Ruhu Biliyor muyuz?

 


RUHU BİLİYOR MUYUZ ?

Kur'an'da Peygambere hitaben şöyle denilmiştir: "Sana ruhdan sual ederler. Onun hakkında size az bir bilgi verilmiştir. De ki: Ruh Rabbimin emrinden ibarettir." İsa Peygamber için: "Biz O'nu Ruh-ül Kudüs'le (Mukaddes Ruhla) destekledik." ayeti vardır. Vahiy Meleği Cebrail'den de "Ruh-ül Azam" diye bahsedilir. Çoğu kişinin malumu bu bilgiler 1.400 yıl evveline ait İslami bilgilerdir. Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinde de ruh hakkında belirleyici bir bilgi yoktur. Bu gün ilkel denilen bazı yerli kabilelerin kültürlerinde de O Tek Yaratan Mabud için "Yüce Ruh", "Büyük Ruh" tabiri kullanılmaktadır. Bütün bunlar ruhun ne olduğu hakkında yeterli bilgi vermekten uzaktır.

Diğer yandan, insanlar binlerce yıldır bu zamanda gerçekleşecek büyük bir boyut değişikliği için bir ve aynı sistem tarafından hazırlanmakta ve eğitilmededir. Alınan çeşitli bilgiler meyanında ruha dair bazı ip uçları vardır. Bu bilgiler ruh üzerindeki "bilinmezlik" örtüsünü kaldırmasa da çok az aralamaktadır. Aşağıda eski ve yeni bilgilerin ışığında ruha ilişkin görüş ve düşüncelere yer verilmiştir.

İnsan, yapısı itibariyle kombine bir varlıktır, bir bileşimdir. Bedenli insan iki ana bileşenden meydana gelmiştir: madde ve mana. Maddi yönü, bilinen en kaba maddeden bilinmeyen en süptil maddi titreşimlere kadar pek çok maddi unsuru bünyesinde barındırır. Mana denilen manevi yönü ise mahiyetleri bilinmeyen akıl, ruh, can, gönül, ego, zihin, vicdan, müdrike, duygular... ve daha başka sadece ismi bilinen ve bilinmeyen unsurların bileşiminden oluşur. Bu unsurlardan bazıları birbiriyle ilişkilidir: akıl - şuur gibi. Bazıları değildir. Maddi ve manevi yönler arasındaki etkileşimin nasıl gerçekleştiği ise genelde bilinmemektedir.

Burada bu çok muğlak kombinasyondan yalnızca ruh hakkındaki düşüncelere değinilecektir. Ruh, insanlar arasındaki yaygın görüşlerdeki gibi değildir. Çok farklıdır. O, yaratılışın başlangıcında var edilmiş, bölünmeyen tek bir "bütünsel" varlıktır. Ruh, Tek Yaratan'ın sırrıdır. İnsanlarca bilinemez. Bütünsel ruhun tekamüle ihtiyacı yoktur. Onun var ediliş nedenlerinden birisi, şuurlanmakla zorunlu kılınmış olan insan varlığını değişime ve gelişime hazırlamaktır. Ruh insanlarla olan bu ilişkisi yoluyla, aynı zamanda bilinemeyecek farklı enerjilerin ve boyutların deneyimlerine ve ilerlemelerine de öncülük etmektedir. Böylece, ruhun görevi idareciliktir. Yaratılışta Kozmik gerçek içerisinde insan ve ruh farklı farklı gerçekliklere sahiptirler. Bu günkü aşamada insan ve ruh gerçeklikleri aynı enerjiyi kullanmak üzere birliktelik yapmaktadırlar. İnsan ayrıca, ardından gelenlerin değişimine hizmetle de görevlidir. Ve Evrensel işleyişte insan yaratılış zincirinde kendinden öncekilerle sonrakiler arasında sadece bir halkadır, ne ilk ne de son halka.

Ruh yöneticilik görevini nasıl yapmaktadır? Değerli bir spiritüel kaynak bu konuda şu ifadeyi hep tekrarlar: "Ruh efendidir, beden hizmetkar." Bu günün büyük ruhsal öğretici sistemi: "Ruh tecrübeyi doğurarak aklın büyümesini ve insanın tekamül etmesini sağlar." der. İnsanın henüz bilmediği kendi gerçekliği için Yunus Emre: "Bir ben vardır bende benden içeri." diyerek insanın asıl gerçekliğine işaret eder. Yukarda, Kozmik gerçek içerisinde çeşitli sistemsel gerçekliklerin bulunduğu belirtildi. Bir benzetme ile, bütünsel, tek ve bölünmez olan ruhun, bu teklik nitelikleri değişmeksizin, her insana kendisinden bir hüzme (ışın demeti) gönderdiği düşünülebilir. Bu hüzme kesintisiz olarak bütünsel ruh - insan ve insan - bütünsel ruh arasında daimi bir çizgisel ileti kanalıdır. Ve bütünsel ruhun her insanla böyle ayrı bir iletişimi vardır. Ölüm halinde bu iletişim kanalı insan varlığının maddi yönü olan bedeni ile irtibatını keser. Manevi yönü ile irtibatını ise süresiz olarak devam ettirir.

Yukarda sunulan bilgilere ve düşüncelere göre, Yüce Yaratan'ın sırlarından biri olarak mahiyeti bilinemez olan ruh ile ilgili görüşler şu şekilde toparlanabilir. Yaratılış ile birlikte var edilmiş değişmeyen tek bir ruh gerçekliği vardır. Ruh, Var Edici tarafından yöneticilikle görevlendirilmiştir. O, bölünmez Tek bir bütündür. Ama yönetimi ile görevlendirildiği birimlerden her biri ile ayrı ayrı ilişki kurabilecek özelliğe sahiptir. Ruhun, yönetilenlerce bilinmeyen bu "bütünsellik" niteliği, yönetilen birimlerde, ruha kişisellik izafe edilmesine ve "herkes ayrı bir ruh sahibidir" düşüncesinin gelişmesine neden olmuştur. Bu doğru değildir. Gerçek, ruhun kapsayıcılık ve nüfuz edicilik özelliğindedir. Konuyla ilgilenen ve düşüncelerini bu yönde geliştirecek olanlar göreceklerdir ki, Yaratılış yasaları ile verilmiş ruhun bu özelliğine bazı başka manevi unsurlar da sahiptirler. Geçilecek yeni boyutta insanın bildiği ve inandığı pek çok şey değişime uğrayacaktır. Her konuya bu gerçeğin ışığıyla bakmak bütün insan toplumunun yararına olacaktır.

Osman Türkmenler 3 Eylül 2011

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap