Varlık ve Bütünlük

 

-1-

VARLIK ve BÜTÜNLÜK

Farklı bir şuur açılımıyla düşünceleri gelişen ve böylece bilmek istedikleri de farklılaşan insanın bu gün başta gelen özlemlerinden biri, bir zamanlar bilgelere ait olan konuların bilişleri içine girmek, oralarda geleceğe yönelik düşünce açılımları yapmak ve başarabilirse onları diğer insanlarla paylaşabilmektir. Yani insanlık bir kısmıyla geçmişte bilgelik olarak adlandırılan gelişim seviyesine adım atmak için çabalamadadır tekâmülün zamansal seyri olarak. Tekâmül zaman ve mekân içinde türlü deneyimlerle değişmedir, var edilişin sıfır noktasına doğru. Ancak bu var edilenlerin asla ulaşamayacakları bir noktadır, çünkü O’ Bilinemez Olan, orada bilinmezliği ve devinimsizliği ya da varedilenler yönünden dayanılamaz olan devinimi ile gizlenmiştir. Devinimin olmadığı veya dayanılamaz devinimin, -ki varetmeye yönlendirilen Öz’de devinim hızını azaltmış olabilir-, olduğu yerde varedilmişlerce hiçlik vardır ki buna hiçlik boyutu diyebiliriz, var olanlarca idrak edilemez, ulaşılamaz, bilinemez. Bilinen tek şey O’nun Yaradan olduğudur. Bu nedenle Varlıksal varoluşta açılan gelişim O’ Bilinmeyenin kendini açık etmesi değil, bilinirliğe açtığı bir gücüdür sadece, ki buna “Öz” diyoruz, varoluşun esaslarını tümlüğünde barındıran.

Yaradan sadece “Öz”ü varetmiştir, yani forma girdiği andan itibaren Varlık olarak adlandırabileceğimiz ana yapısal gücü. Ve bu öz sonsuzluğu kapsayan tek ve bütünsel bir oluşumdur. BİR, TEK ve DEĞİŞMEZ Olan, Öz’de Bilgisi ve Yasalarını hiçliğinin dışında devreye sokmuştur, eylemini izlemek için. O ana kadar formdan uzak olan öz, ilk Varlığını zaman ve mekân olarak gerçekleştirmiştir. Ve bu yepyeni boyut içinde form alarak varlıksal açılıma başlamıştır. Varlık- zaman- mekân üçlüsü hazır olduğunda Ruh devreye girmiştir canlılığın Özsel akışı olarak. Böylece öz, açılımı için gerekli olan temel esasları yasaları içinde kullanarak varoluş sürecini gittikçe genişleyen küresel bir açılımda sonsuz diyebileceğimiz bir anlamda devreye sokmuştur, Varlık olarak.

Varlık kendi içinde yansımalar yaratarak dalga dalga açılırken, tek olan varlıkta çokluk meydana gelir. Bildiğimiz boyutlar, evrenler ve canlılar ortaya çıkar. Bilgi kullanım yasaları en mükemmel şekilde işlemede olduğundan varediş mükemmeldir, hatasız ve akıl almaz büyüklük ve çeşnide.

Bilgi enerjidir, Öz’ün de O’Bilinmeyenden yansıyan bir enerji olduğu gibi. Varedilen her şey de bu gerçekliğin, yani Özsel enerjinin eseridir, sonsuz frekanslarda devinen. Bilginin form kazanması her boyutsal yaratım için farklıdır ama temelde öz bağlantısı içinde birbirlerine açık olduklarından, farklı oluşumlar da yasa gereği birbirinin oluşum nedeni olarak devreye girer. Etkileşim Bütün içinde kesintisizdir. Akıl almaz çeşni ve onların birbiriyle bağlantısı insanlık tarafından zor algılansa da “Her şey bir şeydir” diyebilen zihinler bunun bir gün her insan tarafından anlaşılabileceğinin örneğini vermektedir.

Yaratılan her şey O’ Öz’den meydana geldiği için temelde kusursuzdur. Kusursuzluk, deneyimleriyle bunu bir yerde eylemsel olarak da Yaratıcısına göstermek zorundadır. Çünkü Hiçliğin bilgisi ve gücü devinim haline geçerek eylemini O’ Bilinmeyen Olan’a açık edecektir. “O’ kendini bilmek istedi” denir bazı bilgilerde. Deneyim katalizörlerle gerçekleşir. Bunun için boyutsal ölçekde deneyim yaratacak planlar devreye sokulmuştur. Boyutumuzda insan için bu Ego faktörüdür. Diğer boyutlarda olanları bilmek olanaksızdır.

İnsan Varedilişin yeni bir çeşnisidir, özde birlik içinde olmasına rağmen boyutsal algısı nedeniyle kendini bütünden ayrı görür. Bu ayrılık duygusu onun deneyimlerinde belki de planı gereği kazanacağı en önemli adımın gereğidir, bilinmez. Kazanç kişisel ve evrensel boyutta ancak varedenince bilinir. Ama ayrılık duygusu deneyimleriyle elde edilen kazançların insanlığa birlik duygusunu bir daha kaybetmemek üzere kazandıracağı da bir gerçektir.

Evren yasalarında her şeyin birbirini bir biçimde tetiklemesi, en küçük olanın bile Varedicisi karşısında ne denli sorumlu olduğunun göstergesidir. Yasalar yol göstermededir varlıklara, kiminde otomatizmaya bağlı, kiminde özgür şuursal açılımıyla gerçekleşen. İnsan şuursal gelişimle yol alacak olanlardandır. Eylemiyle ya hayra hizmet eder ya da hayırdan uzak olana. Yasalar tercih hakkını engellemez. Bu şuurlu tüm oluşum için geçerlidir. Böylece Zaman- Ruh- Varlık – bütünlüğü içine Şuur’u da ekleyebiliriz. Zaman- Ruh- Şuur - Varlık = Öz. Varlığın varedici enerjisini kaç şekilde devreye soktuğunu bilmiyoruz. Bir yerde bilmemize de gerek yok. Bu gün birbirini yok etmeye, güçsüzleştirmeye ve sevgiden uzaklaştırmaya çalışan insanlığın bilmesi gereken tek şey, gerçekte kendine verdiği zarardır, egosunun gölgelediği düşünceleri ve duygularıyla. O her şeyin bir parçası, her şeyin de kendide bir parçasının olduğunu idrak ettiğinde çok şey değişecektir insanlık için. Ve o zaman Varlığın bilincinde olacak, o zaman Öz bilgisine açılacak, o zaman ÖZ Yasalarını gerektiği şekilde kullanacaktır. O zaman gerçekten Hayrın Varedicisi olacaktır. Öz’de derinleşirken, bilgide farklılaşacak, sıradan insanlığı arkasında bırakacaktır. İnsanlık insanüstülüğe doğru yol almadadır tekâmül gerçeğinin içinde. Bu onun kaderidir.

Her insan bu gün de kendi özgün şuur alanı içinde yaratmaya muktedir bir varlıktır. Düşünceleriyle mental planda yarattıkları geleceğinin gerçekliğini düzenler. Bireysellikten birleşik alanlara dönüşen planlar insanlığın geleceğini belirler. Onun için gerçek doğruyu bilmeye çalışmak ve o yolda yürümek önemlidir. İnsan tek bir Varlığın, tüm varlıksal değerlerine haiz, küçük bir kopyası olduğunu artık anlamalıdır. Bir yerde çok küçük ama bir yerde akıl almaz bir büyüklüğün.

Aysel Ongun 16 Mart 2009

 

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap