Olan'a Bakışınız

 


OLAN’a BAKIŞINIZ

Şimdi yaşadığınız

Dünyasal gerçekliğinizdir

Bu zamanda insan genel gelişim/değişim akışının dışında kendini bulma, bilme çabalarına her zamankinden daha farklı girişmiştir, zamanın enerji çekimine cevap verebilmek için. Çünkü kendini bilme insanı bu boyutta kazanması gereken sevgi gerçeğine biraz daha yaklaştıracaktır. Bu her insan için geçerli olmasa da, pek çok insan için önemlidir. İnsan varoluşununun nedenlerini, geleceğin getireceklerini, üzerinde etkili olan sistemleri, düşünme yetisini nasıl kullandığını çeşitli önerileri uygulayarak, değişik öğretilere başvurarak veya kendince hissettiklerine yer vererek anlamaya çalışmadadır. Çünkü insan hâlinden hoşnut değildir. Bir büyük eksikliğin bilincinde olmasa da sıkıntısını çekmededir ve bu arayış içinde öncelikle kişisel huzurunu sağlamaya çalışmadadır.

Başlangıçta kişisel huzur, maddî olanakların dışında, dingin bir zihin, gelişkin düşünceler, yerince eylemlerle elde edilir gibi olur ki, bu kişinin geniş bir eğitim içinde bıkmadan usanmadan kendini geliştirmesidir. Bu amaç için yola çıkanların çok azı bunu başarır, çünkü yazılıp söylendiği kadar kolay değildir. Başaranlar farklı bir huzurda bir üst realitenin gerçekliğini denemeye başladıklarında kişisel huzurun göreceli olduğunu ve gerçek huzurun ancak O’nda olmakla mümkün olabileceğini anlarlar ki, bu da onların bitmeyen imtihan dünyasında yeni ve daha ince imtihanlarla karşılaşmalarına yol açar.

Yüzeysel huzur önce ataleti, ardından ataletin huzursuzluğunu getirir. Bir kısır döngünün içindedir insan. Gelişmekse her boyut enerjisinin gücünü doğru kullanmakla ki, bu varlıksal dengedir, elde edilebilir. Bu nedenle de sonsuz gelişim, sonsuz huzursuzlukla devam edecektir yeni dengeleri varlığına kazandırabilmek için. . Varlık hep arayacaktır O’nu, O’ hep çağıracaktır yarattıklarını. Başı ve sonu belli olmayan yaratım bir gün tümüyle gerçekleştiğinde var olan her şey tüm deneyim, gelişim ve dengesiyle O’na dönecektir yeniden. Yeni bir yaratım başlayacaktır İzniyle, yasalarıyla, gücüyle. Gerçek huzur o noktada, O’ndadır. İnsanlık ise sadece O’na dönen bir enerji akışı olarak belki de yeni gelişimlere açılmak üzere İlâhi plândaki yerini alacaktır. Kimbilir hangi isimle, hangi biçimle, bilinmeyen hangi bilgilerin öğrenilmesi üzerine.

Bizler O’nun sevgisiyle yarattığı varoluş tablosunun içinde, O’nun insanlığa iznedilmiş tüm değerlerine sahip bir noktayız sadece insanlık olarak. Öylesine bir küçüklükte, öylesine bir büyüklüğü barındırıyoruz ki, bu yüzden varlığımızı anlamamız tanımlayamayacağımız binlerce yılı alıyor. Şimdi yaşayanlar olarak kendimizi çok önemsememiz, yaratılmışların en mükemmeli olarak görmemiz sadece varlığımızı bilmemiz için katedeceğimiz yolda insanlığa lütfedilmiş bir itici güçtür; bilginin sarhoşluğuna girip, kendini bir şey zannetmesi için değil, bilginin derinliğini anlayıp daha yerince olabilmek için.

Öyleyse insan kendini yaşam seyrine göre son nokta olarak gördüğü cennet/cehennem betimlemesinden bir an önce kurtarmalı, gerçekte bilemediğimiz sonun bir yolcusu olarak algılamaya başlamalıdır. Kazanalıcak değerler bu yolculukta bir adım olacaktır sadece. İnsan bu yolculuğun bilmesine iznedilmiş, bazı bilgilere göre 7, bazı bilgilere göre 8 boyutsal gelişim alanının henüz 3.sündedir. Yeni bir doğum sancısıyla geçmeye çalıştığı 4 boyut onu biraz daha şuur olarak açacak ve 5. boyutun gerçekliği hakkında yeni bilgilerle karşılaştıracaktır. O’nun plânı işleyecektir elbet ve insanlık yoluna devam edecektir.

Şimdi bilinmesi gereken insanın bu günde tüm yaşanmışlığının üzerine kazanacağı değerlerdedir. İnsan çoğunluğuyla hangi noktadadır. Bunun doğrusunu İlahi yönetici sistemler bilir ancak, düşünen her insan kendince bir şeyler de hissedebilir. Açılması anlaşılması zor olan büyük bilgiler, ezberleyip yaşamadan tekrarlamak için değil, gelecekte karşılaşacakları hakkında verilen ipuçlarını bu günden anlamaya çalışması içindir. İnsan bu günden yarınını kazanmak zorundadır.

Varlık ki, bu insanın tam anlamıyla bilmediği bütünlüğüdür, olmuş ve olacakları insandan çok daha iyi bilir. İnsan 3. boyut deneyim alanında tüm geçmişini unutarak bulundurulur Çünkü sevgi denen muhteşem gücü bu boyutta öğrenecek, deneyimleyecek varlığına kazandıracaktır. Varlığının bildiği geçmişi ve geleceğiniyse edineceği üst değerlerle sezinleyecek, anlamaya çalışacak bunun için değişim/gelişimi göze alacaktır. Şimdi bilmesi gereken hangi noktada nasıl olduğunun farkındalığına ermektir. Bu farkındalık olan’ı gerçekten anlamakla gelişir.

Olan’a bakış olumlu/olumsuz pek çok ince değeri içerir, insanın o anki gerçekliğidir. Bu gerçeklik an mertebesinden tüm yaşama yayılabilir. Olan’a bakış önemlidir. Ne yazık ki pek çok insan bu önemin farkında bile değildir. Öyleyse onlar için düşünelim insan Olan’a hangi gözle baktığını nasıl anlayacaktır.

İnsan yaşama potansiyel değerlerinin yüzeysel açılımlarıyla başlar. Geçmiş yaşam değerlerinin küçük ortaya çıkışlarıdır bunlar. Fiziksel bedenin genetik aktarımları gibi, potansiyel değerlerin de süptil boyutlardan aktarımları vardır. Bunların en açık şekli çok küçük yaşlarda ortaya çıkan mucizevî açılımlardadır, müzik ve sanatta olduğu gibi. Her insan kendince bir potansiyel değere sahiptir seviye seviye olsa da. Bu değerler onu yeni yaşamında desteklemek içindir. Ama insan dünyaya geldiği hayat şartlarında çoğunlukla bu değerleri önemsemeyip, kendini yeni bir yaşama adapte etmeye çalışır. İlk etkiler ana babadan gelir. Ana baba bilinçsiz de olsa varlıksal değerlerinin ne kadarını kullanıyorsa çocuk üzerindeki etkisi de öyle olur. Daha sonra çevre, okul, edinilmiş bilgiler, adım adım küçük insanın yaşamını şekillendirir. Bu egonun gelişmesini ve varlıksal değerlerin bir anlamda üstünün örtülmesidir de. İnsan büyük ölçüde ego varlığı olmuştur artık.

Ego kendine hizmetin, yani negatif gelişim sisteminin devreye girmesini sağlar. İçinde bulunduğumuz boyutta gelişim katalizörü olarak önemlidir. Böylece insan iki kutbu birden yaşamaya başlar. Kendine hizmet/ başkalarına hizmet, negatif/ pozitif gelişim alanları. Bunlar yaşanacak deneyimler ve kazanılacak değerler için sınav mekanizmalarını harekete geçiren O’nun izniyle yaşanmasına müsaade edilmiş hayır yönleridir. Yerince görülmeli ve kabul edilmelidir.

Çocuk büyüdükçe toplum bilincinin daha fazla etkisinde kalmaya başlar. Toplum bilinciyse her türlü etkiye açık, savunmasız, kolay aldatılıp yönlendirilebilen ama baskıcı bir bilinç kütlesidir. Varoluşunu düşük şuur seviyesinin baskıcı eylemiyle sağlar gibi olsa da bu durumu değiştirmek, şuursal gelişimin yaygınlaşıp yeni ve bilinçli bir toplum bilinci oluşturmasıyla mümkündür. İnsanlar bunun için bilinçlenmeli, içinde bulunduğu, onunla soluk alıp vediği o kalıplaşmış kütlenin dışına çıkmayı başarmalıdır. Geçmişte bunu başaranlar çeşitli cezalarla yok edilmiş olsalar da insanlık bu gün onların açılımlarıyla sahip olduğu düzeye erişmiştir. Onlar farkındaydılar çok şeyin, yani bu gün ulaşılmaya çalışılan farkındalığa erişmişlerdi. Olan’a bakış bu nedenle çok önemlidir. İnsanın toplum bilincine ters düşen, ama insanlığın hayrına olan özgün düşünceleri, eylemleri ve onları besleyen sevgisi varsa, her şeyi o sevgi gücünü gerçekten yaşayarak yapıyorsa Olan’a farklı bakıyor demektir. Bu güzel bir gerçekliktir. Toplum bilincine bu gerçeklik ne kadar kabul ettirilebilirse, negatif ego baskısı o kadar azalıp, toplumun kendini daha güçlü, sağlıklı düşünen bireyler haline gelmesi sağlanacaktır. Böylece toplum bilinci sıkıştığı o dar ve basit oluşum şeklinden kurtulup zamanın ihtiyacı olan üst bilinç özelliğine dönüşecektir. Bu geçilecek üst boyut için de daha fazla insan demektir.

Şimdi yeniden olan’a bakma durumuna dönersek burada kişinin kendine dönüp olan karşısında düşüncelerini, duygularını bilgisini ve hükmünü sorgulayabilmesi önemlidir. Bu işi kendinden başka hiç kimse onun yerine yapamaz. Konuyla ilgili alınacak destekler bile yarım yamalaktır. Hatta çoğu zaman zarar verici bile olabilir. İnsan kendini bilmediğini, bu konuda büyük eksiklikler içinde bulunduğunu kendi kendine itiraf edebilir ve nedenlerini aramaya başlarsa düşünceleri farklı bir aydınlıkla değişebilir. İlahi yardım devrededir, sanki dua ile yardım dileniyormuşcasına. Hayır için yüksek düşüncelere dalmak O’ndan her zaman karşılık bulur. Olan’ı önce kendini tanıyarak görmek /bilmek sürekli ve üst çalışmalar gerektirse de sonunda elde edilecek başarı kişinin bir üst gerçekliğe adım atmasını sağlayacaktır.

Olması gereken, olan’a ego değerleriyle bakmak değil, varlık gözüyle bakmaktır. Varlık insanın bilmediği zenginlik içinde barındığı bütünlüğüdür. İnsanın gerçekliğidir. Bu gün insan o gerçekliğinden uzak olsa da bir gün bitmeyen değişim çabalarıyla ne olduğunu, büyük bir şaşkınlıkla fark edecektir. Olan’ı nasıl eksik ve yanlış gördüğünü anlayacak, içinde bulunduğu yeni halin şükrünün secdesini, yüreğini yakan pişmalıkla yapacaktır. O yanış güzeldir. Hayırdır, sevgidendir.

Aysel Ongun 20 Ocak 2012

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap