Ölüm Güzeldir Ölmesini Bilirseniz Eğer

 


 

ÖLÜM GÜZELDİR ÖLMESİNİ BİLİRSENİZ EĞER.

Her ölüm yeniden doğuştur. Yanarsınız dünyada (hamdım, piştim yandım) misali ve sonra gerçekten yanmışsanız eğer, Anka kuşu örneği doğarsınız küllerinizden yeniden yaşamaya devam etmek için daha farklı boyutlarda. Ölüm güzeldir böyle ölmesini bilenlere. Kimileri içinse yanmak da başka, ölmek de başkadır algılarında. İsyandır yanmak. Dayanamazlar ölümün adına bile. Oysaki beden her gün bir yerlerinden ölmededir varlığını yeni doğanlarla devam ettirebilmek için. Farkında bile değildir insan bedeninden gidenlerin. Hücre evreninde ne olur acaba gidenlerin ardından. Onlar da dövünürler mi, beni bırakıp nasıl gidersin diye. Yürekleri yanar mı özlemle. Kahrederler mi kadere, yoksa aslında ölüm diye bir şeyin olmadığını, olanın sadece değişim olduğunu, gerçekte yaşam programlarını yaşadıklarının bilincinde midirler? Sağlıklı bir hücre yüklendiği programı eksiksiz uyguladığı halde insan denen hücreler bütünü bir türlü uyumlanamaz yüklendiği programa ve hamlığında devam eder, pişmeye, yanmaya razı gelemediğinden, hücreler bütünlüğünün de yüklendikleri programı bozarak. Ölüm korkusu da burada başlar; yok olmak, acı çekmek, aslında bildiği bilinmeyene doğru yol almak. Elbet ki yanacaktır bir yerlerde, dünya hayatını nasıl geçirdiyse, gidenin şuursal açıklığında baş başa kaldığında. Dinler “hesap verme” günü der buna. Oysaki gideni sorgulayan da kendisi cevabı veren de kendisidir. Ruh denir adına, sır olsa da varlığı. Bedenle el ele verip yaşam fırsatında yaptıklarının hesabını vermeye ya da ödüllendirilmeye açık olan. “Bedeniniz sizden hesap soracaktır onu hor kullanırsanız” denir gittiği yerde. Siz dediği nedir acaba? Ruhtan gayrı ne olabilir ki!.

Ölüm güzeldir ölmesini bilene. Bütün öğretiler o güzelliği yaşatmak içindir insan denen varlıksal bütünlüğe. Gelişim basamakları ölümlerle çıkılır. İnsan öle öle yükselir şuur ve içerdiği gelişim boyutunda. Öylesine engindir ki O’nun yolu bir yaşama sığmaz bin yıl da yaşasanız. Bin yıl zamanda nokta bile değil. Ama bir yıl da olsa, gelen mutlaka üzerinde gerçekleştirmesi gereken bir sorumlulukla gelir. Evrende hiçbir varlık görevsiz, başıboş, dilediğince yaşayıp,”geldik mademki keyfini çıkaralım, gerisini boşver, ne olacaksa olur” düşüncesinde olmamalıdır. Geldiyse Dünyaya vardır bir nedeni. Yoksa neden varedilsin. Bu kadar başıboş mu bırakılmış insanlık denen yaratım alanı. Hiçbir işe yaramadığı zannedilen insanın bile yeri vardır evrensel işleyişte. Beden içinde devinip duran enerji insan farkında olmasa da Tanrısal akışın bir parçasıdır. Her varlık aynı akışın içindedir öz değerleriyle ama bireysel sorumluluğuyla. Bunun için iyi insan, kötü insan yoktur O’nun gözünde. Başarılı, başarısız insan vardır gelişim yönüyle. Bunun için ölüm güzeldir. Bir yaşamda başaramadıklarını bir diğer yaşamda telafi edebilmesi için. Arada ne olur gittiği yerde? Araf, cennet, cehennem tanımlaması neden insanın yaratılışından binlerce yıl sonra ortaya çıkmıştır, çünkü ancak bu kavramları anlayabileceği seviyeye gelmiştir. Ölüler âlemi eski Mısır, Hint, Tibet kutsal kitaplarında geniş olarak anlatılır. En yaygın olarak da son üç büyük öğretide değinilir. Biz onlardan yola çıkarsak, o sembollerin ardına gizlenmiş, anlaşılanın daha ötesindeki anlamın ne olduğunu sorabiliriz? Cennet cehennem dünyasal oluşlarla betimlenir insanlar bitmeyen acıyı da, rahatı huzuru da anlayabilsinler diye. Tanımlar bölgeseldir ama birazda hikâyeleştirilmiştir. Amazonlarda yaşayan insanlar için cennetteki ırmaklar, yeşil gölgeli alanlar, çeşit çeşit yiyecekler ne ifade eder? Kendi odununu kendi taşıyarak yaktığı ateşte su dolu kaynayan kazanda yanan insanlar da. . Şuursal açılımlarla gerçek anlamlarına biraz daha yaklaşamayan zihinler için korku dehşeti, ödül zevki çağrıştırır. Ama bir yaşamı tamamladığında gittiği yerin zannettiğinden daha farklı olduğunu gördüğünde yanlışına yanacaktır elbet ve doğruyu bulabilmek için bir fırsat dileyecektir. Bunun için ölüm güzeldir, varlığa geçmişinin üzerinden yeni fırsatlar sunacağından.

Şimdi yeni bir dönem başlıyor insanlık için şuursal boyutta. Çok şeyler söylendi, yazıldı, çizildi. Hazırlıklar yaptı kimileri bu muhteşem kıyamdan ölmeden kurtulabilmek için. Yerler seçildi kurtarılmış bölge misali. Uzaylıların gemileriyle gelip kurtarıcı olması için de. Kimileri güldü geçti, kimileri hiç habersiz, kimileri kâr peşinde. Elbet ki yıllardır değişen doğa olayları önümüzdeki zamanda da artarak devam edecek, elbet ki bu hareket bir zaman sürecek. Dünyada yenilemede kendini., O da taşıdığı ağırlıklardan kurtulmak isteğinden. Çünkü yeni bir zaman yeni bir boyutsallıkta açılacak; bir üst boyut, daha şuurlu ve bilinçli insanların dünyası. Her güzellik kaostan doğar. Yaşanacaktır çok şey ve insan pişecek sonra da yanacaktır yeniden doğmak için.

Ölüm güzeldir, böylesine ölmeyi bilenler için.

Aysel Ongun 16 Aralık 2012.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap