Öz ve Cevher

 



ÖZ VE CEVHER

Yüce Yaratan yaratılışta sadece Öz'ü varetmiştir. Öz forma girdiği andan itibaren "varlık" olarak adlandırılabilecek ana yapısal güçtür. Ve bu öz sonsuzluğu kapsayan tek ve bütünsel bir oluşumdur. O, Bilinmeyenin Bilinemeyenin kendini açık etmesi değil, bilinilirliğe açtığı bir tek gücüdür sadece. Form aldığı anda tek ve bütün bir varlık olarak beliren öz, kendi içinde yansımalar yaratarak dalga dalga açılırken, tek olan varlığından çokluğu meydana getirmiştir. bu suretle bilinen bilinmeyen boyutlar, evrenler ve canlılar ortaya çıkmıştır. Bu süreç devam etmektedir, sonsuza kadar da devam edecektir. Öz budur. Var olan her şey öz'den meydana gelmiştir, her şey öz'ün marifetidir.

Öz, tek olan, kalıcı olan, her şekle girip de değişmeyen ve kendini muhafaza edendir. O, yok olmayan, tufanlarla kaybolmayandır. Her şekilde o vardır. Her yerde, evrenin her köşesinde o vardır. Sonsuz şekil çeşitliliğinin hepsinde o vardır. Şekil değişmeye mahkumdur, öz ise değişmez. İlahi Sistem planına göre bütün insanlar, bütün yaratılanlar öz'e, yani asıllarına dönecek, o'na iltihak edeceklerdir. Bugün bilmeseler de tüm yaratılanlara verilen emir, onlardan istenen, beklenen budur. Öğretiye ismini veren sistemin ana kanalı vaktiyle öz'ü "En Büyük Parlak Varlık" olarak isimlendirmişti. Bu bildirişte, o'nun her şeyi düzgün yönetebilmek için var edildiği, o'nun yerinin değişmezler yeri olduğu ve hiç aşağı inmediği, küçük parlakların o'na bağlı olduğu ifade edilmiş ve "Sizin sevgiliniz o'dur" denilmişti

İlk yaratılışında formdan uzak olan öz, form aldıktan sonra ilk varlğını zaman ve mekan olarak gerçekleştirmiş ve bu yepyeni boyut içinde form olarak açılıma başlamıştır. Varlık - zaman - mekan üçlüsü hazır olduğunda, canlılığın özsel akışı olarak ruh devreye girmiştir. Böylece öz, varoluş sürecini gittikçe genişleyen küresel bir açılımla varlık olarak ortaya koymuştur. Yasalara göre bir kısım varlıkların gelişiminde otomatizma değil, şuursal açılım -ki insan da bu gruptadır- esas olduğundan, bu aşamada zaman - ruh - varlık bütünlüğüne şuur da eklenmiştir: zaman - ruh - şuur - varlık. İnsanın parçası olduğu bütünün var edilişi bu şekilde biliniyor. Fakat varlığın var edici enerjisini kaç şekilde devreye soktuğu, bundan başka var ediliş sistemlerinin de bulunup bulunmadığı bilinmiyor. Ve bizim için bilinmesine de gerek yoktur.

Daha önce de vesilelerle bildirildiği gibi, yukardaki türden bilgilere insanın kendi düşünceleri ile erişmesi mümkün değildir. Burada anlatlanlar verilen sistem bilgilerinden derlenmiştir. Ve bu noktaya kadar yalnızca yaznın başlığındaki öz'ün mahiyetine ve açılımına değinilmiş, cevher konusu nedenli olarak sona bırakılmıştır. "Cevher" kavramı sadece Metapsişik Tetkikler derneğinde alınan ruhsal tebliğlerin kaynağı olan "Sadıklar Planı"nın kullandığı anlatımda vardır. Bu tebliğlerde ruh ile madde irtibatı klasik spiritüalizmdeki ruh - perispiri - beden üçlemesi yerine öz - cevher - şuur - şuur alanı - beden biçiminde daha kademeli ve ayrı bir şekilde açıklanmıştır. Başka bilgilerde cevher terimi genellikle "Allah tarafından yoktan var edilmiş asli varlıklardan her biri" anlamında kullanılmıştır. Bu tanımla ruh da madde de birer cevherdir. Türkiye'de spiritüalizm öğretisinde ağırlığı olmuş yerli ve yabancı kaynaklarda ve diğer ana bilgi kaynaklarnda cevher kavramı yer almamaktadır. Kelime olarak direkt karşılığı: maya, öz, mücevher, değerli yetenek gibi anlamlar olan cevher, felsefede yaklaşık olarak "katalizör"e benzer bir anlamda kullanılmaktadır. (Değişenlerin özünde değişmeden kaldığı var sayılan idealist kavram. Töz vb gibi) Ruhsal konularda genellikle felsefi yaklaşıma itibar edilmemektedir. Bu nedenle cevher kelimesine ruhsallkla ilgili bir anlam yüklenmemesi uygun olacaktır.

Osman Türkmenler  15 Mart 2011

Yazının sorumluluğu yazarına aittir

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap