özümüzden uzaklaştık. Kimse bizi uzaklardan gelerek kurtarmayacaktır. Güzel olmayan her şeyden kurtulmak istiyorsak ve bizi bekleyen ışıklı geleceğe yol almak diliyorsak bilelim ki bu önce kurtardıklarımız sayesinde olacaktır.

ilginin eylemi ile değiştikçe sevgiyi ve birliği öğreneceğiz. Gerçek sevgi bu gün insanlığa açık edilen hayır bilgisinin en üst seviyesidir. Şimdi genişliğini düşünmekten uzak olduğumuz gerçek şifanın da. İnsanlığın gerçek şifa yardımına bu gün her zamandan daha fazla ihtiyacı vardır. Bizler, gönlü güzel insanlar, bilmek ve bilmeyenleri uyandırmak dileyenler kendimizi bu hayır yolundan uzak bırakmayalım. Bu hitap dünyanın hayrı bilen evlatlarınadır.

Güney Haştemoğlu 15 mart 2011

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap