Kader var mıdır?

 


KADER VAR MIDIR?

Bu sorunun cevabına “İnsan Özgür müdür?” başlıklı yazımızda çok kısa değinilmişti. Bu defa konuyu daha geniş açıklamaya çalışacağız. Kader, en bilgisizinden en gelişmişine kadar insanların akıllarını kurcalayan ilk sorulardan biridir. Ve maalesef cahilinden bilgilisine herkesi kolayca yanlışa yönlendirebilecek büyük bir tehlikeyi bünyesinde taşımaktadır. Bu tehlike iki kutupludur: 1- Yaşamın getirdikleri karşısında düşünmeden, hiçbir şey yapmadan her şey kader diye eli kolu bağlı kalmak. 2- Yaşamın getirdiği acı, ıstıraplı ve sıkıntılı olayların hepsine karşı çıkmak ve hiç birini kabullenmemek. Bu her iki tutum da hatalıdır. Birincisinde varlık hiçbir düşünce eylemde bulunmadan, yani Dünya’da bulunuşunun tek amacı olan tekamülünü sağlayacak hiçbir tecrübe sahibi olmadan yaşamını mekanik şekilde tamamlar. Bu guruptakiler inancı yanlışa kullananlardır.Oysa ki Normalde sistem şöyle işler: Düşünmek aklı çalıştırır. Gözlem ve muhakeme sonucu tecrübe oluşur. Oluşan tecrübe akılda yer tutar ve aklı zenginleştirir. Bu süreç zincirleme devam eder. İkinci guruptakiler kabulsüzlerdir. Onlar yaşamın yalnızca görünüşte iyi, hoş sıkıntı vermeyen olaylarını yaşamak ister, bir iyilik ve sevgi tanrısının insana zulüm ve cefa etmeyeceğini savunurlar. Dolayısıyla, yolları bilgisizlik ve inançsızlığa çıkar.

Gerçekte kader vardır. Kader, insanların tekamülünden sorumlu İdareci Sistemlerin Tek Yaratan’ın verdiği yetki ve izinle yaptıkları kader planlarıdır. Bu sistemler insanların durumlarına ve bulundukları ortamlara göre onların yaptıklarını ve yapacaklarını bilirler. Bu bilişle insanların hattı hareketlerine uygun olarak kişisel ve toplumsal kader programlarını düzenlerler. Bu programlar insanlara tanınan kısıtlı özgürlük sınırlar içinde bir esneklik taşırlar. Bu şuna benzer: İnsana sürekli yürüyeceği bir yol gösterilmiştir. Bu yol geniştir. İnsan bu yolun gölgeli veya güneşli tarafında, çamurlu veya kuru tarafında yürümekte serbesttir. Ortasından yürümeyi de tercih edebilir. Ama sonuçta, o yol yürünecektir. Yavaş ya da hızlı yürümek de yürüyenin elindedir. Fakat kader planı değiştirilemez. Ancak biraz hafifletilebilir ya da kişinin hareket tarzına göre ağırlaştırılabilir. O kadar. Bu, kaderin anlaşılabilir bir açıklamasıdır.

Büyük Üstatlar, yaratılışın bütünsel yapısına göre kaderin geniş bir tarifini vermişlerdir: “Kader, bütünü içinde hissedilenlerle birlikte kabulü gerçekleştirebilme işlemidir.” Bu tarife nüfuz etmek ve anlamak bir yetkinlik gerektirir. Çünkü kader bireysel kaderden ibaret değildir. En büyük bütünün de bir kaderi vardır. Bireysel kaderle bütünün kaderi arasında çok sayıda bütünleşmeler, bütünleşme safhaları (dolayısıyla bütünler) vardır. Ve bu safhaların her biri başlı başına birer kader bulunuşudur. İnsan her safhada o safhanın bütününe ait kader ile kendi bireysel kaderini sezgisel ve bilgisel olarak tek bir kader halinde kaynaştırarak kabul etme konumundadır. Bu, sonsuzcasına uzun bir yolculuktur.

Kader konusu şöyle bağlanabilir: Evet, değişmeyen bir kader vardır. Bir yanda da insana, bağışlanan akıl yoluyla verilmiş sınırlı bir özgürlük vardır. İnsan bu sınırlı özgürlüğü, kaderinin ana temasına dokunamadan olumlu ya da olumsuz (hayır ya da şer yönlerinde) kullanabilir. Seçim tamamen kendisine bırakılmıştır.

Osman Türkmenler 1 Aralık 2010

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap