Tercih Hakkı

 


TERCİH HAKKI

"Akl-ı beşer denen mimar,

Hem kadir-i tahriptir hem kadir-i imar."

Abdülhak Hamid Tarhan

Akıl insana dünya yaşamında kendisi için doğru olanı bulması için verilmiş bir kozmik katalizördür. İnsan, aklını kullanarak gönül denilen ilahi özün ışığına ulaşmak zorunda olan bir varlıktır. Bu şekilde insan-üstüne ve daha da üst bulunuşlara kendisini taşıyacaktır. Bu ona yazılmış kaderidir. Değişmeyecektir. Mutlak gerçek bu iken insan bu güne kadar hep iniş-çıkışlar içerisinde savrulagelmiştir. Bu yuvarlanmalar bir süre daha devam edecek gibi görünmektedir. Neden böyle olmaktadır? Çünkü insan bütün yaratılanlar gibi başta Yaratan'ın külli iradesine tabi olmasının yanında, sadece ona bağışlanan akıl serbestisine bağlı olarak kendi cüz-i iradesini de kullanabilmektedir. Bu tehlikeli bir araçtır. Zira cüz-i iradesi insana doğru yerine eğriyi, hayır yerine şerri tercih etme imkan ve inisiyatifini tanımaktadır. Yani insana durumlar karşısında değişik tercihlerde bulunma hakkı verilmiştir.

Geniş düşünülürse, gelecekteki büyük yeri için gerekli çoklu deneyimi kazanması, seçenekler içerisinde en uygununu saptayabilmesi, koşulları iyi değerlendirebilmesi ve benzeri pek çok nedenlerle verilmiş bu tercih hakkını insan, çoğu zaman yanlışta kullanmaktadır. Yanlışın sebebi insanın işin kolayına kaçması, hoşuna gideni seçmesi ve tembelliğidir. Tembellik düşünce ve eylem sahalarındadır. Bütün yanlışlık sebepleri insanın değiştirmesi gerekenlerdir. Aslında insan hep değişerek gidecektir, bunu biliyor. Şimdiki üç boyutlu dünyasında değiştirecekleri oldukça kaba niteliklerdir. Varlığı ve mekanı inceldikçe değiştirecekleri de incelecektir. Bugüne dönüldüğünde insanın, aklını, yapmaktan çok yıkmaya kullandığı görülüyor. Çünkü insan başlangıçtaki saflığından aşağılara düşürülmüştür. Şimdi, kaybettiklerini yeniden kazanma mücadelesindedir. Bu da oldukça uzun ve zor geçirilecek zamanlarını alacaktır. Bütün bu bilgiler insanlara yukarılardandan bakan yönetici büyükler tarafından iletilmektedir. Şükür ki insan varlığı eskiden olduğu gibi bugün de yolunda yalnız bırakılmamıştır. Fakat geldiği noktada artık sorumluluklarını daha çok idrak etmesi ve ona göre davranması beklenmektedir. Beklenene uygun davranmadığında ıstıraplarla, sıkıntılarla karşılaştığını şimdiden görmektedir. Bu ona en büyük ikazdır. Şimdi yaşanmakta olan boyut değiştirme döneminde olaylar daha şumullü, daha etkileyici, daha hızlı gelişmektedir. Zamanın beklemeye tahammülü kalmamıştır. Bunu görebilenler, hissedebilenler ve büyük verilişleri değerlendirebilenler aciliyeti fark edenlerdir. Bunlardan değişimlerini gerçekleştirebilenler üçüncü boyuttan dördüncü boyuta geçebileceklerdir. Değişemeyenler, değişinceye kadar üçüncü boyut koşullarını deneyimlemeye devam edeceklerdir. Bu gecikmenin anlamı zamanda geri kalmaktır. Zamanda geri kalmak, telafisi mümkün olmayan bir kayba katlanmak, onun sonuçlarına razı olmak demektir. Evrende en büyük günah israftır. Bu kayıp için şu kadar söylenebilir: kayba sebebiyet vereni, tarifi mümkün olmayan bir azap beklemektedir.

Osman Türkmenler 2 Nisan 2012

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap