Sorumluluğumuz Yaşamımızdır

 

SORUMLULUĞUMUZ YAŞAMIMIZDIR

Halim Gürol
Konuşma metni

Yaşamımız bilindiği üzere birçok değerlerle dolu sorumluluktur. Bunları fark ederek hayır olan sonuçlarını kazanmak, bizlerin başta gelen ödevleri arasındadır. Yapacaklarımız elimizde olanın çok üstünde şeyler değildir. Planlarımızı anlamak

Sorumluluklarımızın hissedilmesiyle mümkündür. Çünkü yaşıyoruz, ölçebiliyoruz. Muktedir olduğumuzu sonuçlandırmak durumundayız.

Sorumluluğu görmemek, sadece kendimizi düşünmek olur. Yapacaklarımızda yeni ufuklar aramak, azimle bilgileri açmak, iç kudretini bulmak ve BİR İRADE’ ye açılmak gayemiz olmalıdır. Bu arada beraberliklerin, sonuçları kolay etmedeki yerini kabul etmek, insanlık vazifesine ilk adımı atmak olacaktır.

Elimize tuttuğumuz değerlerin yerini bilme, bizi özümüze yakın edecektir. Gözlerimiz daha genişe bakacaktır. Böylece yalnız kendimiz için yaşamaktan kurtulabileceğiz. Evrenin sonsuz güzelliklerini tanımak mümkün olacaktır. Bunların hayır kullanımları, bizlere yeni dünyalar ve doyurucu hazlar bağışlayarak tüm kardeşlerimize de mutluluklar getirecektir.

Satırlarda yazılı kalan büyük ilham bilgileri yanında henüz değerlerini takdirden aciz kaldığımız atasal öğütlerin mana borçları oldukça fazlalaşmıştır. Borcu, insanlık ödeyecektir. Bizler onlara ışıklar olmalıyız. Onun başına gelen felaketler, yalnızca o anın yanlışlıkları değil, sorumluluklardan birikenlerin sonucu olmaktadır. Olaylar yorumlanırken o kadar saf ve hükümsüz olmalıyız ki, sonuçları bizlere bir şeyler gösterebilsin.

Dünya cazibesi, gün be gün bizlere nice manevi lutufları kaybettiriyor. İlmin imkânlarından istifade erken bunun karşılığında birbirimize çok şeyler borçlanıyoruz. Yapılacakları, kendimize saklayıp birbirimizi ihmal etmeyelim. Biz kulunun, kulundan yol bulduğunu hatırdan çıkarmayalım.

Gerçek ihtiyaçlar görülebilmeli, güçlü bulunanlar güçsüzlere eğilebilmelidir. Aynı yön ve konular amaç edinilmişken, birleşilmeli ve ortada mevcut bulunan düzenler bozulmamalıdır. Düzenlere katılmadaki incelikler fark edilmeli ve kısmet olan anlam hepimizce yaşanmalıdır. Gerçeklere yüzlerimizi kapatmadan, kendimizi maskelemeden içimize soralım; manaları kelime kalıplarından kurtarabiliyor muyuz? Tatbikata dökülemeyen değerlerin yitirilmesini önleyebiliyor muyuz?

Karşımıza çıktığı zamanda, yerini bulamayan, değerlendirilemeyen olaylar İlâhi hikmetçe veriliş gayesine bizleri getiremeyecektir. Bu takdirde zaman içinde olayların gösterdiği sonuçları anlayamaz ve doğru değerlendirmeden uzak kalırız. Bu da bizleri sınırlı olan kısa süreli dünya keşif seyahatimizde maksada varamamak boşluğuna düşürecektir. Oysa planlanan yaşamımızın tesadüf olmadığı gerçeği ortadadır. Sonucun, daima hayrımıza vaadi edilen mutlu son için ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.

Görmemiz, hazırcılık ve mecburiyet tahtında olamayacağına göre bizler melekelerimizle etrafımızda sergilenen şeyleri bir an evvel tanımlayarak onların sahibi olalım.

Bilgilerin kanıksanması, şuur kapanmasına yol açar. Bunun sonucu Gerçekler, bizlerden uzaklaşıcı olur. Bizleri hüküm sahibi eder. İşte kendi elimizle yapacağımız, yanlışlıkları fark ederek Gerçek değerlikten uzak düşmeyelim. Gerçek, kendini gösterme ve olayın sonucunu ispatlamak zorunda işleyen bir kanun değildir. Biz görebilmeyi hak edecek durumda isek imkânı verilir. Yoksa kontrol ve kullanımımızdan aniden uzaklaşırız.

Sorumlu olduğumuz hedefler iyi bilinmeli, beraberlikler yaratılarak doğru istikametlerle güç sağlanmalıdır. Unutmayalım ki, üzerlerimizde işlemeyen – yerini bulmayan- gerçek değerleri uçucudur. Anında dikkatle gözlenmeye çalışılmalıdır. Kontrol ve irademize girmeyen gerçekler kaybedilmiş sayılır. Düzen ve birlik içinde olmayan tekâmül yavaşlamış olacak ve hedefi puslulaşacaktır.

Bizler burada ne için ve nasıl bulundurulduğumuzun idrakına varmak vazifesi içindeyiz. Elbet ki içlerimize doğacak veya keşfedeceğimiz neticeler önemli olacaktır.

Aysel Ongun 0 Aralık 2009

 

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap