Varolana Saygı

 

-15-

VAROLANA SAYGI ve HİZMET O’na İBADETTİR.

Enginde varolan her şey bir diğerine hizmet eder oluşun yasası gereği. Bütünlük kesintisiz bir saygı ve hizmet iletişimi içinde değişen, gelişen O’nca devreye sokulmuş tek bir gücün enerji akışıdır. İnsan da bu bütünlüğün bir parçasıdır ve bütünün tabi olduğu yasaların, bilinç seviyesine göre yaşayacağı aynı esaslarına tabidir. Yani var edilmiş her şeye saygı ve hizmet esasına. Saygının ve hizmetin olmadığı yerde denge bozulur, dengenin bozulduğu yerde hayır kaybolur. Yeniden dengelenme devreye giren yeni olaylarla sağlanır ve bu da zaman ve enerji kaybıdır. Yaratıcı, dünya insanı boyutunda, yarattıklarını bilinçli dengeye, dolayısıyla gerçeğe hizmete ulaştırmak için diğer yarattıklarından daha gelişkin olarak akıl dediğimiz ve düşünme yetisine açılım olan güçle zenginleştirmiş, gönül dediğimiz İlahi tarafla da onu yasalarına akıl- düşünce yetisinin kullanılabildiği kadarıyla yakın olmaya açık etmiştir. İnsan çok boyutlu bir varlıktır. Bu onu deneyim bakımından zengin kılarken yaşamda öğrenmesi gereken pek çok acı- tatlı olayın içinde de gelişiminde ya ileriye ya da yerinde saymaya götürür.

İnsanlar genelde tekâmül ihtiyaçlarına göre görünüşte çok farklı yaşamlar sürerken, gerçekte toplu tekâmül gereği belli kazanç şartlarında, zamanın talebine göre bir arada bulunmadadırlar. Dünyasal statüleri ve dünyaya geliş imkânları, (fiziksel ve akılsal durumları) sadece tekâmül gerçeğinin ihtiyacı olarak kişiye sunulmuş, gerçeği en kolay hissedip tutabilecekleri ortamlardır sadece. Bu açıdan bakıldığında zenginle yoksulun, iyide olanla olmayanın, sağlıklı ya da kısıtlı olanın ihtiyacı olan bilme, değişme ve kazanma yönünde şansı aynıdır, şartları farklı olsa da.

İnsan bu gerçeği kabul edebildiğinde sahip olduğu her türlü olanağın ya da ulaşamadıklarının neden kendinde yer bulduğunu düşünecek ve bulunuşunu doğru değerlendirmenin yollarını arayacaktır. Oysaki insan genlerine işlemiş sapkın ego dürtüsüyle dünyasal kazançların peşindedir, tüm değerin orada olduğunu zannederek ve bu yolda gittikçe baskı altına alınmadadır parayı tanrı kabul edenlerce. Bu insan denen varlıkların varoluş amacındaki dengeyi bozan önemli bir yanlışa sapıştır.

Dünyamızda insandan başka bir başkasının emeğini ve zamanını bir biçimde saygısızca çalarak kendine hizmet etmesini sağlayan, bunu yaparken de bulunuşuna farklı ve üst bir konum yaratmaya çalışan varlık yoktur. Bu sömürü sadece insanları kapsamaz, görebildiği, ulaşabildiği her şey dahildir buna, olanakları elverdiği kadarıyla. Tüm enerjisini, zamanını olanakları oranında buna harcayan insan dünyadaki gerçek bulunuş nedenini değil düşünmek, aklına bile getirmez durumdadır. Sadece kazanmayı düşünür esir alınmış düşünce sistemiyle. Akıl yanlış yoldadır, gönül fark edilmez konumda. Sonuç ise ortada!..İnsanın şuurlanması, şuurlandığı kadar bilinçlenmesi ve bilinçli olduğu kadar da gönülce bulunması, gerçek insan olması yönünde bu nedenle çok önemlidir. Çünkü uykudadır, çünkü onun uykuda olması birileri için kazanç kapısıdır ve bunun içinde çok etkili sistemler devrededir başta gerçeğinden saptırılmış dinsel öğretiler denen gerçek bilgileri ve nefsi aşırı özenmeye, kontrol edilebilir tek tip insan yaratmaya götüren propaganda sistemi ile. Burada tek bir öğretiden değil, geçmişten bu güne gelen, dünya üzerindeki tün öğretilerin çıkarlar uğruna saptırılmış değerlerinden bahsedilmektedir.

Tüm öğretiler gerçeğinde insanlara çalışmayı, paylaşmayı saygıyı ve sevgiyi öngörür. Bu bilgiler evrensel yasadır da aynı zamanda ve öğretilerde bilinişi kişinin şuurluluğuna bırakılmıştır. Öğretiler zaman içinde sadece şekle ve maddiyata büründürülmüş, birbirlerini tamamladıkları göz ardı edilerek üstünlük ve tahakküm sağlanmaya çalışılmış ve ibadet olarak adlandırılan sınırlı anlayışın dışındaki gerçek, bu gün insanlık tarafından önemsenmediği içindir ki dünyamız bu hale düşmüş ve barındırdığı tüm varlık boyutlarıyla birlikte yeni bir değişime doğru hızla çekilmiştir zamanın göksel yasalarınca. O’ tek bilen ve hükmeden bozulan dengenin yeniden sağlanmasını dilemededir. Hayır ve süreklilik dengededir çünkü.

Bazı bilgiler der ki; dünyanızda bir kelebek kanadını oynatsa evren bunu hisseder. Acaba insanın yaptıklarını ve bozduğu dengeyi evren nasıl hissediyor hiç düşündünüz mü? İnsan bu dengeyi bozarken yaptığı ibadetin gerçek ibadet olduğunu düşünebilir mi?

O’ çalışın ve paylaşın, sayın, sevin derken, anlaşılan nedir? Hangi boyuttan bakılmadadır ifadelere ve hangi boyuttan yaşanmadadır!.

Dünyamızdaki doğal yaşamda hayvan olarak adlandırdığımız ve kendimizden aşağı gördüğümüz varlıklar bile sadece besin bulamayacakları mevsimler için yaşamlarını devam ettirecekleri ihtiyaçlarını depolarlar. Ve koloniler halinde yaşayanlar bütün bir mevsim o depodan ayırımsız yararlanırlar. Birlikte çalışmışlar ve birlikte paylaşmışlardır. Denge içindedirler. Ya insan ne yapar, hizmetin tabanını oluşturan hizmetkârları görmezden gelerek sadece kendini düşünür. Hizmetin tabanını oluşturan başta dünyamızdır, içindeki ve üzerindeki insan dışı tüm değerlerle. Sonra onda olan değerleri, onu incitmeden hizmete sokan insan. Denge bundan sonra bozulmaya başlar. İnsanın karanlık aç tarafı devreye girer ve ibadet ilk darbeyi yer.

Bu gün şuurlanmada O’nun yardımlarıyla hız kazanmaya başlamış insan gerçek ibadeti de anlamaya çalışmalıdır. Her birey dışındaki her var olana hizmetle sorumludur. Hizmet bir anlamda paylaşmaktır da. Paylaşma saygı ve sevgiyle olmalıdır. Saygı bütünü meydana getiren ölümsüz gücedir, sevgide. Bilip umursamadıkları ve sadece kendilerini düşündükleri her noktada, kendilerince kabullendikleri ibadeti yapmaları ya şuursuzluklarındandır ya da ikiliklerinden.

İnsanlar şuurlanmadıkça, bilgilerin derinliğine ulaşmadıkça, asıl olanın insanın çalışması, paylaşması, saygısı ve sevgisi olduğunu içlerine sindiremedikçe, hep bana, hep bana, ben çalışıp kazanıyorum ya da hak ediyorum düşüncesinden kurtulamadıkça, ona o değerleri kazandıran tabanın varlığını görmezden geldikçe, dünyanın neresinde ve hangi ibadetin içinde olursa olsun boşadır. Gerçekte o duyguları yaşayan insanlar için ibadet diye bir şey de yoktur zaten.

Var olana hizmet paylaşmakla mümkündür ve gerçek ibadet O’na ancak bu şekilde yapılabilir. Başta kişisel denge olmak üzere, Evrensel dengeyi koruma adına. İbadet O’na ve sistemlerine yapılan doğru hizmettir çünkü.

İbadeti hiç bu yönden düşündünüz mü?

Aysel Ongun 9 şubat 2010

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap