Bilgiyi Açan Sevgidir, Sevgiyi Açan İse Eylem

 


Bilgiyi Açan Sevgidir, Sevgiyi Açan İse Eylem

Sevgi olmadıkça bilgi anlaşılamaz; ezberlenir, üzerinde konuşulur, hatta kitaplar yazılır ama bu bilginin anlaşıldığı anlamına gelmez. Anlaşılsaydı çok şey hızla değişirdi. Sevgi eylemle açılır

 

EYLEM KABUL İLE MÜMKÜNDÜR

Anladığımız bilginin eylemi veya kaynağına olan inancımız ve güvenimiz dolayısıyla anlamasak da o bilginin sevgiye, inanca, kabule dayalı eylemi, gerçek yolunda yürümenin iki adımıdır. Aynen, çocukların, öğrencilerin eğitilirken yaptıkları gibi. İnsan kendini ne çocuk ne de öğrenci olarak görüyor ve aklına güvenerek Yüce Bilgi karşısında yanlış tercih kullanıyor. Düşününüz demek sevgiye, kalbe dönük bir akılla düşününüz, bunu başarmıyorsanız, en azından mantığınıza başvurun demektir; bunları da yapamıyorsanız kulluğunuzu bilin ve kabul edin demektir. Kaldı ki bile bile yaptığımız yanlışları, avarelikleri, yanlış olduğunu bildiğimiz halde frenlemek istediğimiz duyguları, düşünceleri, eylemleri ortadan kaldırsak, "ne yapayım beni de böyle olduğum gibi kabul etsinler" fikrinden vazgeçsek sevgiye ulaşmamızın engellerini büyük ölçüde ortadan kaldırmış olacağız.

Yoksa dünya aklını, ön yargıları, derinlerde yaşanan ama farkında bile olmadığımız travmatik izleri, sevgisiz deneyimlerden edinilen bilgileri referans alarak düşünmek, gönülce düşünmek olmadığı gibi tertemiz bir ışık bilgiyi de kaybetmektir.

 

KABUL BİLGİYİ UNUTMAMAK, SÜREKLİ DOĞRU DAVRANMAKTIR

Sırat köprüsü dünya yaşamıdır. Kabulde sürekliliği gerçekleştiremeyenler hep aşağı düşüyor, sonra yeniden uğraşmaya başlıyor. Sayısını bilemediğimiz yaşamlar boyu tekrar ve tekrar dünyaya geliyorlar, hem de daha zor koşullarda öğrenmek üzere. Kimi insanlar vardır, zamanında haylazlık eder okullarını yarım bırakırlar. Sonra evlenir, çoluk çocuk sahibi olur, yaptığı yanlışı anlayıp okulunu bitirmek ister. Ama ekmek elden su gölden, zaman geniş, fiziksel ve zihinsel olarak genç ve güçlü, neşeli ve kaygısız gençlik çağı geçmiştir. Şimdi bin bir sorumluluğun yanında, daha dar zamanda yorgun bir beden ve yorgun bir zihinle bunu yapacaktır, hem de kendinden genç olanların, neşeli ve kaygısız çoluk çocuğun yanında. Yine de bu örnek bu yaşamda dünya okulunu yarım bırakırsak karşımıza çıkacak zorlukları asla ve asla anlatmıyor.

 

KABULDE O'NUN YARDIMI, SEVGİSİ GİZLİDİR.

Kabulde O'nun yardımı gizlidir; işler eskiye göre daha yolunda gider, hata yapacağımız fırsatlar bizden uzak kılınır. Biz de bütün bunları kendi başarımız zannetme hatasına düşer, gönülce gerçek anlamıyla şükretmeyi bilemezsek, artık değiştiğimizi, diğer insanlardan farklı olduğumuzu düşünür kendimizi beğenmeye başlarız.

Kendini olduğu haliyle beğenme ve yeterli görme bize yeni adımlar attıracak bilgiye karşı kabulsüzlük demektir; bu durum beklenen değişimi sadece durdurmaz, O'nun yardımının geri çekilmesine, kazandığımızı sandığımız emanetlerin de geri alınmasına neden olur.

Yani o beğendiğimiz durumdan da geri düşeriz de başımıza gelenin nedenlerini başkalarında aramaya başlarız.

Belki "O'nun yardımı, sevgisi herkesedir", diyebilirsiniz, doğrudur. Ama bilenle bilmeyen aynı olmadığı gibi, kabul edenle etmeyen, yapanla yapmayan da aynı değildir. O' tüm yarattıklarını sevgiyle yaratmıştır, ancak bilip de kabul eden, kabul edip de yapan O'nun Sevgisine , İlgisine, yardımına daha yakındır. Çünkü sevgi onda tezahür etmektedir.

Kabulde süreklilik, eylemde süreklilik kısaca O'na teslimiyettir. Teslimiyet içinde olanlar esasa hizmet edilen zaman ve mekanlarda bulunurlar, o zaman ve mekanların hizmet ve hayır yasalarına tabidirler.

 

Güney Haştemoğlu 28 Eylül 2015

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap