Zamanın Gerçeği

 


ZAMAN’nın GERÇEĞİ

An zamanın temelidir. Zaman an’ın boyutsal açılımlarıdır ve bu nedenle de an kullanımına göre akış frekansı değişir, boyutlar değişir, düşünceler, duygular değişir, bilgi değişir, olanlar değişir, yaşam değişir, ama an özündeki değişmezliği muhafaza eder. . O’nun “Ol” emri ilk an’a verilen tek emirdir ve O’dan gelen ilk düşünce, onu devreye ve açılıma sokan eylemi başlatmıştır. Bu düşünce biçimi kabullenildiğinde hem an’ın değeri anlaşılır hem de insan denen varlığın yaratılışındaki an değer gücüyle zamana nasıl hükmettiği.

An hareketin merkezidir. O mutlak bir değer olarak yaratılışın temelinde yer alır. Onu kullanan zihin gerçekleştirmiştir tüm oluşumları ve O Zihin’den bir zerre de insanı meydana getiren iki hücrenin birleşimi anında meydana çıkan ve hareketi başlatıp yaratımı gerçekleştiren değerdir. Bu nedenle varlık yaratıcıdır; bilerek ya da bilmeyerek. Çünkü an kullanımına açık edilmiştir. Kadın ise bu yaratımı bünyesinde gerçekleştiren dişil gücün dünyasal sembolüdür. Tüm yaratımlar dişil ve eril gücün eseridir ve böyle baktığımızda an’ın da iki güçten meydana geldiğini düşünebiliriz. Ama onu meydana getiren ve ona ilk emri veren için hiçbir şey söyleyemeyiz. O’ bilinmeyen ve bilinemeyecek olandır çünkü. Pek çok bilgide dişil ve eril gücün yaratımdaki rolleri açıklandığı için burada onların özelliklerine yer verilmemiştir.

An zamanı görüntü vermez. Yani Güneşe bağlı zaman değildir. Bu nedenle farklı düşünülmelidir. O değişim, gelişim ve yaratım zamanıdır. Kimi varlıklarda belli bir programa bağlanmış, kimisinde –insan gibi- bir üst değer olarak bir yönüyle açık bırakılmıştır. İnsan bunun için düşüncelerinden, duygularından, eylemlerinden sorumludur Onun yani An’ın gerçekliği önünde.

Yaşanan her şeyin başlangıcı an değere dayanır. Şu anda an’ı düşünüyor, onun ne ve nasıl olabileceğini bilgilerim ve kurgularımla bütünlemeye çalışıyor ve hissettiklerimi yazmaya uğraşıyorum. İlk an değer, bir anda içimde doğan, filizlenen ve düşüncemle büyüyen, andan ana, açılımlardaki farklı boyutlara taşımada beni. Ve görüyorum ki an, çoğunluğun kabul ettiği gibi en kısa zaman parçası değil, yarattığı boyutsal zamanda düşüncenin gücüne göre dakikalara hatta saatlere varabilen dünya zamanına taşıyabilir insanı. Bu an’a daha farklı bakabilmek için ayrı bir neden.

O’bilinmeyen ve bilinemeyecek olan evreni 6 günde yarattı denir. Burada ifade edilmek istenen, evrenin, birbirini tamamlayan 6 ayrı sistemin bütünleşmesiyle yaratılması mı yoksa, O’ndan gelen ilk düşünceyle ki, bu yaratılışın ilk anıdır, O’nun tüm yasalarını ve değişmez görevlilerini içeren, an değerler üzerinden eylemin, dolayısıyla zamanın başlaması mıdır. Bu gün biliyoruz ki evrende her an yeni yaratımlar oluşmaktadır. Yani yaratılış devam etmededir. O zaman şöyle düşünebiliriz. O’ “Ol” emrini verdiği An’ı tüm değerleriyle 6 günde donattı. Benim de gün olarak ifade ettiğim bu 6 farklı zamanın ne olduğunu ya da ne olabileceğini henüz düşünememedeyim. Ama inanıyorum ki bizim zaman olarak algıladığımız şey aslında O’nda gizli olan bir değerin değişken yansımasıdır.

Bilinmezler için her an yeni kurgular üretilebilir. Önemli olan ve O’nun insanlardan beklediği düşünen her varlığın, düşünme istekliliği içinde olup, kendisine öğretilenler üzerinde de düşünmeye çalışmasıdır. Gerçek düşünce insanı yeni boyutlara taşır. Ardından gelecekler için yeni yollar açar: Böylece an değer, zamanda zaman yaratır, uzatır, kısaltır ya da zamanı tamamen yok ederek insanı Dünya boyutsal zamanı içine hapseder. Ve orada gelişim ya çok yavaşlar ya da tamamen durur. Bu insanların düşünce edimleriyle ilgili bir durumdur ve bu gün Dünyamızda yaşayan insanlar için içine düşürülmeye çalışılan tuzak budur. Kurtuluş ise gerçek düşünce ediminin ilerleyeceği yoldadır.

Aysel Ongun 24 mayıs 2011

Bu yazı yazarın andaki gerçekliğinden kurguyla birleştirerek aktardıklarıdır. Mutlak gerçekliğin ifadesi değildir.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap