Başkalarını Hizmet mi?

 


BAŞKALARINA HİZMET mi,
BAŞKALARINI KULLANARAK KENDİNE HİZMET mi ?.. 
Negatif ve pozitif gelişim yolu
 

Vareden’in varoluş için öngördüğü tek bir Esas’ı ve o Esas’ın içerdiği, O’nun her şeyi kapsayan ve her şeye yön veren yasası varedişin temelidir. O, “Ol” emrinin içinde barındırdığı, bilinen ve bilinecek olan tüm yasaları içerir. “Ol” O Tek Güc’ün eyleme başlaması için serbest bırakılmasıyla, O’nun Tek Yasası’nın da devreye girip, Yasa’nın alt yasaları devreye soktuğu ve eylemin bu birliktelikle başladığı ilk anı anlatır ve o andan itibaren tüm oluşum/gelişim ait yasaları çerçevesinde işlemiştir.

İnsanlığın bulunduğumuz boyutun seyrine göre bu gün anlaması gereken ilk yasa ise bilgilerimizde önemle vurgulanan “Esas-ı Bir”dir. Uymamız gereken yasalar, başlangıcın ve sonun seyrinin anlaşılıp, yaşamın doğruda kullanılabilmesi için, yaratılışın ve varolan her şeyin, boyutsal /zamansal işlerliği için devrede olan yasalardır. Üçüncü boyut varlıklarının tüm deneyim /gelişim çabaları bu boyutta bir daha kaybedilmemek üzere kazanılması gereken “Sevgi yasası”nın alt değerleri üzerinedir. “Esas-ı Bir” bir bütündür, içeriğinin tümüyle anlaşılması boyutsal bulunuşumuzda olanaksızdır, geçilecek daha üst boyutları da kapsadığı için. Kısaca ve dar anlamda açıklarsak anlatmak istediği, dönüşün yine O’na olacağıdır. Ama bu dönüş nasıl olacaktır, insan varlığı binlerce yıl sürecek serüveninde hangi değerleri öğrenecek, hangi karmaşaları aşacak ve hangi boyutları deneyimleyecektir. Bilmediğimiz gelecek, yatırımını bu günden yaptığımız şimdinin, şimdiler içinde gittikçe yükselen değerleriyle dolu olduğundan, şimdi değeri ki, an değer olarak da bilinir, doğru kullanılması çok önemli bir değerdir.

Üçüncü boyut insanlığının Yaratıcısına karşı sorumluluğu ise deneyimlediği ve öğrendiği sevgi yasasının gerçekliğini, gerçekten yaşamaktır. Bunun neleri içerdiği pek çok bilgide işlenmiş ve insanlığa sunulmuştur. Bilgiler ya nesiller boyu dilden dile aktarılmış ya da son şeklinde, belki de değişmemesi için kitaplaştırılarak insanlığın hizmetine sunulmuştur ama gerçek beklenen gibi olmamıştır. Nedeni insanın varlığında gerçekleştiremediği değerlerin kullanımda büyük saptırmalara uğratılmasıdır. Bu anlatımlar yine de belli bir geçmişi içerir. Üçüncü boyut deneyim/gelişim geçmişinin bilinen geçmişten çok daha uzun olduğunu 75.000 bin yıl, yine bazı bilgilere dayanarak kabul edersek, o devirlerden kalamayan belki de henüz ulaşamadığımız izlerin de neleri içerdiğini bilemeyiz. Bu gün geçmişimizi ancak Mu’ya kadar bilebiliyoruz sembolik sistem yazılarının çözülmesiyle ve bir de bazı kozmik bilgi aktarıcılarının anlattıklarına göre bilgiye sahip olabiliyoruz. Ama çeşitli anlatımlar içinde doğruyu hissedebilmek de insan için ayrı bir konu. Bu konu Akaşaya, yani geçmişin kütüphanesine girebilmeye kadar dayanır ki, o da kolay değildir.

İnsanlık ait olduğu Dünyası ve onun varlığında barındırdığı tüm varolmuşlarla beraber, yeni bir boyuta geçmenin muhteşem gösterisini, hem izleyici hem de izlenen olarak yaşamaktadır. Önceden geçtiği bir ve ikinci boyutların değerleri üzerine yaşadığı üçüncü boyut geçiş sınavlarını yaşayarak. Birinci ve ikinci boyutun büyük kısmının deneyimlerini, bütünlüğü ve fizik bedenleriyle  çevreye uyum sağlamayı öğrenerek geçiren insan, devrenin son dönemlerinde mülkiyet yasasıyla birlikte sorumluluk yasasını da daha güçlü hissederek varlığında yeni bir bireysellik kavramı oluşturmuştur, yasaları yanlış yorumlayıp çoğunlukla saptırmış olsa bile.

Bu süreç enkarnasyonlar boyunca sürer. Başta varlıklarda negatif / pozitif ayrımı olmasa da bireysel gelişim sahip olma duygusuyla birlikte geliştikçe kutuplaşma da başlar. Tek yol iki ayrı yoldur artık. Özgür seçim yasası devreye girmiştir ve her yasa varlıklar tarafından O’nun izniyle kullanıma açıktır. Ego bu devrede gelişir. Varlık ya başkalarına hizmet etme yolunu seçecek, ya da başkalarını kendine hizmet ettirme yoluna girecektir ki, bu başkaları ifademize istisnasız Dünya ve varlığında barındırdığı her şey dahildir. Başkalarına hizmet, yüzeysel yorumlandığında bir nevi köle gibi olmak şeklinde algılanabilir ama esas önünde öyle görülmez. Değeri büyüktür. Başkalarını kendine hizmet ettirmekse, hiyerarşik bir kölelik sistemidir. Tabanı oluşturan varlık sınıfı, inceden işleyen sistemlerle köle gibi olduğunun asla farkına varmadan bir üste hizmetkârdır. Bu hizmet sistemi tepe noktasına ulaşıncaya kadar böyle devam eder. Sonuçta hizmetin tümünü gören küçük bir azınlıktır ve onlar da dünya dışı bir sistemin kölesi olma durumundadır.

Başkalarına hizmet pozitif gelişim yolu, başkalarını kendine hizmet ettirme negatif gelişim yoludur. Baştan yollarını seçmiş olan varlıklar gelişimlerine artık seçtikleri yol değerleri üzerinden devam ederler. Pozitif gelişim yolu bilemediğimiz sona kadar devam eder. Negatif gelişim yolu ise sekizinci boyuttan sonra pozitifle birleşme ve onda kaybolma durumundadır. Bilgiler böyle der. Bahsettiğimiz bu iki gelişim yolu 25.000 yıllık bir geçmişe sahiptir ve yaşadığımız dönemde sonlanmak üzeredir. Bu dönem ayrıca tüm duyguların seçimlerini en kuvvetli yaşadıkları dönemdir. Bu insanlığın bir duygu patlaması içinde olduğunun da göstergesidir. Sevmeyi, paylaşmayı, karşılık düşünmeden yaşayabilmeyi başaran insan tüm değerleriyle üçüncü boyutun ruhsal kazancını elde ederken, öfkeyi, çıkarı, kendine hizmeti ön planda tutan varlıklar için yine bir üçüncü boyut kazancı olsa da, bu negatif tekâmül yolunda kendilerini daha da güçlendireceğinden, her iki güç arasındaki görünmez savaş insanlığı daha zor sınavlara, daha güç geçecek zaman akışına sokmaya yetecektir.

Varlığın seçtiği yönde yaşamı seviye seviyedir. Seyir en küçük bireyde de aynı yasalar çerçevesinde işlediğinden, kendine hizmeti, ya da başkalarına hizmeti daha o yaşlarda tüm tezahürleriyle görmek mümkündür. Birey büyüyüp şuurlandıkça seçimini daha güçlü kılmak ister. Önce anne babasından beklediği hizmet sonra çevresine yayılır.. Güçlendikçe istekleri de büyür ki bu da zaman içinde kitlelerin kendine hizmet edilmesini istemesine kadar varabilir. Negatif güç sınırlarını zorlamayı sever. Bu zorlama ustaca ve ince değerlerle ait planın zihinlere ve duygulara işlemesiyle oluşur. İnsanlara çok güzel, sanki hayırmış gibi verilen bilgilerle yaklaşılır. Güven elde edildikten sonra, esas amaç hazır olan varlığa hissettirmeden empoze edilir ve negatif plan yerini alır. Bu nedenle ruhsal bağlantılar dikkatle izlenmelidir. Her plan insanı hayıra ve sevgiye çekmez ama öyle görünür.

Bu gücü dünyamızda geçmişte de bu günde de Orion’lu negatif gelişim yolunu seçmiş savaşcı varlıkların zihinsel kontrol yöntemleriyle geliştirdiği bazı bilgilerde vardır. (*) Onlar dünyaya hükmetmek için, bu yolu seçmiş müsait varlıkları kullanarak güçlerini yaymak ve kontrolu ellerine almak istemektedirler. Bu nedenle gelişmiş teknik bilgileri müsait zihinlerde açılmada, ellerinden gelen her yardım çıkarlarına hizmet edebilecek üst sınıf varlıklarına ulaştırılmadadır, alt sınıfları kolay kontrol altına alabilmeleri için. Bunda yanlış olan bir şey yoktur, çünkü gelişim seyirlerini O’nun izni ile bir seviyeye kadar negatif gelişim yoluyla gerçekleştireceklerdir.

Başkalarına hizmet yolunu seçmiş varlıklar ise sonsuz gelişim yolu diyebileceğimiz yollarında, negatifin pozitifte eridiği noktaya kadar onlarla mücadeleye devam edeceklerdir. Bu bir kozmik savaştır; Işığı farklı yönlerden alanların savaşı. Pozitiften negatife geçmek varlık için bir düşüştür, kaybediştir ama aksi varlığa büyük kazanç getirir.

İnsanlık üst bilinç aşamalarını da gerçekleştirmek için bunları yaşamak, yaşadığını doğru anlamak durumundadır. Yollar binlerce yıl sürse de insan sonunda O Tek Yol’a girerek Esası-Bir’in öngördüğü yere gelecektir. Dönüş yine O’na olacaktır, başlangıcın O’ndan olduğu gibi.

İnsan bu dönemde bir ölçüde Gerçek sevgiyi yaşama/ yaşatma sınavlarını vermededir. Bu hizmet yolunu seçenlerin sınavıdır. Kendine hizmeti seçenler sevgiden uzaktır. Onlar için sevgiyi anlamak belki de binlerce yılı alacaktır. Ama anlayacaklardır sonunda olması gerekenin kendine hizmet değil, başkalarına hizmet olduğunu.

Başkalarına hizmet, içeriğinde Bütün’e hizmeti barındırır. Bütün ise O’nun Yaratılmışlarla sembolleşen gerçekliğidir. İnsan bu gerçekliğin içinde bir noktadır, yaratılışındaki amacın ne olduğunu bile açıkca bilmeyen. Denir ki “O’ insanda kendini görmek diledi.” Deriz ki, “O’ varettiği her şeyde gücünü, hayalini, yasasını, bilinmeyen başlangıçtan bilinmeyen sona kadar, kimbilir kaçıncı defa görmek diledi, insan onun bir parçasıdır sadece O’nun sahnelediği oyunda yerini almaya çalışan.”

Aysel Ongun 23 Aralık 2011

(*) Bir örnek olarak ülkemizde oldukça bilinen ve takipçileri de olan RA Bilgilerini (Akaşa yayınları) gösterebiliriz. Merak edenler başka kaynakları da arayıp bulabilirler. .

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap