Tanrı'nın Tezahür Ettiği Yer Sevgi-Denge-Şifa

 


-1-

TANRI'nın TEZAHÜR ETTİĞİ YER
SEVGİ – DENGE - ŞİFA

O' vardır, O' bir'dir, O' her şeye kadirdir. O' her şeyin yaratıcısıdır ve O' her şeyi öylesine bir nizam içinde yürütür ki, hiçbir şey bir diğerinin işini bozamaz. Her şey olması gerekende kesintisiz yürür. Çünkü O' yaratılışın gerçekleşmesi ve devamında bugün şifa dediğimiz ilksel güce değişmeyen yer vermiştir.

Şifa esasın işleyişidir. Bu nedenle bu gün sınırlı hissedişlerle anlatılmaya çalışılan şifa gerçek şifanın insan algısında yer eden çok önemsiz bir bölümüdür. İlksel şifa gücünü ne anlamaya nede anlatmaya gücümüz yeter, ama öyle hissedişler vardır ki onu bir nebze de olsa bilinen şifanın çok ötelerinde aramaya götürür insanı. Bu bir hayal gibi gelse de, tıpkı bir zamanlar hayal gibi gelenlerin bu gün gerçekliğini yaşarken hissedilenler gibi, bir gün bu da küçük de olsa gerçekliğe dönüşebilir.

Önemli olan Dünya insanına izin verilen anlayış ve kullanış gücünün yaşanmasıdır. Bilgi bu gücün anlaşılması ve gerçekten kullanılabilmesi için gereklidir. Bilgi bir araçtır. Kullanılır ve yeni bir araca taşır insanı. Sonsuzdur. Çünkü O' hiçbir zaman bilinmeyecek olana aittir. Bizler kısıtlı bilgilerimiz ve şuurluluğumuzla o gücü kullanmaya çalışırken kendimize has yöntemler geliştirir, onları dener, sonuçlarına göre başarılı olur veya olamayız. Bu gün ortada olan ve pek çok taraftarı olan sayısız yöntem bu şekilde geçmişten günümüze taşınmış, yeni bilgilerle de desteklenerek kendine yer edinmeye başlamıştır. İnsan fizik ve ruh sağlığı bu ilksel gücün çok küçük bir bölümünden yararlanır, çünkü ancak onu anlayabilecek ve kullanabilecek durumdadır.

İnsan için beden her şeydir. O bedeniyle özdeşleşme gafletine uğramış ve esas öz noktasından uzaklaşmıştır. Buna rağmen beden fizik ortam için gerçekten çok önemlidir. Onun sağlıklı olması, bütünlüğünü sorunsuz muhafaza etmesi esasın kendini ifadesi yönünden önemlidir. Esas tekdir, değişmezdir ve insanın anlayabilmesi için görünüşte kendini parçalara ayırmıştır. İnsan böylece çokluktan tekliğe doğru bir gelişim içinde olacaktır. Bu çoklukta başta anlaşılması gerekenlerde sevgi vardır, denge vardır, şifa vardır. Bunların üçü insan bilincinde mutlak açıklığa kavuşmalı ve tanımlanabilmelidir. Bu tanım, kabul ve yaşam kişiye Yaratıcısını hissettirecek ve o his ile biliş insanı farklı bir boyuta çekecektir.

Gerçek insan enerji boyutundadır. Biz ise o enerjinin dünyada farklı boyuta indirgenmiş parçalarıyız. Amacımız gerçekliğimizin hizmetinde olmaktır yani, enerji boyutunda yaratılan ve gelişmesi öngörüldüğü için farklı etaplarla eğitilen insanın dünyada ki gelişimine hizmet etmektir. Bizler gerçek insanın parçaları olduğumuz için özde aynıyız, bütünlüğümüz gerçek insanla birleştiğimizde sağlanacak ve kozmik akışta ki yerini alacaktır. İnsan ancak o zaman tanrısal bir oluşumun parçası olduğunu anlayacaktır. Çünkü enerji boyutundaki insan tanrı olmaya aday bir oluşumdur.

Evrende bütünlüğe ulaşmış her oluşum bir tanrıdır. Ve O', tanrıların çok üstünde, hiçbir şekilde tanımlanamaz olarak varlığını sürdürmededir kozmik oyunun yaratıcısı olarak.

Tanrılık evrensel yasalarda bir mertebenin adıdır. Tıpkı dünya işleyişindeki azizlik, erenlik ve benzerleri gibi. Tanrılığın üstündeki adlandırmaları değil bilmek tahmin bile edemeyiz. Ve bütünlük önce o mertebeye ulaşmak için önemlidir.

Yaratılış, gerçekliğinde enerji boyutunda varedilmiş ve sonra çeşnilendirilerek bizlerce görünenler-bilinenler ve görünmeyenler-bilinmeyenler olarak zamansızlıktan zamana yayılmıştır. Bir gün bilecektir insan gerçeğini ve adım adım bu yolu aşmadadır bilinmeyen yıllardır. Yolunuz açıktır sevgili okur. Yeter ki araya engel koyma.

Aysel Ongun 8 Eylül 2008

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap