Yeni Zamanda Yeni Gerçeklik

 


YENİ ZAMAN YENİ GERÇEKLİK

Bilgi, bilinmek içindir. Bilinen, yeni bilgiyi getirir ve yeni bilgi bilinmek ister. Böylece bu döngü durmadan devam eder varoluşumuzdan beri.

Bilinmek bilginin tüm inceliklerini içerir. Temelinde ise düşünme, gözlemleme, deneyimleme ve sindirme yatar. Düşünülmeyen, deneyimlenmeyen ve sonuca ulaşamayan hiçbir bilgi gerçek anlamda bilinemez. Bir zaman zihinlerde kelime olarak kalır sonra o kelimeler ya silinip gider ya da yaşam boyu anlamsız ve varlık için kazançsız bir otomatiğe bağlanır. Bilgiyi az da olsa düşünmüş, küçükte olsa deneyimlemiş olanlardaysa durum biraz daha farklıdır. Kapısı aralanan bilgi açılmak, deneyimlenmek aşamasından yaşanma aşamasına girmiştir çünkü. Bu nedenle düşünceler farklılaşır, algılar farklılaşır, eylemler farklılaşır ve kişi kendindeki bu değişikliği kendince çok farklı şekillerde yorumlar. Yorumlarına göre de hareketleri değişir. Kendini dünyasal aşamaları tümüyle aşmış, ruhsal eğitmen olarak görenler de vardır, hissettiklerinin açılıp kullanılamayan ağırlığıyla bunalımlara girmiş olanlar da. Bu iki nokta arasında ise çok çeşitli durumları yaşatan sayısız hal gösterisi insanlık sahnesindedir. İnsan kendini beğenir, hem de öylesine beğenir ki, yaptığı her işe, söylediği her söze karşı derin bir inanç içindedir; halinin, bilgisinin yüzeysel ve sıradan, hatta sıradanında altında olduğunu fark etmeden. Bu nedenle de düşünmek istemez. Yönlendirildiği bilginin en doğru olduğunu bilinçli ya da bilinçsiz kabul edip yaşamını sürdürür, bir yerde etrafını da baskı altına almaya çalışarak.

İnsan tüm öğretilerdeki öz değerleri düşünüp, benimseyip, haline esas olarak kabullenip, O değerlerde yaşamaya gerçekten hazır olduğunda ki, -bu hazır oluşu yaratıcı sistemler takdir edecektir- Mutlak Ruh ile bağlantısı, bir daha kesilmemek üzere devrededir artık. Ruhumuz dediğimiz, Gönül sesi dediğimiz ve fizik yapımızın süptil boyutlarında yer tutan alıcı devre her an açıktır artık. Gerçek gönül insanları olarak tanımlananlar bu hali yaşayanlardır. Geçmişimizde Dünya insanlığını da etkileyerek bu güne kadar düşünceleri ve yaşamlarıyla örnek olan gerçek Gönül insanları vardır.

Mutlak Ruh O’ Bilinmez Olan’ın bilinmeyen sırrıdır. İnsanlık sadece adını bilir ve kendinin de bir ruha sahip olduğunu düşünür. Gerçek böyle midir yoksa değil midir, en doğrusunu kim bilebilir ki, ama hissettiğimiz, ruhumuz olarak tanımladığımız bizce, kapılarımızı açtığımızda O’ndan varlığımıza ulaşan impulslardır. Ruh bölünmez bir bütündür. Tüm gerçekliği içerir. İçimizde ya da dışımızda değildir. Vardır, zamansız ve mekânsızdır. O’Bilinmeyecek, ulaşılamayacak Olan’ın sırrıdır ve varedilenler gibi değişim seyrine tabi değildir. Zaman ve mekânla sınırlı değişen her şey, o tanımlanamaz sahnenin bir oyuncusudur. İnsandan bunu anlaması beklenemez çünkü insan daha kendini bile fark edememiştir.

Yeni zaman ve yeni gerçeklik insanı bu fark edişte bir adım daha ileriye taşımak için devrede olan kozmik bir plandır. Bu nedenle insanın baştan beri kendisine sunulmuş bilgileri doğru yaşaması çok önemlidir. İnsan düşünmelidir, bilinçlenmelidir, neyin doğru neyin eğri olduğundan artık emin olmalıdır. Vicdan sesi ya da gönül sesi olarak algıladığı ruh impulslarına gereken değeri vermelidir. Çünkü o sesi duyanlar bir yerde kapıyı aralamış olanlardır. Duymuyorlarsa zaten onlar için artık yapılabilecek bir şey yoktur. Onlar dünyasal mertebeler içinde ya da hiç varolmamışçasına yaşamlarına devam etseler de, kendilerine çizilmiş olan sonu mutlak yaşayacak olanlardır.

Yeni zaman, yeni gerçeklik bilgileri dünyanın en ücra köşelerinde bile bilinmededir. Bu nedenle o bilgiler elimizin altındadır. Yeter ki özgür irademizle dönüp bakmayı, bakıp tutmayı, tutup kullanmayı bilelim hem de en kısa zamanda.

Gün akşam olmadan, sabahın olduğu yere varın. Her şey sizdedir, sizde bitecektir.

Aysel Ongun 27 Ağustos 2011

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap