İnanç Yolu

 



İNANÇ YOLU

İnanç, beden gözüyle görünmeyene inanmaktır. Ama, paradoksal olarak inanç içten dışa doğru değil, dıştan içe doğru oluşur. İnsan bunun için üç boyutlu madde dünyasında maddesel bir bedenle ve maddesel bir çevre ile sarılmış olarak yaşamaktadır. Çünkü gelişimi için maddi deneyimler yaşamaya ihtiyacı vardır. İnsanın ruhsal yönüne ait manevi inancının imanının oluşması ve büyümesi için madde ile ilişki kurması ve maddi deneyimler yapması da gereklidir.

İnsan bilgi ile olgunlaşır. İnancın ham maddesi bilgidir. Bilgi, yaşananlardan elde edilir. Yaşananlar, insanın dünyada karşılaştığı olaylar, gördükleri, duydukları, hissettikleri ve kendisini duygulandıran şeylerdir. Ayrıca, okuduklarından, medyadan ve düşündüklerinden aldığı fikirler vardır. İnsan, dikkat ekranına çarpanlardan bir nedenle kendince önemli olanları ayırır ve üzerinde içsel işlemler uygulamaya başlar. Fikirler düşüncelerin parçalarıdır. Bilginin oluşumuna hizmet ederler. Düşünce ameliyesiyle çıkarılan (varsa) yeni bilgiler, o anda mevcut olan eski bilgilerle kıyaslanır. Bu karşılaştırmanın sonucu ya eski bilgilerle uyuşur (eski bilgileri teyit eder), ya uyuşmaz, ya da üçüncü bir yeni bilgiyi doğurur. Bilgi birikimi işte bu üçüncü şekilde olur. İnanç haline gelen yüksek sentezler de bu yolu izler. Bu düşünce işleminin hangi yoğunlukta kullanılacağı kişinin formasyonuna bağlıdır.İnsandan istenen yüksek düşünmesi, derin düşünmesi ve engin düşünmesidir. Ancak bu şekilde bilinenlerden düşünce yoluyla bilinmeyenlere erişilmesi ve o bilinmeyenlerden bir parçanın bilinir kılınması mümkün olabilir. İnsanlar yüksek bilgileri bu güne kadar böyle öğrenmiş, bundan sonra da böyle öğrenecektir. Büyük inançlar içlerinde en büyük bilgileri bulundururlar.

İnsan bu gün zordadır, dardadır. Hatta önünde daha zor günler onu beklemektedir. Bunda kendi yanlışlarının rolü de vardır. Fakat yüksek yerini bilmemesine rağmen insan denen varlık türünün daha ilerideki geleceği büyüktür. Ve o büyüklük, bir tabirle, garanti altına alınmıştır, Büyük Yer tarafından. Bu, insanın O'nca takdir edilmiş gerçek kaderidir. O sonunda kurtulacaktır, kurtarılacaktır. Çünkü insan bu gün bilincinde olmasa da, istemese de DOĞRU kavramı o'nun varlıksal boyutunda kabuldedir. Bu gerçek hiç bir şekilde silinemez ve kaybedilemez. Ama şimdi insan yanlışlıkları ve eksiklikleri yüzünden bu gerçeği karartmış durumdadır. Fakat sonunda mutlaka DOĞRU'yu bulacaktır. Bu O'nun Planı ve insana biçtiğidir. Gerçek inanç ve iman da bu Yüce Takdirin içindedir. İnsan varlıksal yapısının esası olan DOĞRU'dan kopamaz, kopartılamaz. DOĞRU'nun yanında hiç bir eğriye yer yoktur. DOĞRU'nun yanında sadece DOĞRU'ya yöndeş ve paralel yükseklikler bulunabilir: Bilgi, anlayış, erdemler, iyilikler, güzellikler vb... İnsanın sigortası budur; o er geç O'nun insan için takdir ettiği güzel yerde bulunacaktır. Başka alternatif yoktur. Süreyi çabuklaştırmak insanın kendi elindedir. Gecikenler, alt boyutlarda zaman harcayarak daha çok sıkıntı çekecek olanlardır.

Osman Türkmenler 18 Kasım 2011

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap