Temyiz Kudreti

 

TEMYİZ KUDRETİ

Temyiz Kudreti, iyiyi kötüden ayırt edebilme gücüdür. Daha genel olarak ayırma, seçme anlamlarına da gelir. Temyiz kudreti bugünün insanının gelmiş olduğu seviyenin bir göstergesidir. Her ortalama insan, yararına ve zararına olacak durumları fark edebilecek, aşikar unsurlar arasında ayırım yapabilecek, kendisi için gerekli olanı seçebilecek ve buna göre karar verebilecek yeteneği kazanmıştır.

İnsan evrensel bir varlıktır. Başka gezegenlerde de varlığını sürdürmektedir. Bu kesin bir gerçektir. Ama bilimsel çevrelerde ancak daha yeni yeni “Acaba, Olabilir mi?” sesleri çıkmaya başlamıştır. Fakat bir şeyin kabul edilmemesi onun var olmadığını göstermez. Bu gerçeğin tarihsel misalleri çoktur.

İnsan evrenin bilinmesi mümkün olmayan tarihinde göreceli olarak yeni ortaya çıkmış bir varlıktır. Ondan önce nice varlıklar var olmuş, devirlerini tamamlamışlardır. Bu zenginlik kesintisiz devam etmektedir. Evren her zaman sonsuz sayıda değişen varlık çeşnisini barındırmıştır, barındırmaktadır, barındıracaktır. İşte insan da bu sonsuz çeşniden sadece bir renktir ve tüm yaratılanlar gibi kendine özgü özelliklere sahiptir. İnsana, yaratılışında başka pek çok varlıkta olmayan bir şey verilmiştir: akıl. Akıl, insanın maddi yaşamında gerçekleştireceği gelişim safhasının kozmik katalizörüdür. Ve akıl, gönül denilen daha hassas ve daha ince bir katalizörle insanı üst bulunuşlara taşıyacaktır. Yukarda insanın görece yeni bir varlık türü olduğu ifade edilmişti. Bu yeni varlık var olduğu sürece tekamül denilen gelişimi gerçekleştirmekle yükümlü kılınmıştır. Tekamül, insan varlığı için sonsuz ve zorunlu bir süreçtir. Evrenin yeni bir sakini olan insan, tekamülünün henüz başlarındadır. Bir benzetme yapılacak olursa, o emekleme dönemini tamamlamış, çocukluğa adım atmıştır. Kendi varlığını daha yeni yeni tanımaya başlamıştır. Benmerkezcidir. Çevresiyle ilişkisinde hep kendisini önde tutar. Sosyalleşme, yardımlaşma, paylaşma, bütünleşme, maddi olmayan konular o’nun için yeni şeylerdir. Ama o, bu yaşam rutininin dışına çıkan bazı gerçekleri de artık hissetmeye başlamıştır.

İçinde bulunduğumuz bu dönemde Dünya insanlığı yeni bir safhaya geçmek üzeredir. Bu nedenle zaman hızlanmış, olaylar yoğunlaşmıştır. Eskiden yaşanan sakin huzurlu rahat dönemler geride kalmıştır. Dünya doğal, sosyal, ekonomik ve siyasal olaylarla çalkalanmaktadır. Çeşitli nedenlerin doğurduğu rahatsızlıklar çoğalmaktadır. Öte yandan bilimsel çevreler yeniliklere karşı katılıklarını korumaktadır. Sadece mevcut bilimsel kabullerinin geçerli olduğunda ısrar edenler, bu varsayımları değiştirebilecek gelişmelere pek sıcak bakmamaktadırlar. Ruhsal konular ise onların görmek istemediği alanda yer almaktadır. Bu bilimsel bağnazlıktır.

Çocukluk döneminin başlangıcını yaşamakta olan Dünya insanının bütün bunlarla baş edebilmesi zordur. Onun için “Bunca sübyana bir mürebbi gerek değil mi?” denilmiştir bir yerde. Elbette tüm yaratılanlar gibi insanlığa da İlahi İdare Sistemleri yardımda bulunmaktadır. Her kültürden akıl, mantık, his ve sezgi yollarıyla bu yardımları alabilen insanlar bunları hemcinslerine aktarma çabasındadırlar. Şimdilerde bilimsel çevrelerde de yavaş bir uyanma gözlenmektedir. Materyalizmin kapısı aralanmış, bilgi ışığı içeriye nüfuz etmeye başlamıştır. Bunun arkası gelecek, belki de pek çok acı pahasına insanlar geleceklerine sahip çıkacaklardır.

Bugünün bilimsel yöntemlerine, yani deney, tekrar, her tekrardan aynı sonucun alınması, sonuçların elle tutulur gözle görülür somut şeyler olması gibi kurallara sığdırılamayan metafizik, parapsikoloji, psişizm, mistisizm temalarına ait duyular dışı algı, telepati, klervoyans, psikokinezi ve mekan ve zaman sınırlarını aşan diğer olgular insanlara çeşitli yollarla yeterince açıklanmıştır. Bunları görmek isteyen görecektir. Görmeyenler, görmek istemeyenler olacaktır. Onlar tekamül yolculuklarını yavaşlatacak olanlardır.

Osman Türkmenler 7 Aralık 2010

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap