Yaşamak Güzeldir

 

-5-

YAŞAMAK GÜZELDİR

Kolay değildir bu sözü söyleyebilmek tüm insanlar için, her türlü acıyı yaşarken, ondaki gizi görmek, hissetmek, ona göre davranmak ve şükretmek. Kendilerini değişmez bir biçimde her zaman mutlu hisseden insanlar ya delidir ya veli. Mutlulukla mutsuzluk arasında yaşayanlardaysa sürekli bir gidip gelme vardır iki uç arasında farklı seviyelerde. Bir zaman mutludurlar, sonra bir de bakarsınız ki değişivermişler, her hangi bir nedenin zihinsel, ruhsal, egosal ya da parasal dürtüsüyle. Bu değişimler sadece akıldan geçirme şeklindeyken bile olabilir, geçmişe dönüp enerji kaybederek, hiçbir olanı yaşamadan. O nedenle anda yaşamak önemlidir. Geçmiş tüketicidir yaşanan her ne olursa olsun. Enerji çeker, zaman kaybettirir, insanı gelişim olarak duraklatır. Sürekli geçmişi yaşayanlar, geçmişle hesaplaşma içinde olanlar kendilerini yine şartlar ne olursa olsun sürekli olarak mutsuzluğa mahkûm edenlerdir. Düşündükleri ister şimdi yaşayamadıkları geçmişin mutlulukları olsun, ister zamanında acı verenler, enerji yitimi değişmez. Andan uzaklaştırır kişiyi, kayba sokar zamanda, güçte.

Her insan zaman zaman bu çarkın içine girer, özellikle de kendini bir biçimde yalnız, kendince önemli olan bazı değerleri herhangi bir nedenle kaybetmiş -ki buna sağlık da dâhildir- kıymeti bilinmeyen ya da hiç anlaşılamadığını düşünüp kaderine hayıflandığı zamanlarda. Bu çarktan kısa zamanda kurtulmak da vardır, içinde gittikçe batarak debelenmek de. Olaylar olaylara bağlanır ve sonuçta öfkenin, umutsuzluğun veya özlemin bağlandığı nokta, zihinsel akışı tetikleyen ilk noktayla hiç ilgisi olmayan bir yere varır, gittikçe büyüyerek ve güçlenerek. Kazandığı hiçbir şey yoktur yaşayanın, aksine kaybı vardır. Kimilerine bu acı haz verir, kimilerine öfke. Ruh sağlığı yerinde insanlar gibi dolaşırlar ortada ama söylemlerinde, eylemlerinde, suskunluklarında, yüzlerine akseden gölgelerde gören gözden kaçmayacak takıntılar vardır. Yarattıkları aç kurt durmadan kemirmededir içlerini, anılar, pişmanlıklar, kızgınlıklar, özlemler olarak.

Bu insanın ruhsal güç kaybının ve ego temelli ikiliğinin kesintisiz sergilenen bir gösterisidir de aynı zamanda. Kişi olduğunu değil şartlandırılmışlığını, çevresel takdirde olması gerekeni gücü yettiğince sergiler üzerinde, mutsuzluğuna mutsuzluk katarak. Yaşamın güzelliğinden, onun mutlaka değerlendirilmesi gerektiğinden bahseder ama yaşadıkları bunun tam tersidir çoğu zaman. İnsan kendi içinde riyakârlaşmıştır, belki de bunun için geçmişte bir zamanlar telepatiyle anlaşan insanlar bu özelliklerini yitirip, kişiliklerini sözcüklerin arkasına gizleme durumuna düşmüşlerdir. Sözcükler onun ne hissettiğini, ne yaşadığını, nerelerde gerçek dışı davrandığını her zaman ve her kişiye açık olarak göstermez çünkü.

İnsan ruh varlığıdır ama unutmamalıdır ki insan aynı zamanda bir ego varlığıdır da. Egosuz insan düşünülemez, çünkü dünyasal varoluşun bir gereğidir bu. Egodur insanı deneyime iten. O olmasaydı dual plan da olamazdı. Oysaki bu gün insanın deneyimlemekte olduğu sistem dual sistemin incelikleridir. İnsanın maddeye hükmetmesinin gerektiği bir sistem olarak da ifade edilebilir. İnsanı maddeyle iç içe kılan egodur çünkü.

Yaratan en küçükten en büyüğe kadar her şeyi ince bir düzenle tam olması gibi yaratmıştır. Onda sorgulanacak hiçbir şey yoktur. Sorgulanması gerekenler daha sonra insan zekâsıyla ortaya konulan ve birbiri üstüne büyüyen yanlışlardır. İnsan belli bir değişime ve güce erişmedikçe kontrol edilmesi çok kolay olan bir varlıktır. Bunu insan ötesi varlıklar rahatlıkla yapabilmekte ve bu gün gelişmiş dünya teknolojileri de beyinsel etkilerle bu kontrolü gerçekleştirmededirler. Kurgular gerçek olmadadır, inanmak kolay olmasa da.

Yaşamak tüm bunlara rağmen güzeldir, çünkü yaşamak imkândır ruhumuza armağan edilen. İnsan aslında yaşayan, deneyim yapan ve gelişen bir ruh kıvılcımı olduğuna inanıyorsa eğer, o kıvılcımı ateşe çevirmek için yaşamalıdır. Bu ateş tanrısal aşktır, orada yanmak vardır ama, yeniden doğmak da. Yaşamak bunun için güzeldir; yaşananlar her ne olursa olsun insanı tekâmül seyrinde hızlı veya ağır mutlaka kazanca götürür. Önemli olan yanlışları süratle bir kenara bırakıp, doğruda seyredebilmektir. O zaman pişmanlıklar, umutsuzluklar, bıkkınlıklar ve özlemler bitecek, insan kendini yepyeni bir deneyim alanının içinde bulacaktır anı biraz daha uzun yaşayarak.

Aysel Ongun

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap