Celselerden Parçalar X

 


Her hakkı mahfuzdur. İzinsiz kopyalanamaz ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

emeğe saygı lütfen

Aysel Ongun

Celselerden Parçalar X

168

Onun hükmü sonsuzdur. O’nun gazabı büyüktür. Ancak O’nun sevgisi hiçbir vakit anlaşılmayacak kadar yüce değerdedir. 

Sevgisinden yaratılanlar, O’nun kulu olmak en güzel ve en büyük amaçtır.

169

Siz bilgi sahibi olmak istiyorsunuz, oysa biz sizi bilgili kişiler yapmak istemiyoruz bir manada. Biz sizleri gerçek yoluna ve O’nun yoluna götürmek istiyoruz. Bilgi yolu bir yere kadardır. Bilgi insanı bağlar. Tasavvuf âlimleri orada bağlandılar. Bir kısmı yırttı aştı, ancak bu cüzidir. O bir ağdır şerden uzak koyan fakat hayra geri bıraktıran. Sizler tasavvufçu değilsiniz. Gerçekçi ve O’nun yolunun yolcularısınız.

 

170

Sevgililer. 7 rengin yolu, 7 sesten birinin verdiği güzellikle açılır. Kanayan bir gül orda bütün haşmetiyle dile gelmişti ve insanın arasına karışmaya söz verdi. İnsansa dikeni uygun bulmadı. Oysa o güzelliği giydiren iznetti, evvel önüne koyduğunun olduğu şekliyle. Şimdi insanın yeri budur. İnsan hayırdadır. İnsan katlanmakla gülün güzelliğine ve onun birliğindeki o öze açıktır. Bunu bilebilse, bunun böyle olduğunu görüp onu isteyebilse o zaman gerçekteki yerini ve değerini bulmak da uzamayacaktır. Zaman değerlendirilmeye muhtaç en önemli vasıtadır. Şimdi siz bu yeri bilmede yarışınız. Yüzlerinizi ışığa dönünüz. O ışıktır sizleri gerçekten haberdar edecek ve üzerinizdeki bütün ağırlıkları dışarı çıkaracak.

 

171

Sevgililer; etraflarını beyazdan görmesini bilenler, birtakım karanlıklardan şükürleri ve nasiplerince bulanlardır. Onlar sevgilinin tarifi içinde yer alanlardır.

Birinizin hakkı bir diğerinizde mevcuttur. Birinizin hakkı olmayan, birinizden asla istenmez. Bunu anlamak için akılcı değil gönülcü olunuz. Şimdi sizden istenilen bu gün düşüncelerinizin yetmediğinde gönülce bulunacağınız olsun. Elbet ki O’nun kudreti sizde namütenahi belirecektir. O’nun verdiği kudret sonsuzluktur ve size yol birçoktur. O’nun imkânına ve verdiğine kavuşmak diliyorsanız şimdiye kadar size verdiğinin büyüklüğünü kabul edin içinizde ve olacaklara ve aldıklarınıza dikkat göstererek bu gerçek üzerinden hayatınızı değerlendirmeye son derece önem gösteriniz. Bunları yaptığınız zaman O’nun lutufları ve nasibi üzerlerinizden kendini gösterecektir.

Arınınız arınınız, arınma açıklıktan geçer. Birlikte olabilmek, bildiğinizin karşı tarafça da bilinebileceğini kabul etmekle mümkündür.

Düşünce kullanılabilme vasıtasıdır. Düşünce sizin malınız değildir. Bunun için mesulsünüz. Siz üstün ettiğiniz taraflarınızla düşüncelerinizi değerlendirmiş bulunursunuz. Bunu geniş düşünerek sindiriniz. Düşünce var ki bir düşünceyi meydana getirir. Düşünce var ki insanı uzak eder. Onun için düşüncenin hayırlısını kullanın. Sevgililer, onun için dedi ki, “düşüncelerinizden mesulsünüz”. Onun için dendi ki,”Güzel ayağınızın altındadır”. Ama sizler adımınızın da ilerisinde olan, ondan uzak olana basarsınız. Siz yasak edileni ilgiyle karşılarsınız da, açık edilendeki o güzel özde durmazsınız bile. İlhama dönünüz. O’nun verdiğini değerlendiriniz.

Bir güzel bir güzele yol olmalıdır, kulluk budur.

 

172

Ne mutlu, gerçek hiçliği üzerlerinde büyük ödev olarak görebilenlere! O’nun yolunda, önünde verilen her şeyin aslında almak olduğunu bilebilseniz, o zaman vermenin ne kadar yüce bir lütuf olduğunu ödev olarak benimsersiniz.

 

173

Beyazlar kuvvetlidirler. Onlar güçlerini o bir esasın verdiğinden alırlar. Beyazlar her şeyin sahip ettiği durumdan haberdar olmazlarsa da, sahip olduklarını doğruda ve iyide kullanmakla ona hak sahibi bulunurlar. Beyazlar bilgide mücadele ederler. Ta ki içlerinde üstün olan gönüllerince bulunsun isterler. Yalnızca en yüce gelen onlara ağır basar ve onlar onu tutarlar.

Beyazlar sevgilidirler. Sevmek bilirler. Bundan gayrı onları etkileyemez ve onlar da ondan cevap veremezler. Sevginin içlerindeki yeri öylesine doludur ki, sevmeyince söz bile etmezler. Bilirler ki nefislerinin kendilerine gösterdiği yakıcı ve yıkıcıdır. Onlar bilirler ki en güzel güç olanın başarılmasıdır. Beyazlar yine bilirler ki, dostları onlara sual edilecek kardeşleridir. Üzerlerine giderler, severler, sevdirirler ve ancak gönülden getirdiklerini verirler. Eğer nefisleri kendilerini ayrılıkta koyuyorsa, orda bırakır dönerler Eşi Bulunmayana ve kuvvetlidirler. O andan itibaren güç bulurlar. Getirecekleri hayırdandır

Beyazlar sizler bunları yapın. Yerinizin güzel olmasını, gönlünüzün derin bulunmasını istiyorsanız getirdiklerimizi tutunuz. Bunlar beyazların gönüllerinedir.

Bizim verdiklerimize uyunuz. Onlarda göremeyeceğiniz kadar hayırlar var.. Biz emri hayırların en çok dağıtıldığı, güzelliklerin en çok göründüğü ve doğruların benlikten uzak bulunduğu yerden alırız. Bunu da ekleyiniz bilgilerinize. .

 

174

Gerçek menfaati izleyenlerden olunuz. O’nun Yüceliğinde olunuz. Bizler ayırıcı değiliz. Bizler öylesine birleştiriciyiz ki, bir tarafta gönlünüzle dost olurken diğer bir tarafta nefsinize olan yakınlığın nerede kesilmesi gerek olduğunu bildiren bir başka dostuz. Yani hayır ve şer yolunun sizlere olan öğreticileriyiz.

Kul rıza altında bulunduğu sürece hayır mekanizmasını çalıştırmaktadır. Bu demek değildir ki bu mekanizmayı çalıştıran kul olunamazsa şerde kalınacaktır. Bunu böyle anlamayınız. O’nun hoşnutluğu geniş bir manadır. Hayrı görene hayır kapısı daha da aralanır. Elbet ki kul layık olma yolundadır. Düşününüz. Ancak bilmeden hayırdan uzak kalmış bir kul normal olarak hayrı gösteremeyecektir. Onun için öyle bir yüce düzendir ki, hayırdan uzak olmayan gösterilir, tek ki içinde bulunduğu durumu fark etmesi için. Demek ki içinizde öyle bir yer var ki, bir ipin ucu gibi hiçbir vakit bırakmamanız icap eden. Hani dersiniz ya, kaçtı mı bir kere gider. İşte bu sizin gönlünüzdür. Bir kere karışmaya görsün, bir kere bulanmasın, alır gider. Bazıları göremez. Bazılarıysa tedricen hissetmez bile. Bu O’nun koyduğu yasadır. Değişmez. İnce bir noktadır. Her kulca görülmez. Görülse de mana bulunamaz. Oysa kendini bilen, bütün esasın bu kanundan geçtiğini en kuvvetli görendir. O’nun için O’nun buyrukları vardır. Hayır yolunun muhafazası için getirilene uymak gerektir.

 

175

O’nun hayrına verdikleri sonsuzdur.

Zaman gerçekten kısadır. Gördükleriniz, işittikleriniz ve sonunda bulduklarınız hepsi sizleri o bir esasa bağlayan ve onda kuvvet bulmanızı sağlayan gücün ta kendisidir. Sizi kuvvetli eden, özünüzde açılan ve hepinizdeki o bir tek esasa dönüşte bulununuz. Geçirdiklerinizin hayırlı sonuçları oraca görülür ve siz kendinizin gerçek yerini hissedersiniz.

 

176

Bu gün içinizi sevgiden başka bir şey doldurmasın. Sevgiyi önce O’nun huzurundaki basamağınız kabul edin. Sonra O’na doğru yükselin. Bilmeden sizde istemediğimizin azabı olmasın. İçinizde birinize yüzünüz dönük değilse bir kolunuz tutuktur. Birinize güvende eksikseniz iki gözünüz yalnızca ayaklarınızı görmeye yetiyordur. Bunu düşünün. Düşünün de tüm uzuvlarınızı kaldırmayı hayır bilin. Onlar size hayrı kullanmak üzere nasip olanlardır. Hayır olanın büyüklüğüne her zaman sığının. Gücünüzü eksik bulduğunuz zaman hemen güçle donanınız. Ellerinizi kaldırıp kendinizi unutmanız kâfidir. Gerçek düşünceye, onun hayırlı sonuna böyle varan olunuz.

Seviniz birbirinizi, isteyiniz. Unutmayın ki birbirinizle açılacaksınız. Rıza O’nun verdiğiyle olacaktır. Sizi sıkandan, sizi yakalamış olandan kurtulabilmek için içten kendinizle konuşunuz. Çekinmeden sorunuz. Derseniz ki “Ben neyim?” diyecektir “Sen O’nun kulusun.” Derseniz ki “Sen kimsin?” Ses düşüncenizin varamayacağı yakınlıkta “Bizler elçiyiz, sizler için geliriz” diyecekler. Ne yapmanız gerektiğini sorarsanız “Görevinizi bilmenizi” söyleyecekler. Görevi sorduğunuzda “Bu gün içinde bulunduğunuzdan selamete çıkmanızdır” diyecekler. En güzeli o verendir, o yapıcıdır, o dileyene tamamlayandır. İşte gönül budur. Sorduğunuzda ve usulünde döndüğünüzde size güzelden getiren, birlikte olmadığınız zaman şeklen sizi koruyandır. O sizlerin bekçisidir. Bu hayatınız geçicidir, bunu düşünürsünüz, lakin zaman içindeki bazı şeylerin size getirdiği bu gerçeği unutturmadadır. İşte bizim size bu gün verdiğimiz, size bunu hatırlatmaktır. Yalnız sevgiye açık, yalnız bilgilerden gerçeği değerlendirenlerden olunuz.

177

Sevgi gerçeği işaret edebilmedir.

Sevgi kendinde olanı sonuna kadar vermeyi kabul edebilmedir.

Sevgi içinizi dolduran ve her an size arkadaş olan, her an dost görebileceğiniz yerinizdir.

İnanç en büyük görevi yerine getirebilme gücüdür.

İnanç içinizde güç bulanın sizi sevk eden tek yeridir.

Ve inanç, size iznedileni kul olarak yapmanın en büyük zevkidir.

O’nu bilmede inanç lazımdır.

Yol yürüyebilmede o vardır. Ve inançla yıkanıp, inançla uçacaksınız.

İnanç size hayır dolu hazineyi kazandıracaktır.

Var olan, var sayana gözükür. Esasta olan esasta bulunana açıktır. Bu en büyük kanundur.

 

178

Biz havayız teneffüs ettiğiniz. Biz rüzgârız civarınızda esen gerçek manada. Biz düşüncenizi üzerinizde tutan ve sizi bir sonranıza hazırlayan sizdeki gücüz.

Güzele güzel demek gerek, güzel güzeldir. Onu bilmek gerek, güzel güzeldedir. Güzelden uzak olmamak gerekir. Güzellik güzelin giysisidir. Güzelden güzel doğar. Bu O’nun müjdesidir. Güzel yerini bilir, güzel eder içini. Çünkü bilir gerçek güzellik içten dışa vurandadır. Güzel güzelle beraberdir, gerçek güzele yakındır, ondan uzak olana örnektir. Güzellik de gerçek güzel için bulunur. İşte Güzelin güzele sığmayan güzelliğinden gönlünüz için verdiklerimiz.

 

179

İçleriniz gönlünüzün zenginliğiyle donanmalıdır. Donansın ki içinizi sarandan zevk bulasınız. Siz, hepiniz bir inancın bir gerçeğe döndüğü o zamana çıkmak isteyenlerden değil misiniz? O zaman gününüzü hayırlı işlerden ve size vazife olanlardan tutunuz. Dinç olunuz, huzur içinde bulununuz. Huzurlu olmanın bir yolu da içinize gelenlerden rızalı bulunmak ve gereğini yapmakla mümkündür.

Zaman sizin hayrınıza çalışırken ve o zaman ki size hayırlı olanı hayırlı yerde sağlamışken siz onun büyüklüğü içinde üzerinize düşeni geniş ederek yapmakta gecikmeyiniz. Şimdi her zamankinden çok birbirinize ihtiyacınız var. Bunu hissediniz. Bundan uzak bulunmayınız. Daima geniş düşünenlerden ve hayrı araştıranlardan olunuz. Duyar mısınız o bir ses sizden neler bekliyor. Gerçek beyazlığa varın, gerçek beyazı dileyin. Çünkü beyaza gelemeyen O’nun lütfuna eremez. O beyaz ki gönüllerinizin tertemiz yeridir.

 

180

Artık sallanmanın, artık öne arkaya bakmanın zamanı geçmiştir. Siz varoluşunuzun sırrını çözseniz de yine bir görevi yerine getirmiş olmuyorsunuz. Onun gereğini bulmadan, borcunu ödemeden kurtuluş yoktur.

 

181

İnananlar bulundukları noktanın aydınlığını görenlerdir.

 

182

Sevgililer,

Zamanı değerlendirmesini biliyor musunuz? İşte bunun için yüksek düşüncelere ihtiyacınız var.. O düşünceler size zamanınızın nasıl kullanılacağını gösterecek. Size hayrı dokunmayan şeylerin üzerinde ne kadar duruyorsunuz. Bunu anlayacak ve size bildirilenin doğruluğunu fark edeceksiniz. Bu zamanda neyi yapmanın gerektiğini bizzat kendiniz bulmadıkça onun kullanılmasını başaramayacaksınız. Çünkü tekâmülünüz için kendinizde esasın kullanılabilir duruma gelmesini sağlayabildiğiniz gün zaten yeni zamanın sizden isteyeceğine cevap vereceksiniz. Bunu anlamak, bir ölçüde güç bulup gerekliliğini içten duymaktır. Böyle olunca siz zamanın sizden beklediğine karşılık vermiş olacaksınız. Bu ruh varlığınızda olumlu etkiler yapacak ve yeni şuurlara doğru açılacaksınız.

 

183

Hiçbir şeyi baştan istemeye kalkmayın. Zaten bunun sizlere yararı olmaz. Kanun yaşanıp şuurlandıkca o size açılır ve siz çözersiniz. Çünkü o zaman hakkınız olur. Eğer başta verilmiş olsa sizin için gerçeği reddetmek o kadar kolay olur ki, ama bu kanuna uymaz ve siz istediğinize girmeden ışık yanmaz. Siz ışığı yakmadan göremezsiniz.

Sizi sevenlerin olduğunu bilin ve onlara açık olun. Sizi yüksek titreşim tesirlerine tutanlar sizin gerçek dostlarınızdır. Onların gayeleri sizi yükseltmektir. Onlar sizi yetiştirecekler ki, tıpkı evlatlarınız için düşündüğünüz gibi, siz de hayatı kazanabilin.

 

184

Güzellikten açmış güzellerin güzellikte yeri vardır. Sevgiyle uzanan her bir elde, avucunuzun içine dolan nasip mevcuttur. Kalbine haksızın doğmasını istemeyen görevlinin (her insan O’nun önünde varlığının tekâmülü için bir görevlidir.) yapacağı çok görevler vardır. Ey güzelin sesi… Ey gönül’ün sevdası, bir daire merkezine doğru nasıl eşit küçülürse, siz de gönlünüzün özüne öyle varacaksınız. Nasihatın büyüğü derler yaşadıklarınızdan öğrendiklerinize. Bir gün varlığınızın mevcudiyeti üzerine bir bilgi alırda onun kıymetini anlayamadığınızı düşünürseniz, müracaat edeceğiniz tek yer O’na edeceğiniz tövbedir. Siz bunu bilen olun. Bir yeşil bir kırmızıyla o bir yerde, yaydan daha gergin, oktan daha sivri menzile saplanan acı hatanızdır. Günah yanlış yol seçmenizdedir. Gözleri bağlı, sözleri dağlıların tesiri mi üzerinize geçti? Onları duyarsınız da, bir getirdiğimi bin güzel edene neden bakmazsınız? Yahut içinizden gelen renkliliğin mükemmelliğini neden değiştirirsiniz? Sizi yolunda eğlenenler görmeyelim. Sizi dilinde döndürenlerden bulmayalım ve sizi özüne sırt çevirmişlerden etmeyelim.

Aysel Ongun  12 Ağustos 2012

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap