ÖNCE KENDİNİ GÖR

 

-10-

ÖNCE KENDİNİ GÖR

“Kendini görmeyen başkasını hiç göremez.”

O’ En Yüce Olan tüm yaratımında kendini görmek ve onda ışımak istedi yarattıklarına. Bunun için yaratılış kusursuz ve akıl dışıdır. Çünkü O’ndandır var olan her şey; insan da O’nun yasalarıyla, O’nun kendinden kullanıma açtığı gücüyle yaratılmış olduğundan özde muhteşem bir varlıktır.

O’ zenginlik istemiştir Yaratanlardan zenginliğini yaratılanlara yaşatabilmek, onda var olanın gelişimini, büyüyüşünü, gücünü, kendine biraz daha yaklaşışını izlemek için; bunun içinde farklıdır her yaratım birbirinden Bütün’ün kendini kendinde bilmesi ihtiyacıyla; her varlık bilmek zorundadır önce kendini sonra da birbirini. Bizlerden çok daha gelişmiş varlıklar da bu yoldadır daha geniş bir bilişi hak edebilmek, bütünlükte daha bir yer sahibi olabilmek için. İnsan ise henüz yolun başlangıcında emeklemededir daha; ayağa kalkıp yürüyebilmek için O’na giden yolda.

İnsanın bu gün başta sorumlu olduğu şey öncelikle, kendinin farkına varmasıdır. Oysaki insan yeni yeni tanımaya başladığı fiziksel ve seyyal bedenleri, bilmediği ruhu, öylesine kullandığı düşünceleri, sıradan duyguları, şartlanmışlıkları ve yoğun bir ego kontroluyla yaşamını sürdürmededir, ben kimliği ve kısıtlı bir şuur açılımı içinde. Tabi ki istisnalar vardır, geçmişte de olmuştur ama genel bu durumdadır, kitleler üst şuura ulaşamamıştır.

Her şey düşünen insan için, düşünmeyene göre başlangıçta daha karmaşık, daha anlaşılması ve kabul edilmesi zor bilgilerle dolu gibi gelir ama zaman içinde bilgi gönülde yer buldukça düşünce gerçek akış yönünü bulur ve bilmedikleri akmaya başlar O’nun hazinesinden. Çünkü O’ insanlığa olağanüstü bir bilgi çekim gücünü armağan etmiştir. Bu sezgi mekanizmasıdır. Her insanda vardır, yeter ki onu arınmış, doğru yolda açılan düşünceleriyle çekebilsin.

Arınma; düşünsel, duygusal ve egosal karanlığın ortadan kaldırılarak berrak olma halidir. Arınma yolunda yürüyen insan değişime açık olandır. Bilir çok şeyin kendinde değişmesi gerektiğini ve uyguladığı her noktada görünen-görünmeyen fiziksel değişimi de başlar. Bunun nedeni bedeninin ışığı daha çok alabilmesidir. Işık her bir hücresinden yansır. Gençleşir, parlar, farkında bile olmadığı bir cazibe merkezi haline gelir. Işığa ihtiyacı olan başka insanlar ve çeşitli varlıklar ona yaklaşmak için sıradadır. Değişik varlık enerjilerinin çevrelediği bir alan içinde güçlüdür, amacında tüm yaratılışa hizmeti taşır ve gittikçe artan gücü içinde Gerçek Mutluluğunu yaşar. Böyle bir varlık artık sıradan bir insan değildir. O, O’nun aşığıdır, hizmetindedir, sözü ve elidir bir yerde. Tabii ki bu açılım içinde kendisine karşı olan pek çok insan ya da insan toplulukları vardır; dar şuur, şartlandırılma ve ego alanları içine hapsolmuş. Yerilir, çeşitli hoş olmayan benzetmelerle küçümsenmeye çalışılır. Aldırmaz bunların hiç birine ve yoluna devam eder; almaya- vermeye. O, O’nun hizmetindeki bir ışık görevlidir artık, insanlığa gerçek yollarını göstermeye çalışan. Bu insanın doğru yolda gidişidir, her insanın girmesi gereken. İnsanın kaderi ışığı bulmak ve onda olmaktır çünkü.

Toplumun yönlendirilmiş ve gerçekten uzaklaştırılmış bilgisine, o bilgiyle yaptığı değerlendirmelere bakınca bunun çok zor olduğu açıkça görülür. Kendini görmeyen, gözü başkalarının üzerinde olan varlıklar çoğunluktadır. Bilgi der ki “kendini görmeyen başkasını hiç göremez.” Bu açık bir ifadedir. Önce kendini gör. Yine bir yüzeysel benlik güdüsüyle çok insan karşısındakini çok iyi gördüğünü, bildiğini zanneder. Oysaki gerçekte henüz kendini görmekten acizdir. Ego ve şartlanmışlık almış yürümüştür hayatında. O pencereden bakan gözün, işiten kulağın, söyleyen dilin, gerçekte olmasına imkân yoktur. Bu olumsuz enerji üretmekten başka bir işe yaramaz. Zararlıdır, insana, insanlığa, dünyamıza ve de sistemimize. Bir tek kişiye bile bu şekilde bakılması o enerji ile beslenenlerin güçlenmesi için yeterlidir. Onlar ışığa giden yolda, ışık olmak, O’nun Rızasına ermek için çaba ve hizmet içinde olanlara yanlışta kullandıkları değerlerle engel olmadadır; bilinçli ya da bilinçsizce. Güçlenmiş ışık yolcusunu ise çeviremezler yolundan. O korunan ve gözetilendir çünkü. Farklı yasaların içindedir. Bunun için hiçbir doğrudan uzak olan enerji vazgeçirmemelidir gelişim yolcusunu yolundan. Şuurluluğu ve bilgisi atlatacaktır ona engelleri.

Doğruda olmak yolun başlangıcıdır ve yine doğruda olmak kendini görmekle mümkündür. Kendini görmek arınmak ister. Arınmak çabayla elde edilir, çaba bilgiyi içselleştirmek, kullanmak ve daha üst bilgileri hayata geçirmek ve yerince, sevgiyle dağıtmaktır ihtiyacı olanlara. Üst bilgiler sonsuzdur, önünü açık bırakmak gerek. Bu çabada “ben oldum” diyen ya da demese de kendini öyle gören, ona göre davranan büyük yanlıştadır. Yol sonsuzdur, varoluşun sonsuzluğu, gerçek yaşamın sonsuzluğu gibi…

Aysel Ongun 21 Temmuz 2009 Ank

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap