Yüce Mekanizma

 

YÜCE MEKANİZMA

Halim Gürol
Konuşma metni

 

Etrafımızda gördüğümüz veya göremediğimiz her şey bir düzenlilik içindedir. Düzensiz gördüklerimiz bile düzenin bir gereği olarak yer almaktadır. O halde her şey bir plan ve düzen işidir.

Düzeni meydana getiren ve devamındaki hikmetleri koruyan Yaratıcı her şeye kadirdir. Bu hükmetmesi anlamındadır. Çünkü tüm varlıkların hâliki onların sonlarını bilen ve isteğine varmalarını bekleyendir. Dolayısıyla varlıklar istenen bir amaca hizmeti gerçekleştirmekten başka hiçbir sona sahip değillerdir. Bunun dışındaki hareketleri yalnızca oyalanmak ve zamanı geçirmek olur. Kaybedilen dünya zamanı ise bahşedilen imkânın kaybı olur ki, İlâhi murattan ayrı düşen kul dünya okulunu bitiremeyeceğinden O’nun rızasına eremez. Böylece Rabbini tanımaktan uzak kalır. O’nu bilememek öyle bir karanlıktır ki, vaad edilen mutluluk karşısında azabın en büyüğü olur.

Kendimizin yaptığını zannettiğimiz şeyler Yaratan’ın müsaadesi ve yardımı ile mümkün bulunmaktadır. Bilemeyeceğimiz şeyleri anlamaya çalışmakta hiçbir yarar bulunmamaktadır. Bu yüzden, önce ihtiyaç olan bilgileri öğrenmekte fayda vardır. Hatta metotlu bir öğrenimle hakikat kapısının açılması, Yüce İrşâd’ın hissedilmesi ve kalp huzuru ile zihnin üst şuur idrakı tekâmülümüzün önemli bir safhasıdır.

Öte yandan bildiğimizi zannettiklerimizin de, kulluk vazifemizin üstündeki mekanizmalarda farklı sebepleri veya tesirleri bulunabilir. Bilmeliyiz ki, bulunulan realitede olagelen hadiseler bir sonraki realitenin de sebepleridir. Keza daha üst realiteler de bir evvelinin neticesi olmaktadır. Buna göre insan, evrimi içinde bulunduğu her safhanın sonucunu yaşamakla daha üst basamak hizmetlerinin de haklarına sahip olabilir.

Anlayamadığımız kanunlar, değişik planların işleyişi olabilir. Çünkü varlık tüm âleme hizmet eden kanunların tamamından haberdar değildir. Bu kanunların bizlere amaçları bulunsa da üzerimizden diğer varlık kademelerine geçişi bulunmaktadır. Bu sebeple, idrakı ile geçişi sağlayamadığımız müddetçe kendimizi kapatarak yüksek alış/veriş’den mahrum kalırız. Bu sonuca ulaştırılmamış bir yaşamda, yalnızca bedende yaşamaktır.

Her olanın yeri vardır ancak şuurumuza olan açıklığı veya getirdiği bir sonuç olmayabilir. Zira varlık her olaydan bir katkı bulabilse de ulaşılan şuur sonucunun kendi mekanizmasındaki değişimlerinden nasıl bir durum ortaya çıktığını her zaman bilemeyebilir. Bu sebeple insan bir vasıtadır ve her şey de bir tertiptir, düzendir. Gerçek önünde düzensizlik yoktur. O’nun iznettiği tüm fark edilen veya edilemeyenler düzenin icabettirdikleri olacaktır. Yalnız dünyada değil kâinatta da çok büyük bir düzen mevcuttur. Bu hiçbir zaman O’nun iradesinin dışına çıkamaz. Düzenler de varlığın idrak edemeyeceği çok yüksek amaçları kapsarlar. Bu düzenlerin çeşitli kademeleri ve her seviyede varlıkları vardır. Bunlar bir Sahip’ten emirler alarak, diğer varlık sistem ve seviyeleriyle irtibat kurarlar. İşte bizlere kadar gelen yine Yüce Allah’ın kâinatı yaratırken koyduğu ilâhi emirlerin bilinmesi vazifelerimizi teşkil edecektir. Bu bilgilere açılan şuurlar, vazifeliler olmaktadır. Dileriz bu ince mekanizmayı gönüllerimize işleyip emirleri tutanlardan olalım.

O’nun yolunda beklenen sona ancak vazifemiz bulunanların yerine getirilmesi sayesinde ulaşırız. Bazı bilgileri açarak ve şuurlarımızı yükselterek dünyada bulunuşumuzun anlamını çözebiliriz. Şüphesiz ki, bu gün kapalı olanlar, bizlere açmamız için lûtfedilen en büyük imkânlardır. Yüce Yaratan’ımız hak eden varlığına sırrını açarak onu aydınlatır. Gerçeği gören kul, yapacağı vazifelerin şuurunda güç sahibidir. Olgun insana O’nun kudretinden nasip olmasının hikmeti buradadır. Bu takdirde O’nun görevlisi olarak içimizde en ufak bir ikilik olmadan yegâne hizmetin Allah’a olduğunu fark ederek işaretlenen birliğe ulaşırız. Böylelikle şüphe ve tereddütler ortadan kalkarak kula hizmetin aslında Eşsiz’e hizmet olduğu açıkça görülecektir.

Bizlere O’nun gerçeği vasıtalarla ve vasıtalıkla ulaşır. O’nun yollarına ve yolladıklarına açık bulunarak emanetinin hikmetini çözmek baş görevimiz olmalıdır. Vazifelerimizden birini eksik bırakmakla çok şeyi kaybedebilir veya uzak edebiliriz. Bunun için Yüceliğin hayrımıza açık ettikleri üzerinden gitmemiz bize gerçek kazancı getirir. Yani kendimizin gördüğü değil, Rabbimiz’in bizlerden beklediği şekil ve bulunuş önemli olmaktadır.

Bilgileri zamana uygun açmak hizmeti yerinde karşılamaktır. Kula en üstün vazife buyrukta kalmaktır. Böylece kendine yaşamamak, yüce erdemliğe geçiş bulunmaktadır. En fazla alış-verişi yapmak nefsani ağırlıklardan kurtulmakla olur.

O’nun yüceliğinden en küçük zerresine kadar varettiği gücü bilmek, kulluğunu idrak etmektir. Bizlere hizmetle görevlendirilmiş varlıklarını tanımak, hayrımıza varedilenlerin salındığını görmektir. Zira O’ bizleri bu dünyaya koyarken yüce düzenini ve O Saltanat’ının merdivenlerini çıkmamızı kendi selâmetimiz yönünden istemektedir. Bütün sıkıntı ve istemediklerimiz; kendimizi beğenerek rahatı ve ortaya saldığı cazibeyi tercih etmemizden dolayı tertiplenmektedir. Oysa O’nun işaretlerini ve bizlerin hayrına verdiklerini görmemiz varoluş gayesini bilebilmemiz olacak ve aslında dünya hayatımızda rengi ve huzuru bulunacaktır.

İşte O’nun düzeni ve hizmet hiyerarşisi. İnancımız, varettiğine açılan penceremiz olsun. Bu bilgi ile Yüce Allah’ın bizleri bu mekânda yalnız bırakmadığının hamdına varalım. Bu şekilde O’nun hayrımıza hizmet ettirdiklerine olan borcumuzu da ödeyelim. Yarının madde ötesi varlığına açılan yüce yolunu bulalım

 

Aysel ongun 6 Aralık 2009

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap