Celselerden Parçalar VII

 


Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz kopyalanamaz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

emeğe saygı lütfen

Aysel Ongun

Celselerden Parçalar VII

115

Hayır, Esasa hizmet edenlerin bulundukları seviyedir. Ve hayır, yalnızca O’nun önündeki kulluğunu bilenedir.

 

116

Şunu biliniz ki bizler en büyük gaye için buradayız. Bu gaye hepinizin o yüce gayeye beraber varabilmeniz için düzenlenmiş olup, sürekli hayrınıza çalışmadadır. Bunu ancak verilenlere tam riayetle, onları gönülce değerlendirebilmekle anlayacaksınız. Hedef büyüktür. Sizler o büyüklüğü küçüklüğünüzü bilerek ve zamanın size verdiği yücelikleri gözden kaçırmayarak değerlendireceksiniz. Zaman bellidir ki sizin tekâmülünüz için vardır. İlelebet yaşayacak ve onu müdafaa edecek olan içinizdeki gerçek hüviyetinizdir. Oysa bu gün üstü kapalı birçoklarınızda. Onu şuurla açacaksınız. Sevgiyle yürüyecek, saygıyla karşılayacaksınız. İçinizdeki inanç daima yükselecek, unutmayınız. 

Gönülden konuşanlar verdikleri sözü unutmasınlar. Her şeyin bittiği gün onlara önce ahitlerinden ve söz ettiklerinden bahis olunacak. O güne kendi sözlerini aynı şekliyle duyanlar olarak gelecek olan sizler nedamette ve azapta olmayasınız.

 

117

Sevilenler, bizler birer aracıyız. Sizler hayır mekanizmasındaki kârınızı fazla etmeye bakınız. Yarının ne getireceği bilinmez. O’nun lutfunun neye, ne nispette müsaade edeceğini bilemezsiniz. Bu bakımdan bu günü iliklerinize kadar –tabirinizle- yaşamaya bakınız. Her şey nizamın ahengine ve kanununa uyabilmekle izah kazanır, aydınlık bulur ve sizler gözlerinizi daima ve daima ışığa karşı çeviriniz. Bir an bile arkanızı dönmeyiniz. Görenlerden olunuz, görmeyenlere yol göstericilerden.

Sükûnette, itidalde ilelebet kalmayı bilebilen bir varlık, nefsaniyet mekanizmasının etkilerinden az çok uzaktır. Diğergâmca bulunabilmeyi, her şeye o bir hal içinden gidebilmeyi başarınız.

Sözlerinizin, anlattıklarınızın, başınızdan geçen tüm olayların yönlendiği bir yer vardır. Hiç düşündünüz mü? Efendiler, bunu düşünmek, o bir noktanın değerini vermekle mümkündür. Elinizdeki varlığın değerini biliniz. Kaybedince daha acı gelir. Varken yapınız.

Onun yolu tüm kullarına açıktır. Ancak her kulun mevcut düşüncesi hayır için kullanma yolu ancak O’nun mekanizmasına hizmet etmek isteyenlere açıktır.

 

118

Gerçeği görmekte istekli iseniz, onu görebilmenin ilk şartı kendinizde ona yer vermektir. Her kim ki kendinde bir şeyin gerçekte yerleşmesini istiyorsa, o şeye önem vermeli, vakit ve gönül vermelidir. O iş büyük bir işse, gerçek yolunun katedilmesi ise durum daha da başkadır. Bileceksiniz, sizi Yaratan’ın, size Veren’in sevgisini. Onu bilmezseniz bulamazsınız, bilemezsiniz ve görür de göremezsiniz.

 

120

Bir insanın hayatında Muaffak olabilmesi için dikkat etmesi gereken birkaç şart vardır. Ben bunlara özellikle itina gösterdim. Muaffakiyetimin sırrı bundadır. Oysa beni yakın bilenler, benden söz edenler bu önemli sayılan tarafımı anlamamışlardır. Muaffakiyet, önce yön tayin etmededir. Saniyen o yönde irtifa kaydedip kendi kendini fazla açmamak, yapabileceği sınırı iyi kestirebilmektir. Başarı bu noktada düğüme girer. Düğümse bir kulun yapabileceğinin hangi noktada manevi âlemce desteklenip desteklenmediğinin bilinmesiyle çözülür. Her insanın görev yönü doğrultusunda böyle düğümleri vardır. Bunlara son derece dikkat gösterip çözmek ve çözülen uçlardan ipi takip etmek gerekir. O ip kopmaz, güvendir, yardımdır. İpi iyi tayin ediniz.

Efendiler, insanlar üç şekilde dünyaya gelmişlerdir: Birincisi İnsanı- kâmil, ikincisi insanı-beşer, sonuncusu ise insanı-hayvan. Bu üçü dünyanızda mevcuttur. Çalışmadan alınmak istenen tüm değerler bir hiçtir ve son saydığım sınıf insanların başvuracakları acı yolun kendisidir. Onlar o bir günde huzura bile kabul olunmayabilirler. Durumları yürek yakıcıdır.

Sizde yeşerecek yalnızca gönülden gelenlerdir. Sevilenler, sevgi hepinizin müşterek bahçesi olsun. Oraya ekeceğiniz her tohum sizlerin olduğu kadar sizler gibi tüm olanlara hayır olsun.

 

 

121

Birlik olunuz, birlikte hayırlar vardır. Verilen buyruğu yerine getirmek insan için bir kazançtır. Her şeyin bir vaktinin olduğu bir zamanda, yapılacağın başka bir zamanda yerine getirilse bile değerinin yerini bulmayacağını evvelce belirtmiştik. Esas olan şudur ki: Zamanın icaplarını ve gereklerini yerine getirmek sizde mevcut olan o esas nizamın vücut bulmasına yardımcı olmak ibadetlerin en başta gelenidir.

Secde ediniz. O’nun yeri yücedir. Ta yukarıdadır. Sizin erişemeyeceğiniz yüceliktedir. O’nun yeri, O’nun başı Arş’ın sonundadır. O’nun için son yoktur. Sizin için son bilemediğiniz sınırda kalmaktadır. O’sevgisinden varederken neden güzelden gelenlere kulak tıkarsınız? Sizi yakan onların kullanılmayışları değil mi? O halde pervane ışığı bulurken siz neden o ışığı fark edememedesiniz? Neden yönünüzü, istikametinizi güzele çevirmezsiniz? Sizin için bu saydığımızdan geri durmak kadar acı ne var? Yücelik istersiniz, yücelmek dilersiniz, Yüce Emre uymak istersinizde isteğinizin yerine gelebilmesi için gerekli olan hali neden takınmazsınız? Size her şeyin ölçüsü verildi. Büyüklüğün esas değeri lisanınıza bizzat kendinizin çözebilmesi için ustaca nakşedildi. Nakışı çözesiniz de emanetin bağını çözüvermek içinizden niye gelmez!..

Sizden istediğimiz gerçek sizde olabilmenizdir. Şükrün anahtarı sevgidir. Sevgiyi şükürle açacaksınız. Siz gerçekten siz olmak diliyorsanız ağırlıklarınızdan kurtulunuz. Sizi oyalayan, sizi bir noktada sıkan tüm şeylerinizi kaldırınız üzerlerinizden.

 

 

122

Biliniz, seviniz. Bilgi ile sevgi ilmin iki yarısıdır. Gönlünüzle açılınız. Hedefiniz O’nun diyarıdır. Onun için iyide ve doğruda olarak çalışmayı başaranlardan olunuz. O diyar, gösterilen yoldan gidenlere açıktır. Hedefiniz gösterilenden giderek O’na varmaktır. Gayeniz mukaddestir, layık olunuz.

“Ey Ulu Tanrımız bu günümüzü aratma. Yarınımıza senin gücünle varalım. Bizleri kudretinden yoksun etme. Biliriz ki, Senden bulamadığımız güçte, yarınımız bize yakıcıdır. Esirgeme kuvvetini, dünü gösteren sen, bizi bu güne getiren sen, yarınımızı da hayret Yarabbi. Bildiğimizi İlahi Lutfunla hayrolduğu kadar hatırlamamız, yine dileğimiz senin bildiğin hayrolan yere kadar gidebilmemizdir. Sen bizleri affet, yolumuzu açık et. Allah’ım bilmeden yaptıklarımızı bizden sorma. Yarınımız sizin en büyük yerinizden bize vereceğiniz ihsandadır. Bundan görüp layık olmayı ümit ediyoruz. Yüce Allah’ım göstereceğini bizden alıkoyma. Hamdolsun. Secde ederim.”

Yolun yoluma karşı, ben değil miyim kula karşı?

Etrafım bana karşı, ben etrafa karşı.

Değil miyim Rabbim sana karşı?

Yüzüm yüzüne dönük, sözüm sözüne, kulağım senden dinler, davranışım rızana uygun.

Neyleyim verdiğinden gayrısını, nedeyim vereceğinden ayrısını.

Ben sana sözlüyüm, senden vazgeçmem, çünkü sana karşıyım, sana karşı.

Yakın olmak, dileğine boyun eğmek, o bir yara ki içimde, bir yerde varlığında erimek.

Karşıyım ben karşı, gösterdiğine göz koymuşum, nasıl olmayayım ben sana, yakınlığın duruşumda hep bana karşı.

Uzak değildir, ırak değildir

Büyüklükte hissolunur, küçüklükte görülmez olur….

Daima yüz yüze olun. Arka dönmeyin verdiğine. O’nun ilettiği gibi, karşı karşıya…

 

123

Biz O’nun sevgisinden gelenleriz. Sevgiyle karşılık verene aşk olsun.

Sevgi varoluşunuzun en müessir ve kudsi bir yönüdür. O’nun gücü tüm kâinatın varlığının üzerinde, varlığa sığmaz, akıl almaz yücelikte yer içindedir.

Bizden size inen bu ufacık izah, nice dünyaları sevk ve idare eden O’nun vazifelisinin sorumluluğu altındadır.

Sözlerinizi güzel ediniz, düşüncelerinizi güzel tutunuz. Düşünceleriniz sözlerinize, sözleriniz yaptıklarınıza dönünce güzelden evladınız olur. Bu sizi büyütecektir. Bu size güç verecektir. Bu sizden Yüceye gidecektir. Onu yapınız, O’nun için.

Önünüze çıkan yoldan emin ve güvenli olarak gidiniz. Biliniz ki her şey sizin düşüncenizde ve size verilende mevcuttur. Bunu devamlı bilmek cesarettir. Cesaret O’nun yolunda yürüyenlerin mükâfatıdır. Sizi korkutacak, sizi esas amacınızdan saptıracak hiçbir şey tanımayınız. Sizin borcunuz sizi vareden ve şu anda sizi düşündürten O Yüce’nin kudretinedir. Ona en kıymetli yerinizden bir köşe açınız. Sözü özünüzün sözü olsun.

Sevgi güçtür. Hiç biriniz o gücü kullanmamaktasınız. Oysa kulu sevenin kuvveti içinde ateş yakarken, Yaratanını sevenin aşkı etrafındakileri de yakar. Işıkta yolu bulmaya çalışınız. Yarın karanlık günler bulunabilir. Ve de bulunacaktır.

Biliniz ki, beyazlıkta verilenler beyaza yaraşanlardır. Sesleniniz görerek, duyarak, işiterek seda ediniz. Biliniz ki, inananların inançlarına göre yerleri vardır. O yerler kendilerine teslim edilecektir. Sizler bir düzen içinde bulununuz. Bilini ki düzenlerini bilenlerin buradan verilecek güzellikleri vardır. Ahengi, uyumu ve gönülce kabulü her zaman vazife biliniz.

Sevgiyi bir bütün olarak görünüz. Onda öyle bir taraf mevcuttur ki, nasiple yakın alakalıdır. Sevgi nasibini alanlardan olunuz. Adımınızı atarken O’nun şükrünü ediniz. İşinizi görürken şükürden ayrı durmayınız. Biliniz ki bir gün şükürle doldurduğunuz hayatınızın hediyelerinden bulacaksınız o gün. Yine yerinizden ayrıldığınız ve bedeni olarak ayrı düşeceğiniz dünyanızdan en kârlı alışverişi, kendinizi Yüce Rabbin yolunda, izinde ve izninde tutabildiğiniz süre kadar açıklıkta olacaksınız. Ve o zaman size yeni bir lutfu, yeni bir görevi tevdi edecektir belki de.

Varlığınız O’ndadır. Yönünüz yalnızca O’nadır. Sevgi sizi yaratan güçtür. Sevenler, sevgiyi bilenler iyi anlayacaklardır. Sevgi bağlar, sevgi gördürür. Sevgi insanları birbirine bağlayan, ilimlerini meydana getiren en büyük bağdır. Sevgi sizleri bağlayacak, sevgi sizlere güç verecek ve birliğinizi sağlam bir şekilde ayakta tutacaktır. Onu böyle bilir de gülümsemeyi, yakın konuşmayı sevgi sayarsanız onu anlamamış olmanızdan başka bir ihtimal yoktur. Niçin sevgiden bahsediyorum? Neden sevgiliden geliyorum? Neden sevgi istiyorum sizden bilir misiniz? Sevenler yücedirler. O’nu bilirler, üzülmezler, sıkılmazlar, hallerinden memnundurlar, yaşamaktan sevinç duyarlar. Lakin ölüm anında Yaradanlarını yakın olarak duyacaklardır.

 

124

Karşılaştıkları güçlüklerde sevgiye başvuranlar yerlerinden kalkmışlardır. Kalpleri yükseklere açılmıştır. Gönülleri sevginin kudretinden bulmaktadır. Yücelikten verilen, büyük bulunan her şey sevgiyle karşılanmalıdır. Gönül açılmalıdır. Sevgi, açılan gönülden doğar ve alan gönüle dolar. Bunu güzel belleyiniz ki size verilenin, sevilmeniz için sevgiden verilen olduğunu anlayasınız. Büyüdünüz. İçinizdeki huzuru genişletiniz. Çünkü gücünü kullanmayan insan sevgi bulamaz. O büyük güçtür. Önünü görmek isteyene ışık, yükselmek isteyene aracıdır.

Dün gördüğünüzü bu gün daha güzel görebiliyorsanız sevgiyi yerinde kullanabiliyorsunuzdur.

Sevgi hissedilip verilen bir şeydir, ısmarlama olmaz. Sevgi tadılmadan iletilemez.

 

125 

Sizi zararlıdan, sizi ziyandan ve sizi boşluktan kurtaracak olan O’nun hayırlı adıdır. Her söyleyişte, her tutuşta ve her düşüncenizde O’nun hayırlı adı bulunsun. Zaman bir gün size hayırlı olanı getirecektir şüpheniz olmasın. O gün hayırlıdan tutan gönül yolunu bulacak. O gün O’ndan uzak kalan, hayır yönünden uzak bulunacak. Hak eden olunuz hakkı bulabilmek için. Hak olandan gayrısında bulunmayınız. Sizlerden istenenler yaprak yaprak döküldü önlerinize. Şimdi sizin vazifeniz bunları birleştirmektir.

Akıl düşüncede gelişir, iradede yönlendirilir. Mantık bir yere kadar gereği gösterir, bir yerden sonra gerilemeyi. Sevginiz, doyumsuzluğunuz, verişiniz ve almak isteğiniz vericinize yönlenmediği sürece almanız size göre olmayacaktır. Varlığından veren sizi üstün bir düzenin esrarı içinde hayrı kazanmaya bırakırken, emaneti size vermekle sizi sorumlu kılmıştı. Bugün siz onu birlikte açmakta ödev almış bulunuyorsunuz. Akıl başta iken, aklın ağzı açıkken gönle damlalarından damlatıveriniz. Bu iş birliğini daima yaptırınız. İşte o zaman gözükmeyen gözükecek, duyulmayan duyulacak ve siz, sizde olacaksınız unutmayın. Halinizden memnun olunuz. Verilenlerin Yücelikten seller olduğuna inanınız. Kalplerinizi O’ndan akan sularla yıkayınız. Size kuyu başları, su başları gösterildi. Temizleniniz. Susuz nasıl temizlik olmazsa, ilhamsız gönül temizliği olmaz.

 

126

Güller, dost bahçesinin mis gülleri.

Güller ki yedi mevsimi tanır, güller ki yedi renkte.

Katmerli, beyazdır renkleri.

Kimi goncadır, kimi açılmış.

Bir mevsimde beyaz eder etrafını, eder de gül derler adına.

Halbuki o beyaz güldür, beyazlığı vermektedir.

Nadir güldür.

Kıymeti bilinmezse, yerinde budanmaz.

Diğer renklerin arasında hikmeti anlaşılmazsa, kapanır beyaz gülün çehresi.

Boynunu büker, güneş almaz,

Küçüldükçe küçülür.

Günün birinde, o bahçeden, o nurlu topraktan sürmez olur.

Beyaz gül bunun adı, beyazlığın müjdecisi.

Hikmetle olmuş, üzerinde bir kırçıl ve beyazdan gayri, en ufak bir renk yok.

Ama o beyaz gül artık bir topraktır.

Topraktan yükselen değil…

Yine toprak olmuş sahibini bekler sürebilmek için.

Bir sahip ki onun dilinden, onun varlığından anlasın da “Beyaz Gülüm” desin.

Sevilmek ister, görülmek, bilinmek.

Adına “beyaz Gül” demişler.

Renkli gülün renksizi değildir o.

O beyazlığınla neler ifade etmez ki…

Sevgisinden verenin gücündendir.

Sahibini ve sevenlerini kendine bağlar.

Sevgidir ihtiyacı. Vermektir işi gücü…

Ona verilenler geri döner üzerinden.

Güler, beyaz gül güler artık..

Aldığını veren, vazifesini yapan beyaz güldür.

Gül olunuz, beyaz gül, ak gül olunuz.

Size bakanların sevgisi dolsun.

Siz o sevgiyi verin tekrar.

Dağıtın etrafınıza, beyaz gül misali.

Bulduğunuz, size geleni verin etrafınıza.

İyi değerlendirin beyaz gülü, yaşayın.

Bu yaşamak için anlatıldı size. Yaşayın ki siz de hayatınızı ona benzetin. Hakiki beyaz gülün yalnız beyazdan açtığını, beyazlığını koruduğunu ve onun hikmetli olduğunu bilin bundan böyle.

 

127

Sevgi değerlendirilen bir zamandır. Onda öz bulma, birleştirme, hissetme ve gönül duyarlılığı vardır. Sevince dikkat sarf olmadan, güzel bir duygu izinde maksat görülür. Bilgiler yine bazı bilgilerin tamamlayıcısıdır, devamı ve özlüsüdür. Bilgilerinizi başıboş bırakmayınız. Onlar kontrolsuz vahşi hayvan gibi olurlar. Onları size bahşedilen iradenizin kontrolu altında bulundurunuz. Böylece zararını önlemiş olursunuz. İnsan olarak kendine hakimiyet dünya borcudur. Bu kontrolu kendinde yapamayan kimseler her an dünya hakkından sorumlu olurlar. Neyi niçin bırakmanız gerektiğini, nerede neyi yapmanız icap ettiğini mevcut bulunan muhakeme gücünüzle, mantığınız ve aklınızla çözmeye ve bir yerde kendinizi güzele götürmeye hak kazanınız.

 

128

Gözlerinizin gördüğü, kulaklarınızın duyduğu ne varsa hep O’ndandır. Benim dediğiniz, bende var dediğiniz, uyduğunuz, uymadığınız ne olursa o ancak O’ndan nasip olandır. Size verilenler O’nun yarattığı, halk ettiği muazzam mekanizmasının bir zerresidir. Elinizde mana olarak kalacak, sizin kendi kelimelerinizden kurulmuş bu nakiller bir yerde sizlere yol gösterici olurken, diğer bir tarafta da mevcut şifanızı sizde daim kılacak en ulvi tesirlerdir. Yüce Rabbin lutfu sonsuzdur. Dileyen kul, O’ndan dilediğini almaya layıktır. Yeter ki kulluğunu bilip istemesini bilsin. Ve hele ihtiyacı olanı, hayırla kullanacağı yeri bilebilsin.

İyi dilek yerini bulur.

Güzel söz sahibinindir.

Bir güzel bir güzelden ancak bir güzel söz bekler.

O bir güzel söz, güzelin tek ihtiyacıdır.

Yeter ki güzel, güzelden güzel bulsun.

 

129

Bizim sizlere ilettiklerimiz O’nun iradesinden, gücünden olandır. O’ Şanından, sevdiğinden ve ihtişamından verdi. O’nun gücü her şeye yeterlidir. Alışınız o en yüksek, en büyük güçten olsun. Nizamın, ahengin ve selametin başı O’dur. Siz bunu anlamak için verilene uymaya, güzel içinde bulunmaya hak kazanınız.

O’nun mutlak dediği olur. O’ nasip ettiği ile bunu göstermeye, size izaha yalnız bu yolu seçti. O da inanç yolu üzerinde ve sevgiyle gidilecek yerdedir.

Mananın hizmeti başkadır. Onun kapısı ağzınızdır. Yeri düşünceniz, yolu da gönlünüzdür. Ancak O’ size bir hayırlı hizmeti sürdürebilmeniz için can verdi. Yani işittiklerinizle gördüklerinizi de ekledi. Hayrı hayırda olabilmek için değil, O’nun rızası üstünde olmak için karşılayınız. Bu ikisi farklıdır. İlki bir eşikse, ikincisi bir ikinci eşiktir yolunuza.

Buyruk sadece gönül için verilir. Değerlendirmesi oraca yapılır. Ancak beş duyunuz bunun kullanılabilmesi için sadece bir yardımcıdır.

Temiz olmak en azından düşünceyi beyazlatmaktır. Gönül saflığını ancak davranışındaki teklikte bulur. Bu bakımdan ona itibar ediniz.

 

130

O’nu seviniz, yaşayınız ve olunuz O’nda. O’ ifade edilmeyendir, ifadesi mümkün olmayan. Duyulmak ister, anlaşılmak ve O’nu ancak kendiniz son derece hafif ve hatta yok hissedeceğiniz halinizde bilmeye başlarsınız. O hal tüyler kadar hafif ve yumuşak, fakat dünya kadar ağırdır.

Hakkın yolu bir oluştadır. Varoluşta bu hikmet size öğretildi. Ve siz bu halinizde o varoluşun gerektirdiği hali alınız. Sizden beklenen şimdilik ve sadece budur. 

 

131

Efendiler, güzellik her şeyden evvel güzel olabilmeyi başarabilme sanatıdır. Güzel güzelden aldığını bilir ve onu vermekle huzur içindedir. Bu ödevinden vazgeçmez. Aksine ödev şeklini ve sahasını genişletmekte çaba gösterir. Güzellik kendine dönebilmekte ve aradığı esasların şuurunda hareket edebilmektir. Ancak her zaman bilir ki En Güzel Olan daima verecek ve O’nun yolunda o güzelliğin çizgisinde bulunacaktır. Ben daha evvelde olduğu gibi güzel olanı daima önde tuttum. Şimdi de düzen olarak bunu bu şekilde sürdürmekteyiz. Burası kalabalıktır, tahmininizin çok üstünde olarak. Ancak bu kalabalık sizin tahmin ettiğiniz gibi birçokluk olmayıp aslında yolunu bulmuşların, huzuru kavramışların ve kısacası bir takım basamakları çıkıp yine gördükleri birtakım basamakları çıkmak isteyenlerin yeridir.

Bizler kendimizi gerçek manada tanıttığımız gün size evvelce bildirilen günde olacağız. Bütün hazırlamalarımız, gayretlerimiz ve umudumuz o zamanadır. Çünkü o zaman sizler birçok inançlar kazanmış, yeni yeni şuurlara ermiş ve her şeyden önemlisi bulunduğunuz düzenin değerini bilip, görevini ifa eden olmuş olacaksınız. İşte o gün beyaz bir gündür. Mutluluk o günde ve o hali alanların üzerine olacaktır. Dünya kurtuluşunuz o zamanda mümkün olacaktır. Bizler derken, sizlerin yarınları olarak, sizleri böyle güzel, böyle mutlu bir zamana çağırıyoruz.

 

132

 

Tek bildiğim varlığından konuşurum, ondan kuvvet bulur, emrinde olurum. Kullarının bir amaçla toplandığı o yerden sana yalvarırız.

“Senin için, rızanda olmak için kulluğumuzu bilmede olmak diliyoruz. Sen bizleri kendimize vazife olmayan fuzuli işlerden, nefsimizin eziyetinden, boşuna zaman harcamaktan koru Ya Rabbim. Senin rızanda biz gibi olan kul kardeşlerimize yardımımız dokunmak, onları görmek ve lutfunla, Senin verdiğinle şifa olmak diliyoruz. Bunun için beraberiz ve buradayız. Gücümüzü hayırlı, yolumuzu aydınlık ve vazifemizi dilediğince ver. Her gün sana dönmeyi vazife ediyoruz. Senin verdiğine boyun eğiyoruz. Senden geleni emir kabul ediyoruz. Sen bize beyaz yolu göster Ya Rabbim.”

Yegâne beklediğimiz yalnız Senin Rızandır Allah.

İnançların güzeline gidiniz. Gücünüzün yettiğinde olunuz. İddialı değil, bulduğunuzu sindiriniz. Şükrünüzü ediniz. Ondaki hikmeti görüp izah ediniz. Her gördüğünüz büyüklükte secdenizi unutmayınız. Her düşündüğünüz güzellikte kalbinizi O’nun ferahından doldurunuz.

Şüphesiz her şeyde bir hayır vardır. Ancak hayırlardan hayırlıyı beğenen ve onu başarıyla uygulayan daha da hayırlıdır. O’ hayır pazarına çıkmış kulunu sever, yardım da eder. Yeter ki hayrın en üstününü tercih edebilsin. Bilsin ki en zor kazanılan en üstün olanıdır.

İnsan tecrübe kazanan bir varlıktır. Tecrübeleri güzele yöneldikçe, güzelden aldıkça, güzel tecrübelere yol alır.

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap