KAZANDIRMAK ve KAZANMAK

 

-9-

KAZANDIRMAK ve KAZANMAK
Her şey onun üzerine durmada
İLAHİ DENGE

Yaratılış tesadüfi birleşmelerin sonucu değil, O’ Mutlak Olan’ın istek ve çizdiği yol üzerine gerçekleşen, asla bilinemeyecek olan bir programın kesintisiz işleyişiyle ortaya çıkmış akıl almaz bir tezahür âlemidir. Sistemimiz ve insan bu muhteşemliğin içinde bir zerredir sadece belki ama sistem öylesine bağlantılar içerir ki bütün, zerreyi etkilerken, zerre de bütünü etkilemektedir kendine iznedilmiş etki alanı içinde.

Bu her şeyin tek bir şeyden oluştuğu anlamının da ifadesidir bir yerde ama, Her Şey Olan, sistemler içinde sistemler yaratarak, bu bütünlüğü farklı deneyim ve gelişim alanları içinde seyre koyulmuştur. Bunda ki hikmet bilinmez, sadece düşünce açılımlarına göre yorumlamaları yapılır; kadim bilgilerdeki, dinsel ve diğer öğretilerdeki bilgilerin yorumlanış oranlarında. Bilinen budur sadece ve her şuur bu bilgiyi kendince yaşar, öğrendiklerinden, şartlandırıldıklarından, düşündüklerinden yola çıkarak. Nasıl ki her şuurun kendine göre bir Yaratan ya da Tanrı, -kelime ne olursa olsun hissedilen büyüklük- algısı varsa, aynı şekilde her şuurun kendine göre bir de yaratılış öyküsü vardır. Önemli olan bu öyküyü geliştirmek, yani şuurlanmaktır.

Bildiklerimizin, inandıklarımızın her an değişebileceğini içsel olarak anlamak, insanı hiçbir şey bilmediği noktasına ulaştırır ve bu da onu araştırmaya, düşünmeye, farklı bilgilere açık olmaya yönlendirir. Bazılarının akıl ve mantığında yer bulmamasına rağmen, iç sesi, gönül gözü ona doğruları işaretler ve böylece zihnen dengelenme olanağı ortaya çıkar; eğer bu açıklığa ve kabule gerçekten ulaşmışsa..Böyle değilse karmaşa içindedir zihni de yüreği de. Öyle de değilse uykudadır, şuurlanmanın en küçük bir isteğini duymadan. Acı olan uyuduğunun da farkında olmayacak kadar kendini kaybetmiş olmasıdır madde ortamının cazibesi, şartlandırılmışlığı ve toplumun toplum şuurunun etkisi içinde. Burada insanın yaratılış dengesi büyük ölçüde bozulmuş, ibre tekâmül yönünden, zaman önünde gerileme yönüne düşmüştür.

Evrenimiz kendinde gerçekleştireceği yeni bir üst oluşum için bilgi ve deneyim yönünden hızlanmadadır. Bu hız onun büyük ölçüde farklı frekansa geçmesindendir. Aynı hıza güneş sistemimiz ve tabii ki dünyamız da kendini bir bütün olarak ayarlamak durumundadır ve onun için gerçekleşmededir birtakım beklenmeyen, alışılmışlıktan uzak doğa olayları ve toplumsal olaylar; hayırsız gibi görünen ama esasta gerçek hayra hizmet eden. Bu safhada güçlü bir kaos yaşanmasına rağmen gidiş hayradır, insanlığın ve dünyanın hayrına.

İnsan bu hayrın gerçekleşmesine yardımcı olmakla sorumludur. Bu safha da o hem kazandıracak hem de kazanacaktır. Kazancı tabii ki yüksek şuur açılımı ve hizmeti nedeniyle olurken, o kazanç henüz uykuda olanları da kazandıracak ışık değerleri dünyamıza daha bir güçlü taşıyacaktır. Dünyamız şuurlu bir varlıktır ve o kendi olanaklarıyla pek çok değişimi hayır için gerçekleştirirken, insan ve diğer bilinçli varlıklar da üzerlerine düşen görevleri yerine getireceklerdir.

İnsan bu bütünlüğün içindedir, kendini dünyanın kralı gibi görüp onu umursamadan dilediğince kullanmaya ve hırpalamaya çalışsa da. Oysaki insan çoğunluğuyla dünyamızın ve barındırdığı tüm varlıkların da kendilerine has bir şuurlulukta olduğunu kabul edecek durumda bile değildir henüz. Yani şuursuzdur, bilincinde değildir ait olduğu bütünlüğe karşı olan sorumluluğunun. Dünyanın bir parçası olduğunu anlamaz. Bilgi olarak bilse de ya gülüp geçer saçma bulduğundan ya da kabullenmekte zorlanır; bir yerde egosu da bunu istemez çünkü o zaman ondan çıkar zannettiği geçicilikler için faydalanamayacaktır. Acı olan budur. Bindiği dalı kesmededir aklınca kazanç zannederek. Bu insanlığın her kesiminde gücü oranında yaşanandır. Kazandırmayı değil, kazanmayı düşünmek; bunun için elinden gelen her şeyi yapmak; hayırlı ya da hayırsız olduğunu düşünmeden.

Zaman şimdi ondan kazanmak için kazandırmayı beklemededir. Sistemin yeni akış frekansı insan üzerinden ancak bu doğru yere oturtulmuş zihinsel- ruhsal- şifasal devinimle dengeye oturacak ve dünyamız huzurlu ve sevgiyle dolu bir varoluşa geçmiş olacaktır. Bu elbet ki kısa zamanda olmayacaktır ama insanlığın yaşayacağı bu zaman zamansızlıkta bir noktadır sadece, geçmişinin de öyle olduğu gibi.

Bilgi “Kardeşin için çalış, O’ size verir” der. Buradaki kardeş ifadesi çok geniş anlaşılmalıdır. İnsanlığın ötesinde ki kardeşlerimizi de içine alarak. Yaratılmış her şeyde O’ndan bir parça olduğunu düşünüyor ve içten kabul edebiliyorsak eğer, kardeşlikle ifadelendirilen birliğin de tümü kapsadığını kabul etmek zorundayız; baştan güç gelse de. İnsanlık bunun için çalışmalı, bunun için birbirine kazandırmalı, toprağa, suya, havaya, var olan tüm canlılara. Ve denge gerçekleşecektir böylece yeni bir zaman akışında yeni değerlere doğru.

Aysel Ongun 15 Temmuz 2009

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap