Doğalı Bilmek

 


DOĞALI BİLMEK

"Boyuna düşmedik kaftan, gider sürünü sürünü,
Yerine düşmedik gelin, gider yerini yerini."
(Atasözü)

Doğal, Doğa'ya uygun anlamına gelir; "Doğa" sözcüğünden türetilmiştir. Doğa: insan da dahil bütün varlıkların hepsi; tabiat; içgüdüler ve huy; değişikliğe uğratılmamış çevre; evreni kontrol eden güç gibi muhtelif manalarda kullanılır. Doğal ise kökeni Doğa kelimesinden daha geniş açılımlıdır. Fakat bu yazının konusu insan gelişimi olduğundan yapay ve yapmacık olmayan; sağduyuya uyan; gelişime açık; katışıksız (naturel), saf; gerektiği gibi olan anlamları öne çıkarılmıştır.

İnsan doğanın bir parçasıdır. Geçmişte bilinçsizce de olsa bu gerçeğe göre yaşamak zorunda kalan insan, doğa güçleri karşısındaki aczini görmüş, o güçlerden korkmuş, onlara saygı göstermiştir. Ama materyalizmin rehberlik ettiği aydınlanma çağıyla beraber elde edilen yeni bilgiler insanı doğayı istediği gibi kontrol etme hatta doğaya hükmetme gibi yersiz ve aşırı heveslere sürüklemiştir. Bir yandan da doğayla işbirliği yapılmak suretiyle keşfedilen,örneğin yelken, yeldeğirmeni, akarsu gücünü kullanma, buharın sanayiye uygulanması şeklindeki bazı yeni buluşlar, elektrik, elektromanyetizma insan yaşamında büyük kolaylıklar sağlamıştır. Fakat bütün bu gelişmelere rağmen, en büyük zaafı düşünce yetersizliği olan insan, bugün doğayı ve doğa hazinelerini sorumsuzca tahrip ya da yok etme noktasına gelmiştir. Bugünün kısa yararı için yarını gözden çıkarmakta beis görmeyen dünya yöneticileri hala kendilerini istediklerini yapacak konumda görmektedir. Ama şimdilerde gözde büyütülen madde gücünün doğanın elinde nasıl oyuncak olduğu, nükleer felaketlerle hangi durumlara düşüldüğü çaresizlikle görülmeye başlanmıştır. İnsanlar yaklaşımlarını değiştirmedikleri takdirde daha büyük yıkımlarla karşılaşacaklardır. Oysa ileri görüşlü bazı kişiler ötedenberi aşırılığın getireceği körlüğün kötü sonuçlarını haber vermişlerdir. Örneğin Bacon, "Doğaya hükmetmek için ona itaat edilmelidir." derken, doğa--insan ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini açıklıkla ortaya koymuştur. Fakat insanların çılgınca ihtirasları bu tür ikazların ciddi olarak dikkate alınmasını engellemiştir.

Aslında bugün geldiği bilgi seviyesi ile insanlık kendi soyunun geçmişini ve bu gününü doğru biçimde değerlendirebilecek ve geleceğini doğruya yakın olarak tahmin edebilecek durumdadır. Ve o bu gözlemleri elbette içinde yaşadığı çevre için de yapabilecek kapasitededir. Sağduyu ile varacağı sonuçlar doğa denilen bütünün zamanlar içindeki seyrini, nasıl devreler geçirdiğini, bu seyirde insan aklını hayrette bırakan oluşumları, doğanın gereken durumlarda kendini sürekli olarak nasıl onardığını, geliştiğini, hasılı evrensel sorumluluğunu nasıl yerine getirdiğini insana gösterecektir. Bu bütünlüğün bir parçası, bu büyüklüğün bir birimi olduğunu idrak eden bir insanın yapacağı en doğru şey, doğayı kendine örnek almak, ondan kendi yaşam ve gelişimi için dersler çıkarmak olmalıdır. Fakat maddenin ve egonun üzerindeki esaretini kıramamış olan insan varlığı, kendinden beklenenlere yöneleceği yerde, yaramaz çocuklar gibi yapmaması gerekenlere daha fazla zaman harcamaktadır. Aldığı bilgiler, binlerce yıldır gördüğü eğitim onu kısıtlayan şeylerden kurtaramamıştır. Bu, insana yakışmamaktadır. Ona yakışan, parçası olduğu Doğa denilen Büyük Bütünün şanına layık davranmaktır. Bunu ancak kendisi için doğal olanı görüp, doğal davranmakla yapabilecektir. Yani, önüne çıkarılan şuurlanma olanaklarını doğru değerlendirerek kendini şuurca yükseltmekle, böylece olması gereken yeri bilip o yeri almakla, bir kelime ile tekamül merdiveninde basamak çıkmakla kazanacaktır.

İçinde bulunduğumuz buut değiştirme döneminde kendine yakışan yeri alabilenler, kendine yakışanı yapabilenler, onlar için doğal sayılan yükselme sürecini gerçekleştirecekler, bunu yapamayanlar, yine onlar için de çok doğal olan eski yerlerinde bulunmaya devam edeceklerdir. Sonuçta bu onlar için zamanda geri kalmak olacak ve bu durumun kendilerine getireceği kayıplara katlanacaklardır.

Osman Türkmenler

4 Ocak 2013

 Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap