Güzide’den kalanlar

 


GÜZİDE’den kalanlar

Çok sevilen bir dosttu tüm beraberliğimiz boyunca. Tanıdığım günden beri benim içinde özeldi, insanlığı, içinin derinliklerinden gelen sevgisi ve saygısıyla. Elbet ki aranacak, özlenecek ve yeri kolay kolay doldurulamayacak. Aslında dünya boyutundan ayrılan her varlık çok özeldir ve yeri kolay kolay doldurulamaz ama, sevilenler için daha farklı hissedilen bir duygudur bu. Nedense yaşarken bu özellik çok farkedilmez ve değerlendirilemez.

Sevgili arkadaşımız gitti bizlere anıları ve sohbetlerinden kalanları bırakarak. Bu kısa yazıda onun farklı konularda yıllar önce söylediklerinden bölümler bulacaksınız. Onun için yazıda bir bütünlük yoktur. Bu gözle okunması ve değerlendirilmesi gerekir. Böylece sevgili dostumuzu da bir parça olsun tanıma, onun sevgiyle dolu yüreğini anlama olanağına sahip olunabilir.

“Mutlu olmak düşüncesi, mutluluğu arama ve bulma çabası, insanoğlunun yaratıldığı günden bu güne kadar hep varola gelmiştir. Bir yerde insan olmanın bir şartı, bir tutkusu da budur. Kişi mutluluğunun hem mimarı hem de celladı dır.

Mutluluk, tüm bencillikleri, basit ve kolay hazları aşarak kendi kendimizle ve çevremizle uyum içinde olmaktır. Sevinçleri, kederleri, sorunları ve sorumlulukları paylaşmaktır. Duyguyu ve sevgiyi paylaşmaktır; zorlamadan, özgürce ve içtenlikle. İşte bunun için çaba göstermeye değer.

Herkesin bildiği gibi hayvanlar insanların yaydıkları titreşimlere karşı duyarlıdırlar. Sevilip sevilmediklerini hemen anlarlar. İnsanlar da böyledir. Tüm çevremizde böyle duyarlı varlıklar vardır. Olumlu davranışlar olumlu enerjileri çeker. Sanki tüm çevremiz bizim dalga uzunluğumuza ayarlanıverir de bizim yaydığımız iletiyi gene bize, hem de daha gür bir şekilde yansıtır. Birçok atasözü de bunu doğrular. “Ne ekersen onu biçersin” “Seveni herkes sever”

Olumlu düşünce ile günlük yaşantıyı yönlendirmek bir parça da olsa insanın elindedir. Gülmeyi taklit ede ede bir süre sonra gerçekten katıla katıla gülersiniz. Yani olumlu düşünceler ile etrafa yaydığınız olumlu enerji hem sizi hem de etrafınızı mutlu kılar.

Herkese gerçekten insan olma şansı verilmiştir. Mutluluk da böyledir. Onu yaratmak, kullanmasını bilmek de insana kalmıştır.”

*

Gerçek için kendimize en fazla lazım olan şey bilgidir; bilgiyle değişmek ve gelişmek. Yaşam amacı için değişimin kurallarını kabul etmek.

Çalışmak, çalışkan olmak.

İyi niyetli ve doğru olmak.

Sevmek, kendine ve herkese sevgi dolu olmak.

Kendine ve çevreye güven duymak.

Bütün bunları hakkıyla başarabilmek için bilgili olmak.

Bilgiyle değişim ve inançla gelişimdir insana lazım olan.”

*

İnsanlar dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren istek belirtmeye başlarlar. Bu sonuna kadar sürer gider. Aslında bu, hayata bağlılığın bir ifadesidir. Hayatı sevmeyen, onu umursamayanların istekleri de çoğunlukla olumsuz ve ters isteklerdir. İstek belirtmek normal bir insan olmanın ifadesidir.

Tabii ki bütün istekler olumlu değildir. Olumsuz istekler insanı yanlışa götürür. Onun için istekler iyice düşünülmeden tatbikat sahasına koyulmamalıdır.

Bir işe, şeye istek duymak, onu yarı yarıya başarmak demektir. İsteksiz başarılan her şey istenilen gibi olmaz. Ve isteyeni memnun etmez. Yani olumlu istekler her zaman iyi sonuçlar verir.”

*

Takdir hissi, sevgi, insanların kendilerini çok hafif ve iyi hissetmelerini ve düşüncelerini daha kolay ifade etmelerini sağlar. İki veya daha çok insan takdir ederek inanılmaz seviyeye ulaşabilirler. Kişileri saran bu harika duygu huzurdur. Başarı, inanç, doğruluk, iyilik, çalışkanlık, sevgi, ve bilgilenmek huzuru besleyen duygulardır. Sevgisizlik ve takdirden uzak iletiler de tam aksi tesirlerle insanların enerjisini emer ve yok ederler.

Kendine güvensizlik, karanlık düşünce ve işler, sevgisizlik, garez, kin ve daha pek çok olumsuzluklar da huzursuzluk verip kendimizi mutsuz ve yorgun hissetmemize neden olurlar.

Huzursuz insan ilerleyemeyendir. Ne kadar olumsuz olursa olsun, olaylarda umut ışığını görmek enerjimizi yükseltir ve bizi rahatlatır. Bilgi enerjiye dönüşerek, insana güç ve huzur verir.

Her zaman şimdide yaşamayı bilirsen mutlu bir insan olursun. O zaman hayat bir bayram, bir şenliktir.,Çünkü hayat yaşamakta olduğumuz an’dan ibarettir ve sevmektir. Ve gerçek huzur sevginin can kardeşidir, birbirinden ayrılamaz. Uyum ve dengedir. Huzur, bizim gücümüze güç katan düşüncelerimizi olumlu yönde tutan bir sükunet şeklidir.”

*

Bir atasözü vardır: “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşırlar” diye. Hayatta anlaşmak konusu son derece önemli bir konudur. Anlaşma olmazsa hiçbir şey yerine oturmaz. Büyük kargaşa olur. Arkadaşlarımızı anlaşabildiğimiz kişiler arasından seçeriz. Evlilik de böyledir. Anlaşabileceğimizi düşündüğümüz kişiye evet deriz. Aile arasında bireylerden anlayış bekleriz. Bireylerden birinin anlayış göstermemesi dengeyi bozar, huzursuzluk baş gösterir. Yani iki kişi bile beraberken birinden anlayış ve uyum bekler.

Yakınlarımızın anlayışlı olmasını, bizi her konuda anlamalarını isteriz. Bir de anlamak, kavramak olayı vardır. Bir şeyi kavrayamazsanız anlayış gösteremezsiniz. İnsanları birbirine yaklaştıran önemli bir kavram da ortak paydada birleşmektir. Bu karşılıklı anlayış içinde olmanın da ilk şartıdır.”

*

Büyüyüp gelişmek için sevgi, birbirlerine ilgi göstermeye çalışan iki insanı birlikte zenginleştirdiği sürece sevgidir.

Gerçek sevgi, hem seven hem de sevilenin büyüyüp gelişmesi için açar. Bu iki kişi kendi kimlikleri içinde farklılıklarını sürdürebilirler. Kendi ihtiyaçlarının farkındadırlar. Sevgi, bu iki insan farklı kalabildiği için sürer. Açılıp yenilenmelerini sağlar. Çünkü kendilerine duydukları saygı, onların aynı anda hem farklı olabilmelerine hem de paylaşmalarına yardımcı olur. Farklı kişiliklerini sürdürebildikleri sürece karşısındakine her zaman için verebilecekleri taze bir şeyleri vardır. Kendilerinde de hep yeni bir şeyler bulurlar. İşte bu inkişaftır, açılımdır, merhaledir. Böyle bir alış veriş benlik saygısını geliştirmek için en iyi yoldur. “

*

Uyumluluk birçok şeylerin kaynaşmasından oluşan düzenli birliktir. Doğada da tamamiyle uyumluluk düzeni vardır. Aksi dengeyi bozar.

Uyumsuzluk ise, bulunduğu ortama ve onun kurallarına karşı hareket eden, düzeni ve gelişimi aksatan, kendi umut ve isteklerini gerçekleştirememekten doğan ruhsal ve akli dengesizlik, intibaksızlık olarak ifade edilebilir.”

*

Gülmek; insanın hoşuna ya da tuhafına giden olgular karşısında duygusunu açıklaması, hoşlanmayla ilgili ruhsal bir belirtidir. İnsana özgüdür, insandan başka hiçbir canlı gülmez.

Mutluluk duygusu insanın yüzünü güldüren en bariz nedenlerden biridir. Mutluluk oluşturan etken ise sevgidir. Sevmesini bilmek, insana sınırsız mutluluk kapılarını açar.

Yüce bir dost diyor ki: Siz O’nun yarattıklarının hepsini sevebilirseniz o zaman görev yapabilirsiniz. Sevginin çalışmasını sağlamak size görevse, sevgi alış/verişi sizin için tek çaredir. Yani sevgi olmazı olur yapabilen bir mucizedir.”

*

Dostluk sevgidir. Sevgi bilmektir. Dostluk sadakattir. Güven ve teminattır, özveridir, dayanışmadır, inanmaktır. Zorluklara birlikte göğüs germek, paylaşmaktır. Dürüstlük açıklıktır.

Dostluk, ruhen ve aklen yükselmektir. Yani olgunlaşmaktır. Ruhun yükselmesi bencillik, kin, haset, nefret, kıskançlık gibi küçüklüklerden kurtularak olur. Dostlarını seven, onların başarılarına sevinip alkışlayan, onlara hak tanıyan, hoşgörü ile davranabilen olmak gerekir. Herkesi tenkit eden, karalayan, kusur arayan hoşgörülü ve olgun değildir. Her lafın başında ben, ben diyen, kendisinin herkesten çok bildiğine inanan ve bunu davranışlarıyla da belli eden dost değildir ve dostluğu da kabul görmez. Bir gün yalnız kalmaya mahkumdur. Dostluğu geliştirmek için kayıtsız şartsız saygı gereklidir. Sınırı aşmamaktır.

Bir atasözü “Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan, başkalarına da öyle davran” der. Bu demektir ki sen başkalarına davrandığın kadar kendi öz varlığına saygılısın ve dostsun”

Sevgili arkadaşım Güzide’nin farklı konularda söylediği daha pek çok şey var. Zaman zaman bu yazıya ekleyeceğim. O gerçekten bir dosttu özellikle de dost eline çok ihtiyacı olanlara.

Işık içinde ol sevgili arkadaşım.

Aysel Ongun 8 Temmuz 2011

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap