Karar Her Zaman Sizindir

 

-3-

KARAR HER ZAMAN SİZİNDİR
EĞER...

İnsan gelişenler karşısında, olay ve durum ne olursa olsun her zaman özgürce seçme, karar verme yetisine sahip olsa da, bu yetiyi çoğunlukla kendi ruhsal ihtiyacı ve isteği doğrultusunda değil, egosunda, dış isteklerin yönlendirmesinde, hatta baskısında, onların dilediği şekilde kullanmaya mecbur hisseder kendini. Mecbur hissetmek insan ruhu üzerinde yıpratıcı bir etki bırakır. Ruhun özgürlüğüne, doğallığına, deneyim edinmesine terstir çünkü.

Ruh kendini ifade etmek ister, bunun için vardır kullandığı, beden denen muhteşem alıcı ve verici mekanizmayla, Dünya denen özgür deneyim alanında. Oysa ki mecburiyet ruhun istediği değildir. Bu nedenle de yaşam yanlışlarla örülür gittikçe ağırlaşarak. Ruhsal sıkıntılar, ruhsal bozukluklar hemen hemen her insanın zaman zaman yaşadığı baskılanmış bulunuş hallerinden kaynaklanır. Ve bu sonunda fizik bedende rahatsızlıklara neden olur. Pek çok fizik rahatsızlığın ardında ruhsal bir inciniş vardır, bir kısmında yanlış kullanım ve bir kısmında da genetik aktarımlar.

Dünya İnsanı bildiğinden öte farklı bir yapıdır. Bir zamanlar çok daha farklı olan bu yapı, insan ırkının büyük ölçüde yapısal olarak değişime uğratılmasından sonra, bir anlamda büyük ego planının kölesi olduktan sonra, ruhu ile olan bağlantıyı büyük ölçüde koparmış ve kısıtlanan bu özgürlükle gelişim seyrine devam etmiştir.

Bu neden böyle olmuştur? Bunun değişik anlatımlarda değişik nedenleri vardır ve bir tanesi yaratılışın varlıksal boyutunun da aynen dünya karmaşamız gibi karmaşa içinde olmasıdır. İyi ve iyiden uzak olanların kendi istedikleri yönde gitme çabaları buna neden olmadadır. Dünya insanı bu nedenle yaratılışında çok şeye muktedir olan DNA yapısını ve ince güçlerinden birçoğunu binlerce yıl önce kaybetmek zorunda kalmış ve bu gün son yüz yılda geçirdiği şuur aşamalarıyla yeniden bazı yetilerini elde etme şansına ulaşmıştır. Bazı bilgiler geçmişte yaşanan bu talihsiz duruma insanın büyük düşüşü der, bazı bilgiler cennetten kovulma. Açıklaması ise, insanın evrensel boyuttaki farklı formlarının ve diğer insan olmayan akıllı yaratıkların insana tahakküm için yaptığıdır. Bu düşüş insan hücre yapısında öyle derin izler bırakmıştır ki insan bu gün, tüm kazandığı şuur gücüne rağmen hala kendi kendinin efendisi olamamıştır.

Bu günün insanından bir tanesini model olarak alırsak ne görebiliriz? Gördüğümüz Yaradan'ın dilediği gibi mi?

Yaradan insanı seçme yani özgürce karar alabilme yönünde açık bırakmıştır. İnsan bu davranışıyla şuurlanma ve gelişimi hak etme yönünde açıktır. İnsana baktığımızdaysa onda özgürce karar alma yetisini kullanabildiğini görebiliyor muyuz. Şüphesiz ki hayır. O hâlâ ruhunun ihtiyacı olanda değil, şartlandırılmışlığının, yanlış yorumlarının, düşünmedeki başarısızlığının, değişime istekli olmamasının ya da büyük ölçüde sorumluluktan uzak kalma isteğinin etkisiyle kararlarını almadadır, hem de çeşitli bahanelerle kendini savunarak. Yanlış yolda olduğunu bilse de bundan kolay kolay vazgeçmez ya da vazgeçemez. Onu engelleyen bir güç vardır çünkü!..

Gerçek özgürlük ruhdadır. Zihinsel, düşünsel, yaptırımsal özgürlük ona hizmet için, onun gitmek ve deneyimlemek istediği yönde olmalıdır. Burada ki ince ve çok önemli hissediş de ruhla ego planı arasındaki sınırı hissedebilmededir. Ego planı insanın geçmişteki büyük düşüşüyle birlikte ona giydirilmiş ve kontrol edilmesini kolaylaştıracak İlahi değil, yaptırımsal bir plandır.

Ego insanın bu gün ulaşmak zorunda olduğu yüksek değerler için önündeki en büyük engeldir. Nedeni insanda var olan gerçek özgürlüğünü kısıtlamasıdır. Bunun için insanlar, değişen sistemsel planlar gereği farklı bir ışıkla uyarılmada ve ego baskısından kurtarılmaya çalışılmaktadır. Şimdi adına "sevgi" dediğimiz ve gerçeğini bilmediğimiz yaratılış formülüyle.

Sevgi bu günkü anlayışımızla özgürlüktür. Sevgi karar verebilme hakkı ve kararlara saygılı olabilme hakkıdır, etki almadan. Bu nedenle sevgi hayrın temel yasasıdır. İnsana düşense, bozulmuş bilgi motiflerinden kurtularak, kendisini bir üst değere taşıyacak olan bilgiye eğilmesi, onu anlaması ve uygulamasıdır.

Özgürce karar verebilirsiniz, var olmak ya da yok olmak için, bu sizin elinizde. Yeter ki,….

Aysel Ongun 11 Kasım 2008

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap