Ölüm ve Farkındalık

 

-12-

Ölüm Ve Farkındalık

Yaşamak güzeldir hemen herkes için. Hayatı boyunca büyük yoksunluklar, sıkıntılar yaşayan insan için bile, zaman zaman şikâyetleri olsa da yaşamak güzeldir. Ölümü anmak istemez, istediğinde bile gizli bir umut taşır daha iyi, daha sağlıklı gönlünce yaşayabilmek için. Ölümden korkar içten içe ve ölüm anlamsız bir biçimde insanın en büyük korkusu olmaya devam eder.

Ölümden neden korkulur? Hatta ondan korkmadığını söyleyenlerde bile bu korku neden vardır? Ölümün nasıl bir şey olduğunu tasavvur edememek meçhulden korkmak mı, töresel ve dinsel bilgilerin etkisiyle mi, yoksa içimizde bir yerin onun ve sonrasının dünya yaşamımıza göre biçimlenen bir şey olduğunu bilmesi mi insanda bu içsel, nedensiz korkuyu yaratır? Ya da belki de en önemlisi dünyadan ayrılmanın, artık onun güzelliğinden faydalanamamanın getirdiği bir korkumudur bu, hani her şeyin bittiğini, yok olacağını düşünerek.

Neden ne olursa olsun genelde herkes ondan korkar, çok azı hariç. Onun gerçek yaşama dönüş olduğunu anımsayan ve o yaşamın varlığının, yani ruhsal yaşamın, Gerçek önündeki tek yaşam olduğunu bilen, bunun için yaşarken gereken çabayı gösteren, gelişen, gerçekten sevmeyi bilen için korku yoktur yürekte. O gidiş zamanını ve gidiş şeklini neredeyse kendi tayin eden müstesna bir varlıktır.

Bu müstesna varlık insan dışı bir varlık mıdır? Şüphesiz ki hayır. O gerçekten insan olabilmiş ve bu gün insanının da olması gereken şeklini almış yücelmiş bir ruhtur. Aydınlanmıştır. Yani yaşamını zamana fütursuzca yaymış olan değil, anı kullanandır. An saf ışıktır; saf bilgidir ve saf sevgidir. Onda, yaşanmış olan hiçbir şeyin gölgesi yoktur, ne kişisel ne toplumsal olarak. Bu nedenle aydınlanmış bir yaşam zihinsel ve egosal gölgelerden kurtulmuş, saf ışıkla parlayan gerçek bir yaşamdır.

Uzunca bir süredir böyle bir yaşamın ilk adımları için yükseliş yokuşunu tırmanan insana çok önemli bilgiler gelmededir, değişik kanallardan değişik frekansların cümlecikleriyle. Her şuur seviyesine hitap vardır, birinden anlayamayan birinden anlayabilir ve gitmesi gereken yöne sapabilir böylece. İsterse tabii. Bilgi kelimelerde bırakılmayıp tatbikata dökülürse eğer.

Bu bilgilerden birisi de geçmişten günümüze büyük bir hızla sarkan "farkındalık" bilgisidir. Yeni keşfedilmiş bir sistem değildir, sadece insanlar arasında yaygınlaşması, içinde bulunduğumuz bu zamanın değerleri arasında mutlak yaşanması gerektiği içindir . Bu ve buna benzer bilgi akışlarının bir nedeni vardır. İnsan yaşadığı bu boyutsal geçiş döneminde ne kadar az fire verirse İlahi Eğitim Sistemleri de o kadar başarılı olacaktır, ışık ve ışıksızlık arasındaki mücadelede. Dünya bu iki gücün, güçlerini ve yeteneklerini insan üzerinden sahnelediği bir gösteri alanıdır. Ruh denenmededir bir yerde, ego tuzağına düşüp değerlerinden uzaklaşacak mı yoksa her şeye rağmen tüm gücünü kullanıp yoluna sapmadan devam edebilecek mi? O denenecek ve üçüncü boyut sınavını başarıyla verecektir ki atlayacağı boyutun değerlerini kullanma iznine sahip olabilsin.

Farkındalık işte bu nedenle önemlidir. Çoğunlukla insan gerçekte olan hiçbir şeyin farkında değildir, egosal farkındalıkların dışında. O da dışa dönük yüzeysel bir farkındalıktır. Oysa ki fark edilmesi gerekenler insanda örtülü bulunan ve onu evrenle birlik içinde tutan değerlerin bilinmesi yönündedir. İçe dönmek. Tümüyle dışa dönük dikkati biraz da içe çevirmek. Oradaki zenginliği hissetmek, gerçek insanın nasıl olması gerektiğini anlamak. Onu ortaya çıkarmak. O ortaya çıktığında dünya bir başka görünecek, yaşam bir başka algılanacak ve insan pek çok korkusunu adım adım arkada bırakacaktır. Bunu daha kolay başarabilmesi için şu zamanda bedeninde pek çok değişime uğramadadır. Bir gün daha hassas taramalarla yapılan deneylerde bu açıkça ortaya çıkacaktır. DNA ‘daki değişimden bahsedilir. Onun değişikliğini karşılayacak beden yapısı uzun zamandır değişime uğramaya başlamıştır bile.

İnsan büyük değişime farkındalığını artırarak daha kolay adapte olabilir. Şaşkınlık ve dolayısıyla ret dönemi yaşamaz. Artık güzelliğini değil, bozulmuşluğunu yaşadığı enerjilere tutunup kalmaz. Bu gün yaşanan karmaşa bundandır.

Bir güç insanı karanlıkta boğmaya çalışırken, bir diğeri ışık içine sokmaya çalışmadadır onu. Farkındalık ışığa çıkmaktır. Orada bulacakları kölelik değil özgürlük olacaktır. Özgürlük ego enerjisinden uzaklaşmak, özgürlük yeni zaman enerjisini karşılamak ve kullanmaktır. Orada ölüm korkusu da olmayacaktır, ölüm diye bir şeyin olmadığını apaçık bilecekleri için.

Aysel Ongun 23 Ekim 2008

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap