Mitler Masallar ve Yaşananlar

 


MİTLER, MASALLAR
ve
YAŞANANLAR

Bu yazıda evrenin yaratılışını anlatan mitlerdeki Tanrılar ve Tanrıçalardan çok, daha sonraları devreye giren tanrılar /tanrıçalar / yarı tanrı yarı insanlardan ve yaşadığımız çağın yarattığı isimsiz tanrılardan kısaca söz edilmektedir.
O’ asla ulaşılamayacak Olan, “Ol” emrini veren, işleyiş hiyerarşisi ve yasalarıyla varolan her şeye hükmeden elbet ki tüm bunların dışındadır.
Aysel

Geçmişteki yaşanmışlığın ve ortak bilincin içerdiği bilginin, sezgi ve duygularla nesiller boyu anlatıldığı yerde mitler, masallar ortaya çıkar.

Mitler ve masallar duyguların ve yaşanan bölgelerin baskın etkisiyle tekdüzelikten kurtulup renklenir ki bu renkleniş onlara çeşitli anlatımlar kazandırır. Dünya’nın her yerinde, farklı toplumlarında değişik isimlerle ve güçlerle anlatılan tanrı ve tanrıçalar, hiyerarşileri içinde çeşitli tanrılar ve tanrıçaları barındırır. İlk tanrılar arasında bile insansı çekişmelerin olduğunun anlatılması ilginçtir. Değişen zaman içinde çokca yaratılan ve birbiriyle sürekli savaşıp, kıskançlık, cinsellik ve egolarıyla bu günkü insanlara çok benzeyen tanrılar / tanrıçalar, onların güçleri ile yön verdikleri yaratılış, hükmediş, yönetiş öyküleri mitlerin ve mitlerden türeyen masalların konularıdır. Tanrılar anlatımlarda özel ve üstün güçleri olmalarına rağmen insan formunda ya da insan hayvan karışımı formlarda betimlenmişlerdir ama onların hükmettikleri ve kullandıkları kahramanlar çoğunlukla insandır. Devler, cüceler, canavarlar, ejderhalar, periler, insan algısının dışındaki pek çok varlıklar ve onlarla bağlantılı mitler, masallar anlatıcılarının duygularıyla açıldıkları sezgilerde ortaya çıkar. Betimlenenler gerçekte var olan bir gücün sembolleri midir yoksa anlatıldıkları formlarda varolmuşlar mıdır kesin bilinmez ama bir bileşenin parçaları oldukları kaçınılmazdır. Zamanımızda geçmişin derinlerinden, 10-15 milyon yıl öncesinden ortaya çıkan ve açıklanabilen kalıntılar insanlığa bu günün uygarlığından çok daha fazla gelişmiş Dünya uygarlıklarının var olduğunu anlatır. Geçmiş; mitlerde, masallarda gizlidir çoğunlukla sembolik ifadelerle; araştırıp bağlantılar kurup anlamaya çalışana geleceğin, geçmişten örneklenen derslerini de anlatarak.

Mitlerin ötesinde Dünya’nın yazılı olarak bulunan en eski yaratılış ve işleyiş kitabı Mayaların kutsal kitabı Popol-Vuh Kişe dir. Kitap Mayalara kadim zamanlardan beri anlatılanların yazıya geçirilmesiyle oluşmuştur. Hintlilerin Veda’larından, İranlıların Zend-Avesta’sından çok daha eskidir. Bölümlerine şöyle bir bakarsak, Yaratılış ve Tanrıların savaşını başta görürüz. Daha sonra göçler, yerleşimler, değişimler ve mısır üzerinden gerçekleşen tarım gelir. Tanrıların savaşı o bilgilerde de vardır. Öyleyse Dünya üzerinde tanrılık sıfatını alan ve o güçle hükmeden kimlerdi ve neden birbirleriyle insanlığa hizmet ederken de savaşıyorlardı!....

Bu gün mitler neredeyse unutulmakta, çok az insanın ilgisini çekmekte, üzerinde değer verip düşünenler ise azın içinde çok azı kapsamaktadır. Masal ise güncel yaşamda boyut değiştirerek ve anlam olarak farklılaşarak gittikçe çıkışındaki gerçekliğini yitirmiş, birilerini bir biçimde kandırmak için ortaya atılan, sadece aklın, egonun, hırsın ve doyumsuzluğun eseri olan, art niyetlerin ustaca gizlendiği yönlendirişlere dönüşmüştür. “Bana masal anlatma” sözü bu zamanda şuurca gelişmiş, bilinçlenmiş, saklı niyetleri daha bir fark eder olmuş insanların sıkça düşündüğü bir cümledir, sadece kandırmaya, uyutmaya yönelik şeyler karşısında. Tüm Dünyada insansılar bu tür masalımsılarla uyutulmadadır günümüzde, şuursal zenginlikten uzaklaştırılıp sadece en güçlülerin istediği şekilde uzaktan kumandalı robotlaştırılmak ve sömürülmek üzere, gizli ve açık teknolojinin, reklamın, paranın, şöhretin, kutsal öğretilerin saptırılmış değerleriyle. Elbet ki en güçlü olduklarını, dünyaya ve insanlığa hükmettiklerini zannedenler bile, farkında olmadıkları güçlülerce oynatılmadadırlar onların kişisel çıkarları için. Burada şunu sorabiliriz kendimize “insanlık neden binlerce yıldır kazanmaya çalıştığı tüm insan değerlerini, yukarıda saydığımız aracı fonksiyonlarla kaybederek tek düzeleştirilmek ve uyutularak bir anlamda yok edilmek isteniyor.” Eğer bazı şeylerin farkına varıp nedenlerini bulmak, bu soruyu sorup cevabını almak istiyorsak, birilerinin bulduğu cevaplara ki çoğu yine kişiyi yönlendiricidir, inanmak yerine, şuursal aktivitemiz, araştırıcılığımız ve damıtılmış bilgimizle ulaşacağımız bize has düşünce sistemimizin sonucuna bir göz atalım. Orada ne görüyoruz. Geçmişin mitlerinden, masallarından hangi gerçeklikler bu gün farklı isimlerle dünyamızda hüküm sürüyor. Evrensel yasalar dualite boyutunu yaşayan dünyamızda nasıl kullanılıyor. Dualitenin her iki ucundaki çekişmeyi görüp, düşünsel yapımızda dengelenmeyi sağlayabilip, ortada döneni tam anlamıyla anlayıp varlığımızı güçlü kılabiliyor muyuz? Sonuçta Tek Yaratıcı’nın öğretilerini görüntü dışında uygulamaya yanaşmayan insansıların ortaya çıkardıkları yeni tanrıların mitlerde masallarda anlatılan eski çıkarcı / kavgacı tanrılardan bir farkları var mı görelim. Öyleyse insanımsılar yani beşerler, neye mahkûm ediliyor?

Onların aralarındaki kavgaları, çirkin ilişkileri, doğaya hükmedişleri, yeraltı ve yer üstünü dilediklerince kontrol edişleri, bu gün yaşananlarla aynı değil mi? İnsanlık bu gün yeniden geçmişin zaman zaman yaşanan karanlıklarına mı döndürülmek isteniyor; büyük bölümü köleleştirildikten sonra güçlülerin yani gizli tanrıların kendilerine yeni bir hayat kurmaları için!.. Yunan mitolojisinin harp tanrısı Ares, bir diğer bölgesel adıyla Mars yine tüm gücüyle sahnede, çünkü insanlığı insansılıktan da çıkarıp robotlaşmaya yönlendiren en kolay yol onun eylemlerinde. Bedensel kölelik, ölesiye çalışmak, yaşamı sadece biraz yiyecek ve üreme olarak devam ettirmektir. Zihinsel kölelikse yok olmaktır. Yani zihnin ve bedenin kontrol mekanizmalarınca ele geçilmesidir ki, (*) o artık karanlıkta kaybolmuş, tüm gelişim hakları elinden alınmış acınası ve hiçbir varlık için istenmeyen bir durumu yaşayacaktır. Zihinsel kontrol altına alınmış insansılarda vicdan yok olmuştur çünkü gönül bağlatısı kesilmiştir. Onlar aldıkları komutlarla daha güçlü ve insanlıktan uzakların çıkarları için, insanlığa, doğaya ve tüm yaşama karşı hayır olmadığı için istenmeyen her şeyi rahatlıkla yapabilirler. Dünyaya ve çevremize bir bakalım. Yönetenler ve yön verenler arasında ne kadar çoklar görebiliriz.

Bilgisayar başından ayrılmayan çocuklar, büyükler kendi olmaları gereken kişilikleri ve gerçekten kazanmaları gereken değerleri mi yaşıyorlar? Yoksa oradan izledikleri görsellerin ki, bunlara çizgi filimler oyunlar, magazinler ve daha pek çok şey örtülü güçleriyle yön verir, onların doğru düşünmelerini, belli teknolojik şartlandırılmalar etkisiyle zihin aktivitelerini yok edişlerini mi yaşıyorlar, zihinsel köleliğe adım adım yaklaşarak. Bilgisayar, teknolojinin yarattığı zamanın harp tanrısıdır parayla, servetle  birlikte. O yaratılmıştır, onu yaratmak isteyenlerce beyinler evrilerek, geçmişte de olduğu gibi. Yoksa insansıların tekâmül seyri ve azimle çalışarak kazanacakları güçle evrensel bilgi kaynaklarına küresel olarak ulaşmaları nasıl engellenir, onları kontrol altındaki zihinleriyle nasıl yokoluş seyrine sokar. Her bilgi kaynağı kullanımda iki kutba da açıktır. Doğru ve doğrudan uzak olanı insan seçer, kazandığı gelişim değerleriyle. İnsanlar ondan –bilgisayar- bilinçleri oranında yerince ve doğru kullanımla faydalanabilir ama insansılar için durum farklıdır. Bilinçlenme ve düşük enerji katmanlarından çıkıp ışığa doğru yükselme bunun için önemlidir.

İnsanlık şuurlanıp bilinçlenmesini engelleyen çok güçlü olumsuz bir enerjinin sevimli ve alışkanlık yapan tehdidi altındadır.  Ares ya da  Mars eskiden olduğu gibi zırhlarını kuşanmamıştır bu defa. Daha ustalaşmıştır. Ortada ve eylemde olan kendisi değil, hükmettiği teknolojiyle yönlendirdiği tüm insanlıktır. İnsanlık bunu mutlaka fark etmeli ve gerçek insan olmanın erdemlerini yaşamına katmalıdır. Gerçek insan olan bir varlık için, insansıların karşılacakları tehlike uzaktır artık. Saptırılmamış Gerçek Bilgileri insanlığa her an bir biçimde farklı kaynaklardan ulaştırılmadadır, eğriyle doğruyu ayırt edebilecek şuurlar için. Onlar gerçek yolunda, gerçek insan olabilmek için fırsat sahibi olanlardır ve bu fırsata henüz sahip olamayanlar için de örnek ve yardımcı olmak durumundadırlar.

Size artık bilgiye, tekâmüle ihtiyacınız olmadığını, gerçekten boyutumuza göre mükemmel insan olduğunuzu, hatta melek ya da tanrı olduğunuzu aşılamaya çalışan bilgilerin tuzağına düşmeyin. Varlığın yaratılışındaki öz mükemmellik ilahi bir cevherdir ama onu kullanıma sokamadıkça gerçek insan için ifade edilen tüm yüksek değerler ondan uzak kalır. İnsanlık parayla, kurslarla, anlaşılmadan ezberlenecek şartlandırmaya yönelik üç beş bilgiyle, saptırılmış İlahi öğretilerle, gruplaşmalarla ki, ayrımcılığı doğurur, dayatmalarla, baskıyla, ya da insanı göklere çıkaran bazı ruhsal bilgilerle elde edilemez. İnsanlık uzun ve istekli şuursal çalışmalar, feragat, yardım, beninden vazgeçiş ve İlahi birliği algıladıkca elde edilir ki, bunların hepsini de O’nun önünde gerçek doğruyla yaşamak / yaşatmak gerekir. Bunu başaranların yaşayacağı Gerçek sevgidir ve O Sevginin tanrısı / tanrıçası yoktur. Savaşacağı kimsesi de. O Gerçeğin özgürlüğünü yaşamadadır. Bedeni özgür zihni özgürdür. Gerçeğin özgürlüğü bu gün çok az insanın yaşadığı özgürlüktür. Varlığın gerçek özgürlüğü!.. İnsanımsılar kobay ve köle olmaktan çıkıp gerçek insan olduklarında bu özgürlüğün eşiz güzelliğini, varediciliğini içine girecekleri boyutun değerleri kadar anlayacaklardır. Mitler bunu söyler sembolik anlatımlarında, aynı şekilde bu günün değil geçmişin masalları da…

(*) ABD’deki Yeraltı Üsleri

ABD hükümetine ait yeraltında birçok tünel ve yeraltı tesisleri bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri; New Mexico’daki Dulce, Sunspot, Datil, Corona, Taos Pueblo, Albuquerque, Arizona’da Santa Catalina Dağlarında, Colarado’da Delta, Grand Mesa ve Colarado Springs’de, California’da Needles, Edwards AFB, Tehachapi Dağları, Ft. Irwin, Norton AFB ve Morongo Vadisi, Nevada’da Blue Diamond, Nellis AFB, Groom Lake ve Papoose Lake bölgeleri, Quartzite Dağı ve Tonopah’dır. Bu yeraltı üslerinin, bir “Armegeddon” (Kıyamet Gü­nü) geldiğinde Amerikan gizli örgütlerine mensup askeri ve sivil elitler için birer sığınak olacağı muhakkaktır.

ABD’nin en gizli Askeri Üssü, 51. Bölge (Area 51)

1953′de Washington D.C’nin kontrolü dışındaki gölge hükümetin içinde (Bakınız. “Amerikan Gölge Hükümeti”) “Majestic 12 Komitesi” kurulmuştu. (Bu komitenin başkanlığını o zamanlar Başkan Truman yapıyordu.) Los Alamos, New Mexico’da bulunan örgüt, Başkan yardımcısı Nixon za­manında yeniden faaliyete geçirildi. MJ-12, DDB-V’lerle (Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar) sı­nırlı işbirliği ile gizli bir program yürütüyordu. Zeta Retuculi yıldız sisteminden geldiği iddia edilen, büyük siyah gözlü ve kocaman kafalı, akıllı sürüngenimsi yaratıkların (Griler’in) acilen “Bor” elementine ihtiyaçları vardı. (Griler, eski Mısır ve Sümer yeraltı mitolojilerinde de insanları ka­çıran yaratıklar olarak biliniyorlardı. Sümer mitolojisinde bunlara “GALATUR”, Mısır mitolojisinde ise “USHABTİU” deniyordu.)

Bu element de Amerika’nın güneybatısında bulunuyordu, ilginç tesadüftür ki, ülkenin çok gizli askeri tesisleride yo­ğun olarak bu bölgede bulunuyordu. UFOların buralarda sık sık görülmesi, “ziyaretçiler”le ABD hükümet yetkilileri arasında bir işbirliği olduğu iddi­alarının ortaya atılmasına sebep olmuştu, iddialara göre, uzaylıların vaadettikleri ileri teknoloji transferine karşılık, onlara “Bor” verilecekti. ABD’de UFO’lar tarafından kaçırılan çocukların yeraltın­daki laboratuvarlarda tıbbi denemelere tabii tutuldukları id­dia edilmektedir.

Bazı kaynaklara göre, 51. Bölgedeki üs’de 22 ye­raltı seviyesi bulunmaktadır. Bu tesisin güneybatıdaki diğer tesislerle, yeraltı tünelleri vasıtasıyla bağlantıları vardır. Bu üs’de “Zihin Kontrol Işın Silahları” da geliştirilmek­teydi. Üs, Kongre’nin, Başkan’ın ve ABD Hava Kuvvetle­rinin denetimi dışındadır. Bilderberg -CFR- Trilateral Komisyon (Tek Dünya Hü­kümeti) Yeni Dünya Düzeni gibi farklı isimlerle anılan giz­li bir çete, askeri endüstriyel kompleks içinde faaliyet gös­termekte ve yeraltı üslerini kontrol etmektedir. Bu güçlerin hedefi dünya çapında egemenlik kurmaktır. (Yani tek dünya hükümeti)!....

Kaynak: Yeraltındaki Gizli Dünyalar – Turgut Gürsan

Aysel Ongun 12 Eylül 2012

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap