Akıl ve Şuur

 


AKIL VE ŞUUR

"Yaşlandığın gibi akıllan." Goethe

Akıl ve şuur kelimeleri günlük yaşamda yakın ve aynı anlamda kullanıldıkları halde farklı şeylerdir. Akıl ile şuurun mahiyetleri değişik olmakla beraber işlevleri birbiriyle ilgilidir. Akılsız şuurlanma olmaz. Şuursal açılıma aklın refakat etmesi şarttır. Fakat aklın ve şuurun ne oldukları, yerleri ve varacakları son noktalar başka başkadır. Bugün birlikte seyrettiklerini gördüğümüz bu ikiliden akıl, bir yerden sonra şuurdan geri kalacak, fakat şuur yoluna devam edecektir. Çünkü aklın yolu aklın ermeyeceği yere kadardır. Şuur ise tekamülle atbaşı, durmadan yürüyecektir. Yolu o şekilde çizilmiştir. Bir anlamda insanın var oluş nedeni şuurlanmaktır.

Bilgiler şöyle söyler: "O' size herşeyi bulabilmeniz için en güzel şeyi verdi kendisinden: aklınızı." ; "Varlığınız cevherdir aklınızın elinde. Aklınız yoldur aslınızın elinde. Aklınız O'ndandır şüphesiz." Ve biliniyor ki, "Herşey düşünceden doğar." Düşünmek akılla olur, aklı çalıştırmak düşünmektir. Herşeyin doğrusu düşünerek bulunur. Demek ki akıl, düşünmenin olmazsa olmaz şartıdır, aracıdır. Akılsız düşünme olmaz. İnsan da düşünendir.

Aklın kendini göstermesi, akıl olarak ortaya çıkması ancak deneyim ile mümkündür.İlk olarak etrafındakilerden farklı bir varlık olduğunu fark eden insanın, kendisini ve çevresini görerek düşünmeye, yani aklını kullanmaya başladığı söylenebilir. Gördüğü olaylar, sorunlarını çözmek için yaptıkları, tercihleri onu deneyim sahibi yapmaktadır. Sınavlarını karşılama tarzı tecrübelerini artırır. Böylece çark dönmeye başlamıştır. Yaratan nezdinde başta sadece nosyon olarak var olan akıl, tecrübelerle etkin olarak belirmektedir. Akıl etkinliğini ruh üzerinde göstermekte, ruhu, seviyesini yükseltmeye yönlendirmektedir. Böylece üçlü bir mekanizma, her biri diğeri üzerinde müessir olarak sürekli çalışmaktadır. Tecrübeler aklı meydana getirmekte, geliştirmekte, akıl, ruh denilen yaşam ve hareket kaynağını bulunduğu yerden daha yukarı çıkarmakta ve ruh varlığın ihtiyacı olan yeni tecrübeleri doğurarak devreyi tamamlamaktadır. Bu zincir varlığın bedenli ve bedensiz hallerinde durmaksızın dönmektedir. Biraz da ironik olarak söylenen genç ruh - yaşlı ruh ayırımı varlığın tecrübe azlığını ve çokluğunu ifade etmektedir.

Bu noktada ister istemez ruh kavramını açmak gerekiyor. Ruh bilinmeyendir. O, insanları dolduran mekanizmadır. Akıl ruhun bir melekesidir ve ruhtan intişar eder. Aklın ruhtan ayrı müstakil bir varlığı yoktur. Ama akıl ruh değildir, ruh da akıl değildir. Ruh, canlılığın özsel akışıdır. Öz ise Yaratan'ın diğer her şeyi var etmek için ilk yarattığıdır. Her şey ilk yaratılan özden meydana gelmiştir. Aklı biraz olsun anlayabilmek için yukarıdaki ikinci bilgi üzerinde durulabilir: "Varlığınız cevherdir aklınızın elinde. Aklınız yoldur aslınızın elinde." Bu ifadenin ilk cümlesindeki "varlık" ve "cevher" kelimelerinden varlık, görünen ve görünmeyen yönleriyle şu andaki insandır. Cevher ise bu insan varlığının aklının elindeki kullanacağı, işleyeceği materyaldir, malzemedir. Yani varlık, hem varlıktır hem cevherdir. Akıl, elindeki görünen ve görünmeyen bedenlerden oluşan bu malzemeyi, tecrübelerin kendisine kazandırdıklarıyla işleyip onu daha yüksek bir konuma yönlendiriyor. İkinci cümledeki "aslınız" kelimesi, insan varlığının aslı olan daha bir üst bulunuşunu, daha üstte yer alan "asli" varlığını ifade ediyor olsa gerek. Bu üst varlık hakkında insanın bilgisi yok. Yani insan "aslının" ne olduğunu bilmiyor. Akıl, o üst varlığın elinde (kullandığı) bir yol oluyor. Öyle anlaşılıyor ki o üst varlık da aklın yol göstericiliğine ihtiyaç duyuyor. Bütün bunlar insan için anlaşılması zor konular. Bu nedenle bir bütünü yapay olarak bölümlere ayırıp ayrı adlar altında incelemek zorunluğu doğuyor. Bilgileri verenler de kaçınılmaz olarak bu yolu kullanıyor. Bunu, insanın bilgi ve anlayış düzeyi gereği yapıyorlar. Gelişme bu nedenle yavaş oluyor.

Bu yazının bir amacının akıl şuur karşılaştırmasını yapmak olduğu düşünülürse, verilmiş bilgiler tahtında şu özetleme yapılabilir: Akıl, varlığın bünyesine dahil ruhsal bir meleke iken, şuur, insanın dışında bulunan mukaddes bir varlıktır. Bu gerçek (kozmik) şuur insana dışarıdan zerk ediliyor ve varlıkta bilinmeyen şekillerde korunuyor. Kozmik ya da gerçek şuur ve bu şuuru taşıyan mukaddes varlık insanda vardır. Fakat yeri ve ne demek olduğu bilinmemektedir. O, yaşanmayla nasip olacaktır. Aklın etkinliği şuura göre kısa süreli iken, kozmik şuurun etkinliği insanın varlığı ile eş sürelidir. Akıl ve şuur birbirleriyle ilişkide oldukları halde mahiyetleri bambaşkadır. Şuurda, bireysel şuur - kozmik şuur ayırımı varken, akıl için böyle bir ayırım söz konusu değildir. Akıl ve bireysel şuur her ikisi de gelişmek için aynı malzemeyi, tecrübeyi kullanırlar. Genel şuurun kendini geliştirmeye ihtiyacı yoktur..... Akıl ve şuur hakkında daha başka bir takım değerlendirmeler yapmak mümkündür. Fakat mevcut bilgilere göre bu değinmeler yeterli görülerek konu diğer düşünce açıklıklarına bırakılmıştır.

Osman Türkmenler 15 Şubat 2011

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap