Bedensel Şifacılık

 

 



Baştan beri insanın serüveninde gerçekleşen her adım insanın bilgisinde olmasına rağmen, onları açık biçimde okuma yetisine sahip olamadığımız için, bizler yakın zaman bilgileriyle yetinmek zorunda kalıyoruz.

Diyebilirsiniz ki, baştan beri olanlardan bize ne. Hepsi geçmişte kalmış. Biz şimdiyi anlamalı, şimdiyi yaşamalıyız. Bu bir bakış açısına göre doğrudur. Ama zaman bilgileriyle şekillendirilen şimdi bakışı, insanın iç bilgisiyle birleşmediğinde olumsuzluklar baş gösterir ve kişi zaman bilgisini de kullanamaz olur.

Düşünmeyi, tahayyül etmeyi bilemeyen insan eksik insandır. Buradaki tahayyül, sıradan avare hayaller değildir. Bu gün insan bir parça gelişmişse eğer bunun temelinde düşünmeyi ve tahayyül etmeyi bilen insanların insanlığa taşıdıkları bilgiler ve o bilgilerin eyleme geçmiş sonuçları yatar.

Bedensel şifacılık da bu gün nasıl başladığı bilinmeyen gerçeklerden biri. İnsana bu gün sahip olduğu her temel bilgi üst frekanslarca bir biçimde öğretilerek mi gerçekleşti! Bu akla en yakın olan yol. Ve Bedensel şifacılık da aynı yolu mu izledi?

Bilimsel onay görmüş ilk insanı düşünerek yola çıkalım. Aklın devreye ilk defa sokulduğu çağları. İnsan hayvandan biraz farklı. Yine de avlanarak yaşamını sürdürüyor. Bazı meyveleri ve otları da yiyor. Konuşamıyor ama hissediyor. Sıcağı, soğuğu, bedensel acıyı ve acının geçmesini. Savunma içgüdüsü hakim. Hayvansal toplumun bir parçası. Sonra düşünme yetisi devreye giriyor. Aklını fark ediyor ve kullanmaya başlıyor. Aklın ve düşüncenin kullanılmaya başlanmasıyla programında baştan beri olan sezgi devreye giriyor. Üst frekanslar sezgi yoluyla onu yönlendireceklerdir çünkü.

Açık ortamda basit barınaklarda yaşayan insanın her türlü dış tehlikeye açık olması kaçınılmaz. Mağarada bile yaşıyor olsa orada da ondan başka yaşayanlar olabilir. İnsan yaşamak için avlanmak zorundadır ve bu sırada içinde bulunduğu tehlike daha da çoktur. Avcılar diğerlerine göre tehlikeye, yaralanmaya, sakatlanmaya daha yakındır. Böyle bir durumda çok az da olsa aklı, düşüncesi, sezgisi olan insan ne yapar; çareler arar içinde bulunduğu şartlarda. Bir kesiği onarması gerektiğini anlar zaman içinde. Ayağına batan ve kendisini rahatsız eden bir şeyi çıkarmayı. Hayvanlarla çarpışırken aldığı darbeleri geçirmek ister. Avladıklarını yerken ilk anatomi dersini alır. Ve ilk operatörlük de böyle başlar.

Kadınlar ve avcı olmayanlar doğaya daha yakındırlar. Bitkilerle arkadaştırlar. Yiyebileceklerini deneyerek tanırlar ve bir gün birileri içinden yükselen duygularla onlardan iyileşme için faydalanabileceklerini sezer. Yaralara yapraklar bastırılır. Ve ilk şamanlar böylece büyük ölçüde kadınlardan olmak üzere ortaya çıkar.

Kadının doğurganlığı ve şifacılığı onu kutsallaştırır. O erkeğin yapamadığı bir şeyi yapabilmekte ve yine o otlardan yaptıklarıyla ölmek üzere olanları geri döndürebilmededir. Bu çok uzun yıllar sürecek "ana erkil" toplumun ilk temellerini atar. Şamanların daha sonraları şifada köklere yönelmeleri, ateşi bulmaları ve kap yapabilmeleri, yine üst frekans yardımlarıyla gerçekleşir. Şamanlar ilk ilaç yapımcılarıdır.

Bedensel şifacılık o günden bu güne çok yol almıştır. Şimdi insanlar hastalığın da şifasının da süptil bedenlerden başladığını bilmektedir. Doğu bilgelerinin ve yerli kavimlerin çok yıllar önce bildiklerinin bu gün revaçta olması da insanlık adına ilginç bir noktadır.

Aysel Ongun Ağustos 2008

Şifa bölümündeki diğer içeriklere aşağıdaki konu başlıklarına tıklayarak kolayca ulaşabilirsiniz...
 

Fahire Öztekin Arşivinden
İncelikli Beslenme
Bitkilerle Şifa
Şifalı Bitkiler 1
Şifalı Bitkiler 2
Şifalı Bitkiler 3
Besinler ve Evren Gücü
Şifa Sevgidedir
Her Telden Şifa Teknikleri
Geleceğin Şifacısı
Varedenle Varedilenin Sonsuz Dansı Şifa
Bedensel Şifacılık

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap