İnsanın Yaşamı Nasıl Olmalı ?

 


İNSANIN YAŞAMI NASIL OLMALI ?

"İradene hakim, vicdanına esir ol." (Aristoteles)

İnsanların nasıl yaşamaları gerektiği ötedenberi düşünenlerin zihinlerini meşgul etmiştir. Bu soruya mekana, zamana ve yaşam tarzlarına göre değişik cevaplar verilmiştir. Ancak, toplumlar üzerinde dinsel katliam ve bağnazlık baskılarının azaldığı aydınlanma çağından sonra yaşamların ve düşüncelerin şu üç ilkeye uygun olması gerektiği yolundaki görüşler birbirine yaklaşmıştır: 1) Hak, 2) Hayır ve 3) Hüsn. Yani Doğru, İyi ve Güzel. Bu üç kavram için mutlak anlam tarifleri verilemez. Ele alındıkları ortamlara göre anlamları değişir. Fakat buradaki amaç açısından, Doğru: varlığın kendisi ve kendi dışında kalan her şey için olması gereken en uygun bağdaşık koşulların aranmasıdır. İyi: varlığın şimdisine ve geleceğine gerçek anlamda yararlı olacak şekilde yaşamasıdır. Üçüncü ve son ilke Güzel: varlığın estetik ve ince duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya hizmet eder. İyi ve Doğru daha çok maddi ve somut alanlar için iken, Güzel, mana ve soyuta dönüktür. Böylece bu üç ilke genelde insanların hem kendilerine, hem yakınlarına ve hatta bütün hemcinslerine ve doğaya faydalı bir yaşam tarzını içinde bulabilecekleri prensiplerdir. Bu ilkelere yakınlık sadece maddi yaşamı değil, manevi yaşamı iyileştirecek türevleri de içinde bulundurur. Özellikle üçüncü Güzel ilkesi, süptilleşen ve incelen varlığın naif ruhsal yönünün ileriye dönük olan ihtiyaçlarını da karşılar. Düşünen, düşüncelerini geliştiren, artık varlığının ebedi taraflarından haberdar olan insan, başkalarının zorlamasına gerek kalmadan bu üç ana doğrultudan ayrılmayacaktır. Bu şekilde olayların karmaşasına, rastgele zihni akıntılara kendini kaptırmadan yaşamaya başlayacaktır. Ve o özünden içine yansıyan ışığa uyduğu nisbette yanlışlardan korunacaktır. Bu şekilde sahte pırıltılı gelgeç heveslerin takipçisi olmayacak, kalıcı ruhsal yönünü geliştirmeye önem verecektir. İşte alt başlıktaki i r a d e ve v i c d a n kavramları bu kalıcı ruhsal değerler arasındadır. Varlığın sınavlarında önemli roller oynayan egosu ve vesvese veren tarafları, onu bu iki esasa, irade ve vicdanına tabi kılarak, istenmeyen yönlerini kontrol altına almasını sağlayacaktır. İrade, bencilce ve çıkarcı dürtülere karşı konularak güçlendirilir. Bu tavır, yardımseverlik, digerkamlık ve vicdan melekelerini geliştirir. Büyüklerden öğrenildiğine göre, bu gelişmelerin ödülü, duyulacak ilahi hazdır, ki hiç bir maddi ödül bu zevki veremez.

Doğru yaşamanın bir gereği, insanın kendisine gerekli zaruri bilgileri edinmesi ve yaşamını bu bilgilere göre sürdürmesidir. Biliniyor ki insan bu konuda kendisini yöneten sistemlerden her zaman yardım görmüştür, görmektedir. Ona düşen kendisine bağışlanmış olan aklını doğru kullanarak bu yardımları iyi değerlendirmesidir. Aldatıcılıklara ve geçiciliklere sapmadan yardım lütuflarını yerli yerinde kullanabilenler, yaşamlarını kendilerinden istenen ve beklenen değişim ve gelişmeleri gerçekleştirecek şekilde düzenleyebilenlerdir. Onlar yaşamlarını olması gerektiği biçimde yaşayanlardır. Yine onlar, çoktandır haberi verilen boyut değiştirme sürecini başarı ile tamamlayarak bir üst boyuta geçme liyakatini kazanmış olanlardır. Başarısız olarak, alt boyutta varlıklarını devam ettirmek durumunda kalacakların ise, kaybedeceklerini kolay kolay telafi etmeleri mümkün olmayacaktır.

Osman Türkmenler 3 Mayıs 2012

Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap