Bilgimi O da Ne? - 3

 

-3-

Bilgi nedir, neden önemlidir ve değerli olan nasıl bilgidir bunun üzerinde düşünmeye devam edelim bu yazımızda da. İnsan çok iyi bildiğini zannettiği bilgileri bile başka açılardan irdelemeye başladığında, ona yeni zenginlikler katmayı başardığında  “hiçbir şey bilmediği” anlamına çok rahat ulaşır. Peki biz ne biliyoruz? Bu soruyu tüm insanlık adına sorduğumuzda karşımıza çok değişik görüntüler çıkar. Bilim adamının bildiğini sıradan insanın hiçbiri bilmez, bir çobanın bildiğini de bilim adamı bilemez. Bu iki ucun arasında sayısız bilen ve bilmeyen vardır. Her insan bir şeyler bilir kendine göre ve bu doğal bir işleyiştir, insanlığın zenginliğidir bir yerde ama tek bir konuda insanlık tümüyle bir şeyi bilmeli ve çeşnisini o temel üzerine kurmalıdır. O insanın kendini bilmesidir. Kendini bilen insan Yaratılışını ve ondaki amacı da bilendir. Kendini bilen insan ben ve sen ayırımının ötesindedir. Hani hep yazılır söylenir durmadan “bütüne karışmak” diye,  kendini bilen onu doğal olarak yaşayandır, madde ortamında her şeyde, duygularıyla, düşünceleriyle, eylemleriyle. Böyle yaşayan insanın eylemleri yaratılmış her şeyin hayrınadır. İnsan, doğa her şey onun gözünde ve gönlünde aynı değerdedir ve onu korumayı, daha da güzel etmeyi bilir.  

Kendini bilmekten yoksun insan ise duygularıyla, düşünceleriyle, egosuyla, eylemleriyle madde dünyasında çok boyutlu yaşarken bir tek şeyle ilgilenir isteklerine ya da şartların mecburiyetine göre. Kimi hükmetmek ister dünyaya gücüyle, parasıyla, entrikalarıyla ve bunu başarır da, ama ağaran saçlarına, kırışan yüzüne, çöken bedenine yani kendisine hükmedemez, kimisi hayatta kalma mücadelesi verir umudun yerine koyduğu umutsuzluğun öfkesiyle yakıp yıkarak, sonuçta hiçbir şey elde edemeyeceğini bilse de anlık tatminler için. Örnekler iki uçtan seçilmiştir arayı bilenlerin ve düşünenlerin doldurması için.

Kendini bilmeden yaşamak bu zamanda çok şey bildiğini zanneden insan için karanlıkta el yordamıyla yürümekten başka bir şey değildir. Gerçi dünya aydınlıktır, kimisi için cepte para, zihinde daha fazlasını elde etmek için planlar vardır ama insanın, evrenin ve doğanın parçalanamaz bütünlüğü içinde bir yeri olduğundan onların yasalarına harfiyen uymak gereğinden de habersizdir. Yasa paylaşım ve hizmeti öngörür. Güneş gücünü dünya ile paylaşmasaydı Dünya var olabilir miydi sizce üzerindeki bu zengin yaşamla. O’ gücünü var ettiğiyle paylaşmasa, bilgisini oluşumun hizmetine sunmasa ve var olan her şeyi yasalarıyla birleştirip birbirinin hizmetine açık kılmasa yaratılış gerçekleşebilir miydi?

Kendini bilmek bir yerde O’nun yasalarını bilmektir de. O yasalar tüm Yüksek öğretiler içinde yaşamla birleştirilerek gören ve düşünen insana bazen açıkça, bir yerde de şifrelenerek açık edilmiştir.  Gerçek bilgisi hak edebilenin hak ettiği kadar ulaşabildiğidir çünkü. Ve yine insan gerçek bilgisinin maddeleşmiş ortamında hiçbir şeyin farkında olmadan yaşarken ona dünya dışı bilgi akışlarının öğretilerinden ulaşmaya çalışır. Yani sadece bilgiyle deneyimsiz elde etmeye çalışır. Oysaki en kalıcı gelişim deneyimle olur. İnsan kendine deneyimlerinden sonuçlar çıkarmak ve onları hayatına geçirmekle yol alır. Ve bu gelişim için sahip olduğu en büyük öğretmen üzerinde anlamsızca yaşadığı dünyasıdır. İhtiyacı olan tüm bilgi, öğreneceği tüm yasalar ondadır, yeter ki ona dönüp bakmayı bilsin. Bazı bilgiler dünya’nın evrenin yaşayan kütüphanesi olduğundan bahseder. Bunun için de çok değerli olduğundan. Ya biz, biz insanlar bunun farkında mıyız acaba?

Gidiş daha iyi, çalışkan, gerçek bilginin nerede olduğunu anlayıp ona yönelen içi sevgiyle sımsıcak, paylaşmayı ve hizmeti bilen insanlığa doğru olacaktır, şimdi yaşanan karmaşa ve insanlığın hayrını düşünmeyen karanlığı aştıktan sonra. Bu aşmada insana en büyük yardımcı doğadır. Aranan bilgi onda, sığınılacak kucak ondadır yine. Sadece onu hırpalamaktan vazgeçip, güçleriyle uyumlu bir hal alıp her bir zerresine kaydettiği bilgiye sevgiyle ulaşmaya çalışmak gerek. İnsan kendinde de saklı olan bilginin anahtarını orada bulacaktır çünkü. Hangi insan istemez ağaçların birbiriyle söyleşirken anlatacakları geçmişin masalını dinlemeyi! Yaban hayatı dediğimiz muhteşem bozulmamış bilginin sırrını küçük sincapla, bilge baykuştan öğrenmeyi. Aslanın krallığının ardındaki sırrı kim bilmek istemez. Kim istemez denizde, havada dağlarda ormanlarda saklanan bozulmamış bilgiye ulaşmayı.  Elbet ki kolay değildir, ama açıktır kendini bilen, gerçek bilginin nerede saklı olduğunu bilen insana.. Bunun için diyoruz ortada bilgi diye dönüp duranlara  “Bilgi mi O da ne” diye. 

2 Kasım 2009 Aysel Ongun

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap