Dil Üzerine

 


 DİL ÜZERİNE

Dil kelimesi Türkçede ağızdaki et parçası, konuşulan dil, söz dağarcığı, düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı anlamına geldiği gibi, Farsça’dan Türkçeye geçen şekliyle dil: Gönül, yürek, kalp anlamlarında da kullanılır. Özetle dil lisan, geniş anlamıyla her türlü anlatım aracıdır. Öyleyse dil sadece söylenen sözlerden ibaret değildir. Anlatımda kullanılan sözlerden hatta çok daha önde gelen şey beden dilidir. Araştırmalar, beden dilinin iletişimdeki rolünün %80 lerde olduğunu söylemektedir. Eskilerin Lisan-ı hal dedikleri bu durumu açıklamak için bir gazetede emekli bir FBI ajanının deneyimlerinden yola çıkarak “İnsanları Okumak” adlı bir kitap yazdığı haberi vardı. haberde beden dilinin insanların karakterleri ve düşüncelerine dair neler söylediklerinin, oturma biçimleri, yüz ve el ilişkileri, eller, duruşları ve mimiklerin kullanışlarındaki çeşitli beden anlatımlarının dile getirildiği ifade edilmiştir. Bu konuda yazılmış başka kitaplar da vardır.

Yine eskilerin ifade-i meram dedikleri istenilenin anlatılmasında kelimelerin matematiksel öneminin %20 civarında kalmış olması, sözlerin değerini asla küçümsetmemelidir. Çünkü yalnızca beden dili kendisini tamamlayan kelimeler olmadıkça tek başına fazla bir şey anlatamaz. Hatta bedenin, gözleri rahatsız etmeyen uygun bir kıyafetle örtülmüş olmasının bile bütünleyici bir önemi vardır.

Yazımın amacına daha kolay yaklaşması için eski ifadelerden yararlanıyoruz. “Uslub-u beyan, ayniyle insan” denilmiştir. Bu cümle “anlatma, söyleme tarzı insanın ta kendisidir” demektedir. Yani insanın kendisini, dinleyen herkese açması, bütünüyle ortaya koymasıdır. Bu anlatış tarzını sözlerin dili ve beden dili ikisi birlikte meydana getirirler.

Her insan güzel konuşamaz. Güzel ve etkili konuşmak çok çalışma yanında yetenek ister. İyi, güzel, pürüzsüz, düzgün, kusursuz ve yerinde söz söylemenin ilmi, Belagat (Retorik- Uzadillilik) dir; Çalışmazsanız bu ilmi öğrenemezsiniz. Fasahat, güzel ve açık konuşma, iyi söz söyleme kabiliyetidir. Hitabet, hatiplik, güzel söz söyleme, genelde söz söyleme sanatıdır; sanatkâr ruhu gerektirir. Bu üçünü kendisinde toplayabilmiş kişinin konuşmasında ağzından bal akar; hele de yüksek bir konuda hazırlıklı olarak konuşuyorsa. Onlar söz ustalarıdır; kendilerini ve zamanlarını bu işe adamışlardır. Yunus Emre, aşağıdaki dörtlüğü ve onun gibi nicelerini söyler hale gelebilmek için şeyhi Taptuk Emre’nin dergâhında kırk yıl konuşmaksızın hizmette bulunmuştur.

Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz.

Söz ustalarının konuşmalarında yerince susmak da vardır. Sözün bir yerindeki anlamlı bir duruş süresi, ya da sorulan çiğ bir suale cevap verilmeden geçilmesi söz ustalığının bir gereği olabilir.

Konuşmanın sonunda söyleyenin ne söylediği değil, dinleyenin ne anladığı önemlidir. Söyleyen, anlatmak istediğinin tamamını karşısına aynen aktarabilmişse konuşma başarılı olmuştur. Söylenenle anlaşılan arasındaki başkalıklar ise başarısızlık oranının göstergesidir. (Bu yazıda, ayrı ve çok önemli bir başka konu olan DİNLEME bahsine girilmemiştir.) Doğal olarak dinleyen farklı seviyelerdeki kişilerin farklı ihtiyaçlarına cevap veren birden çok anlamlı yüksek ifadeler yukarıdaki hükmün dışında kalmaktadır.

Osman Türkmenler  11 Kasım 2010

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap