Öğretilerden 3

 

ÖĞRETİLERDEN

-3-

Siz bir okuldasınız, bir başka dünya okulu. Bu okul, maddi hayatınıza hizmet değil, esas hayatınıza, manevi hüviyetinize hizmet edecek ve onu kazanacak olan okuldur. İşte bu okulu herkes göremez. Görüp de ayrılanlar da vardır. Buna mukabil devam edip bitirenler. Sizler devam edip bitirenlerden olun.

Dünyanız yeni bir eğitim ve yeni bir açıya bakış içindedir. Bunu bütün insanlar bilerek veya bilmeyerek ortaya çıkaracaklar ve gerçekte yürüyeceklere yol göstereceklerdir. Bu zamanın yol göstericileri bizleriz. Hepinizi bekliyoruz. Birbirinize gönül elinizi uzatın. Unutmayın ki o her şeye kadirdir.

 

O’ sizlerin yolunu çizdi, hayır için onda olabileceğiniz şekilde. O’ güzeli ifade etti sizlere, güzelliği bilesiniz diye. O’ sevgiyi verdi kullanıp da ondan yaratılanın hayrından bulasınız diye. O’ bütün evreni, bütün bu madde imkânını size bahşetti, gerçeği en iyi tanımlamak için.

Unutmayın ki, birçok değişik gelen ve şaştığınız haller, aslında sizin değişik olan davranışınızdadır.

Bizim ve buranın konuşmaları, anlayana o kadar açık, anlamayana muammadır. Anlamak demek yaşamak demektir.

Bütün olanlar, tezahür bulanlar, planları dâhilindeki ve görevleri icabı maksada hizmettir. Eğer bir durum bir şeyin izahını yapıyorsa şu bilinmelidir ki, izah olunmak istenen şey de henüz bilinen veya bilinmeyen bir şeyin açıklanmasından başka bir şey değildir. Siz bu tümlüğe, bu gerçeğe varmak isteyiniz, bu yetecektir. Biliniz ki, türlü olaylar daireler şeklinde tekâmül hedefine yardımcı sebeplerdir. Bundan başka bir görevi bahis konusu olamaz. Biliniz ki, bilinmeyen fakat anlaşılmak istenen her hedef anlaşılacaktır. Mademki gerçeğin arayıcısı olarak bulunuyorsunuz, bunu sonuna dek götürmek görevinizdir.

Ağırlıktan kurtulunuz, bir kuş kadar hafif bulununuz. Meseleler sizi usandırmamalı, siz meseleleri en iyi şekilde sonuçlandırmalısınız. Gönlünüz O’nun ilhamından, o ilhamsa O’nun Yüce kudretinden sizlere açık olsun.

Gerçekten bir şeyi başarmak, gerçekten bir şeyi duymak istiyorsanız, hiç tereddüt etmeyiniz ve sakın ola aklınıza başka bir şey getirmeyiniz. O işi bilfiil idare eden bizzat siz olmalısınız. Her hangi bir yerden bir şey beklemek, bir işi kendinden başkasından ummak, buranın vazife anlayışına sığmaz. Siz yalnız O’ndan, siz yalnız O’nun verdiğinden kuvvet alın ve verin.

Yolunuz daim zorluk ve çıkmaz içinde bulunan engellerle kaplı, aşılması güç sarp bölgelerdir. Bunlarda ilerlemek elbet kolay olmayacaktır. Ancak, takıldığınız her yerde, düştüğünüz her çukurda varacağınız yegâne yön oradan kurtulmaktır. Bunun için gayret sarfediniz ve biliniz ki kendinizi bırakmak, düşüncenizi kapatıp huzursuzluğa düşmek hiçbir şeyi ifade etmeyecektir.

Kim ki en güzel düşüncelerde bulunur, işte o hem kendini ve hem de etrafa o gerçeği dağıtmakla en büyük görevi yapmaktadır. Kim ki içinde bulunduğu durumu benimseyemez, anlayamaz ve ondan dolayı da birbiriniz içinde huzursuz bir hava yaratır, işte o kişi gerçekten bulamayacaktır. Yine O’ korusun. Eğer anlamak, bilmek ve de yapmak istiyorsanız, muhakkak fikirlerinizin ve düşüncelerinizin önünü açık bırakınız. Ve daima o büyük denize, o büyük deryaya ve BİR Olan Varlığa yer veriniz içinizde. Onu dinleyiniz de, Ondan bulduklarınız size esası gösteren en büyük manadır.

O’nun adına çalışanlar, O’nun başarılarını hak edenlerdir.

Ararken bulan olmayınız, bulmak için arayan olunuz.

Siz düşüncelerinizi gönlünüze veriniz. Gönlünüz etsin sizi güzel. Siz gönlünüzü düşüncelerinize getiriniz, o düşünceler gönlünüzdeki saflık ve temizliği davranışlarınızda en güzel edecektir. Çağırıyoruz sizi hakka, O birliğe ve bugüne kadar görmek için gittiğiniz halde göremediğiniz sevgiye.

En iyi anlayabilmek kendi düşüncelerinizden uzak bulunmakla elde edilir.

İnancınız güçlülük, inançsızlığınız güçsüzlüğünüzdür. Sıkıntıda olduğunuz zamanlar bilgisiz kalmışsınızdır. Gerçek bilgi ise gönlünüze isteyerek aldıklarınızdır, ihtiyacınız olanlardır. Onlar dururken başkalarını aramayın. Bilmek istediğinizi, amacınızı daima düşüncelerinizde bulundurun.

O’nun kudreti sonsuzdur bundan şüpheniz olmasın.

Yolunuz Gerçekte olabilmek iyi ve güzeli bulabilmektir. Büyük güç ve kanunlar bunları başarmak için çalışanlara bilinmeyen plan sayesinde yardımcı olur. Bilirsiniz ki gönlünde iyilik ve doğrulukta olan iyi ve doğru, kötüde olansa ondan olur. Siz inandığınız, güç bulduğunuz, iyi bilip de tutunamadığınız, onda kuvvet bulamadığınız yerlerin gönlünüzde perçinlenmesini sağlatın.

Gerçek olan şudur ki, dünya elbisesini giyinmiş bulunan sizler maddi cazibelere fazla önem vermektesiniz. Ve hatta bir yerde bu ister istemez size girmektedir. Ancak sizler onun nerede gerek olduğuna dair bilgiyi veya hangi anlamda içinize girdiğine bir göz atacak olursanız, o zaman göreceksiniz ki bütün bu hataya ve esastan icabında sıkıntı duymanıza sebep, o madde görünümüne fazla ehemmiyet verişinizdir. Buna göre bu hayatınızda muvakkaten verilmiş bulunanlarla, bundan böyle sizde esas kalacaklara hakiki bir mantık uygulayınız. Sizde değişmeyecek esaslara her zaman ön safta yer ayırınız.

İlhamlara kapalı olmayınız. İlhamlara açık olunuz. O’nun size verdiğini şu birkaç zamanlık dakikalarda görmeyiniz. Her zaman veren, sizi düşündüren, sizi yaşatan, şu anı mümkün kılan yalnız O’dur. O’ndan başkası değil. Varsanız, hissediyorsanız O’ bulundurmaktadır içinizde.

İlhamları değerlendirmesini bilenler O’ndan kazananlardır. Gönlünüze gelenler O’ndan size verilenlerdir. Hiçbir şeyi şekilde görmeyiniz, bulmayınız, aramayınız. Çünkü şekil geçicidir, şekil yalancıdır ve şekil terk edilecek olandır. Esas içinizdedir, her zaman bileceğiniz, ancak o anda bilmediğiniz, size verilmiş bulunan bir zamanda alacağı yeri beklemektedir.

O’nun sizlere kazandıracağı düşünceler, istikametinizi gösteren, yönünüzü tayin eden en büyük esastır. Beş duyunuzun size yaptırdığına memnun olmayın. Bir beş duyuyu daha size kazandıracak, insan olarak yaşamınızın gayesini anlatacak manayı ve varılması hedef görülecek O Yüce anlamı ve O’nu bulmaya çalışınız, gayret gösteriniz. Dikkatinizi şekle değil, ihtiyacınız olan esas gıdaya çeviriniz.

Düşüncenizin kullanılması ve gönlünüze indirilmesi üzerine olan hususiyetlerinizi hiçbir zaman harcamayınız. Çünkü onlar sahip çıkılıp kullanıldığı takdirde sizin aletiniz olarak hizmet edecektir sizlere. Bilmediğiniz gözlerinizi açınız. Duymadığınız kulaklarınızı çeviriniz bilinmeyen seslere doğru iradenizi yöneltiniz. O ses ne derse onu yapınız. Ancak güzelin sesi olduğuna mutlak emin bulunduktan sonra. O ses huzur veriyorsa mutlak O’dur. O huzuru buluyorsanız o ses mutlak O’ndan size, yok eğer siz sıkıntı içinde şaşakalıyorsanız, o an için gerekeni yapmakta geç kalmayınız. Peşinden anlamadan koşmayınız.

Hiçbir şeyi yolunuza çıkarılmış, yürümeniz gereken esasa karşı bulmayınız. Şüphe yok ki iyi bilenler ve bilmek isteyenler için bunda yüce manalar ve ehemmiyetli anlamlar mevcut bulunmaktadır. Sizler ne yaparsanız yapın, neyi tutarsanız tutun ve nerede o esası anlamaktan uzak iseniz, bilin ki olanlardaki hayır manası sizden yukarı ve bildiğinizden üstün bulunmaktadır.

Her şeyin kararını bilmek hayırların en büyüğüdür. Zira kararda olmak aynı zamanda O’nun istediğini yerine getirmektir.

Yaratılan ve onlara şuur nasip edilen varlıklar O’nun Yüce Hikmetleri içinde büyüyen varlıklardır. Bedeninizin veya esasınızın falsolarını düşünmeyiniz, çünkü sizin aksaklık olarak gördükleriniz aslında O’nun size kazandırmak için verdikleridir. Başınıza her gelene şükrediniz. Biliniz ki onu bilen vardır. Ancak siz o halinizle onun anlamını bulmaya, manasını keşfetmeye çalışınız. Bunu yaparken O’na secde de ve her an küçüklüğünüzden gelen bir gönül dönüklüğünde bulununuz.

Hak, başkasına karşılıksız çalıştıktan sonra ortaya çıkanlardır.

O’nun verdiğine rıza gösterenler o anın gereğini duyanlardır. Dolayısıyla yaşadığını hissedenler anı değerlendirenler olurlar. Zamansa değerlendirilmeye muhtaçtır. Çünkü O’ zaman içinde olacağı bilebilmeniz için sizi varetti ve hayrınıza olanı yine o süre içinde nasip etti. Yeter ki siz sürenin bitiminde zamanın olmadığını fark edince, zaman içindeki kazancınızı idraklı bir şekilde bilebilmelisiniz. Yeter ki siz kayıpları tekrar telafi etmek üzere her şeye katlanma azmi ve iradesi ile kazanmak pahasına tekrar kendinizi atabilmelisiniz.

Şunu biliniz ki gerçek daima bilmediğinizdir. Bu sebepten bilinmeyene hürmet, bilebildiğinize de dikkat gerekir.

Yaşamak, hissetmek ve anlamak istiyorsanız açık kalpli olunuz. Temiz kalpli ve inançlı bulununuz. Sizler her gün yeni bir şuura varmadıkça yaşıyorum demeyin. Kuvvet bulduğunuz inançta yaşamanız size ekmekten daha ihtiyaçtır. Bu manayı evvela içinizde çözünüz. Akla değil mantığa önem veriniz. Zira aklınız yanılabilir. Ama mantığınız aklınızla beraber çok hayır kapıları açar.

Gerçekler gönülde kazanılır. Kafada gerçek olmaz. Biri dünya organınız, bir diğeri esas yaşamınız, yaşamınızı sürdüreceğiniz bölge. Bu günün getirdiğini bu gün bilemeyebilirsiniz ancak her zaman için öne ve arkaya bakarak, gitmiş olduğunuz ve de gidecek olduğunuz yeri gören olunuz. Siz birliğe gidiniz, Bir’i bulunuz. Buradaki mana O’nun emrettiğinde olmaktır. Bu şarttır yaşamın sürdürülmesi için. Zaten hakiki yaşam, yaşamak hali sadece bu tür hayat içinde mümkün olmaktadır. Bunu o hale sahip olanlar bilirler.

Sizler her zamanınızı değerlendirenlerden ve yaşadığınız halin ne olduğunu düşünebilmeye çalışanlardan olunuz. Göreceksiniz ki o haliniz, mevcut durumunuz size bir sonranız için kıymet ifade edecektir. Zaten bunu bulamadığınız zaman yaşamınızın bir yerde önemi kalmış olmayacaktır.

Bir zaman sonrasının fikirleri ile uğraşmayanlar, keza geçmiş zamanın olayları ve sözlerinde gezmeyenler, zamanını yaşayanlar sevgilidirler. Çünkü onlar bilirler ki, bu geçen zaman bir daha geri gelmez. Zaman neyi gösteriyorsa onu yaparlar. Sizler de böyle olunuz. Böyle zamanı yaşayanlardan, böyle anını bilenlerden olunuz.

Güç O’ndan gelir, güçsüzlük sizden.

Tereddütü ortadan kaldırmak, bilineceği bulmaktır.

O’nda olmak, zamanı yaşamak, bulunulan zamana göre olmaktır. Zamanın icabına göre konuşmak, düşünmek ve hareket etmektir.

Aklın terazisi mantıktır, bunu daima hatırlayın.

O’ açık ispata, açık izaha yanaşmaz; kullarını bilir de sizin bulmanızı bekler. Siz de yolunuzun, aklınızın, vardığınızın kıymeti içinde olunuz. Gönlünüzü temizlemek için her türlü zararlı şeyden azade bulunmanız sizde gerçeği yavaş yavaş alabileceğiniz kadarıyla hazır bulundurur ki, mahsulü sizindir. Sizin öz malınızdır. Götürecek olduğunuz ve onun üzerinde tutunacağınız, kalabileceğiniz ve sizi taşıyacak olan büyük cevherinizdir.

Vicdan gönlün duvarlarıdır. Siz o hudutları taşmayınız. Gönlün temizliğini taşırmayınız. Onu yerinde bırakınız. Zira onun taşması demek ona gölge düşmesi olur. O yerli yerindedir. Gönül bir yerdedir. O bir yer O’nun yeridir. Gerçek adalet, gerçek nizam ve sizi ondan Varedenin tüm gücü ordadır. Orda kuvvet bulur O ve ordan fışkırır. Ona uyunuz, onu itibar edilir yüceliğe vardırınız içinizde. Gönlünü yükseltenler, onun arkasından gidenler ve onun çağrısını dinleyenler rıza içindedirler.

Zamanı faydalıya çıkarmak sizin bulunduğunuz düşünce seviyesi ile ilgilidir. Zamanı kaybetmek, zararla kapatmaksa, yine düşünce gücünüzün kullanılmayıp beninizle gerçek dışı bulunmanızdan dolayı olmuştur ve böyle bulunmaktadır. Ona göre düşüncenizle yapacaklarınızı ve size gerek olanları aynı daire içinde bulundurunuz. Daire dışı kalanlar, birleştirilemeyip kaçırılan bütün imkânlardır. Buna göre zihniniz bir şeyi sizden istiyorsa ve o şey size esasta yapmanız gerekeni gerçek değerde ifade ediyorsa, o takdirde onu uygulamak için başkaca düşünceniz olmasın.

Şuur dediğiniz hal, hayatınızın görüş açısında kalan ve sizce tasdik olunan tüm manaların ışığı altındaki bir bulunuştur. Aslında gerçek şuur bir varlıktır ve o mukaddestir. İşte hizmet edilen veya hizmet edilmesi gerekli bulunan o esas şuurdur ki, bu noktayı sakın ola dünya görüşünüzdeki o şuurla karıştırmayınız. O varlık ve o şuur sizde vardır. Ancak yeri ve ne demek olduğu bilinmemektedir. Onun bilinmesi, onun bulunması sizi ruh tarafınız yönünde kuvvetli kılıp, istenen gerçek üzerinde olabilmenize yardım edecektir. Ayrıca esas şuurunuz bir olayla veya her hangi bir olayın yarattığı hadisede görülemez, bulunamaz. O yaşanmayla nasip olacaktır zamanla.

Ruh güçlü ve tekâmül basamağında adım atar bulunmadıkça, adım atamaz duruma geçecektir ki, ruh burada zayıflar, hatta bir yerde zamana göre kendini varlığını küçültecektir. Bu O’nun sırrı ile yine O’nun bildiğidir. Anlaşılmalıdır ki ruhi kayıplar acıdır ve her kazanılmayana karşılık bir o kadar kayıp planı işletip çalıştırır. Sizler ruhi gücünüzden eksilmeyiniz, o esasınıza hizmetten noksan bulunmayınız.

Hayırdan uzak bulunanlar ondan bahsedilince korkarlar. Hayır ifadesi onlara uzak kalır. İşte bunun için hayır bulanlar, hayırlıda olanlardır.

Benim rıza gösterdiğim yolda bana gelip dileyen her kula ben layık olduğu mevkii veririm. İstemesini bilmek, istemeğe hakkı olmak kullarıma açık bir yoldur.

Şifa bir şuur halidir ve şuur aktivitesinin korunmasıyla sahip olunur. Devamlı bu halde bulunanlar O’nun önünde yeri olanlardır.

 

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap