Ben Geldim XXXIII

 

 

Lütfen kopyalarken nereden aldığınızı belirtiniz. Bu emeğe saygıdır.

Ben geldim

33

 

Üst Bilgiler insanın gelişimi içindir ve her insan içsel talebi, başkalarınca yönlendirilmesi, eğitim olanakları ve sosyal çevresiyle kendine bir yol çizer. Bunların içinde varlığın(*) en önemli ihtiyacı içsel talebini karşılayacak bir ortama kavuşmaktır. İçsel talep varlığın gelişim seyrinde yol almasına olanak tanıyacak kalıpları içerir. Yeryüzünde yaşaması gerekenleri içeren isteklerdir bunlar. İnsan bu istekleri anlayıp bilinçli veya doğalında nefes alırcasına yerine getirirse yaşamını boşa geçirmemiş olur. Tabii bu sistemde insanın içsel talebini hastalıklı bir zihnin üretmediğinden, ya da yanlış ve karanlık enerji akımlarına kapılmadığından emin olmak gerekir. Gerçek içsel talep her zaman sevgi enerjisi ile donanmıştır ve hayır içerir. Böyle değilse eğer kişi kendi ve çevresi için hiç de hoş olmayan zarar verici durumlara düşebilir. Günümüzde bunun örnekleri çoktur. Beyin bilimsel olarak da ispatlandığı gibi bazı durumlarda kontrol altına alınabilir ve insan hiç düşünmediği hatta bilmediği şeyleri yapabilir. Bu haller içsel istek değildir. İçsel istek zihinden, düşünce mekanizmasından değil, bir başka sistemin ulaşamayacağı Tanrısal bağlantıdan insanda yer bulandır. Buna kısaca “Gönül” diyebiliriz. O anlatılamaz yaşanır. O, insanın yaşam pınarıdır. Suyunu kana kana içen yücelir, maddede değil insanlıkta,

Adam doğal olarak gelişenle, bilinçli olarak olmaya çalıştığı hallerini sürekli irdeleyerek kendini bilmeye çalışıyordu. Neden öyleydi, neden bunları yapıyordu, neden insanların küçümsedikleri şeylere değer veriyor ve onlardaki inceliği anlamaya çalışıyordu. Neden hedefi sadece insandı. İnsanı anladıkça neyi anlayacaktı. Ve neden geçmiş sürekli olarak kendini tekrarlıyordu. İnsanlık dünya yaşamında bir zirveye çıkıyor sonra çöküş başlıyor, doğa devreye giriyor, her şey alt üst oluyor ve yeni bir gelişim devri başlıyordu: Yükseliş ve dibe vuruş. Dibe vuruş yeni bir ivme kazandırıyordu insanlığa ve bu sürekli yaşanmıştı öğrendiği bilgilere göre. Bunu dostuna sorduğunda aldığı cevap ilginçti.

“Şimdi tam da bunu yaşıyorsunuz” demişti. “Bir dibe vuruşu yaşayarak göreceksin”. Bir süre sessizlik olmuştu aralarında sonra devam etmişti ses ama biraz farklılaşarak. “Orası sizi bekliyor, önce seni ve sonra ardından gelecekleri. Bizimle orada buluşacaksınız. Bunu hissedeceksin ve gideceksin de, orada bekleyeceğiz seni”.

Adam dostunun bir Ufo ile geldiğini ve gerekirse bedenlenebileceğini biliyordu. Bir yerde onunla yeniden yüz yüze gelecek ve o muhteşem enerji alanının içinde bulunacaktı. Ama neresi olacaktı burası?..

Aradan geçen zaman içinde adam hep bunu düşündü. Yıllar öncesi penceresinin önünde salınan morlu kırmızılı ve tanımsız renkli küçük enerji topunu. Ne çok şey öğrenmişti ondan sonra ve ne kadar da değişmişti hiçbir zorluğa uğramadan. Sanki öğrendiği ve uyguladığı her şey ta derinlerinden çıkan kendi öz bilgileri ve haliydi. Ona yeni hiçbir şey öğretilmemişti ve şimdi orada, beklendiği yerde büyük yenilik başlayacaktı. Orası neresi olabilirdi!....

Dünya dışı varlıklarla yakın temasa geçeceği yer çok özel olmalıydı. Adam onların enerjileriyle beden ve akıl sağlığını bozmadan, engin gönül birlikteliği içinde karşılaşabileceği duruma gelebilmek için yıllarca hazırlanmıştı. Potansiyel bilgisine bilgi katılmış, deneyimlerini ve sınavlarını yaşamış ve nihayet sıradan görünen bir toprak parçasının farklı enerjisiyle kendi kişisel enerjisini dengede tutabilecek hale gelmişti. Ama neredeydi o yer, nasıl hissedecekti bunu? Önüne Yurdunun oldukça büyük bir haritasını serip günlerce aradı içsel yakınlık duyacağı o yeri. Dönüşler yaptı dostlarına ama geçerli bir cevap alamadı. “Bulacaksın “ deniyordu sadece.

Bir zaman sonra haritadan vazgeçti. Yanlış yolda olduğunu anlamıştı. Öylesine rahat bıraktı kendisini o yeri hiç düşünmeden. Düşünmek bazı durumlarda kişinin önüne perdeler koyar. Kolayı zor yapar. Gerçek dinginlikte huzur bulan zihin söylenmesini keser, bir anlamda yol verir geleceğe ve kişi beklediği cevabı bir anda alıverir. Bazı medyumik bağlantılarda yüksek enerjinin zihni aşarak söze dökülmesi ancak bu durumlarda mümkün olur. Medyumun beyin içeriğindeki herkesin kullanamadığı bir noktası enerjiyi kelimeye çevirir ve bağlantı kurulur. Bunun için kişinin zihinsel temizliği çok önemlidir, enerji akılla, alt seviyeli duyguların bulutlarıyla karşılaşmamalıdır doğru tercüme edebilmesi için. Yani insanın pek çok istenmeyenden arınmış olması gerekir. Adam varlığındaki potansiyel ve sonradan o potansiyeli açığa çıkaracak bilgiler gelişimiyle bu safhaya hiçbir endişeye meydan bırakmadan ulaşmış ve dostlarıyla çok kısa zamanda görüşür olmuştu.

Bazen çok derin meditasyon halindeyken de kişi eğer varlığını üst enerjinin insanlara nadir ulaşan seviyesine seçilmiş varlık olarak getirebilmişse o seviyenin bilgilerine kendini açabilir. Derin anlamlar içeren öğretilerde, öğretiyi gerçekleştirenler hep bu yolla bilgilere kavuşmuşlardır. Buradaki meditasyon olarak ifade edilen hal, bilinen sıradan meditasyon hallerinden çok farklıdır. Tasavvuf da ki Tefekkürün çok daha ötesindedir. Hakikat halinin içinde yaşanır. Bu kalitedeki bir bağlantı nadir gerçekleşir. Sıradan alt seviye bağlantıları ise kişiler için tehlikeli olabilir. Bu nedenle egosal bir özenmeyle ya da zihinsel olarak açık verilen bir halle bağlantı kurmaya çalışmak her türlü enerji akışına sebep olabilir, hayırda ve hayırsızda. Bunların örneklerine her zaman rastlanır. Astral’ın alt seviye varlıkları bu boşluktan çok rahat faydalanarak kendilerini bilgelerin ya da önemli kişilerin adıyla tanıtarak kişiyi ruh sağlığı yönünden etkileyebilir. İnsan bir heves uğruna böyle bağlantı kurmaktan “ruh çağırma” gibi her zaman kaçınmalıdır. Kendilerini peygamber sananlar, Allah ile konuştuklarına inananlar, gelecekten haber verenler ya madrabaz ya da ruh ve zihin sağlıklarını bozmuş insanlardır. Tabii büyük öğretileri kendilerine göre değiştirerek büyüklük taslamaya kalkanlar da aynı bozulmaya uğramış insanlardır.

Adam sonunda amacına ulaşmış ve gideceği yeri anlamıştı ama sadece gideceği yeri. Hiçbir şey önüne hazır konmuyordu. Bazen sitem ediyordu dostlarına kendince, yardım etmedikleri için. Oysaki her an yardım alıyordu ama beklediği şekilde olmayınca almadığını düşünüyordu. Üst sistemlerin nasıl çalıştığını anlayabilmek için o seviyeye gelmek gerekir. O zaman da insanın içinde bulunduğu plan seviyesi tamamlanmış olduğundan genelde geri döner. Yeni yaşamına bu nedenle sorunsuz başlar. Bazılarıysa insanlığa yardım için dünya yaşamına devam ederler. Özel varlıklardır bunlar. Birbirlerini tanırlar ama öylesine mütevazi ve sessizdirler.

Adam için harekete geçme zamanı gelmişti. Bir gün ani bir güdüyle sırt çantasına birkaç şey koyup yola çıktı. Gidecekti oraya, beklendiği yere. Zor bir zamanın başlayacağını hissediyordu. Kararlıydı ve dostları onu izliyorlardı sevgiyle.

Adam pek çok üst bağlantının, geçmişte ve bu gün de bazı dağların yükseltilerinde yapıldığını biliyordu. Dağların hangi özellikleriyle böyle bir bağlantıya aracılık ettiğini bilmiyordu, birkaç yetersiz bilgi dışında. Oraların barındırdıkları enerji çok farklı olmalıydı. Geçmişte mabetler de böyle enerjisi farklı yerler üzerine kurulurken insanlar bunu nasıl anlıyorlardı acaba. Adam yer altındaki güçlü kristal alanlarının buna yardımcı olduğunu düşünüyordu. Ley hatları olarak tanımlanan enerji akışlarının da rolü olmalıydı bir yerde. Dünyanın içi bilinmezlerle doluydu, bir kısmı bilimsel araştırmacılarla ortaya çıksa da. Dostları ona dünya içindeki ve dışındaki dünyaların varlığından bahsetmişlerdi. Dünya dışındaki dünyaların Atmosferik katlar olduğunu düşünse de, o katlarda bu güne kadar bilinenler acaba oluşumun tümünü mü anlatıyordu yoksa bu gün bilinen cihazlarla yapılanlar onları tam anlamıyla açıklayamıyor muydu !. Bir gün Dostlarıyla konuşurken ona “ Oksijenin gerçek yapısından henüz haberdar değilsiniz” demişlerdi. “Onu oksijen yapan üzerinde bu gün henüz tespit edilememiş taşıdığıdır”

Genelde insanlık bilim insanlarınca kendilerine sunulan bilgiyle bilgilenir. Adam onların her şeyi bildikleri gibi açıklamadıklarını düşünüyordu. Geçmişin bilge rahipleri gibi onlarda bilgiyi sır olarak tutmalıydılar. Adam bu sırları bilemezdi ama bazı şeyleri hissedebilirdi. Hissedişi ona yol gösterecekti. Bunun için eğitilmiş, doğruyu bulabilecek seviyeye getirilmişti. Gerçek hissetmenin mekanizması doğrular üzerine kurulmuştur. Bunun dışındaki hissedişler ego, istek, bilgi, üzerinden yaşanır ki çoğunlukla alt seviyede hissedişlere ve aldanmalara neden olur. Ya da sıradan hissedişlerdir bunlar. Hani, “Senin geleceğini hissettim” Bir felaket olacağını hissettim” “Ben bunun böyle olacağını hissediyordum” gibi.

Ve adam yüksek bir hissedişe açıldığını o toprağa elini koyduğu anda anlamıştı. Orasıydı buluşacağı yer.

23 Ekim 2015 Aysel Ongun

“Neden insan ve varlık kelimelerini kullandığım merak edildiği için bu açıklamayı yapmak gereğini hissettim.

(*) Varlığı, İnsanın dünyasal yapısının ve duyularının dışındaki ruhsal oluşumu olarak tanımlayabiliriz. İlksel yapısı temeli. Gelişimi organize eden ve ortamını sağlayan ruhsal güç. İnsanca hissedildiği yer “gönül” dediğimiz, sevgiyle bağlantılı, insanca pek bilinmeyen yerdir. “

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap