Yeryüzünün değişik yerlerinde uygulanmış olan ve bu gün de onların üzerine yeni açılımlarla ortaya çıkan pek çok şifa tekniği var. Bunlara her telden şifa teknikleri diyebiliriz. Esasta tek gücün akışına yol verme olarak alınsa da, teknik olarak farklılıkları onlara şifa akışında farklılık sağlıyor mu bilinmez. Ama şifa endüstrisi öylesine bir gelişim içindeki, o akışa giydireceğiniz her hangi bir fiziksel uygulama biçimi, yeni bir isimle insanlar arasında süratle yer bulabiliyor. Kitaplar yazılıyor, kurslar düzenleniyor, konferanslar veriliyor ve kişi şifanın tek yönteminin o olduğuna şartlandırılıyor. Bazıları öylesine inanıyor ki, o inancı kendince bir şey yaparak elde etse yine şifalanacağını asla düşünemiyor.

Bu tekniklerin çoğunun geliştiricisi doktorlar; kaynaklarıysa büyük ölçüde uzak doğu.

Şifa bu denli farklı yöntemlerle bedene çekilebiliyorsa ve buna sık sık yenileri ekleniyorsa, yöntem öğrenmeye ne gerek var. Yüceliğe dönün, tüm safiyetiniz ve güçlü isteğinizle dileyin ve bekleyin. Vazgeçmeyin isteğinizden. Hücrelerinize mi komut verirsiniz, çeşitli beden hareketlerimi yaparsınız. Biyoenerjinizi mi kullanırsınız, bedeninizin her hangi bir yerini mi uyarırsınız, müzik, ses, renk, nefes mi ne isterseniz size yardımcı, yoksa dua mı olur güvendiğiniz. Doğayı imgeleyin, suyun gücünden faydalanın, dört elementi kullanın, sevdiğiniz şeyleri düşünün, bedeninizle ve zihninizle sulh yapın ve inanın Tanrının sizi yalnız bırakmayacağına.

Her gün aynı yöntemi kullanmanıza gerek yok, çünkü siz her gün aynı insan değilsiniz. O gün ne geliyorsa içinizden safiyetinizi ve isteğinizi kaybetmeden onu dileyin ve uygulayın. Derler ki "kırk gün ne dilersen o olur" Burada dileğin önemi çok açık bir biçimde vurgulanıyor. Dileği güçle yinelemek ve o gün ne yapmak istiyorsanız yapmak.

Bir gün "reiki yapacağım" diyebilirsiniz, ertesi gün ses şifası, sonra şakraların üzerinde düzenleme, başka bir gün ruh gücü daveti ve aklınıza ne gelir neyi isterseniz. Siz yeter ki şifayı istemeye ve onu hak etmeye devam edin. Bir biçimde size yardım ulaşacaktır doğrudan enerji veya aracılı enerji olarak.

Şifa gücü her yerde arayanlara ulaşmak için hazırdır. Önemli olan gerçekten istemeyi bilmektir. Her telden şifa teknikleriyse insana ruh haline ve ikna ediliş gücüne göre seçim imkânı sağlar. Ve aynı şeyi sürekli yapmak istek gücünü zayıflatır, sonunda da vazgeçme noktasına getirir.

Kişi enerjiyi hissetmeyi ve onu tüm varlığına yönlendirmeyi başardığında yaptığı ne olursa olsun şifalanacaktır.

Beslenmenizi değiştirin, doğal gıdaya ve doğal hayata dönün. Her gün beş öğün meyve sebze yiyin, günde 200 gram eti veya balığı eksik etmeyin hayatınızdan. Süt, yoğurt, peynir, kuru yemişler eksik olmasın. Baklagiller de. Havası temiz yerlerde oturun, tatilinizi mutlaka yapın, yani hayatınızı saygıdeğer otoritelere göre yeni baştan düzenleyin, olanaklarınız elveriyorsa tabii. Her gün bir saat yürüyüşü ve sporu da ihmal etmeyin, sizi stresten uzak tutacaktır. Ha bir de sakın kilo alıp yağlanmayın, çünkü zayıflamak için kullanacaklarınız hazırlanmış ve sizin tüketiminizi bekliyor.

Kaç insan bu çarkın içinde devinmededir bilinmez. Hele dünyanın bu halinde. Açlık, yoksulluk kol gezerken ülkemde beslenme listeleri düzenlemek, ekmek peyniri bulamayanlara et, süt, yumurta önermek hangi mantığa sığar. Bir de çeşitli sporlar. Bu yoksulluğu çekmeyen insanlar da var tabii. Mutlu azınlıklar. Onlar spa'larda, en lüks hastanelerde şifalanıyorlar. Taş terapisi, aroma terapisi, masaj gibi tekniklerle. Peki yoksulun şifalanma hakkı yok mu? Elbette var. Peynir ekmek de yese, ruhunu karartmadan aydınlık tutabiliyorsa, hiçbir şifa tekniğine değinmeden, saf isteğiyle şifaya ulaşabilir. Ve bu tüm insanlık için geçerlidir.

Saf istek nedir, nasıl ulaşılır o da ayrı bir konu. Kimi uzun eğitimlerden sonra başarabilir, kimi doğuştan öyledir, kimi kısa zamanda başarabilir. Ama istenince, değişince ulaşılamayacak şey yoktur Tanrı iznini vermişse eğer.

Saf istek her telden şifanın da üstünde değerli bir bulunuş halinin gönülden akışıdır yaratanına. Saf istek sevginin ve teslimiyetin gücüyle donanmıştır. Öylesine saftır ki hiçbir engelle karşılaşmadan cevap gelir dileyene. Hem de anın da.

Bir gün insanlık yöntem dışı bu yöntemle kendi şifasının yaratıcısı olacaktır. Ve bu belki de çok yakın bir gelecekte gerçekleşecektir, her şeyin değiştiği o zamanda.

Aysel Ongun 07.11. 2008