Ruhsallık Nasıl Gelişir?

 


RUHSALLIK NASIL GELİŞİR

"Ruhsallık, hayatımızda ve kişiliğimizde temel değişiklikler

yapmadan vakıf olabileceğimiz bir şey değildir."

Ruhun madde ortamında belirmesi maddi vasıta ile olur. Madde ruh ile canlanır. İlk spiritüel bilgilerde"ruhun ete girmesi", "ruhun maddeye hapsolması" gibi tuhaf tabirler kullanılmıştır. Daha sonraları, en incesinden en kabasına kadar her şeyin enerjinin değişik titreşimlerinden oluştuğu gerçeği kabul görünce, "madde, hapsedilmiş ışıktır" denmiştir. Mevlana: "ten ruhun giysisidir" der. Silver Birch'e göre "insan ruh sahibi beden değil, beden sahibi ruhtur". Ruh efendi, beden hizmetkardır. Aslolan ruhtur, beden değil. Ruh bedenli hayatta olduğu gibi, bedensiz hayatta da vardır. O ebedidir, hiç ölmeyen, kaybolmayandır. O hep vardı, hep vardır ve hep var olacaktır. Ruhun mahiyeti değişmez. Madde ise varoluşu süresince değişimler, dönüşümler geçirir.

Görünüşe göre bedenli insan maddi varlıktır, görünmeyen yönleri ile ruhsal varlık. İnsanın görünen maddesi geçici, ruhu ise ebediyyen kalıcıdır. Çok şey gibi insan da sürekli tekamül eder. Geçici varlığı maddesi, kalıcı olan ruhsal varlığının tekamülüne hizmet eder. O halde tekamül, varlığın kalıcı tarafı olan ruhsallığının gelişmesidir. Bu süreç sonsuzdur. Evrende saylamayacak bir varlık çeşitliliği vardır. İnsan varlığı bu sonsuz türlerden biridir. Yaratan ona akıl, yani düşünce gücü vermiş, her şeyin doğrusunu düşünerek bulmasını istemiştir. Bu bir nevi özerkliktir, güvenilirlik kanıtıdır. İnsan, başka pek çok varlıkta bulunmayan bu özelliği ile ebedi yolculuğunda kendisi için en gerekli olanları bulup gerçekleştirmek durumundadır. Bunların başında, görünen madde yönünün geçici ve görünmeyen ruhsal yönünün kalıcı olduğunu iyice anlaması gelir. Bu anlayışın doğal sonucu, geçici olanın kendisini kalıcı olanın gelişmesine adamasıdır. Bu anlayıştan yoksun olanlar maddi yaşamlarını her şeyin önünde tutarak maneviyatı, ruhsallığı maddeye feda etmek akılsızlığını göstermektedirler. Bu gün insanlığın büyük bir kesimi bu fahiş hatayı işlemektedir.

Oysa ruhsallık, manevi değerler insanlığın geleceğini kurtaracak yegane gerçektir. Dünya bir laboratuvardır, deneme ortamıdır. İnsan bu dünyaya yeni deneyimler edinerek aklen gelişmesi ve ruhsal olgunluğunu artırması için gönderilir. Hatta, yeni tecrübelerinin kazancı gölgelenmesin, karışıklık yaratmasın diye eski bilgi ve deneyimlerinden bazıları kendisine unutturulur. Yönetici Sistem onu, kendine en fazla lazım olan acı - tatlı olayların içinde bulundurur ki, bu enkarnasyon planı için çizilen mesafeyi alabilsin. İstenir ki varlık, dünya nimetlerinden ancak zaruret miktarınca yararlansın, kendini onların içinde kaybetmesin. Tersine, onları tekamülü ve ruhsal gelişimi için kullansın. Yaşamının sadece kendine değil, başkalarına da faydalı olmak için verlidiğini anlasın ve hayatını bu amaca göre düzenlesin. Bunun için ego denilen saptırıcıyı kontrol edebilsin ve ruhsal gelişme amacı doğrultusunda kullanabilsin. Kişiliğini; digerkamlık, tevazu, hoşgörü, güleryüzlülük, anlayış vb hasletlerle donatsın ve hepsi birer ruh zenginliği olan erdemlere sahip olmayı amaç edinsin.

Bütün bu gelişmeler arınma çalışması gerektirir. Çalışmadan, gayret göstermeden ve kendinde değişiklik yapmadan gelişme kaydetmek mümkün değildir. Bu nedenle insanın bilgide, deneyimde ve uygulamada bir eşik noktasına gelebilmesi gerekiyor. Ancak bu nokta aşıldıktan sonra kişi kendisi için ve herkes için ruhsal yönde büyümenin tek çıkar yol olduğunu görebilecektir. Bu, aynı zamanda bu gün insanlığın içinde bulunduğu kozmik değişikliğin de ana koşuludur.

Osman Türkmenler 6 Mart 2011

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap