Sistem

 


SİSTEM

Sistem bütündür. Bünyesinde, bütünü oluşturacak biçimde karşılıklı olarak birbirine bağlı ögeleri bulundurur. Bu ögeler bütünü meydana getirir. Buna rağmen ögeler ve bütün birbirinden müstakil varlıklara sahiptir. Sistem içinde ögelerin bütünle, bütünün ögelerle ve ögelerin ögelerle sürekli ilişkileri bulunur. Sistemler hiyerarşik ilke ve yasalara göre kurulmuş olan düzeni yürütürler. Yöneticiler mutlaka sistemin içinde bulunurlar. Dışarıdan yönetiliyor gibi görünen sistemlerde yönetici yönetim gücünü kullandığı anda sisteme dahil olmuş demektir.

Sistemler; doğa, biyolojik, toplumsal ve ruhsal olarak sınıflandırılabilirler. Bundan, sistemlerin maddi olan ve olmayan yapıda kuruldukları sonucu çıkar. Teknolojik sistemler maddi sistemlerdir. Bu noktada sisteme, bir sonuç elde etmeye dönük ya da bir amaca erişmek için belirli ilke ya da görüşlere göre düzenlenmiş maddi ve maddi olmayan yapılar, düşünceler, bilgiler, öğretiler bütününü içeren ve yaptırım gücü olan bir organizasyon veya organizasyonlar bütünü diyebiliriz.

Evrende ya da evrenlerde her şey sistematiktir. En küçük mikro düzenlerden en büyük varoluş bütünlüğüne kadar her şey sistematize edilmiştir. Ayrıca tüm sistemler aralarında hiyerarşik bağlarla birbirine bağlanmıştır. Yani bir SİSTEMLER HİYERARŞİSİ vardır. Hiçbir şey bu büyük hiyerarşinin dışında kalamaz. Bu, varlığın bütünlüğü ya da birliği ilkesini doğurur. Tüm varlıklarda bunun hissedişi sezgisel olarak mevcut olagelmiştir. Varoluşta her şey birbirini tamamlar. Her oluşum nihai büyük oluşuma hizmet eder. Varlıkların bunun bilincinde olmamaları sonucu değiştirmez. İster istemez her şey Büyük Düzen bünyesinde yer almıştır.

İnsan eliyle kurulan sistemler çeşitli nedenlerle kuruluş amaçlarını gerçekleştirmekten uzaklaşıp bozulabilirler. Bozulan sistemler kendilerinden beklenen işi yapamayacak duruma gelirler. Bozulmanın nedeni çoğunlukla yozlaşmadır. Yozlaşmada sistemin ögeleri görevlerinde geri kalır ve bütün işleyişi aksatırlar. Amaç ya da nitelik yitirilmiştir. Sonuç, yavaş yavaş ya da aniden sistemin durmasıdır. Bu sonuç kâr amaçlı beşeri organizasyonlarda iflas ya da tasfiyeyi getirir. Biyolojik sistemlerde doğum-ölüm döngüsü geçerlidir, doğal sistemlerde dönüşüm. Sosyal sistemler ömürlerini tamamladıktan sonra dağılırlar. Ancak ögeleri değişse bile sistemlerde bozulma ve dağılma yoktur. Çünkü ruhsal sistemler süreklidir ve onları idare edenler yanılmazlar. Hata yapmalarına müsaade edilmez. Her şeyi İdare eden yer sistemde bir gerilemeye izin vermez. İnsanın kurduğu dünya ve insanın kendisi yeryüzünde geçici olduğundan ve aklı onu yanıltabildiğinden insani sistemler bozulmaya maruzdur. Yine de bu yenilgiler bir yerde onun gelişimine hizmet eder. Kendisine ve çevresine bu yolla verdiği zararın karşılığı kazandığı tecrübedir. Tecrübesi ise tekâmülünü sağlar. Oysa ruhsal sistemleri kurup yöneten ruhsal hiyerarşi görevlileri için yozlaşma ve bozulma yoluyla bir gelişim söz konusu değildir. Onlar insanın bilemeyeceği seyirlerde tekâmül ederler. Bu yüzden de sorumluluğunu taşıdıkları sistemlere ve bu sistemin unsurlarına sadece olumlu katkıda bulunabilirler. Doğal olarak bu da bozucu değil, yapıcı şekilde olur. Ruhsal sistem yöneticileri, insanlar gibi düalite ve zıtlık ilkeleri içinde bulunmadıklarından ve teklik prensibi içinde mevcudiyetlerini sürdürdüklerinden, gelişim seyirleri de tek yöndedir. Onlar ancak yükseliş yönünde var olurlar.

Osman Türkmenler  9 mayıs 2011

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap