Celselerden Parçalar III

 


Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz kopyalanamaz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

emeğe saygı lütfen

Aysel Ongun

Celselerden Parçalar III

***

40

Dünyanızdaki işleriniz sizler için mühimdir. Biliyorsunuz ki bu gün vazifenize gitmediğinizde veya evde yapılacak işinizi yapmadığınızda daha sonraki durumunuz düşünülmektedir sizce. Aynı şekilde bunlara inandığınız kadar, bunlar için çabaladığınız kadar, bura işleri diye düşündüğünüz, oysa aslı dünyadaki göreviniz olan yolunuzda benimsediğiniz an, o zaman muaffak olacaksınız bu yolda. Bunun için ayırım yoktur, olmamalıdır. Olması demek, maddi ortamdaki işleriniz kadar, inancınızın ve çalışmanızın bulunmamasına delâlet eder.

Önem tanımak dünya işlerinize değil, önce insan olarak yapmanız gerekenlere olmalıdır. Bunları görüp, inanıp ve de tatbik ettiğiniz zaman göreceksiniz ki, diğer işleriniz buna rahatça uyabilecek ve o zaman esasın bunda olduğunu anlayacaksınız. Fakat bizim sizden beklediğimiz, önce her iki işinde ki, - eğer ayırım yapıyorsanız- yapılması lazım geldiğine, olduğuna inanmak olacaktır. Düşününüz ilk basamakta bu gelir. Daha sonra demiş olduğum adımı atabilirsiniz ancak. Aksi halde, inanç olmazken, o işi önde tutmak diye de bir şey olamaz.

Doğruda ve iyide olmak O’nun lûtfuna ermektir. Bu çok geniş bir anlamdır. İstenildiği şekilde doğruda ve iyide olursanız, O’nun sizler için istediği kulluk görevini yapmış olursunuz ki, birçok hususlarda tekâmülünüz mümkün olan belli bir üst seviyeye kadar yükselebilir ve hatta bazı hallerde, insanüstü bir durumda bulunursunuz. Daha da ileride varoluşunuzun gerçek sebebini bunda bulacağınızdan eminiz. Ve onu tercih ettiğiniz an, O’nun izniyle şimdiki durumunuzdan ve halinizden çok farklı bir durumda bulunacaksınız. 

Siz bulduklarınızı perçinleyiniz. Bulamadıklarınızıysa en mantıklı şekilde kabul etmeye bakınız. Unutmayınız ki bu gün yanlış dahi kabul etseniz, tereddüt ve noksanlığa nazaran daha hayırdır. Çünkü gerçeği gördüğünüz an, kendi düşüncenizin ne kadar yanlış olduğunu anlamanız ve bundan hissenizi almanız en büyük lûtuftur sizler için. Oysa tereddüt ve inanmamazlık bir yerde insanı hayırsıza uydurur.

Gerçekler bir anlık düşünceyle anlaşılamazlar. Bilerek ve anlayarak gidildiğinde bazı kavramlar doğar. Bunlar ışıktır sizler için. Ne var ki kulların hükmü-peşin de bulunmalarından dolayı, bazı gerçek olarak gördükleriniz de ters gelir bir anda. İşte Rabbim sizi esirgesin bu tür hüküm vermenizden. Ve o zaman gerçekler üzerine adeta bir perde çekeriz. Oysa perde varsa perdeyi kaldırmanız gerekiyor. Bunu ise mantık yapar. Mantık en büyük kudrettir insanlar için. Aynen bir pusuladır.

Bazen sizin başarı diye bildikleriniz aslında başarı değildir. Hem de onlar size zarar veren bir takım iyiden uzak hususlarda olabilir. Gerçek başarı O’nun Yolunda ve O’nun izniyle mümkündür. Her şeyi ancak doğruda yapabilirsiniz. O’nun yolu ışıklı olan yoldur. Yolda olmak doğruda olmakla mümkündür. Çok iyi düşünün, düşüncenizdir size yol gösterecek olan. Nefisten mutlak kurtulmanız gerekir. O insana iyi bir arkadaş değildir. O’nun yolundan hissettirmeden saptıran o dur. O, içinizden çıkan, size karşı cephe alan ve sizi geri bırakmak isteyendir. Ona uymayınız. Siz gönlünüzden, ta içinizden gelen sese kulak veriniz. Çünkü o ses, O’nun her birinizdeki nurudur. İstifade ediniz. İhtiraslardan uzak kalınız. Uygun olan düşünceyle mümkündür. Düşünceniz size doğruyu gösterir. Düşüncenizi seviniz ancak ona kapılmayınız. Bu kapılmak nefse kapılmaktır. Oysa uyanık olmak düşünceyi kullanmaktır.

Gerçeği gerçek edenler, O’nun Yolunda yürüyecek olanlardır. Siz de gerçekten hissenizi alınız. Hissenizi alınız ki, lazım geldiği şekilde dolasınız. Bu dolmak sizi yükseltecektir. Ne ile dolacağınız, neyi boşaltacağınızı biliniz. Yolunuz nurlu, ışığınız O’ndan olsun. O’nun Yüce düzeni adına hepinize selam getirdim. O’nun selamı yolu açık olanlar içindir. Yolu çizilenler O’nun selamından dahi uzaktırlar. Çünkü onlar tekâmülde artık başkaları için bulunanlardır. Bu sözler bütün insanlık içindir. Rabbim hepinizi yolu açıklardan etsin.

***

41

Düşünce bir mekanizmadır, herkeste olan bir mekanizma; kişinin bilgisiyle müşterek çalışan bir mekanizma. Bunun için bilgi beş basamaktan biridir. Yani mekanizmanıza bir çeşit yakıttır bilgi. Bunun için devamlı olarak öğrenmeyi dileyiniz ve öğreniniz, mekanizmanızı en iyi şekilde işletebilmek için. Mekanizmanıza işleyebilmesi için yüksek seviyede bilgi veriniz ki yükselesiniz. Değerli olmayan bilgiler kişiye kazandırmaz.

Çalışmak ve nefis beraber gitmeyen iki husustur. Nefsini tam terbiye edemeyen gerçek çalışmayı yapamaz, her ne kadar dünya gözünüzle sizlere bunun aksi görünse de. Çalışmak, kendinize yaptığınız birtakım faaliyetler değildir. O’nun Rızası için, hayır için yaptığınız çabalardır çalışmak.

***

42

Sizin yolunuz ve yapmanız icap edenler o kadar çeşitlidir ki ve bu çeşitli olanlar o kadar büyük sevapları havidir ki, o hedefleri bu şekilde hayırla kapatmanız, kurban dediğiniz hayvanın sevabından da daha yüksektir

***

43

Hiç şüphe yok ki size ettiğimiz hususlar ve ettiğimiz sözler bir yerde sizlere istenilen yönü kazandırmak için birer imkândır. Bununla sizler düzgün adımlar atacak ve belli bir doğrultuda yol alacaksınız. Önce verilenleri sindirmek isteyiniz ve buna gayret sarfediniz. Daha sonra verileceklere hazır olunuz. Unutmayınız her şey O’nun iznettiği kadar elinizdedir.

Herkesin kendine göre birtakım hayat mesuliyetleri vardır ve bu mesuliyetler bizce malumdur ve sizlere şunu ifade edelim ki, hepinizin belirli devirlerde ve belli miktarda büyük mesuliyetleriniz olacaktır.

Sizler belli bir esasta ve belli bir yönde toplanmadıkça istenilen gibi olamayacaksınız. O’nun yolunda kabul etmek vardır. O’nun yolunda bilgiye sahip olmak ve her şeye rağmen ileri gitmek vardır.

Efendiler, biz gönlünüzden hitap eden gönül diliniz, biz gönülce yapılmasını isteyen gönül dostunuzuz. Şunu bilin ki ifadelerimiz içinizde ferahlıkta bulunmadıkça, sözlerimizin hakiki manası anlaşılamaz.

***

44

 

Sizlere müşkülat çektiğiniz yerlerde yardım edecek ve bulamadığınızı yine biz bulduracağız. Hiç şüphe yok ki burası sizin varmış olduğunuz noktanın çok üstündedir ve O’nun izniyle her şeye kadirdir. Ancak size bahşedilen bir hak vardır ve bu hakka bağlı olarak bir süre mevcuttur. Biliniz ki hepiniz bu sürenin sonuna hazırlanıyorsunuz; yani bir imtihana.

Biliniz ki her hareket ve her olay bir hizmettir tekâmül için ve varılacak olan hedef için. Unutmayın ki bu gün uygun bulmadığınız, tasvip etmediğiniz bir hal de bura tarafından uygun görülmektedir. Zira sizler bir denge içinde bulunuyorsunuz. Bu denge bütün kâinat için bahis konusudur. Bu denge hepiniz için söz konusu. Sizler iyi olanları da iyi değerlendirip, kötü olanlardan da alınacak dersi çıkardığınız vakit göreceksiniz ki sonuç daima iyiye gitmektedir. Bugün yalnız memleketiniz değil, bütün dünya yepyeni bir düşüncenin ve oluşumun yaşayış hali içindedir. Bakınız çevrenize görürsünüz. Her olayda yepyeni bir yön vardır.

Sizler, iyide ve güzelde olmak dileyenler, gerçek manalara, gerçek düşüncelere varmak dileyenler, böyle sizlere gösterilen yolda ilerler ve bizim sözlerimizden ayrılmazsanız, o takdirde gerçeği O’nun size iznettiği kadar görecek olansınız.

Düşünceyle bulunduğunuz noktayı o anda yaşayınız. Eksiğinizi fark ettiğiniz an derhal tamamlayınız. Aksi halde sonraya bırakılan işten hayır gelmez.

Kendini bütün edenler ve O’na sığınanlar, O’nunla yaşayanlar kazanacak olanlardır.

Şunu ifade edeyim ki efendiler, siz önce kendinizi bilip daha sonra burada bulunuşunuzun gayesini bilmesi lazım gelenlerdensiniz. Önce hedefi görünüz. O’ da size bu imkânı veren, size bu gününüzü, varoluşunuzu hazırlayan Tek Olandan. Ve bilin ki bugün nefes alışınız dahi O’nun elinde ve O’nun iradesindedir. Sizler O’nu gerçek duyanlardan olunuz. O’nu her lahza yaşayan ve kendi varlığınızın O’ olmadan hiçbir değeri olmayan ve tek kelime ile bir hiç olduğunu bilenlerden olunuz. Hedefiniz için ne kadar büyük ışık tutarsanız o derece görünüm sağlarsınız; yok eğer bu ışık kibritse veya daha onu da yakamadıysanız, o zaman büyük sorumlusunuz. Vakitlerinizi boş şeylerle geçirmeyiniz. Maddi ağırlıklarınızı bir bir düşünüp onların size faydalarını ve yararlarını iyice kavrayınız. Bunun dışında olanlara fazla ehemmiyet vermeyiniz. Biliniz ki boş işlerle uğraşanlar dünya testilerini dolduramayanlardır.

Sizlerin gayesi gerçeği fark etmektir yakın hedef olarak. Daha sonra O’nun sizler için istediğine uygun bulunmaktır.

***

45

Her gördüğünüz olay, her geçirdiğiniz hadise size ders olsun. Ve onlarda ileriye ait muhakkak surette birkaç noktayı görün. Kendinizi onların size kazandırdığı ile donatın.

***

46

Sevmek güzel şeydir, sevebilmek de öyle. Gönlünüzü güzel etmek size en büyük güzeldir. Biliniz ki sizlerin iyiye ve hayra gitmesi O’nun Rızasına uygun olmakla mümkündür. Bunu biliyorsunuz ve hissetmektesiniz zaten. Lütfen gidişinizi engelleyecek ve size yanlış yolu tercih ettirecek her türlü esas olmayan düşüncelerden kurtulunuz. Şunu bilin ki, bu gün burada yarın bir başka yerde bunlara ihtiyacınız olacaktır hayatınız boyunca.

***

47

B ir çalı misali hepiniz yanacak, kullananla kullanılacak, faydasını düşünende bulacaksınız.

Bir çalı misali siz rüzgârın önünde sürünecek, rüzgâr dinince duracak, durduğunda durduğunuz yere hayrınız dokunacak. Siz unutmayın bunu. Sizi bir gün uzanan el alır da kullanmak isterse seve seve gidin uzanan ele.

Siz, yerinde kullanılmak üzere mevcutsanız ve bilin ki sizi kullanan sizi sevendir, şüpheniz olmasın. Sizi seven, sizi güzellikler içinde yaratan ve size vadedendir o güzel günü.

Bir çalı misali rüzgârın önünde yön bulacak, rüzgârla beraber hız kazanacak ve bulunacağınız yeri alacaksınız.

Siz zenginde olsanız, fakirde bulunsanız unutmayın ki rüzgârın tesirindesiniz. O rüzgâr sizi her iki halinizde de bulur. Rüzgâr size büyük örnektir. Siz ona tabisiniz. Direnemezsiniz. Zira bir çalısınız, çalı parçasısınız.

Bir zaman yeşildiniz, hayır için kurudunuz. Hayır için ısıtacak ve hayır için o yeri kapatacaksınız. Çünkü böyle emredildi.

Siz kuru halinizde yeniden sürmeye alışkın olunuz. Her iki hali de bir kabul ediniz. Unutmayın ki O’nun Yolunda her şey mümkündür. Siz varlığınızı bu yola gönülden koyuyorsanız o takdirde teslimsiniz; inanarak, bilerek, olacağınızdan korkmadan.

Bir çalısınız, bir ateş yakacak sizi bir gün. Yanarken tüten dumanınızda bir başka madde meydana gelecek bu gün bilmediğiniz. O madde sizden sonra olacak için gerek olan ve O’nun istediğidir. Siz o hale gelmekten çekinmeyin. Zira sonunda o hale gelmek mukadderdir.

Siz yolun her türlü meşakkatine göre yola çıkıyorsunuz icabında yoldan dönmemecesine. Unutmayın gideceğiniz yer mühimdir ve gerektir sizler için. Kalanlar için örnek olunuz. Onları da rüzgâra teslim ediniz. Siz bu halinizi, mevcut varlığınızı bir sonraki bulunacağınız durum için hazırlıyorsunuz. Bunu bilensiniz, buna inanan olunuz. Size bu günden söylüyorum, inananlar üstün düzene vasıl olacaklardır, inanmayanlar yazıktır onlara.

Güzel güzellikte daha güzel olur. Güzele, güzel olmayanlar daha fazla hizmet ederler, güzelin güzel bulması için.

İçiniz kötülük kabul etmesin. Kötülük iyilikle yakındır, beraberdir. Ayrı olsaydı eğer kimse itibar etmezdi.

***

48

Bildiğiniz olduğu zamanda susmasını biliniz. Zira her şeyin bir veriş ve alış vakti vardır. Siz bilirken susmasını, dinlerken de icap ettiği şekilde ve yerde konuşmasını biliniz. Bilenler bunu başaranlardır. Bilgi size öndedir. Onu gıda olarak görün ve alın her zaman. Siz gönlünüzden gelen sese kulak verin. Çünkü o ses O’nun sizdeki gücüdür. Onu ancak saf durumunuzda bilebilirsiniz. Siz ona gelmeden, onu yaşamadan çıkaramazsınız içinizden ve iletemezsiniz etrafınıza.

***

49

Bir yer vardı bir gün; güneşten yoksun, rüzgârdan kesik ve insandan uzak. Mana var mıydı? Mana büyüktü. Çünkü o yer bir yere hazırlanmıştı bir olacaklar için. Birliği kabul edenler için. Oradaki rüzgâr, oradaki güneş ve oradaki tabiat onlar için bezenmişti. Biz sizi o yerde bekliyoruz. O yer, bu yerden farklı, bu yerden üstün bir yer. Sizi bir duman götürecek o yere. Bağınız sevgidir. Birbirinizi bağlayarak hep birlikte ulaşacaksınız. Bilin ki birinizin aşağıda bulunması diğerini yükseltemeyecektir. İşte birlik budur. Biz sizden birbirinizle kenetlenmenizi ve ondan rızalı olmanızı istiyoruz. Gönülce. Siz gönlünüzde kendinize ayırdığınız yer kadar ve daha fazlasını birbiriniz için bırakırsanız bu takdirde O’ kabul eder, Rıza eder sizi sevgiye boğar, coşturur sizi. Varoluşunuz. O’nun severek meydana getirdiği sizler yine sevgi ile gidiniz hedefe. Varacağınız yer ülkedir. Beyaz ülkedir. Akzambaklar oradadır. Oranın çiçekleridir. Gönül yolları oraya çıkmalıdır. Siz buranın borcunu ödedikten sonra varacağınız yeri bilen olunuz.

Güzeller, güzel olunuz. Aslınız esasınız odur. Onun esasına uygun açınız. Gülleriniz en güzel olmalı. Yedi renk, yedi ses, yedi güç vermeli. Layık olmak diliyorsanız lütfen adımınızı sıkı ve kuvvetli atınız. Zaman geçirmek zamanı ezmek olur. Esası güzeller, güzellik isteyenler koşun güzele doğru!..

***

50

Bir yerden bir haber geldi bir gün birine. Müjdeledi onu. Müjdeledi en büyük gerçeği. İşte o hazırdı verileni yapmak üzere. Arkaya bakmadan, gelecekten korkmadan başardı görevini. Ve o, düzenin kendisine verdiği büyük hakkı, hak olarak aldı kendine. O verdi sevgisinden. O verdi isteyerek ve O’ müsaade etti kullanmasına ve o onu kullanan oldu. Sessiz olsun ki yeriniz, gönülleriniz bir tek O’nu dinlemeye başlasın. Karanlık olsun ki, gönlünüzün ışığı ile etrafın aydınlığını hissedebilesiniz.

Bir gerçek düşününüz, ulaşılmayacak; her geçen gün bir yeni yol gösterecek. Her geçen gün bir bilmediğinizi size verecek. Siz bu hakikati bilip devamlı arayın. Bulmanın yolu budur. Yolunuz uğraşı ister, didinme ister. Kolayca kazanmak yoktur. Zorluklar sizler içindir, sizin onları yenmeniz içindir.

***

51

O’nun sizler için gösterdiklerine şükredin. Gösterilenlerin size neyi anlattığını ve ne yapmanız gerektiğini çok iyi bilin. Bilmek isteyen öğrenmeye hak kazanandır. Görüyorsunuz ki birçok bildiğiniz şeyin birbiriyle alakası vardır. Birçok şey bir sonraki manayı göstermek için basamaktır. Ve bu gün bulunduğunuz mana yarına bir adımdır. Varılacak ve beklenecek bir sınır yoktur. Bulunamayacak, ihtiyaç ve lüzumlu olan yer ve zaman vardır.

Her şeyin bir kararı vardır. Bunun içinki eksik kalma ve ifrata kaçma gibi iki halde size yakışmaz. Siz, yeteceği de, yetmeyeceği de bilebilmelisiniz. Size O’nun verdiğini görmeniz için ayrı göz, ayrı kulak verdi. Biliniz ki, Tek’e tek olarak, tek yoldan ve yalnız Tek için gidilir.

***

52

Her şeyinizi kendiniz kazanacaksınız ve yalnız kendiniz bulacaksınız. Mucit, kâşif hepsi sizsiniz. Eksik olan eksiğini er geç görecektir. Ancak eksiğini tamamlamaya ihtiyaç duyan ve onu bulmak için önünü açık eden daha tez zamanda görecektir.

Sizler bir tekâmül yarışında ve aynı zamanda gerçek arayışındasınız. Şunu biliniz ki, gerçeği ancak size, hepinizi meydana getiren ve şu anımızı, yani bizi size veren, O Büyük, Büyük Yüce bilir ve yapar. Siz O’nun verdiklerini anlayamazsınız. Ancak idrakınız ölçüsünde hissetmeleriniz bulunabilir. İşte siz bunları esas ederek O’nun Yolunda daha kuvvetli olunuz. Çünkü O’ size “gel” diyor. “ Bana, benim için gelenlere ben açık ederim önlerini, güzel ederim sözlerini” diyor. Eken biçecektir ektiğini. Güzel eken, güzel biçecek. Güzelden uzak eken de güzeli göremeyecektir.

Siz, BİR için var olansınız. Ve O’nun istikametinde gitmek diliyorsanız o takdirde her şeye rağmen gitmek, her şeyi bir tarafa bırakarak O’nun aşkını içinizde duymak, en mühimi en büyük ödeviniz olmalıdır.

Bir düşünce karşınıza çıkınca kendi düşüncenizi elbette kaybetmeyin, onun sahibi olun. Ancak o ters düşüncenin karşınıza çıkmasının sebebi üzerinde muhakkak durun. Burada bir püf nokta vardır ve hatta o noktadır bütün çözüm. Her vardığınız fikir, bulunduğunuz durum size bir şükür kazandırmalı, lakin bu şükrün neticesinde kendinizin değiştirmesi icap eden noktaların da bulunabileceğini düşünerek o tarafı ayrı ve eksik görmeyiniz. Gerçek, sizin dediğiniz tarafta da bulunabilir büyük çapta. Ancak her iki tarafında bir bütünü tamamladığını düşünmek elbette ki gerçeklerin en büyüğü olur.

***

53

Siz bir okuldasınız, bir başka dünya okulu. Bu okul maddi hayatınıza hizmeti değil, esas hayatınıza, manevi hüviyetinize hizmet edecek ve onu kazanacak olan okuldur. İşte bu okulu herkes göremez. Görüp de ayrılanlar da vardır, buna mukabil devam edip bitirenler. Sizler devam edip bitirenlerden olun. Unutmayın ki göreviniz ( her insan dünya ya tekâmülü için gerekli bir görevi yerine getirmek için gelir) son bulduğu zaman anlaşılacaktır gerçek.

Dünyanız yeni bir eğitim ve yeni bir açıya bakış içindedir. Bunu bütün insanlar bilerek veya bilmeyerek ortaya çıkaracaklar ve gerçekte yürüyeceklere yol göstereceklerdir. Bu zamanın yol göstericileri bizleriz. Sizler olacaksınız. Ortaya konanlar olacaklar. Unutmayın hepinizi bekliyoruz. Birbirinize gönül elinizi uzatın, unutmayın ki O’ her şeye kadirdir.

***

54

O’ sizlerin yolunu çizdi, hayır için O’nda olabileceğiniz şekilde. O’ güzel ifade etti sizlere, güzelliği bilesiniz diye. O’ sevgiyi verdi, kullanıp da O’ndan yaratılanların hayrından bulasınız diye. O’ bütün evreni, bütün madde imkânını size bahşetti gerçeği en iyi tanımlamak için.

***

55

Bizim ve buranın konuşmaları, anlayana o kadar açık, anlamayana muammadır. Anlamak demek, yaşamak demektir.

***

56

Bütün olanlar, tezahür bulanlar, planları dahilindeki ve görevleri icabı maksada hizmettir. Eğer bir durum bir şeyin izahını yapıyorsa şu bilinmelidir ki, izah olunmak istenen şey de, henüz bilinen veya bilinmeyen bir şeyin açıklanmasından başka bir şey değildir. Siz bu tümlüğe, bu gerçeğe varmak isteyiniz bu yetecektir. Biliniz ki türlü olaylar daireler şeklinde tekâmül hedefine yardımcı sebeplerdir. Bundan başka bir görevi bahis konusu olamaz.

Bilin ki bilinmeyen fakat anlaşılmak istenen her hedef anlaşılacaktır. Mademki gerçeğin arayıcısı olarak bulunuyorsunuz, bunu sonuna dek götürmek sizin görevinizdir.

***

57

Efendiler, çok çabuk değişiyor günün şartları. Daha birinin neticesini bulmadan bir başkası başlıyor ve onu izlerken belki bir diğeri nihayet bulmak üzere. İşte bu günkü zaman çok yönlüdür. Tekâmül imkânı o fazlalıkta olduğu kadar, göz yumulduğunda o çabuklukta geçer gider. Esas mana, madde ile kazanıldığında ve maddede mana doğduğunda, gerçek sırra ve sonuca ermek mümkün olabilir. Korkunuz kendinizi kaybetmek olmasın. Çünkü kendinizi, kaybettiğiniz yerde bulacaksınız. Şu an esas varlığınızdan uzak yaşıyorsunuz. Bunu bir an hissedeceksiniz ki, o an bir olduğuna göre sonunda o duruma geleceğinizi bildiğiniz anda artık bekleyip durmayınız.

Saflığınızı ve temizliğinizi yitirmeyiniz, aksine katınız. Gereken işte o arınma halinizdir. Unutmayın, hele temizlenme yolunda olanlar için kirlenme acıdır. Siz bütün mukaddesatınızla O’nu yaşayın, O’na verin kendinizi. Göreceksiniz O’ mucizeler yaratacak üzerinizde. Olmayacak bir şey yoktur, yeter ki O’ istesin. O’ dileyene, ihtiyacı olana verdiğine göre de O’nun takdirini kazanmak size düşer.

***

58

Ağırlıktan kurtulunuz. Bir kuş kadar hafif bulununuz. Meseleler sizi usandırmamalı. Siz meseleleri en iyi şekilde sonuçlandırmalısınız.

Gönlünüz O’nun ilhamından, o ilhamsa O’nun Yüce kudretinden sizlere açık olsun. Sizleri gözükmeyen, bilinmeyen bu âlemden, sonunuz için hayırlı olan o noktaya bekliyoruz. Çünkü o nokta kurtuluş noktasıdır. Çünkü o nokta sizlerin bizlerle olduğu gündür.

Sizler arkanıza bakmadan koşanlardan olunuz. Arkaya bakmak tereddüt etmektir ve icabında bir takım şeylerden vazgeçmektir.

1 Mart 2012

Aysel Ongun

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap