Meditasyon Beyin

 

 

 

-8-

 

MEDİTASYON ve BEYİN DALGALARI

 

Meditasyon kelimesi insanlar arasında çok kullanılan, eğitiminde yine pek çok çeşitlilik barındıran, o oranda da çeşitli şekillerde algılanan bir, -yeniden oluş haline geçme- çalışmasıdır. Ciddi çalışmaların tümünde öncelikle başlangıçta önsel meditatif hale geçme bilgileri yer alır ki bunlarında çeşitli yolları vardır yine çeşitli ekollerce öngörülen. Beden rahatlığı ve duruşu, giysi rahatlığı, ışık ve renk seçimi, ne çok aç ne de doldurulmuş bir mide, kas gevşetimi, zihin boşaltımı gibi. Bu şartlar yerine gelmeden gerçek bir meditasyon çalışmasından bahsedilemez özellikle de bu işte ustalaşmayanlar için. Bunun için sessiz, mümkünse loş ve az eşyalı, kişinin kendi enerjisi dışında farklı enerjilerle çalkalanmayan, yani kişiye has bir köşe, daha da önemlisi şartlar el veriyorsa özel bir oda, yeniden oluş haline geçme çalışmaları için önemli olanlardır. Her hangi bir yerde, günün her hangi bir zamanında, gürültü patırtı içinde, mideyi yemekle doldurmuş bir halde, vücudu sımsıkı saran giysiler ve karmaşık bir zihinle meditasyon yapmaya çalışmak gerçek meditasyon değil, biraz olsun sakinleşmeye rahatlamaya çalışmaktır sadece zihni sorunlarından uzaklaştırarak ki, bunda bile başarılı olmak biraz da zihnin “meditasyon yapıyorum” şartlanmasıyla ilgilidir. Bu tipte meditasyon yapanlarla karşılaştım. “Alıştıktan sonra şehir içi ulaşım otobüslerinde bile yapıyorum” övünmesiyle. Her konuda yozlaşabilen bilgi bu konuda da yozlaşma içindedir çünkü.

Meditasyon beyin eğitimidir. Beyin ise evrenin yaratılış özümüze has çok sade ve küçük bir örneğidir. Bizim evrenimizde yaratılış zıtlıklar üzerinedir. İyi- kötü, sıcak soğuk, dişil-eril gibi. Zihnimiz de evrenimizi yaratan bu zıtlık çekimi üzerine ayarlanmıştır. Beynimiz küçük bir evren yapısı sergilediğinden zıtlıkların da birbirini tamamladığı bir yaşam biçimini eninde sonunda bize yaşatmak zorundadır. Biliyoruz ki beynimizin sol yarım küresi bedenin sağ tarafını idare ederken, sağ yarısı da sol tarafımızı idare eder. Beyindeki filtreleme ve tercüme sistemi de bu şekilde ikiye bölünmüş olduğundan biz şeyleri ayrılık içinde görüyoruz, yani birlik halini göremiyoruz, aradaki bağlantıları fark edemediğimiz için. Gördüğümüz algıladığımız hep parça parça şeyler. Beynin bu yapısı bizi yaşam deneyimlerimizde çok etkiliyor. Bir biz var, bir de bizden öte olanlar. Bu iki yarı arasındaki ilişki ne kadar kopuksa biz de ayrılık düşüncesine o kadar sahip çıkıyoruz. Korkularımız,

endişelerimiz, yalnızlık duygumuz büyüyüp bizi farklı bağımlılıklara düşürüyor.

Yaygın meditasyon beyni bir şekilde tek bir noktaya odaklayarak bu bölünmüşlüğü ortadan kaldırmaya çalışan bir sistemi içeriyor. Mantralar, nefes odaklanması, güç bulunan her hangi bir şeye odaklanma, içten dualar hep bunun için. Amaç beynin iki yarısını dengede tutmak. Bu işlemi sistemli ve sürekli yapanlarda içsel bir mutluluk, huzur duygusu gelişir ki bu da evrenin bizim dışımızdaki kısmıyla az da olsa bir bağlantı kurmaktan kaynaklanır. Kişi ne kadar derin odaklanmayı başarabilirse beynin iki yarısı da o kadar iyi senkronize olur ki, bu da daha derin meditatif duruma geçmeyi sağlar.

Bilim meditatif odaklanmanın gelişim şeklini çok iyi incelemiştir. Deneyler göstermiştir ki gözler kapalı olarak oturtulan ve herhangi bir kelimeyi sürekli olarak odaklanmış bir şekilde içsel tekrarlayan deneklerde, tıpkı geleneksel meditasyon yapanlardaki gibi bedensel göstergeler oluşmuştur. Kan basıncı düşmüş, kronik ağrılar azalmış, unutkanlıkta azalma görülmüştür. Bu beynin bir konu üzerinde odaklanıldığında meditatif etkiler göstermesi bakımından önemlidir.

Odaklanma halinde beyin günlük uyanıklık halinde kullandığı Beta beyin dalgalarından, daha gevşemiş haldeki Alfa beyin dalgalarına geçiyor. Yıllar süren çalışmalar sonucu meditatör daha derin beyin dalga alanlarına geçerek ki bu (Teta) dır, farklı alanlarda gezintiler yapabiliyor, daha derin gevşemenin etkisiyle. Bu alana giren insanda beyninin iki yarıküresi arasında haberleşme başlar. Beyin dengelendikçe strese de daha bağışıklı hale gelerek insanda huzur halini çoğaltır. Ama bu kısa zamanda oluşmaz. Deneyerek yaşayan insanın yıllarla tanımlanacak çok uzun zamanını alabilir.

Bu çalışmalar dış dünyayı algı biçimimizi değiştirir. Dualitenin yarattığı bölünmüşlük azalır. Şeyler arasındaki birlik ve ilişki daha netleşir. Bu seviyeye ulaşmış insanın iniş ve çıkışlara neredeyse tepkileri yoktur. Korkusuz ve yargısızdırlar. Başkalarını yönlendirmeye kalkmazlar. Olumsuz tepkileri yoktur. Ayrılığa dayalı zihinsel programdan kurtulmuşlardır.

Yine deneyler göstermiştir ki Tetanın doruğuna çıkan insanların beyinlerinde Tetanın yanında Alfa dalgası da büyük miktarda yer alıyor ve Beta ve Delta dalgası da güçlü bir şekilde izlenebiliyor. Bu her türlü dalganın hüküm sürdüğü şekil uyanmış zihindir.

Uyanmış zihin bir daha geri düşüş yaşamaz. Onlar günlük hayatlarının her anında bu zihnin gerektirdiği yaşam biçimi içindedirler. Bu kişiler Alfa dalgalarının gevşemişliğini, Teta dalgalarının yaratıcı, belleyici hallerini, delta dalgalarının şifa verici, insanı topraklayan enerjisini aynı anda taşırken bir yandan da Beta dalgalarının dış dünyaya yönelik konsantrasyon ve dış uyumunu da birlikte yaşarlar. Bu arada beyin de boş durmaz. O da kendinde farklı dalga bütünlüklerinin bir arada yaşanmasına olanak sağlayacak yapısal uyumu gerçekleştirir. Bu insanüstülüğe geçiştir. Bütünlenmiş bir beyin. Bütünlenmiş bir algı, bütünlenmiş bir yaşam.

Çok özel bilgiler insanın meditasyondaki gibi şuuru kullanmadan meditatif hale geçmesinin dışında, tam bir şuurlulukla bu halin yaşanabileceği bilgisinin önemini vurgularlar. Bu insanın bilinçli olarak kazandığı bir seyirdir, elde edilmesi daha zor ama kazancı daha büyük olan. Çünkü insandan kendinde değişen ve değişmesi gereken her şeyin bilincinde olması beklenir. İstek bir rahatlığa ulaşmaya değil, değişmeye olmalıdır. Zaman üst şuur akışında yol almadadır ve oradaki rahatlık, huzur, güven duygusu belki de bu gün geniş bir uygulama alanına sahip olan sistemlerden çok daha üsttür; bunu kim bilebilir ki! ...

Aysel ongun 2009

 

 

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap