Kaybeden Kazanıyor

 


KAYBEDEN KAZANIYOR

Yukarıdaki başlık bir Amerikan yazarının eski bir kitabının adı olarak zihinlerde yer etmiştir. Fakat ne kitabın içeriğinin ne de yazarının burada anlatılmak istenenle bir ilgisi yoktur. Konu çok yeni fakat o derecede önemlidir insan için; çok yanlış bilinen ama üzerinde hiç durulmamış bir durumun tamamen tersine çevrilmesidir. İnsanlar hiç kaybetmek istemezler, hep kazanmak isterler. Ve sahip olmak yani mülkiyet duygusu onların en büyük tutkusudur. Bu zafiyetin istisnası yok denecek kadar azdır. Biriktirmek ve muhafaza etmek çoğu insan için vazgeçilmezdir. Bunu, kısa bir süre sonra dünyadan ayrılacaklarını bile bile yaparlar. Sahip olduklarını dağıtmazlar. Oysa bu durum gerçek nezdinde istenilmeyendir. İstenilen, sahip olunanları, yerine daha üst ve daha kalıcı değerleri koyabilmek için severek isteyerek kaybetmeyi göze almaktır. Ve bilinmelidir ki o üst değerler de zamanı gelince kaybedilecek, onların yerlerini kaybedilenlerden daha yüksek değerler alacaktır. Bu oluşum, dönüşüm süreklidir ve sonsuzdur. Bugüne kadar bu bilgiden yoksun olan insanlar kaybetmekteki büyük hayrı göremediklerinden ve de düşünemediklerinden hep üzülmüş, isyan etmişlerdir.

İnsan başlangıçta saf ışıktan ve her şeyi bilen olarak var edilmiştir. Sonradan seviye kaybederek önceleri kendisinde bulunmayan "sahip olma" duygusunu ve beraberinde daha başka olumsuz duyguları kendiliğinden edinmiştir. Bunun sonucu olarak dualite denilen yaşam biçimini benimsemiş ve ikiliklerin pençesine düşmüştür. Bu dualist yaşam şimdi insan için başlı başına bir sınav konusudur. Yukarıdaki duygular: sahip olma, kaybetme, üzülme, dualite vb benzeri duygular, evrendeki her şeyin ve tabii insanın da varlık ve mekan bulmasını sağlayan Öz'den çıkmamıştır. Öz böyle duygulara sahip değildir. Bunlar insan tarafından sonradan edinilmiştir. Bir yerde insan kendi inisiyatifi ve aklıyla tercih ederek edindiği hayrına olmayan bu tür duygulardan korkmamalı, üzülmemelidir. Çünkü üzüntü, öfke, kıskançlık, bencil sevgi gibi duygular insanın özüyle olan bağını kopartır, onu yalnızlığıyla baş başa bırakır. Bunun yerine insan kaybettiğini sandığı geçici değerleri kolayca elinden bırakabilmelidir. Çünkü mevcut olanı muhafazaya çalışmak daha alt seviyede bir duygudur. Olmakta olanı doğal kabul ederek yukardan görmeyi başarmak ise duyguların -sanki duygusuzmuş gibi görünen, ama aslında bir yükselişi ifade eden- yüzünü yaşatacaktır. İşte bu safhada insanın inancı da, özünü hissedişi de farklılaşacak, daha üst bir seviyeye çıkacaktır.

İnsan bütün kayıplarına bu gözle bakmalıdır. Evren yasasında kaybetmek diye bir madde yoktur. Her şey insanı ilerlemeye taşıyan değişimlerdir.

Osman Türkmenler 1 Nisan 2011

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap