O'ndan Gelenler 3

 

 

3

Aysel Ongun

 

O' İnsanlığı koruyan, adeta emanetinde olduğumuz sistemsel güç.

21 Şubat 2011

O’dedi ki: Bilmek diliyorsunuz varoluşunuzdaki esrarı. Okuduklarınızdan, dinlediklerinizden. İnandıklarınız var inanmadıklarınız. Zihniniz karışıktır. Bizden bekliyorsunuz doğruyu, gerçek olanı. Bilin ki siz hep vardınız ruhsal anlamda!..

Çok çok önceleri, düşünemeyeceğiniz kadar önce, güneş sisteminiz ve dünyanız yaratılırken siz o yaratılışın mimarlarıydınız. Var olan her şey sizin istekleriniz ve hayalleriniz doğrultusunda gerçekleşti. En küçüğü maddeye çevirirken sizler vardınız iş başında. Şekliniz, adınız çok farklı olsa da bilin ki sizdiniz. Bilin ki hep vardınız, hep varolacaksınız. Öz’de olandır kalıcı olan. Şekillere aldanmayın. Gelir geçer, milyarlarca yıl olsa bile değişir durmadan.

O tek olan, kalıcı olan, her şekle girip de değişmeyen, kendini muhafaza edene, Ona dönün. Her şekilde O vardır; her yerde, evrenin her köşesinde. Şimdi anlıyor musunuz şekille Öz’ün farklılığını. Şekil değişmeye mahkûmdur, Öz ise değil. O yok olmaz, tufanlarla kaybolmaz. Özünüzden ayrı kalmayın, ona birleşin.

 

 

20 şubat 2011

 O'dedi ki. Suya yüklenen duyguların onun yapısını nasıl bozduğunu bilirsiniz. Yağmur su damlacıklarıdır; atmosferinizde biriken duygu ağırlığını dünyanıza yağdıran. Bereket o duyguların temizliğiyle iner yeryüzüne. Karmaşık ve öfkeli duygular ne kadar çoğalırsa, yağmur o denli felakete dönüşür. Şimdi dünyanızda olan da budur. İnsanlar ise olduklarının karşılığını bulmadalar. Sizler dünyanızı ve çevresini bu ağırlıktan kurtarmak için ne yapmadasınız? . Toprağı kirlettiniz, havayı kirlettiniz, bilmediğiniz ama içinde yaşadığınız başka boyutlara büyük zararlar verdiniz, Yeryüzü görevlileri uğraşmada yıktıklarınızı yeniden yapmak için. Ve yağmur temizleyecek her şeyi, siz onu temizledikçe hayrınıza olarak. Birbirinize, bilmediklerinize ve dünyanıza verdiğiniz zarar sizleri topyekûn yok oluşa götürmese de, büyük bir kısmınız bundan etkilenecektir. Yağmurların durmadan yağmasına az bir zaman kaldı bize göre. Düşüncelerinizden, duygularınızdan, yaşamınızdan başka bir şey kalmadı elinizde kontrol edebileceğiniz... Kurtulmak istiyorsanız bu çıkmazdan tüm gayretinizle yaratılmak istenen kitlesel bilincin üstüne çıkmaya çalışınız. İnsan, insanı bildikçe, neye muktedir olduğunu anladıkça değişecek, yağmurları değiştirecek, yeniden bereketlendirecektir yeryüzünü. Siz öyle bir su damlası olunuz ki, düştüğünüz yerden hayat fışkırsın. Toprak bu yağmurları bekliyor, bereketi yeryüzüne yeniden taşımak için.

Boş laflarla oyalanmayın. Gerçek görünümüne bürünmüş aldatıcılardan uzak kalın. İnsan güzeldi, yine güzel olacak. Siz güzel olacaklara yardım elinizi uzattıkça güzelleşecek olanlardansınız.

 

15 Şubat 2011

 O’ dedi ki: Sözleriniz boldur, istemediğimizden de çok. Bilgileri yaşamadan anlatmak, akıl vermek, tenkit etmek, yön göstermek kolaydır tüm insanlar için. Çok azınız düşünür, yaşar, uygular, örnek olur insanlığa; diğerleri alır; bazen kullanır, çoğunlukla sözde bırakır sanki yaşamışçasına. Aklı, sözünü çok edip, yerince, hayır yolunda kullanmayanlardır bunlar. İstekleri egolarını tatmindir sadece.  Yalancıların sözü boldur demiştik bir zamanlar. Uyanan insan bunun farkında olandır, uykuda olansa takılır peşine anlayamadığı, anlayamadığı içinde çok önemli olduğunu zannettiği bilgilerin.

Sözleriniz, yaşamınız, ışık olsun insanlığa. Çevirin gözünüzü içinize. Fiziksel gözlerinizi değil, bu güne kadar açamadığınız gözünüzü açmaya çalışarak. O ne görüyor? Henüz duyamadığınız ses ne diyor dinleyiniz. O’nun hayrı gördüklerinizde değil göreceklerinizde, duyduklarınızda değil duyacaklarınızda, söylediklerinizde değil söyleyeceklerinizdedir. O zaman tutacağınız O’nun doğrusu olacaktır.

Uyandırmak dileyenler önce gerçekten uyanmalılar. İnsanlığın, gerçekten uyanmışlara ihtiyacı bu gün her zamankinden daha fazladır. Birbirinize bunca ihtiyacınız varken, aldatana kanıp uzak düşmeyin gerçekten. O’ gerçekten görüp, duymak için her türlü çabayı gösterene yardımcıdır. Yeter ki sizler, Güzel’ de güzel olmak için varedilmiş sevgili varlıklar, gitmeniz gereken yola tez zamanda adım atın. O yol varlığınızın ve tüm varedilmişlerin O’na giden tek yoludur.

 

10 Şubat 2011 

 O’ dedi ki:  Size verilenler hayrınızadır. Bilmek isteyenler içindir, geleceğinizedir. Bir tek bilgi kırıntısı bile yoktur ki ihtiyacı olana ulaşamasın; yollar farklı olsa da ihtiyaca, talebe ve olması gerekene göre.

Dünyanızdaki insanlık seyri, çok çeşitli bilgiler altında olsa da, her bilgi her insan için gerekli değildir. Sizler bu zorlu geçiş zamanının en yüce görevi olarak bir misyonu yüklenmiş olanlarsınız; bu gün farkında olsanız da olmasanız da.  İnsanlığa, zihnen ve bedenen şifaya ulaşması için hizmet görevine. Zihni ve bedeni şifasız olanlar öylesine çok ihtiyaç duymadadırlar ki bilgiye, ilgiye ve onun getireceği şifaya, bu gün içinde bulunduğunuz şartlarda anlayamazsınız onları. Şimdi uzaktır onlar sizlere. Ve hizmetiniz onlara, o büyük ihtiyaç içinde olanlara olacaktır. Sözleriniz avutucu, oyalayıcı, olamayacak vaatlerle dolu değil, O’nun gerçeğiyle ışıklı, kalpleri aydınlatıcı olsun. Bu gerçek şifadır. Onlara hizmetiniz bir başka yönüyle, içsel değişimle kazandığınız üst değerlerin asla maddiyata dökülmeyen alakasıyla bulunsun.  Yıllar sonranın gerçeği, bu gün ekilenlerde yaşanacaktır çünkü.

Ey hayrı bilen, onu yaşatmak isteyen evlatlar, sözümüz sizleredir. Ne duruyorsunuz!. Düşünceler eyleme dökülmezse eğer, sizler hayır yolundan uzak kalırsınız. O’nun sizler için açık ettiği yüksek bilgiyi kazanabilmek için çalışın, bildiğinizden başlayarak. Sonu O’ndan gelecektir.

Kurtulmak istiyorsanız içinde bulunduğunuz boyutun gölgesinden, önce ne’ den, niye kurtulmak istediğinizi biliniz. Göreceksiniz ki her şey kendinizde gerçekleşecektir. Kimse sizi uzaklardan gelerek kurtarmayacaktır. Siz kurtulmak istiyorsanız güzel olmayan her şeyden ve yol almak diliyorsanız sizi bekleyen ışıklı geleceğe, bilin ki önce kurtardıklarınız size yol verici olacaklardır.

Sizler seveceksiniz gerçekten, bilgide değiştikçe. Gerçek sevgi bu gün insanlığa açık edilen hayır bilgisinin en üst seviyesini barındırır. Şimdi genişliğini düşünmekten uzak olduğunuz gerçek şifanın da.

İnsanlığın gerçek şifa yardımına bu gün her zamandan daha fazla ihtiyacı vardır. Sizler, gönlü güzel insanlar, bilmek ve bilmeyenleri uyandırmak dileyenler kendinizi bu hayır yolundan uzak bırakmayın.

 

3 Şubat 2011

O’ Dedi ki: Gün geceye dönmeden sabah olmaz. Siz gecenin hayrını görenlerden olunuz. Beyaz siyah olmadan varolamaz. Siz siyahın hikmetini anlayınız.

Siyah bildiğinizde değil, bileceğinizde açar kendini. Varolan her şey O’ bilinemez ve erişilemez olandan bir hikmet taşır. Bunu anlayınız ve beyazın bir geçiş olduğunu biliniz. Beyazda beyaz olmak bilinmeyen siyahın kapısına doğru yol almakta ilk basamaktır. Size bahsedilen İlahi gecenin karanlığında gizli büyük sırların bilinmezliğidir. İçinde bulunduğunuz ve anladığınız dünyasal karanlık değil. Düşününüz, size tüm öğretilenleri yeniden, düşününüz, düşününüz.

1 Şubat 2011

 O’ Dedi ki: Yaşayınız size sunulmuş her fırsattaki incelikleri. Onları fark etmek ve kullanmak sizin gelişiminizdir. Fırsatlar incelikleri fark edilmeden yaşandığında yanlışı çok olur. İncelikler düşüncenizdeki derinlik, gönül gözünüzdeki açıklık, isteklerinizdeki doğruluktur. Siz o zaman gerçek ışıkta yol alırsınız. Yansımalar ışığınız olamaz. Yansımalar sizin şuurunuzun ışığı değil, toplumsal şuurun ışığıdır. Gerçeği yaşamak isteyen her varlık özgür olmayı başarabilmelidir. Dünyanızın üzerinde her zaman O’nun ışığı vardı gören göz, duyan kalp için. Siz gözü görmeyenlerden, kalbi mühürlenenlerden olmayın. O sizi böyle görmek diler. Zaman onlara gülecektir çünkü.

 2 Ocak 2011

 O’ Dedi ki: Bir gün iki sevilen birlikte yola çıktılar gerçeği bulmak, ışığıyla yıkanmak, ihtiyacı olanları yıkamak için. Birbirlerine sonsuz güven içinde, asla şüphe etmeden yaşayacaklarından. Beyazlar içindeydiler tüm renkleri üzerlerinde taşıyarak. Yıllarca aradılar gerçeği, gerçeği yaşadıklarının farkında olmayarak ve bilmek istediler bir gün neden bulamadıklarını.  Bilemeyince de şüphe ettiler gerçekten de, birbirlerinden de. O gün içlerine giren girmemesi gerekendi ve ayrılığın tohumuydu ekilmemesi gereken. Beyaz, beyaz değildi artık. Beyazın ışığıyla görmek, bilmek, anlamak ve tutmak işleriyken şüphe bulandırdı bakışlarını. Gördükleri, bildikleri, anladıkları gerçek değildi artık. Bir garip boşluktaydılar varla yok arasında. Şüphe gün ve gün büyüdü içlerinde, kılıktan kılığa girerek ve bir gün yollarını ayırdılar gerçeği tek tek bulmak için. Şimdi tek başlarına neyi kaybettiklerinin bile farkında olmadan geçip gitmede yaşamları beyazın ışığından uzak.

Sizler gerçekten şüphe edenlerden olmayın. Gerçek an dediğiniz zamanın sırrındadır ve geçmiş/ gelecek gerçeğin sadece sizde an üzerinden yer bulan izleridir. Bunu bilin ve ona göre yaşayın. Ne gerçekten şüphe edin ne de birbirinizden sadece beyazla bakın yeter.

 2 Aralık 2010

 O’ dedi ki: Zamanın getirdikleriyle eksik kaldığınız noktaların çatışması tüm insanlığı bu zor günlerde yaralamadadır ruhen ve şifahen de. Tamamlanınız dost bildiklerimiz. Tamamlanmak yakınlaşmaktır; yakınlaşacağınızsa bu gün üzerinizde her an biraz daha yoğunlaşan zamanın gücünedir. Zamanın geçmişten farklı olan enerjisinedir; zamanın değişik algılanacak şifasınadır. Sizin deyiminizle bu boyutun farkındalığınadır, anlayınız bunu; anlayınız da gerçeğe ışığı kaybolmadan önünüzden yaklaşınız. Acı günler var bu günden de acı, bazı değerlere sahip olamadığınız için yaşanacak. Istırap çekecek insanlık, anlayamadığı, kullanamadığından. Bizler her türlü yardımı yaptık. Uyardık, yalvardık. Anlayamadı pek çoğunuz, değişemedi. Hırs öne geçti, sevginin yerine oturdu. Ve elbette dengelenecektir her şey yeni zaman ve yeni güçle. Şimdi son değildir alacaklarınız için. Şimdi savrulmayınız bir yöne.

 23 Kasım 2010

O' dedi ki: Sizlere verilen her bilgi zamanında kullanılamazsa hükmünü yitirir, değişir ve hayır yerine zarar verir. Bu insanlığın geçmişinde de böyleydi, geleceğinde de böyle olacak ta ki sizler sizden beklenen gerçek üzerinde bulununcaya kadar. Tüm öğretiler bunun içindir, düşünüp, anlayıp, uygulayabilenlere ışık olması üzerine. İnsan şuurlanma yolundadır, insanın insana hizmeti bu yolda ona destek olmaktır, yanlışa yön verip engel olmak değil.

G erçek şuurlanma bu gün bildiğiniz değildir. Sizler hayatınızın görüş açısında kalan ve sizce tasdik olunan tüm mânâların ışığı altındaki bulunuşa şuurlu bulunuş diyorsunuz ve şuurlu varlıklar olarak gerçeğe hizmet ettiğinizi düşünüyorsunuz. Bu şuurlanma yolunun başlangıcıdır. Aslında gerçek şuur bir varlıktır ve mukaddestir. İşte hizmet edilen veya hizmet edilmesi gerekli bulunan o esas şuurdur ki, bu noktayı sakın ola dünya görüşünüzdeki o şuura karıştırmayınız. O varlık ve şuur sizde vardır. Ancak yeri ve ne demek olduğu bilinememektedir. Onun bilinmesi, onun bulunması sizi ruh tarafınız yönünde kuvvetli kılıp, istenen gerçek üzerinde olabilmenize yardım edecektir. Esas şuurunuz bir olayla veya her hangi bir olayın yarattığı hadisede görülemez, bulunamaz. O yaşanmayla nasip olacaktır sizlere.  

 

8 Ekim 2010

 O’ Dedi ki: El O’na el açmadıkça hayır dağılır gider. Hayır açılan ellere O’nun Nur’u olarak akar da dağılır her yana. El sadece fizik dünyanızda size ihtiyacınız olanı karşılamak için verilmiş değildir. Avuç açmak, el tutmak çok özel ve yüksek anlamları içerir. Birbirinizin elini bırakmayınız derken biz, sizi onlarda görmek diledik. Sadece tutun, sımsıkı tutun değildir içeriği. İnce titreşimleri birbirinize hissettirebileceğiniz en önemli noktadır bedeninizde. Dostluğun boyutsal hissedişidir elden ele geçerken duyduklarınız. Bunu unutmayınız hiçbir zaman. Avucunuz her daim açık, eliniz elimizde olsun. Sevgi yüreğinizde hapsolmasın. Onu bir gül bahçesine çeviriniz. Kıraç topraklar gibidir şimdi her tohumu susuz kalıp kurutan.

 16 Eylül 2010 

O'  Dediki: Şartlandırılmış zihin, karartılmış yürek, endişe ve korku hiçbir insana gerçek varlık özgürlüğünü yaşatmaz.  Varlığın özgür olmadığı yerde tekâmül durur. Ne zaman ki varlık kendi gözlerinden görmeyi, saf duygularından hissetmeyi başarır, o zaman gelişim hızlanır. Diğer safhada, tercih eksikliği varlıksal bir durağanlık yaşattığından, yaşam boşa geçmiş denebilir.

Sevgi, içinde taşıdığı Tanrısal güç nedeniyle, yönlendiği her şeyle varlığı biraz daha uyandırıp kendine getirir. Bunun için deriz ki; Sevin. Başta sevmeye çalışmak bile sizlerde değişime yol açacaktır. Tüm insanlığın buna ihtiyacı vardır. Sevmenin gücünü ve güzelliğini anlamak yaratıcınızı da biraz daha fark etmektir. Şimdi bundan uzaksınız. O’ sadece sizde bir isim ve sıfat olarak kalmaktadır. Oysaki O’nu yaşamak, gerçek anlamda O’nda olmaktır ki, bunu bu güne kadar çok az insan başarmıştır ama tüm insanlığa açık bir yoldur.

Sevmeye çalışınız düşüncelerinizi önce sevgiye odaklayarak. Sonra farkında olmadığınız bir değişim gerçekleşecektir sizde. Ve onda belli bir noktaya geldiğinizde yeni bir yasa açılımı eski enerjide Dünyaya gelenlerin DNA’sın da yer bulacaktır. Bu sizler için olağanüstü, bizler için ise sizden beklediğimizdir.

Yolunuz sevgiye olsun tüm insanlık. Gelecek onda ışıyacaktır çünkü.

23 Temmuz 2010

 O’ Dedi ki: Ruh diyorsunuz, ruhsallık diyorsunuz, ben diyorsunuz biz diyorsunuz, öz diyorsunuz, ego diyorsunuz. Bir bütünü parçalardan tümlüğe götürmek istiyorsunuz. Bu yol insan denen varlığın bildiği tek yoldur. En kolay yollar uzağındadır şimdi. Bu safhada bilmeniz gereken şudur ki, bilgi ve deneyim olarak çok şeyi eksik bıraktığınız için gerçeği bilmekten uzak kalıyorsunuz. Kendini bilme çalışması pek çok insana zor ve önemsiz geliyor. Oysaki kehanetler insanlığı gerçeklerden daha çok ilgilendiriyor. Bilmeniz sizlere ne kazandırıyorsa!  “Kehanet O’na ihanet, kehanetle yol almaya çalışmak varlığınıza ihanet, varlığınıza ihanet zamanın beklediğine yüz çevirip kendinizi olmanız gerekenden geri bırakıp aslınıza ihanettir.  

Şimdi önemli bir soru soralım size.  Sizce ruh, ruhsallık ve ruhsal hayat nedir, önce bu soruları ciddi biçimde bildiğinizce, düşünebildiğinizce tanımlayınız, gerçekliğinizi onun ihtiyacı yönünde kurunuz ve böylece ilk bütünlüğünüzü gerçekleştiriniz.

Gerçek bütünlüğe ulaşamamış her insan paramparçadır, her parça yalnızlığını yaşar ve bunu dünya nimetleriyle tümlemeye çalışır. Para, mal mülk, mevki, şöhret nedir ki; bunların hiç birisi size evinize dönüşünüzde refakat edemez. İnsan gerçeği kabul edip tümleniş çarelerini aradığında bütünlüğüne ne kadar ihtiyacı olduğunu ancak anlayabilir. Öyle ise bilinecek olan mikrodan makroya kadar yaratılış bütünlüğünüzün ne olduğudur. Bütünlüğünden soyutlanmış olarak yaşamak gerçek yaşamından da uzak yaşamaktır, ruh yalnızdır, ego yalnızdır, duygular yalnızdır ve bu yalnızlık her insana bu gün kaynağını bilmediğiniz çeşitli ruhsal sıkıntılar olarak yansır. Yalnız kalmayınız, yazıktır. Gerçek bilgileriyle bilinçlenen insan, bilgi kaynağı ne olursa olsun,   bu gerçeğin ne kadar önemli olduğunu bilir. Ruh sağlığınız beden sağlığınızdan çok daha önemlidir. Bunu korumak için insanlık bütünlenmeyi başarabilmelidir. Oysaki bir zamandır popüler olan her şey sizi yalnızlığa biraz daha itmek için planlanmış incelikli tuzaklardır. Bunu anlayın ve çalışın, her şey sizde bitecektir çünkü ve gelecek günlerde buna çok ihtiyacınız olacaktır. Bu bir kehanet değil, içinde bulunduğunuz akışın gittiği yönün size izahıdır.

 28    Haziran 2010

O' Dedi ki: Dimdik ayakta durunuz. Başınız eğilmesin. Bir gün ki, uzak değildir sizlerden, yere sağlam basıp başını dik tutanlar ayakta kalacaklardır. Bu ifademizin arkasındaki gücü, inceliği görünüz. O’ diyor ki; bir tüy gibi hafif, çelik gibi sağlam olunuz. İnsanlık kazandığı bu hasletlerle olması gerekende bulunacaktır. Üzerinde düşününüz ve anlayınız ki sizler zaman içinde bunu kazanmak için eğitildiniz. Dimdik durunuz, başınız öne eğilmeden dimdik.

 12 Haziran 2010

O' dedi ki: Sizler bildiklerinizle değil bileceklerinizle O’nun sizler için vaat ettiğine ulaşacaksınız. Bildiklerinizi yaşamak ve yaşatmak, bildiklerinizi bildirmek, bilineceklere siz istemeseniz de yasası gereği yol açmaktır. Bilmek, -bunu çok geniş düşününüz-, O’nun gözünde bilmenin de sorumluluğunu birlikte getirir. Bu güne kadar ki gelişiminiz çok ağır da olsa bu yolla oldu. Düştünüz, kalktınız ve hayatlarınız oldu korkuyla, sevinçle dolu. Şimdi sizler, O’nun sizlere bahşettiği aklın sorumluluğunu taşıyanlar olmalısınız. Akıl dünya yaşamınızda gerçekleştireceğiniz gelişim safhasının kozmik katalizörüdür, sizleri gönül dediğiniz katalizörle üst bulunuşa taşıyacak olan. Aklınızı gönülle kullanmanın sorumluluğunu taşıyorsunuz böylece.

Sahibi olduğunuzu zannettiğiniz, aslında size sadece bulunduğunuz boyutta varlık buluş olanağı, dolayısıyla deneyim imkânı yaratan ve sadece gerçek SİZ’e hizmetle sorumlu olan bedeninize muhteşem bir emanetin sorumlusu olduğunuzu bilerek bakınız. Siz kimsiniz, nesiniz, neden varedildiniz biliyor musunuz?.. Biliyorsanız nerdesiniz!.. Bilmiyorsanız zaman dolmadan bilmeye uğraşınız lütfen. Aklınızı ve gönlünüzü başta bu sorumluluğunuz için kullanarak….

  23 Mayıs 2010

O' dedi ki: Hayrı gönül gözünde, hayrı gönül sözünde, hayrı gönül işinde arayıp, onu yaşamak ve yaşatmak için kendini bilmeye, vermeye adayanlar O’nca görülenler ve sevilenlerdir.

Hayat onlara tatlıyı / acıyı birlikte yaşatır gerçek dengeye ulaşabilmeleri için. Sadece kendileri için acıdan uzak güzellikleri isteyenler, hayırdan uzak olanlardır. Siz kardeşiniz için onu istediğinizde dileğinizin mükâfatı ulaşacaktır size ummadığınız biçimde. O’ vareden ve koruyan ihtiyacınız olanı size en uygun şeklinde ulaştırır. O’ sizi sizden korur, değişiminizi gerektiği biçimde yapabilmeniz için. O’ varettiği her şeyi korur. Varolan her şey bu nedenle varlığını sürdürebilir. Siz de öğrendiğiniz ve yaşamınıza geçirmeye çalıştığınız her güzelliği, ucuza değişmeden korumayı öğrenmelisiniz. Siz, sizi sizden korumayı bilmelisiniz. Bunun yolu sizi biz’e çevirmektir dostlar.

Bu gün sınavdan sınava düşen insanlığın kaderi hurafelerde değil, gerçeğin bilimle de açılıma geçen gücünün elindedir. Biz ruhlara, gönüllere hitap ederken, aklı da boş bırakmayız. Hele onu gönlüyle bütünleyenleri çok da severiz. Onlara gerçek, bilimin ışığında çözdürülür. Onlar hayrı bilim adıyla dağıtanlardır. Bunun için gerçeğin sesinin her yerden ulaştığına inanınız.

Biliniz ki insanlık büyük ölçüde hayır için bütünlenmeye çalışılan her değeri, kendi hayırsız emellerine alet etmededir bir yolunu bularak.  Yanlış olan budur, insanlığın değişim ve gelişimini de engelleyen.

Sizler bunu bilerek, gerçek değişiminizi sağlayacak bilinçlenme yolunu ulaşabildiğiniz her insan kardeşinize açık ediniz. O’nun sizin için öngördüğü kader, yaşadığınız ve kader diye adlandırdığınız, üzerinizde bilerek uygulanan yanlış eğitimin yaşanan safhası değil, O’na giden yolda ışık içinde yaşayacaklarınızdır. O’ sizin özgür iradenizi ve onunla yaşayacaklarınızı bir yere kadar serbest bırakmıştır. İşleyen O’nun planıdır. Görecekleriniz o planın tamamlanışında yaşayacaklarınızdır. İnsanlık bu gün o sona doğru hızla gitmededir.

Dostlar, değişin, gelişin ve size söylen kaderinizin üzerine çıkmayı başarın.  Yol O’nun yolu, ışık O’nun ışığı olsun hayatınızda hayır ondadır çünkü…

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap