İnsanın Dramatik Yalnızlığı

 


İNSANIN DRAMATİK YALNIZLIĞI

İnsanın toplumsal bir varlık olduğu bu nedenle yalnız kaldığında mutsuz olacağı düşünülür. İnsanın toplumsal bir varlık olması ruhsal birlik yasasının dünya yaşamına olan yansımasıdır.

Çoğumuz aile, akrabalar, arkadaşlar içinde beraberce yaşıyoruz fakat ruhsal yalnızlığımız devam ediyor. Bu yalnızlığı psikoloji bilimi açısından açıklamaya çalışıyoruz. Cevap psikoloji biliminde değil. Çünkü psikoloji bilimi gerçekte bizim egomuzun bilimidir. Ego ise ruhun yalnızlığıdır. Bu nedenle başka insanlarla birlikte olsak da olmasak da yalnızlık duyarız. Dost ararız. Dost olmadan dost bulunur mu?Asla tek başına kalmak istemeyiz, evimizde tek başına oturamayız ama çocuklarımızdan eşimizden başlayarak diğer insanlarla olan tüm beraberliklerimizden şikâyetçiyiz. Herkesten bir beklentimiz var. Herkes sanki bize borçlu ama borcunu ödemiyor. Ve böylece yoğun bir yalnızlık duygusu ile hem psikolojik ve ruhsal hem de fiziksel olarak hastayız.

Yalnızlık duygusunun bağışıklık sistemimizi bozduğunu ve sağlığımız için tehdit oluşturduğunu ruhsal bilgilerimizle zaten biliyorduk, şimdi bu bilimsel olarak da tespit edildi.

“Yalnız kişilerde yüksek seviyede gizli olarak seyreden herpes virüsü etkinliği görüldü; ayrıca bu kişilerin kanında, sosyal bağları güçlü olan insanlara oranla, daha fazla sayıda enflamasyonla ilişkilendirilen protein olduğu tespit edildi. Bu öznel proteinlerin yol açtığı enflamasyon; koroner kalp hastalığı, tip 2 diyabet, artrit, alzheimer ve fiziksel güçsüzlük gibi fonksiyonel bozukluklara neden olabiliyor.

Gizli seyreden herpes virüsünün etkinliği önceleri stresle ilişkilendiriliyordu. Yalnızlık durumunun da kronik strese sebep olarak immün tepkinin kontrolünü azaltmış olabileceği düşünülüyor.

eçmiş araştırmalar iyi olmayan ilişkilere sahip olmanın pek çok sağlık sorununa yol açtığını, hatta beklenenden erken gerçekleşen ölümleri ve her tip ciddi sağlık sorununu tetiklediğini kanıtlamıştı. Araştırmacılar, yalnızlık durumunun da kalitesiz ilişkilere sahip olmaktan ileri gelebileceğini düşünüyor ve bu tür sosyal koşulların sağlık üzerindeki etkisine dair olan araştırmaların psikolojik ve fizyolojik bazlı tedaviler için büyük önem taşıdığını vurguluyor.” (http://www.bilim.org/yalnizlik-bagisiklik-sistemini-etkiliyor.htmlDoğa Derman)|

Yukarıda yaptığımız alıntıda sözü edilen “ kalitesiz ilişkiler”, sözünü ettiğimiz yanlış “beklentiler”, yanlış duygular, içimizdeki ikilikler ve daha pek çok egosal durum sonucu ortaya çıkmaktadır. Kendisini çok mükemmel görerek ben sadece köpeğimle veya kedimle anlaşıyorum diyenlerimiz vardır. Gerçekte ise bu kişiler içten içe herkesle kavgalıdır.

Yalnızlık psikolojik bir sorun gibi görünse de gerçekte ruhsaldır. İnsanın yalnızlığı O’dan uzak kalışıdır.

İnsan arınmadıkça O’na yakın olamaz. Öyleyse kavga bitmez, kimseye dost olamaz, kimse de onun dostu değildir, yalnızlık sürer gider. Zengin, mevki sahibi ve daha aklımıza ne gelirse hepsinin sahibi olsak bir süre sonra yine yalnızız, yaşam yine yavandır, anlamsızdır. Dünyasal olarak her şeye sahip olanlar neden bir türlü doymazlar, neden alkole, uyuşturucuya sarılır hatta bu yavan yaşama dayanamayıp intihar ederler?

Yalnızlık kendini hapsetmektir. Bunu yapan kendine zulmedendir. Razı değildir O’.” (ayseli.org /öğretilerden 6) Ne kadar açık değil mi?

Hepimizin bildiği o çok eski öyküde, bir gömleği dahi olmayan çoban dünyanın en mutlu insanıdır. Çünkü o dağlarda, kırlarda tek başına dolaşırken yalnız değildir. Çobanın teslimiyet içindeki tertemiz kalbi O’na yakındır.

Güney Haştemoğlu
5 Şubat 2013

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap