İncelikli Beslenme

 

İNCELİKLİ BESLENME

 

 

Aşağıda okuyacağınız bilgiler bir sistemin 1970 lerde doğru beslenme adına indirdiği bilgilerden Fahire Öztekin tarafından derlenmiş ve bu güne taşınmıştır. Denenmiş ve doğruluğu yaşanmıştır. Yazı orijinalinden aynen kopyalanmıştır.

KAHVALTI

Sabah kahvaltıları tümüyle bir şartlanmanın kullanımı olmadan isteğe ve acıkmaya bağlı olmalıdır. Bu ihtiyaç hissedilmediği takdirde kahvaltı yapmayınız. İçinizde istek uyandığında kahvaltı zamanı gelmiş demektir.

Meyve veya meyve suları, güne başlarken en büyük enerjiniz ve gıda kaynağınızdır. Bunu asla ihmal etmeyiniz, ancak şişe içindeki veya konserve halindeki meyve suları hiçbir surette içilmemelidir. Meyveler taze seçilmeli ve fazla durmuş olmamalıdır. Zamanla anlayacağınız üzere bazı meyveler durmakla faydalı özelliklerinden kaybederler ve hatta zehir özelliğine dönüşürler. Kuvvetli bir konsantrasyon size vücuda fayda vermeyecek gıdaları hissettirecektir.

Güne başlarken midenizi sarkıtacak hamur, taze ekmek içi ve buna benzer hazmı güç gıdaların alınması iyi değildir. Hafif sertleşmiş, besin değeri yüksek ekmekle kızartılmış ekmekler en iyi gıdanızdır. Fazla sert şeylerin de alınması doğru olmaz kahvaltıda.

Meyve suyu, hafif kızartılmış ekmek ve kahvaltı gıdalarının hazırlanma ve durma süreleri çok önemli olup, bu işlemlerin 40 dakikayı asla aşmaması lazımdır. Bu işlemleri kolaylaştıracak cihaz ve aletlerin bulunması ihtiyaçtır. Soğuk dolap, pres veya su çıkartıcı aletler gibi. Kızartma için basit fakat randımanlı aparey ve bilumum kahvaltı malzemesinin sıhhi saklandığı kutunun çok kolay bir tarzda sofraya gelebilecek şekilde hazır bulunması lazımdır.

Kahvaltı yataktan kalkar kalkmaz yenmemelidir. Hiç değilse kalktıktan sonra bir saat geçmiş olması tavsiye edilir. Akşam yemeğini yedikten sonra da 3 saatlik bir zaman geçmiş olmalıdır yatmak için.

Kahvaltı yiyecek ve içeceklerimiz.

Pastörize süt günün gıdasıdır. Ancak tedarik edebileceğiniz yağlı sütleri fazla bekletmeden ve ılık olarak içiniz. Sütün evvela kaynaması zaruridir. Şeker üzerine düşüneceğiniz bir durum yoksa, mümkün mertebe şekerli içmeniz yerinde olur.

Çay taze olmalıdır. Acı çay içmeyiniz. Süt ve çayı tercih etmeyenler yumuşak içecekler alabilirler. Kışın yarım bardak suyun üzerine portakal mandalina gibi meyvelerin suyundan az şekerle karıştırıp içecek yapabilirler. Hem faydalı hem de yerinde bir gıda olur. Keza kant ismi verdiğimiz limonla yapılanı da özellikle tavsiye edilebilir. Suni içeceklere yer vermeyiniz. Ancak mecbur bulunduğunuz zamanlarda ender olmak kaydıyla içecek olarak kullanabilirsiniz.

Sabah çorbaları da önemli bir yer işgal etmektedir. Ancak özel bir adet ve alışkanlığın olmaması halinde diğer yiyeceklerin ve sıhhatin bozulmaması uygundur. Vücut sabahları oldukça hafif, akşamları ise büyük ölçüde hafif ve düzenli bir yemek ister. Bu hal sadece yemekten rahatsız olmanızdan değil, vücudun doğal ihtiyacı olarak belirir. Sinirsel gerginlikler olmaz, çarpıntı, üşüme, ağırlık sıkıntı belirtileri ortaya çıkmaz. Vücut genellikle az yemek veya çok yemeğe göre bir alışkanlık taşır. Aşırı yiyen doymak bilmez, az yiyen çok çabuk doyar. Bu alışkanlıkla elde edilen bir seviyedir ki, bu durumu idare etmek ve normalini vücuda göre tayin bizlere düşer.

Peynir, zeytin, bal, tereyağı, yumurta, meyve, bazı sebzeler mevsimine göre, kızarmış ekmek kahvaltımızın başta gelen yiyecekleridir. Peynir yağlıca olup, mümkün mertebe üzerinde gözenekler bulunmalıdır. Peyniri soğukta saklayıp dışarıdaki hava ile teması önleyiniz. Uzun süre kalacaksa, kaynatılıp soğutulmuş su içine koyup üzerine limon sıkarak buzdolabında saklayınız. Buna uyulduğunda peynir epeyce uzun bir süre sıhhi kalmış olur. Su peynirin yüzüne çıkmalıdır.

Zeytinin iyisi, yarım yağı alınmış ve etli olup üst zarı ince ve sapı düşmemiş olanıdır. Yiyecekler arasındaki dengeyi bulur. Arzu edildiği kadar alınabildiği halde tuz oranı dolayısıyla fazla alınmamalıdır. Çekirdeği çok küçük, kendisi orta görünümde ve lezzeti genizde burukluk veya acılık vermeyen zeytin yararlıdır.

Tereyağı sürekli olarak alınabilir. Safını ve iyisini temin etmeliyiz. Ancak belirli bir miktarın dışında alınmasında fayda bulunmayacaktır. Göz ve gönül olarak dengeleyiniz. Diğer yağları da kullanabilirsiniz. Hayvani yağların vücut için zararlı olabileceği ender, fakat gerçek olan yerlerde bu tip yağlar besleyici olabilir.

Bal bir tatlı kaşığını asla geçmemek şartıyla baş gıdadır. Ancak her aldığınız zamanın yarısı kadar buna ara vermeniz yerinde olur. Bal sofrada olmadığı vakit miktarı çorba kaşığını geçmeyecek ölçüde her sofra için reçel yenilebilir. Ancak bu, içten gelen bir istek üzerine alınmalıdır. Aksi halde yararı olmaz.

Yumurta ne çiğ ne de pişmiş olsun. Öyle bir seviyede bulundurunuz ki, akı parça beyazlaşmaya henüz geçmiş bulunsun. Hiçbir vakit bu vaziyetteki yumurtayı ani soğumaya terk etmeyiniz. Yumurta iki veya üç günde bir taneden fazla alınmamalıdır. Haftalık kahvaltı listesi yapılmalıdır. Buna göre listenin birinde yumurta üç günde bir ise, diğer listede iki günde bir olsun.

Ekmek olarak iki ile dört dilim normaldir. Bunu taşmayın ve aşağı inmeyin.

Buraya kadar verilenler almamızda ve bilmemizde faydalı olan noktaları kapsamaktadır. Hem sabah hem de diğer sofralarımızda yeri gelmişken dikkat etmemiz gereken önemli bir noktayı hatırlatmak isterim. Buna mutlaka uymalıyız, sıhhatimizin korunması yönünden: Tatlı, acı, ekşi, tuzlu. Bunlar birer kutuptur. Dördünün midede birleşmesi çok zararlıdır. Tatlı ve acı rahatsızlık verir. Ekşi ve tuzlu huzursuzluk yaratır. Besin sindirilmesi sırasında karşıt bazı grupların belirli bazı besinlerle zehir etkisi bile yapacağı unutulmamalıdır. Mümkün mertebe bir tanesi veya yakın gruplar tercih edilmelidir. Örneğin ekşicenin yanında az tuzlu, az acının yanında tatlıca. Tatlıcanın yanında tuzlu ile acının, yanındaki ekşi değerlerin bozulmasına yol açacağından gıdalarımızı uygun tarzda ayarlamamız gerekmektedir.

Kahvaltımızda bulunabilecek besinlerimiz tabii öz yiyecekler olmalıdır. Ne kadar besin değerleri yararlı ve hazmı kolaysa, o derece yerinde olur alınmaları.

Yaz aylarının en çok yararlı meyvesi üzümdür. Dilediğimiz ölçüde yiyebiliriz. Sıhhat ve zindelik verir. Yanında incir hariç, elma, armut gibi meyvelerle kahvaltımızı tamamlayabiliriz.

Bütün yiyeceklerin ayrı bir yeri, lezzeti ve değeri vardır. Buna uyabilmek sıhhatli bir kahvaltının yerine gelmesini sağlayacaktır. En kuvveti gıda bal, peynir ve yumurta olmaktadır. Bunların sofranızdan, hiç değilse birinden biri eksik bulunmamalıdır. Zeytinin çeşitleri tercih edilebilir. Özellikle yeşil zeytinin bir çeşidi besleyicilik yönünden daha fazladır. Unutmayalım ki, fazla besin çeşidi yalnız kahvaltıda değil, yemekte de vücuda zarardır. Bunun için söylediklerimiz birer çeşni olarak verilmiştir. Siz meyvelerden bir tanesini, peynir, zeytin ve tatlının bir çeşidini ve ekmeğin de az ve faydalısını seçerseniz, vücudunuzun sabah kalorisini sağlamış bulunursunuz. Unutmayınız ki, ihtiyaç hissedip yediğinizden doymadan kalkmak sıhhate en uygundur. İçecek oranının midede aşırı bulunması pek yararlı olmaz. Bunun için meyvenin fazla alınmasının neticesi içeceğe daha az yer verilmelidir.

Tuz oranı alabilme yönünden yalnızca sabah fazla olabilir. Onun dışında akşam kahvaltı ediliyorsa nispeten daha az tuzlu tercih edilmelidir. Bu nokta ayrıca önemlidir. Yeri gelince tekrar değineceğiz.

Öğle ve akşam yemekleri için gerekli ve önemli yerleri de şöyle sıralayalım. Bilumum sebzeler, bir kısmı çiğ veya az haşlanmış, güzel hale sokulmuş lezzetlerde, sizlerin buluşlarına terk edilmiştir. Hepsiz sonsuz fayda olmaktadır vücudunuza.

Her zaman limon şifa kaynağıdır, ancak çok ekşi bir limonun mideye direkt gitmesini önleyiniz. Limon suyunu fazla bekletmeyiniz.

Maydanoz, dereotu, tere gibi yeşillikleri sofranızın tamamlayıcısı ve süsü kabul ediniz. Akşam yemeğinizde çok dikkatli olunuz. Yemeği müteakip 3 saat geçmeden yatmayınız. Fazla su içerek yemeklerinizde, midenizi lüzumsuz yorulmaya terk etmeyiniz.

Tok karnına banyo ve aşırı sıcağa girmeyiniz. Isı olarak fazla sıcaktan kaçınınız. Ancak üşütmeyecek seviyeyi bulunuz.

Bu kısa açıklamalardan sonra beslenmede önde gelen esas, hayatınızı devam ettirebilmektir. Ancak arızasız ve sağlıklı bir şekilde yaşayabilmek için bünyemize uymayan, bize dokunan şeyleri yemek, yaşımıza ve bünyemize göre ve harcayacağımız enerjiye göre gıda almak zorundayız; bize ağır gelen gelenleri hafifletmek; bilhassa belli bir hacimden fazlasını almamak, yani sofradan doymadan kalkmak. Ancak bu aç kalkmak değildir. İrade ve kanaat etmek sağlığımıza açılan yolun anahtarıdır. Bu anahtarı yerinde kullanmak sanattır. Bir atasözündeki gerçek anlaşılmalı. “insan yemediği ile demediğinden zarar görmez.”

Sağlıklı beslenme için bazı esasları bilmek ve onları günlük yemekleri hazırlarken göz önünde tutmak gerekir. Unutulmamalıdır ki, mide de kalp gibi fazla yorulmaması gereken önemli bir organımızdır. Onu gördüğünden de ayrı tutmamak gerekir. Ancak aşırı isteğini de irade ile yenmelidir. Her ne kadar can boğazdan geliyorsa da, sağlığın da boğazdan gittiği unutulmamalı. Bütün rahatsızlıklar usulsüz ve yanlış yiyeceklerden oluşur. Miktarı iyi tayin edilemeyen bir öğünün zararını bütün organlar karşılamaya çalışır. Ayrıca zihnen kapalılık bir takım yiyeceklerin uygun tarzda alınamayışlarındandır. Örneğin tansiyonun inip çıkması, açlık ödemi ve bilgisizce yapılan tek yönlü bir perhizin mide ve 12 parmak ülserine yol açtığı gibi.

***

Sağlıklı bir beslenmeye karar verip kahvaltılarımızda uyguladığımız esaslardan sonra şimdi günümüzün sağlıklı, hareketli ve mutlu geçmesinde önemi ve katkısı büyük olan diğer öğünlerimiz için göz önünde tutmakta fayda olacak esasları sıralayalım. Elbet ki herkes bu bilgileri kendi bünyesine, isteğine ve de alışkanlıklarına göre olduğu kadar, düşüncelerine, uygulamadaki deneylerine ve inandığı bilgilere göre dengeleyecektir. Çünkü herkesin kendine özgü bir beden yapısı ve bünyesi vardır. Kimse birbirinin aynısı değildir. Genelde denilir ki: “Yediğiniz yiyeceklerin bilincinde olunuz.” Hangi gıdalar hangi vitaminleri içerirler, bu genel bir bilgi olarak bilinmelidir. Ayrıca hangi miktardan sonrasının değer bakımından bir şey ifade etmeyeceğini de öğreniniz ve bütün bunlarda iradeli olunuz. Yerken, alırken ve verirken bu şarttır. Bir kere her hangi bir sebepten kazara veya emrivaki ile rahatsızlanmışsanız, o besinlerin normal olmayan karışımından dolayı sizde yaptığı rahatsızlığı görmeye bakınız. Hangi besin bir diğeri ile o durumu yaratmış olabilir ve böylece o iki besini birlikte yemeyin veya üçüncü bir besinin sizi o rahatsızlığa sevk eden durumunu anlayıp, onu ayrı yiyin. Bazı şeyler vardır ki, onu tecrübeyle bulursunuz.

35 yaşından yukarı kimselerin uyması gereken bir husus da, hamurun çiğ kaldığı veya su ile tekrar midede belli bir oranda büyüyecek olan yemeklerde çok dikkatli olunması. Belli bir göz ölçüsünü kendiniz için tayin ediniz. Hatta kuvvetli bir iradeyle kati olarak yemeyebilirsiniz de. Tabii ve taze yiyecekler her yaşta, özel rahatsızlıkları olanların haricinde en faydalısıdır. Gıda uygulamalarının tedrici bir azaltma ve özleştirme ile ele alınacağını biliniz. Gıdalarına dikkat eden bir kimse nefsi ile mücadelededir. İstenmeyen durumlarda gıdanın yeri o derece büyüktür ki, oruç ayında alacağınız hayırlı yöndeki uygulamalarınızı tüm sene boyunca tutabilirsiniz. Aç kalmayan nefsini tanıyamaz. Açlık bir ölçüye kadar sıhhatliliktir ancak bu, hiçbir şey yememek şeklinde anlaşılmasın. Açlık, doymamaktır aslında. Doymadan kalkmak ve huzurlu kalabilmektir..Mideniz şişsin, büyüyüp de civarını rahatsız etsin diye bir yapı da değildir. O aslında kendine göre bir görevi karşılamaktadır. Bunu hissetmeniz mümkündür. Bir çanta bile bir hacmi almak üzere yapılır. Hiçbir vakit onun sınırlarını zorlayamayız. Daima bildirilenin aşağısında, azında almak zorundayız. Bunu itiyat haline getirmek sağlığımız içindir.

Mevsim sebzeleri ve meyvelerine gözü kapalı olmayınız. Her mevsim yemeği ayrı olacağından mevsimin gıda bakımından değerini veriniz. Porsiyonlarınızı az tutunuz. Eğer bir çeşit yiyorsanız pek tabii daha fazlasını alacaksınız. Lakin belli bir hacmi gözünüz ve gönlünüzle geliştirip elhamdülillah bu bana yeter diyerek kanaat etmesini, geriye çekilebilmesini irade gücünüzle elde edebilirsiniz. Bilir misiniz yetinmek, kanaat etmek de büyük bir meziyet olduğu gibi, bir kap daha yemektir.

Sofralarınızın eski düzende kurulması sakıncalıdır, örneğin: Çorba, tahıl yemekleri ve arkasından pilav, börek grubu, hoşaf bol bol su. Bu tipik bir misaldir ve bu çeşit beslenmeden kaçınmanız için bir örnektir. Bilhassa yaşlılar pirinç pilavı ve hamur işi yemekler, makarna, asla tavsiye edilmiyor. Bazı gıdaların yanında ona uygun düşmeyecek diğer şeylerin de alınması sağlık açısından uygun değildir. Ekşili bir yemeğin üzerine aniden yenen bir tatlı o zaman zarfında yemiş olduğunuz en besleyici ve faydalı sebzelerin bile bütün şifa tesirlerini ortadan kaldırdığı gibi vücudumuzda istenmeyen durumlara yol açabilir. Bu durumların sık sık olduğu zamanlarda veya kimseler için besinlerini alırlarken buna dikkat göstermelerinin bazı uzuvlarını zamanla kazanacakları yanlış çalışma temposu bakımından özellikle tavsiye edilir. Bu şekilde organsal rahatsızlıklar kolaylıkla ortaya çıkabilir. Hatta bu durumlara aldırmayıp devam eden ve bundan şikayetçi olmadığını hisseden kimseler de bir yönde kendilerini teselli etmektedirler, deniliyor. Oysa yiyeceklerin bünye üzerinde öyle bir rolü vardır ki, bunu normal bir sıhhat anlayabilir.

Bir örnek daha verelim.: Akşam 18.30 yemek yenilmişse, ondan sonraki bir beraberlikte ekşi ya da acı ikramları reddediniz. Çok az yemiş, içecek ve belki de bir dilim ekmek büyüklüğünden fazla olmayan sade bir yiyecek alınabilir, sırf ortama katılmış olmak için. Ekşi ve acı kısa zaman içinde peş peşe yenilebilir. Şu husus biliniyor ki, ekşi evvela tatlıya çevrilir midede. Mide dışında tersi olduğu gözlenmiştir. Bu bünyemizdeki bir özelliktir. Bu bakımdan tatlıya dönüşürken tekrar bir ekşinin alınması hatadır. Ekşi tatlıyla muamele olurken belli yaklaşımlarda ve sürelerde meydana getirilen yapı bir çeşit ara maddedir. Bu maddenin bozulmasına ya da tekrar değiştirilmesine meydan verilmemelidir. Vücut için zarar bundandır. Ayrıca yapacağınız bir besin bozulması da bundan olur, çünkü bir çeşit canlı mekanizmadır bir safhadan bir safhaya geçen; maya tabir edilen teknikte olduğu gibi.

Yemeklerden sonra husule gelen şu türlü hallerde dikkatli olmak gerekir: Midede kazınma, ekşime, guruldama, hıçkırık, nefes kesikliği, yanma, aşırı üşüme, ağırlık ve bu gibi benzer özel olarak hissedilebilecek nice belirtiler, şahsa bir şeyin ifadesidir, ikazıdır. Yediğiniz yemeği biliniz. Düşünce olarak neyi yediğinizi belleyiniz. Hangi gıdanın böyle bir duruma yol açtığını hissedici olunuz ve ona göre yiyecek tespit ediniz deniliyor.

Yaz aylarında salata yemekleri tercih ediniz. Bir örnek verelim: Tam buğday bir gün kadar suda kalır daha sonra haşlanır. Üzerine rendelenmiş havuç, ince dilinmiş salatalık ve soğan ilave edilir. Üzerine biraz likit yağ ve baş gıdalarınızdan maydanoz ilave edilebilir. Gereği kadar tuz ve bolca limon sıkılır. Bir miktar bekletilir iyice çeksin diye. Üzerine çekirdekleri çıkartılmış zeytin de ilave edilebilir. Taze fasulye ve bazı taze sebzelerden de aynı şekilde salata yemekler yapılabilir. Haşlarken az su kullanmaya bakınız. Artan suyu atmayıp sofrada su yerine içebilirsiniz.

Haşlanmış buğday buzdolabında 3-5 gün kalabilir. Bu da yemek hazırlama vakti bakımından çalışan kimseler için bir avantajdır. Haşlanmış buğday, kuru üzüm, fıstık, fındık, ceviz karıştırılıp ayrıca üzerine süt ilave edilerek kahvaltıda da yenilebilir. Bunu mevsimine göre rendelenmiş elma, küçük küçük kesilmiş şeftali, erik, mandalina, portakal ile süslemek kahvaltıya ayrı bir çeşni kazandırır. Ancak kuru yemiş bakımından fazla ağırlaştırılmamalıdır. Sebzeler ağırlık ve karışıklık getirmez. Ayrıca bulguru da salata yemek olarak hazırlamak, pilavdan daha hafif bir yemek şeklidir. Patlıcan közlemesi, yoğurt, sarımsak, ceviz karışımı ile yapılan salata yemek de faydalıdır, ancak patlıcanı yakmamak şartıyla. Bir de sofradaki diğer yiyeceklerle uyumlu olmasını da unutmamalı.

Tabiatın bize bahşettiği en güzel armağan sebzelerdir. Onlarda her türlü vitamin ve besin kalorisi vardır.

Hayvani yağlar ve etler umumiyetle zihin sistemi üzerinde etkin bir rol oynarlar. Ayrıca vücut için sağlıklı olmayan bir şişmanlama, yağlanma verirler. Yararınca ve yerince alınmayan bütün gıdalar fayda getirmezler.

Yoğurdun vücut için değeri büyüktür. Birçok zehirlenmelere ve hazım üzerinde şifa dağıtmaya hazırlanan bir kuvvettir. Ayrıca faydalı bir sinir sitemi hazırlar kişiye. Yumuşaklık ve kararlılık verir. Bilhassa yaşlılara çok faydalıdır genellikle boş mideye büyük bir ilaçtır. Hatta yemeklerde, meyve gibi belirli bir zaman sonra alınırsa ve bazı yiyeceklerin yanında beraberce yenilirse daha faydalı olur. Yoğurdun faydası iki yönden oluşur: Sindirimi kolaylaştırır ve de gıdanın yararlı olmasında etkendir. Yoğurt yağlılarla yenilebilir. Ekşimemiş yoğurdun tatlı ile de arası iyidir. Yoğurt yedikten belli bir zaman geçmedikten sonra su içmekten kaçınmalıdır. Aksi halde midedeki karışımı esnasında yoğurt içinde meydana gelen gazları çıkarma uygundur. Böyle olmadığında bir takım hazımsızlık ve faydaya olmayan mide kazınmaları olur. Genellikle yoğurt şifa vericidir ve bir zamanlar sakinlik ve huzur ilacı olarak bilinirdi. Sütle beraberde alınmamalıdır, çünkü sütün yararsız hale geçmesine sebep olur. Yoğurt başlı başına bir gıdadır. Ekşimemiş ve koyuluğu orta kıvamda olanları uygundur.

Yaşlılıkta süt ve yoğurt serbesttir ve son derece faydalı besinlerdir. Yağlı yemeklerden her zaman yaşlılar kaçınmalıdırlar, özellikle yağlı etlerden. Arada çok ender ve çok az yenilebilir. Et konusunda 4 bacaklılardan 2 bacaklılar biraz daha faydalıdır. Yine de tavuk eti için seyrek olmak üzere faydalı kısımlarının çok az yenmesinde hayır vardır. Tavuk etinin doku olarak sıkı bulunan yerleri daha çok faydalıdır, örneğin göğüs eti.

Tuzun, yiyecek ve içeceklerin lezzetine halel getirmeyecek kadar az kullanılmasına dikkat edilmelidir. Zira fazla tuzun zehire kadar giden etkisi, az tuzun da halsizlik ve güçsüzlük üzerine olan etkisi unutulmamalıdır.

Tatlı ihtiyacı yemekten 2 veya 2,5 saat sonra mümkün olmalıdır. Çünkü bu zamanda yenen tatlı artık sindirilmeye çok yakın olmuş diğer besinlere fazlaca etki edemez. Tatlı olarak aşure de faydalıdır. Rahatlıkla yenilebilir. Ancak diğer yiyecekler özellikle öyle seçilmelidir ki, o gün aşureyi yemeye geçiş olsun.

Meyvelere gelince, pek tabii yemeklerden bir miktar sonra ve sabah aç karnına yenirse faydası çok olur. Kavun yemeklerle birlikte yenmemeli. Ancak 2 saat sonra alınması faydalıdır. Üzerine de su içilmemelidir. Gerekirse yarım bardak alınabilir. Aşırı soğuk ve dolapta buzlanmış kavun zararlıdır.

Su her zaman iyi bir içecektir. Ancak yemeğe yakın içmemeye dikkat etmelidir. Yemek arasında da az alınmalı. Yemeğin bir veya birbuçuk saat sonrasına kadar da ancak susuzluğu giderecek kadar alınabilir. Ondan sonrası ve yemek aralarındaki süreler elbet ki vücudun suyu kabulüne en uygun devrelerdir.

Bütün bu hususlara uyulduğu takdirde hem rahat etmiş hem de birçok şikâyetler baş ağrılarına kadar düzelecektir.

Turşulara gelince, asit bakımından ağız içinde fazlasıyla bir tesir gösteren her nevi turşu tadımlık alınmalıdır ve bu zaman zarfında tatlı ve acılı şeyler alınmamalıdır. Ekşilerden limon ve sirke daima faydalıdır.

Çorbalar sabah da olmak kaydıyla her öğünde yer alabilir; ancak fazla yağlı olmamak kaydıyla. Nebati yağlardan yapılması tavsiye edilir.

Balık dolu mideye yenmemelidir. Keza sindirim bakımından ve muhteviyat itibariyle midenin yanılmasına sebep olacak gıdalarla birlikte alınmamalıdır. Taze olmasına dikkat edilmelidir. Bayat balığı yememek daha iyidir. Pişmiş veya pişmemiş balığı evlerde de bekletmek iyi değildir. Hele karışık balık yemeklerinde zehir etkisi olan bazı gıdalar ortaya çıkar; özellikle patates karışık olduğu zaman balık yemeğine beklemişini tercih etmeyiniz. Balık yeneceği günler birçok gıdalar kesilmelidir. Balık yemekleri sade olmalıdır. Ancak yeşillik ve salata aşırı balık yağlarını da düzene sokacağından faydalıdır. Balıktan sonra helva yemek gerekiyorsa, midede bir tatlı ve ekşi dengesi diye bir husus bulunduğunu unutmamalıyız. Şöyle ki: Bir kapta az miktarda şeker eritilir. Çok az bir nispet. Bu sıkılmış limon üzerine ilave edilir. Bu aynı zamanda bir ilaçtır. Dolayısıyla aşırı ekşinin keskinliğini keser. Bu dereceyi iyi tayin etmek, deneyerek bulunur. Buna dengeleme denir. Hem mideyi zararlı etkilerden korur hem de arkadan alınacak az miktardaki helvayla bağdaşır. Bu dengeleme ihmal edilmemelidir. Nispetler önemlidir. Biraz tatlısı iyi olacağı gibi, azı da kâfi olmayabilir.

İyi orandaki bir limonata en güzel yemek üstü içeceğidir. Safı tabii. Yemekten bir saat sonra alınır. Kabuklarından kıyılarak içine bırakılır. Başka metotlar da kullanılabilir. Dolayısıyla limon kokusu güzel bir hava verir insanın içine. Varsa biraz kıyılmış nane yaprağı da ilave edilebilir. Karışımların dışarıda yapılıp dengelendiği sıvıların mide içinde hazmı daha kolay olur.

 27 Aralık 2009 Aysel Ongun

Şifa bölümündeki diğer içeriklere aşağıdaki konu başlıklarına tıklayarak kolayca ulaşabilirsiniz...
 

Fahire Öztekin Arşivinden
İncelikli Beslenme
Bitkilerle Şifa
Şifalı Bitkiler 1
Şifalı Bitkiler 2
Şifalı Bitkiler 3
Besinler ve Evren Gücü
Şifa Sevgidedir
Her Telden Şifa Teknikleri
Geleceğin Şifacısı
Varedenle Varedilenin Sonsuz Dansı Şifa
Bedensel Şifacılık

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap