Dengesiz Olmaz

 


DENGESİZ OLMAZ

Denge, bir sistemin içindeki sistemi oluşturan ögelerin her birinin bulunması gereken yerde olmasıdır. O zaman sistem işler. Bu, denge halidir. Ve sistemin tutarlılığıdır. Denge durumu, bir uçağın pilot mahallindeki göstergelerin hepsinin doğru konumda bulunması gibidir. Herhangi bir aksaklık sistemi bozar. Geniş anlamda denge, a) Fiziki, b) Manevi olmak üzere ikiye ayrılabilir. Fiziki denge, fizik yasalarının evren, galaksiler, yıldız sistemleri, gezegenler, canlı ve cansız varlıklar üzerinde makro ve mikro ölçeklerde araştırılması çalışmalarının konusudur. Henüz çocukluk dönemindedir. Bir yandan da bilimciler insanın, dört ayak üzerinde yürürken, iki ayağı üzerine kalkması (Darwin'ci görüşü ya da safsatası) ile meşguldür hala. Oysa insanın diğer canlılara göre olan özel konumu hakkında kendisine yeteri kadar bilgi verilmiştir. O, aklını kullanarak bu bilgisiyle diğer yaratıklarla benzerlikleri ve ayırımları noktasına gelebilmeliydi. Örneği, "istemsiz sinir sisteminin" maymunları, tarihte dinozorları ve bugün insanları iki ayaküstünde yürütmesi yanında, esasta sadece insana özgü olan düşünme yeteneği ve şuur gibi bir takım özelliklerin insan varlığında yarattığı farkı bilebilmeliydi. Bugün insan iki ayak tabanındaki yaklaşık 100 santimetrekarelik bir alan üzerinde düşünmeden ve düşmeden yürüyor ve istediği hareketi yapabiliyor. Tek başına bu bile fizik yasalarına meydan okumaktır. Robotların yürümesi tamamen matematiksel denge ile sağlanırken, insanın iki ayak üzerindeki hareketleri bilimcilerin henüz yaklaşamadıkları bir "bütünlüğün" eseridir. Maddi ve manevi bilimler arasında köprü kurulmadıkça bu konulardaki yetersizlikler ve yanılmalar devam edecektir.

Aslında fiziki dengeyi de içeren manevi denge, insanın varması gereken dengedir. O denge, insanın bir zamanlar sahip olup da sonradan kaybettiği ve bugünkü huzursuzluğunun sebebi olduğunu bilmediği kayıp dengedir. Bu bilgi insana verilmiştir. O şimdi kaybettiği dengeyi yeniden bulabilmenin sıkıntısı ve telaşı içindedir. Bu, hiç birisi maddi olmadığı halde insanın asıl varlığını teşkil eden yönlerinin bir tek "bütünlük" halinde birleştirilmesi ile mümkün olacaktır. Bilgi şöyle der: "Dengeyi sağlayınız ki O'na gidişiniz sağlam adımlarla olsun. Denge şarttır... Kendinizi dengeyle O'nun gerçekliğine sabitleyiniz." Çünkü, insan varlığının gelişiminde büyük önemi olan bilginin kazanılması ve dolayısıyla şuurlanma olayı ancak denge ile gerçekleşecektir. İnsan dengesizken bilginin gerçeği onda tutunamaz, ziyan olur, ağırlık olur ve onu bağlar, kımıldayamaz hale getirir. Şimdi olmakta olan budur. Bilginin akışı ve devamı, varlığın genişleyip hafiflemesine bağlıdır. Bu genişliği denge sağlayacaktır. İşte bunun için denge gelişmenin, büyümenin, güç kazanmanın ve bir yerde insanın amacı olan hizmetin ön şartıdır.

Bu ön şartın gerçekleştirilmesi için zemin hazırdır. Doğru olan dengeli olandır, dengeli olan da doğru olandır. "Doğru, kişi istemese de onda varlıksal boyutunda kabuldedir. Açarsa ona giden kapıları, şartlanmış zihin perdelerini aralayıp Gerçek'in ışığını görür. (Gerçek, en doğru olandır.) Bir tek insan bile yoktur ki bu ışıktan uzak olsun... Bu geçiş döneminde insanlığın yapacağı tek şey vardır: doğruyu güzelliği ile aksettirmek." Bir yaratılış bilgisi: Özünüz Tek Olan'dan, varlığınız bizden, gidişiniz sizdendir, der. Şimdi insana düşen, tek sorumluluk alanı olan "gidişindeki" aksaklığı düzeltmektir. Ondan bu isteniyor.

Osman Türkmenler 29 Haziran 2011

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap