İÇİNİZDE misiniz DIŞINIZDA mı?

 

-8-

İÇİNİZDE misiniz DIŞINIZDA mı?

Her zaman, her yerde söylendiğini fark ettiğiniz bir söz vardır. "İçimden geldi, içim istemiyor, içime döndüm, içim böyle diyor" gibi.

Bir iç bağlantısıdır sürer gider. İnsanlar kendilerini ikiye ayırmışlardır sanki içi ve dışı. Ve ilginç olan, içiyle neyi kastettiği, dışıyla neyi kastettiğini kendisinin de bilmediğidir. İnsan kelimeleri bilir ve onlara kendince bir anlam yükler. O yüklediğine göre de kullanır bir biçimde. Bilmez ardındaki gerçek anlamı. Söyler sadece, bilmeyi de istemeden; hatta bazen bildiğinden emin olarak da. Ya ses yapısı hoşuna gitmiştir, ya birinin ona yüklediği anlam, ya kelimenin çok önem verdiği biri tarafından söylenmesi veya moda olması, ya da her hangi bir neden. Genellikle de bulunduğu ortamda çok kullanılır olması, kulak dolması yani. Kullanır durur yerli yersiz, alakalı alakasız. Buna bir örnek de zamanımızda "Altın Çağ"cıların çok kullandığı "Öz" kelimesidir. "Özümden getiriyorum" sözü modadır şimdi, hatta kişiliğe giydirilen, başka insanlara karşı kullanılan bir silah gibidir. "Ben senden farklıyım. Ben özümden getiriyorum. Sen henüz onun farkında bile değilken ben onu kullanabiliyorum" gibi. Özellikle de bu kelime son zamanlarda çoğu spiritüel grubun yöneticisinin dilinden düşmez. Bir sürü cümleciği döker ortaya anlam karmaşası içinde, içinde tutarsızlığı ve tekrarı da barındıran. Anlaşılamaz olmak önemlidir çünkü. Önemli bilgiler kolay kolay anlaşılamaz zırhı içindedir ya. Olmadık yerlerde konuşmaya başlar "özüm konuşmak istiyor" diye bir de açıklama getirerek. Ve birileri gözleri yaşlı dinler onu, birileri içinden gülerek, kimi de ilgisiz aklı başka yerde. Öz nasıl bir özse söyler de söyler, dinleyenlerin havasına aldırmadan. Sever konuşmayı, kendini ortaya koymayı biri nasıl olsa dinliyordur diye.

Bilmek çoğu insana zor gelmiştir. Bilmek araştırmak, çalışmak, anlamak ister. Çaba gerektirir. Oysa ki kelimeyi alıp dile yapıştırıvermek, hatta üzerinden pirim yapmaya çalışmak kolaydır. "Öz" de bunlardan biridir ve sakız olmuştur dile adeta.

"İç ve Öz" gerçekteki anlamının iki ayrı ifadesidir. Üçüncüyü de "Varlık" olarak ifadelendirebiliriz. Varlık kelimesi henüz yaygınlaşmamıştır pek kullanılmaz. Kullanıldığı yerlerde de anlaşılamaz. Bilen izahlar getirir anlamı çevirebildiğince, dinleyen çevirebildiğince anlar, anladığını çevirebildiğince kullanır ve ortaya garip bir izah çıkar gerçeğiyle ilgisi olmayan. Bu her zaman böyle olagelmiştir. Binlerce yıldır.

Şimdi içinde bulunduğumuz bu şuurlanma çağında önemli olan insanın aracılar etkisinde kalmadan bilgiyi kendi şuur gücüyle açabilmesi ve gerçeği anlayabilmesidir. İnsan bu nedenle şuurlanmalıdır. Tek gerçeğin çeşnilendirilmiş anlamı birleştirilebilmeli ve bilinmesi öngörülen anlam yerini bulmalıdır. İç-dış, şuur ve zaman eleledir bu yolda güzel günlere ulaşabilmek için. Ve bu arada bilinecekler öylesine çoktur ki!..

Bir yerden başlamalı insan, toplum bilincinden ayrılabilmek için. Orada, o şimdi yaşanamayan safhada gerçeğin özgürlüğü, sadeliği ve dinginliği var çünkü.

Aysel Ongun 19 Eylül 2008

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap