Celselerden Parçalar VIII

 


Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz kopyalanamaz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

emeğe saygı lütfen

Aysel Ongun

Celselerden Parçalar VIII

133

Dünyaya oturmaya, zevk ve sefa içinde bulunmaya ve de koşuşup didinmeye gelmediniz. Mutlak ki yaşamınızın anlamını çözmeye ve gerektireceği şekilde bulunmaya geldiniz. Rahat oturmanın zevki içinde olan, rahat düşünmenin zevkine varamayacaktır. Kendini bir yerde unutamayan kişi bu âleme, esas varlığına dönüş yapamayacaktır. Demek ki her birinizin buraya bakar gözü, açık kulağı, beyaz gönlü olmalıdır. Anlayabilmek, büyük değerlere yüce anlamlara erişebilmek öyle bir hali gerektirecektir.

O’nun, esas planını size verdiğinde kul pek az şey değiştirir. Lakin kul isterse mukadder planını O’nun müsaadesi tahtında değiştirebilir. Bu ona açıktır. Lakin yalnız O’nun bildiği ve kulundan beklediği, O’nun istediği olmalıdır. Kul varabilmelidir, anlayabilmeli ve vermesi gereken o noktayı tam bir teslimiyetle sunabilmelidir.

 

134

Yüce Dostum buyururlar. “İnsanları sıhhatli kılan ve sıhhat içinde yaşamalarını temin eden onların aktif düşünceleridir.” Derler. Şifada en önemli hususlardan biri düşüncenizi inancınızla atbaşı götürebilmenizdir. Ne zamanki bu yerine gelir, o zaman ruh sıhhatli bir ahenk içinde kalabilir.

 

135

Bilgileri yerinde ve zamanında değerlendirerek şuur kazanınız. Şuur düşünceyle elde edilen ve fakat kişinin düşüncesine yardımcı büyük bir faktördür. Şuura varan bir varlık bulunduğu şuurdan haberdar olacağı için o şuurun gerektirdiğini yapar. Aşağı inmez, üstünü bilmez. İşte sizler şuur kazanırsanız bu güzel yolun güzellikleri içinde yer kazanmış olursunuz.

 

 

136 

Şunu biliniz ki, müspete yaptıklarınızda da açık olduğunuz kadar, müspetten ayrı kaldığınız ve bilmeden iyi olmayana hizmet ettiğiniz yerlerde de fark edene kadar serbestsiniz. Ancak fark ettikten sonra olacak serbestiyet sizi vicdan dediğiniz, sizde gönül hayatının idareci yeri olan o sevki idareyle çarpıştırır ve siz bulunduğunuz kadar ya nefsinize bağlanır ya da önemini ve uyulması gerek olan tek nizam olduğunu fark edersiniz. İşte hayat böyle karşılaşma ve tezatlar içinde bir oluşa hazırlık devresidir. Orada serbestsiniz istediğinizi yapmakta. Ancak o halinizi kaybettikten sonra burada onların mutlak temizlenmesi istikametinde olan kanunlara bağlı yürümek görevindesiniz. Ve imkânlarınız o zamanınıza nazaran daha sınırlı olup, uyulması gerekli birçok müeyyideler altında daha kapalı geçecektir.

Ve öğrendiniz ki, O’ sizi sevgisinden varetmiş.
Ve biliyorsunuz ki, Kula kul olacaksınız.

O’nun size verdiği her şey değerlidir.
Sizin birbirinize hayır için O’nun adını anarak verdikleriniz en değerlidir.

Küçük ihmaller büyük zararların başlangıcıdır.
Çünkü ihmal etmek, gerek duymamaktan gelir.

O’ gerçek inananlara yardım eder.
O’ kula kul olanların tanrısıdır.

Sizi hayır için hayırla varetmiş olan
Şimdi sizden iş istiyor. 

Gerçek gönül birliği olanlar yıkılmaz kale içindedirler.
El ele verenler kopmayacaklardır. 

O’nu görmek istiyorsanız birbirinizi incitmeyiniz.
Çünkü bir gün her gönül ayrı ayrı ve bir yerde, birden O’na yer olacak. 

Aslında bu günün gelmesi içindi her şey.
Şimdi geldi bugün. .

Hiçbir şey sizi korkutmasın.
Asıl şimdi güçlüsünüz. 

Zordan korkmak yürütücülerin işi değildir.
Yalan söyleyenler korkak olurlar. 

Doğruyu kendinize değil,,
Kendinizi doğruya uydurunuz. 

Çok şey gördünüz, çok üzüldünüz, çok yoruldunuz.
Ama en kıymetli başarı, ama en güzel sonuç, en çok güç verilen iştedir. 

Ve bütün gönüller bir olduğunda mutlak,
Her şey herkes için çok kolay olacak. 

Sizin inancınız yalnız O’na olsun.
Y
alnız darda kalınca değil, her zaman en iyi şekilde O’nu anmasını biliniz. 

Doğru söz en küçük sesle bile söylense,
Bir anda her yana ulaşır. 

Siz düşünürken, O’na gidip geldiğinizi bilmelisiniz.

 

137

Efendiler öyle gerçekler vardır ki gizlidir, gözükmezler. Onları azıcık kullanabilme yeterlidir. Tadına doyulmayacağı gibi vereceğine de kanılmaz, muhteşemdirler. Yeter ki azıcık alışkanlıklardan, evvelin verdiği şartlanmalardan vazgeçilsin. Bunları görmeye çalışınız.

Size verdiklerimiz ihtiyacınız olanlardan olup, onların muhakkak müspet yönde kullanılması gereklidir. Verildi ki yapınız. Yapamazsanız çözemez ve içemezseniz onlar size ziyan getirecektir. Reddedeceksiniz inkârda olacaksınız. Rabbim korusun hepinizi.

Efendiler, düzenler hayır kazanmak üzere vasıtadır. Tek haldeyken, yalnızken görülmeyen, fark edilmeyen tüm hususlar düzendeyken fark edilir ve görülürler. Bu kâinatın bir sırrıdır. Bakınız tüm bitki âleminin emre uymasına. Bakınız yağmurun gerektiği şekilde ve icabında zarar dediğiniz hali meydana getirmek üzere yağışına. Bunlarda elbet ki bu gün göremediğiniz büyük hayırlar gizlidir. Birlik bir kişiyi memnun etmez. Düzen bir kişiyi düşünmez.. Düzen hepinizin selametini esas alır. İşte kâinat ve kanunları da tümün hizmeti üzerine yapıcısı tarafından hazırlanmıştır. Böylece bencil düşünce ve hareketlerden biraz daha sıyrılmış bulunacaksınız. Umuma hizmet etmek bir noktada kişiyi esas istenenle karşı karşıya bırakır. Lakin kişi kendine, nefsi çıkarlar sağladığı ve onları amaç edindiği sürece de toplumun kanunu içinde yok olmaya ve vahim neticelere düşmeye mahkûmdur.

 

138

Efendiler, bizler zamanın en ufak zerrelerinin kullanılması üzerine görev başındayız. Sizlerde istediğimiz, bu görevi anlayabilmenizdir. Ancak anladıktan sonradır ki, bizlere istenildiği şekilde yardım edebilirsiniz. Bizlere yardımınız şuur kazanmanız demek olacaktır ki, sizlerden istediğimiz yeni düşüncelerle yeni ufuklara açılmanızdır. Bu günün size kazandırdığı ve yarın için yapmanız gerekeni bilebilmektir.

Okuyunuz efendiler, bilginizi artırınız ve bilgilerinizde birbirinize ışık olunuz. Sizler çalışan makinelersiniz, yakıtınız bilgidir.

Müziği bir vasıta kabul ediniz gereken şuuru bulmanız için. Sizlerin burada, dünyanızda varmanız gereken seviye ileri şuurun gerektirdiği şekilde olabilmenizdir. Belli bir seviyeden sonra artık rahat yaşarsınız orada da burada da. Birçok maddi isteklerinizden ayrılmış bulunursunuz. Çünkü sizin için önemli olan şey artık sizde tahakkuk etmektedir. Bu gün gözünüzde altının yanında bir gümüşün değeri nasıl biliniyorsa, ayırt edilebiliyorsa, siz de esas mananın değeriyle geçici hayatın emaneti arasındaki iradeyi kurmuş olursunuz.

Efendiler, esasta gönlünüzü bize çeviriniz, bu en güzel hareket olacaktır. Böylece ne ıstırapta ne ikilikte bulunursunuz. Sizde bir olanın yeri artık bilinmelidir. Sakın o saf yerinizi nefsinizin isteği olarak kabul etmeyiniz.

Sizlerin tahayyülündeki bizler, aslında hakikatin damarlarıyız sizi Yüce İradeye götürecek olan. Sözlerimiz, sizin uymuş olduklarınız, O’nun Rızası bulunsun. En güzel değerler, en yüce yorumlar ve tatbik edeceğiniz her türlü hayır sizleri korusun. Sizler inanmasanız da hayır için ne gerekiyorsa onu tatbik ediniz. Korkmamak için eksik kalmayınız. Vaat edilenlere erişmek diliyorsanız, evvelce yapmanız gerekenler olarak bildiklerinizi muhakkak yerine getirmelisiniz. Aksi halde yeni bir şey beklemeye hakkınız olmaz. Bir mekanizmadır ki onunla oyun olmaz, o sınanmaz. Ancak sizin gönülce yaptıklarınız neticesi kısmet olanlarla ve gönül gözünüzün açılmasıyla birlikte fark edecekleriniz olarak su üstüne çıkar ve böylece siz kıymetini takdir ettiğiniz o esası sözcüsü olarak, koruyucusu bulunarak devam ettiğinizdedir ki, bazı esasların görülmesine açılırsınız. Böylece onların sizler üzerinde kuvvet bulmasına olanak bulursunuz. Sizler bunu inançla ve gönüllü olarak yaptığınızda bu gün fark edemediklerinize erişmiş olacaksınız. Bilgi edinmeye ve gerçeği hayatınızın her safhasında almaya bakınız. Bir yerde göstereceğiniz tevazu, bir yerde edeceğiniz sabır sizi mucize karşısında bırakabilir. Siz ufak inançlarınızı sürdürünüz ki, O’nun inanç yağmuruna tutulasınız. Aksi halde hareket etmeden bulunduğunuz yerde beklemek, kuraklığın devam etmesine sebebiyet verir.

Sözlerimiz kulaklarınızda çınlayan sedalar olsun. Onlara tutunun, onlardan kuvvet bulun.

 

139

Biliniz ki size gelişimiz kadar verişimiz de çok üstündür. Ona layık olanlar olunuz. O’nun bizsiz gücüne bir an bile olsa tahammül edemezsiniz. Siz her şeklinizle gelenlere layık olanlar bulununuz. Nizam size verişte sorumlu değildir. Çünkü Bir Olan’ın, sorumlu bulunanın yerinden icabında direkt alıp/verendir. Ve bu vazifesini layık olduğunuz ölçüde yerine getirendir. Bizler imtihan yapmayız. Bu bizim harcımız değildir. Yalnız nizam ve kanunlar sizi her lahza denediği gibi, bazı zamanlar özellikle daha geniş sınar. Siz varlığınızdan, olmanız gereken halden karşılık veriniz. Yücelik her zaman dışarıda ve gelecekte aranmamalıdır. Bilin ki O’ her zaman var olan ancak sizin katıldığınız kadar açığa çıkan bir sistemdir. Onunla her an yakınlık kurabilir veya Onda olabilirsiniz. Size bildirilen, bir esasın sesi olmakla birlikte sadece bir esas değildir. Siz onu çalışmanızla, sevgi ve bilginizle kavrar, geliştirir ve istenen yönü bulabilirsiniz. Size verilenler çok yönlüdür ancak sizden istenen o bir yöne bulunuş halidir. Bunu unutmayın.

 

140

Efendiler, hizmet her zaman için varlıkların gayesidir ve gayesi olacaktır. Her bir sistem bir diğer sistemi üzerinde bulundurur ve bunların kurmuş olduğu düzen bir başka düzenin sevk-i idaresi ile yine başka bir düzene açılır. Bu tıpkı bir üzüm salkımı gibidir. Bazı salkımlar bağlı oldukları sistemi göstermezler, bazıları ise sıhhatli bir tek üzümü ihtiva etmezler. Misal odur ki, birliğinizin şifası bir anlamda her birinizin gerçekten sıhhatte olmasına bağlıdır. Tabii ruh sağlığınızdan bahsediyorum.

Size hiçbir şey zor ve sıkıntılı gelmemeli. Ne zaman ki sıkıntı içindesiniz, biliniz ki dönüşünüz azdır O’na. Ne zaman ki içiniz sıkılır, bilin ki hayırlı iş tutamamadasınız. Bunlar öyle gerçeklerdir ki kullanmadıktan sonra açık görülemez.

Yol engellidir, yol bilinmez. İçinizde kimse yoktur ki daha evvel bu yoldan geçmiş olsun. Yani her biriniz aynı zaman içinde aynı yolu almadasınız. O Yüceliktir tabii. Karşılaşacaklarınız görüş ve inancınıza bağlı olarak aşılacaktır. Tökezleyeniniz olursa ona uzatınız elinizi. O da şunu bilsin ki en iyi yardım dostundan gelecektir. Onun sözü icabında kurtaracaktır.

Huzurlu olmaya bakınız. Huzur selametin bekçisidir. Huzuru düşünce ve şuurla sağlayabilirsiniz. Size tutulan bir ışık mutlak faydalanmanız içindir. Eğer ışıktan faydalanamıyorsanız aynanızı siliniz, muhakkak toz kaplamıştır. Işığı yansıtan ayna, istenendir.

Her şeyi nizamın ahengi olarak görünüz. Biliniz ki bu ahenge katılamayanlar, ahengi bozanlar olarak dışarıda bırakılır.

Efendiler, sizler yalnız bizim sözlerimizle değil, düşüncelerinizle açılacak olan yeni ufkunuzda da yön bulmaya çalışınız ve görünüz ki her şey aynı şeye hizmet etmektedir.

Burası bir pınardır, bir kaynaktır fışkıran ve yükselen. Sizler insan olarak nasıl ki kaynaklarınızın devamlılığını ve sürekliliğini tayin ettikten sonra onlardan faydalanma yoluna giderseniz, işte bizler de birer kaynayan pınar başıyız ve fışkırttıklarımızın kullanılmasını ve sizlerin her hususta hayatınızca getirdiklerimizin değerlendirilmesini isteriz. Siz bunu dünya ortamında böyle kabul eder ve uygularken niçin manevi âleminizde size açılmış bir kapının nimetlerinden kâfi derecede istifade etmezsiniz? Düşününüz fark var mı?

 

141

Düşüncelerin yanında en mühim şey davranıştır. Onların eksikliği düşünceleri siler atar ne kadar hayır olsa da. Tatbik edilmeyen bir hayır düşüncesi, banyo edilmemiş filim gibidir sizce. Yanlış bir davranışsa ışık almış şeklidir, yanar gider. Kaybolan hayır olur. Hayırsıza meydan kalır.

 

142 

Biliniz ki en büyük murakabe ve en ideal irade, anında ne yaptığını bilen içindir.

 

143

Öyle bir hazine ki, bitmek diye, tükenmek diye bir şey düşünülemez. Öyle bir yücelik ki, küçüklüğümüzde büyüklüğün yeri vardır. Siz buna sahip olunuz. Çünkü alçaldıkça yükselirsiniz. Benlik yükselmek ister ve yükselmeyi yanlış yolda size öğretir. Oysa gerçekte yükselmenin yolu, gerçek tevazu ve gerçek bilinçtir. O’nun gördüğü, O’nun bildiği ve O’nun verdiğinde bilmediğiniz nice noktalar var. Siz haberdar olduğunuz her yerde onun şükrünü ediniz.

 

144

Zamanı şaşmayınız. Çünkü zaman sizi yanıltabilir. Ancak siz amacınızda ve buyrukta kaldığınız sürece zamanı daha doğruda ve iyide kullanmış olacaksınız. Şunu iyi biliniz ki, ister bu günkü durumunuzda ve ister hayalinizdeki hal ile bulunun, her iki şartta da size çizilmiş olan ve başarı bekleyen tek yol, bu gün iletilenden gayrısı değildir. 

Efendiler, iyi biliniz ki, gerçek değerlere ulaşabilmek için icabında birtakım değerlerin yitirilmesinde gönülden feragat sahibi bulunabilmelisiniz. Bilin ki verilmeden alınmaz.

Ödeviniz, yarının getirdiklerine gönülden katlanıp yine gönlünüzün sizden beklediği birliğe varabilmektir.

Gücünüz O’ndandır, Varlığınız O’nun varlığında olsun. Duyunuz, kuvvetlenmenin, büyümenin ve tüm olabilmenin mutluluğunu.

 

145

Hiçbir şey boş değildir ve her şeyde gören ve bilebilen için nice hayırlar ve işaretler vardır. Bilin ki en çok sıkıştığınız yerde sizi en fazla etkileyen ve sizden en fazla görev bekleyen tüm yerlerde çözmeniz ve bağlamanız icap eden nice görevler sizi bekler. Uyumayınız. Şeklinizi kastetmiyoruz. Biz gönül uykusundan söz ediyoruz. Kulların tamamına yakını çok büyük bir sayısı halen o uykuda bulunmaktadır. Işıklar söndüğünde, etraf bulunmadığınızdan karanlık, kullandıklarınız yerli yerinde değil. İşte o zaman ne eliniz, ne aletleriniz olacak ne güveniniz ne yardımcınız. Sizi aydınlatacak, ışığıyla yazmanızı değerlendirecek olan gönlünüzdür. Onu her zaman önde tutunuz. Siz o halinizde olduğunuz zaman, o varlığınla hayatiyetini muhafaza edecek olan emanetinizdir.

 

146

Seviniz daima, sevmek güzel şeydir. İsteyiniz daima, istemek hakkınızdır. Ne zaman ki bu içinizden gelmiyor, o zaman korkunuz ve dönünüz Rabbinize. “Bana kardeşlerim için ver” deyiniz. “Beni bundan mahrum kılma” deyiniz. Her şeye kadir olan O’nun adı, her şeyinize en büyük güçtür.

 

147

O’nun bereketi ve nasibi üzerlerinizden eksik olmasın. Her şekliyle o nizamın içindesiniz. Her bildirişimiz bir esasın dile gelişinde değerlendirebildiğiniz olsun. 

Her şeyin bir planı kurulur ve bütün varlıklar o planın sınırı içinde kalırlar. Yalnız O’ En Yüce bunun dışındadır. Çünkü O’ idare edendir.

 

148

Bir toplumda bağlılık ve görev duygusu yoksa düzen olmaz. Düzen olmayınca da vazife görülmez. Vazifeliler engellenir. Bu duyguyu taşıyanlar sorumsuzluğa itilir. Bununla da kalmaz vicdani esaslar idrak dışı olur. Böyle bir toplumun katedeceği zamandaki yerini ve varacağı sonucu siz tayin ediniz. Mesuliyet duyulmalıdır. Sonra vazife yapılmalıdır efendiler. Vazifelerden başka yapılacak bir işiniz yoktur insan olarak. Birbirinize bakarak kararmayınız. Açlık çekerken uyuyamazsınız. Önünüzdeki engelleri aşmak için güç dileyiniz. Bilin ki güçlü insanlar hayırlı neticeleri beklemeye namzettir. Hayrı görmek içinse beklemesini biliniz. Beklemekle oturmayı kastetmiyorum. Çalışmaya devamla yeni günün vazifelerini zamanında yapmak ve vardığınız şuurun mesuliyetini iyi kullanmak ancak beklemekle olur. Hadiseleri şeklen görüp göçmeyiniz. Bir şuurun mesuliyetini ancak ve ancak inancınızla yerine getirebilirsiniz. İşte size yollar, işte size tekrarımız. Bu güç isteyen milyonlara hitabımızdır. Kendinizi nokta olarak görmeyiniz. Mukadderatınız üzerine çizilen çizgiler hepinizin meydana getirdiği noktalar değil mi? 

Sizleri vazifeye çağırıyoruz. Sizleri elbirliği ile hizmete tayin ediyoruz. Düşünün ki, bozulan hücrenin önündeki sağlam kalabilseydi hastalık ilerlemeyecekti. Ama zayıfa mağlubiyet, sıhhatli ve iradeli kalmadıkça daima akıbetinizdir. Sizleri inançlı, cesur, sıhhatli, neşeli, kararlı, ileri görüşlü, vazife duygulu, bilinçli, hareketli ve sevgili görmek istiyoruz.. Bunlar asla zor şeyler değildir. Bir yerde meziyetse, diğer bir yerde zamanın icap eden şartıdır. Söylediklerimize uyunuz ve uydurunuz.

 

149 

Biliniz ki zaman boş bir defterdir. Yazacaklarınız mühimdir, bunu unutmayın 

Üzerlerinizdeki bilgileri yenileyiniz, onları bugünkü bilincinizle besleyiniz. Bir bilgi, bir bilginin dosyasıdır bunu hissediniz. Yeni bilgilerinizle yeni düşünceler kuracaksınız. Unutmayın ki yeni yollar bulamadıkça huzurlu olamazsınız. Önünüze gelen her bir zaman yaşanmamış yeni bir zaman değil mi? Her bir zaman yaşantınızda değer alamıyorsa zarardasınızdır. İradeniz her şeyin üstünde kuvvet olsun. 

Gönül uyanıklığını ancak size lazım olan bir halinizde bulursunuz. O vaziyetinizle buraya açılan pencereden baktığınızda dünyanızı bir oda kadar ufak bulursunuz da, buraya baktığınızda pencereden dışarıya bakarcasına bir duygu içinde daha iyi düşünürsünüz. Bilineceği fark eder, bilinmeyeni seyredersiniz.

 

150

Her şeyin bittiği bir günde size ilk gün açık edilecek olan gerçek üzerinde yalnızca bir ödevin yerine gelmesi ve ona müsaade mümkün bulunacaktır. O aklınızın alınmasıyla birlikte gönülce vardığınız yerin size teslimidir. Dünyalarınız ve varlığınız buradan kurulacak.

 

151

Beyazı ak karayı uzak yapınız. Gönülleriniz şimdi her zamankinden daha ihtiyaçlıdır buna. Öylesine arınınız ki, günleriniz sayılmışçasına inançlar kazanınız. Ne zaman neyin hakkı olduğunu bilemezsiniz. Ne zaman neyin isteneceğini hiç bilemezsiniz. Her zaman her şeyi verebilmek üzere hazır bulununuz. Her zaman lazım olan, her zaman sorulacak ve yerine getirilmesi gerekli en büyük vazifedir bu verdiğimiz. Biz bunu istiyoruz. Bizden bir ayrı, bir başkası bunu isteyecek. Siz kendinizle yalnız kaldığınızda da bunu ödeyeceksiniz. Kader değil, kanun öyle yazılmıştır. Kaderiniz neticelerinizin toplamında size çizilecek hayırdır. Bunu çok iyi biliniz. 

Sizi düşüncelerinizden serbest bırakan, etrafınızdan en fazla uzaklaştıracak ve sizi gönülce zevk içinde tutan her vakit en hayırlı zamandır. Her zamanı değerlendirebilmeyi ve bunun mümkün olduğunu anlayınız. 

Hoşgörü, nefs mekanizmasını harekete geçirmeden kalabilmektir. O’ kullarından bunu ister ki gönülleri kararmasın diye. Çünkü kulun tenkidi kula düşmez. Eğer kul yapabiliyorsa örnek olsun. Böyle bir düşünce ile hareketlerinizi ve sözlerinizi hareket ettirebilirseniz, alçak gönüllülük sınırını aşmazsınız. Aynı zamanda kulun yaptığına Yaratan’dan en hayırlı hissedilir hayrın akması bulunacağınız o ortamda mümkündür. 

1 Haziran 2012 Aysel Ongun

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap