DEĞERİ BÜYÜK KÜÇÜK İŞLER

 


DEĞERİ BÜYÜK KÜÇÜK İŞLER

Bir uçağın havada uçması ne kadar büyük bir olaydır değil mi? Uçağın kapısının kapatılması uçmasının yanında ne kadar küçüktür, basittir, kolaydır. Ama o kapı açıksa veya iyi kapatılmamışsa sonuç felaket olabilir. Aynen yolcuların kemerlerini bağlaması ve diğer sözüm ona, küçük kurallar gibi.

Küçük işlerin değerini anlayamayanlar asla büyük işler yapamazlar. Küçük işlerin değerine inanmak inanç için ilk adımdır. Küçük inançları olmayanların büyük inançları olabilir mi? Küçük işler, değerini bilmezsek özgür bilincimizin en büyük engelidir, bilirsek bizi uçuracak kanatlarımızdır.

Önce en kolaydan başlamak önemlidir. Çünkü en kolay olan en iyi anladığımız, en iyi yapabileceğimizdir. Kolaylığı buradan kaynaklanıyor. Küçük bir tohum, toprağa incecik köklerle tutunur, sonra koca bir ağaç olduğunda kökleri toprağın altında o ağaç kadar büyük ve güçlüdür. Küçük inançlar da bir anlamda şuur toprağımıza sıkı sıkıya tutunan, dünya realitesinin kuvvetli rüzgârlarına karşı bizi ayakta tutan küçük köklerimizdir ki zamanla şuurumuzun derinliklerine inerek bizi çok daha güçlü, verimli hale getirecektir.

Küçük bilgiyi, anladığımız, eylemini yapabileceğimiz bilgiyi kullanmadan daha ötesini zaten anlamıyoruz. Yolumuz sayısız kapıların yoludur. Her doğru eylem bir doğru kapıyı açıp daha büyük bir bilgiyi anlamamızı sağlarken bir yanlış kapıyı da kapatır. Her an bir kapıyı açar diğerini kapatırız. Yanlış kapı açılırsa doğru kapıyı görmek bile mümkün olmaz. Bu bakımdan düşünmek çok önemli; düşünürken kalbimiz, gönlümüz devrede; düşünürken Esas’ın rehberliği altındayız. Rast gele yaşamanın bizi nasıl bir labirentin içinde bırakacağını hissedebiliriz.

Zaman’ı hiç anlamıyoruz. Çünkü Zaman’ı anladığımız kadar ve elimizden gelen en iyi biçimde kullanmadıkça Zaman’ın sırları bize açılmıyor. Unutmayalım ki Zaman bizim için en büyük yasalardan biridir. Zaman İlahidir. İnsanlar hacca gidiyor. Bir küçük şişe Zemzem getiriyor; onu nerede saklayacağını bilemiyor. Asıl zemzem Zaman’dır ve boşa akıyor. Zamanın boş geçmesi, zamanın yapılması gereken işler için kullanılmaması, hatta Rıza dışı kullanılmasının sonuçları var, doğru ve Rıza dâhilinde kullanılmasının ise başka sonuçları var. Olumsuz sonuçların tamamını yaşıyoruz. Ancak pek azını şuurla anlıyoruz. İşlerin karışması, terslikler, zorluklar, maddi kayıplar, anlaşmazlıklar, güçsüzlük ve yorgunluk, baş etmede zorlanma, tükeniklik. Aynen kullanılmayan bilginin enerjisinin bize zarar vermesi gibi, yerinde kullanılmayan zaman enerjisi de bize ciddi zararlar veriyor. Yerinde kullanılmayan zaman enerjisi sırtımıza vurulmuş bir yük gibi, ayaklarımızı yere yapıştıran güçlü bir tutkal gibi, ayak bileklerimize takılmış zincirler gibi etki yapıyor. Hepimiz ara sıra böyle rüyalar görürüz, koşmak isteriz ayaklarımız yere yapışmıştır, koşamayız; bağırmak isteriz sesimiz kısılmıştır veya bağıracak takatimiz yoktur. Bu rüyalar sadece birer rüya değildir, ciddi ikazlardır.

Olumlu sonuçlar ise şuurda yükselmemizi sağlıyor ve küçükten sırlara giriyoruz. Çünkü zamanın doğru kullanımı, O’na yönelik olmak, esasa hizmet etmek, Rıza altında bulunmak, hayırda olmak, anlamda derinleşmek, güçlenmek, şifa kazanmak, yapabilir olmak, küçükten Birliğe ve sevgiye yol almaktır. Sevgide ve birlikte yol aldıkça giyindiğimiz enerji çevremizdeki olayları yeniden düzenler, kavgacılar naziktir, insanlar zorluk çıkarmaz, Esas’ın Yasalarının işleyişi öyle tesadüfler (!) yaratmaya başlar ki mücadele etmeyi gerektiren durumlar en aza iner. Bu durum dünya realitesi karşısında artık özgür olmamız demektir. Özgür olmak ise dünya yaşamımızın yönetimini Büyük Esaslar dâhilinde kendi üst bilincimizin ele almasıdır.

Güney Haştemoğlu 2 Mayıs 2016

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap