İNSANOĞLU İNSANIN ELİNE VERİLDİ

İsa peygamber çarmıha gerilmek üzere yakalanacağına yakın günlerde havarilerine: "İnsanoğlu insanın eline verilmek üzere." demişti. Bu sözle ilgili olarak bir büyük görevli, peygamberin çevresindekiler için: "Onlar o gün bu sözü anlamadılar. Anlamazlardı. Ama siz biliniz ve anlayınız." demişti kısa bir süre önce.

İsa peygamber kendisinden "insanoğlu" diye bahsederdi. O günün koşullarında etrafındakiler bu sözün akabinde İsa peygamberin yakalanıp çarmıha gerildiğine şahit oldular. Ve doğal olarak peygamberin sözlerini "yakalanmasına" verdiler. Bu doğruydu. İsa başına geleceği bir şekilde önceden bilmiş ve haberini vermişti. Ama peygamberin sözünün anlaşılmamasıyla ilgili yukardaki bilgi İsa peygamberin o sözü sadece o gün için söylemediğini, o ifadedeki asıl önemli mesajın insanın bu günkü durumuna yönelik olduğunu açıklamaktadır. Gerçekten de, insanlığın İbrahim peygamberle başlayan bir eğitim süreci bu gün tamamlanmış bulunmaktadır. Bu eğitim süresi tek tanrılı dinler (Musevilik, Hristiyanlık, Müslümanlık) döneminin hepsini kapsamaktadır. Çok yönlü verilişlerin sonucu olan bu uzun süreli eğitimle insan iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek düzeye erişmiştir. Ve bir eğitim dönemi kapanmıştır. Ne var ki bu eğitime tabi tutulan insanların çoğu, öğretilen doğruları kendilerine hoş gelen yanlışlara değiştirdikleri için eğitimlerini tamamlayamamışlardır. Şimdi ise bütün insanlık bir büyük kozmik değişim aşamasında, bir boyut değiştirme dönemini gerçekleştirmek üzeredir. Ve geçirdiği zor sınavlardan sonra bu gün son adımlarını atmadadır. Öğrenimi tamamlayabilenler önlerinde parıltısı beliren yeni boyut kapısından içeri gireceklerdir. Tamamlayamayanlar, kapıyı görmeden geldikleri yolu devam ettireceklerdir; yeni sınavlarla gelişimlerini tamamlamak için. İşte bu nedenle insanların önünde çok zor bir zaman bulunmaktadır. Verilen büyük eğitimden sonra rüşt yaşına eriştiği kabul edilen tüm insanlığın artık kendi ayağı üzerinde durması, kendi yolunu kendisinin belirlemesi istenmektedir. Geleceğinin çizilmesinde insanın kendi kararı başrolü oynayacaktır. Tam da bu yüzden şimdi "insanoğlu insanın eline verilmiştir." Yaşanılan bu dönemde bilim - teknoloji etkin hale gelmiştir. Dinlerin algılanmasında da eskiye göre değişiklik vardır. Ancak her iki kesimde de dogma ve bağnazlıklar hoşgörülebilecek düzeylerin çok üzerindedir. Bunlara bir de materyalizmin ve çıkarcılığın insanları aşırı ölçüde hükmü altına almış olması eklendiğinde, mevcut karmaşa ve kaos ortamı oluşmuştur. Bu gün dünyada insanlar birbirlerine hasım olarak yaşamakta, her ölçekte birbirlerinin kuyusunu kazmaktadırlar. İnsancıllık ve erdem pırıltıları çok yetersizdir. Bu geçiş ve değişim döneminde, kendisi de bir canlı varlık olan Dünya'nın kendini yenileme çabalarında felaket olarak algılanan değişimlerdeki zayiattan daha fazlasını insan insana verdirmektedir, daha da verdirecektir. İnsanın insan eline verilmesi eğer bir sınavsa (kuşkusuz öyledir), bu sınavın şimdiki sonucu başarısız görünmektedir. Ayrıca, bu gün tüm dünyada insanlığa yön verenler bütün insanları kendi saklı planlarındaki istenmeyen bir kontrol altına sokma çabasındadır. Teknik boyutla da desteklenen bu yanlıştan insanlar kendilerini kurtarmak zorundadır. Bu tuzaktan kurtulma gücü her varlıkta vardır, saklıdır ve ortaya çıkarılmayı beklemektedir. Bu gücü ortaya çıkaramayacakların tekamülleri duracaktır. Yapılması gereken şey, insanların duygu ve düşünce sistemlerini bu istenmeyen kontrol tuzağından kurtarmalarıdır. Bunun için, insanın önce kendisi zannettiği gölge gerçekliğinden vaz geçmesi zaruridir. Gölge gerçekliğin aldatıcı sahte pırıltısı, her darbesinde insanın öz ve gerçek değerlerini karartmaktadır. Bunu engellemek için insan nasıl hareket edecektir? Söylemesi kolay fakat gerçekleştirmesi o kadar kolay olmayan gerçek reçete şudur: a) İnsanlar birbirlerine hayır ve hizmet yarışı içinde olacaklar, b) Hiç bir zaman "ben" duygusu içinde bulunmayacaklardır. Bu başarıldığında insanın insan eline verilmesi sınavından bütün insanlar başarılı çıkacaktır.

Osman Türkmenler 2 Ocak 2012

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.