O geldi

 

 

 

O'geldi… Atmosferimizi kuşattı bir süredir ve şimdi içeri girmede sessizce, büyük değişimin gittikçe sıklaşan gösterilerini yaşatarak. Sistemimizin ve dünyamızın muhteşem konuğu FOTON kuşağı, foton enerjisini taşıyarak geldi, kimbilir nereden, yaratılışın hangi boyutundan sistemsel değişiklikteki görevini yerine getirmek için. O bir kozmik şifacı, sırrını kendine saklasa da. Değil mi ki düzenliyor yeni baştan bozulmuş olan her şeyi, değil mi ki hizmeti hayradır, değil mi ki dengeyi sağlamadadır ve çekip götürmeye başlamıştır bir üst tekâmül boyutuna, onun önünde eğilmek gerek, yaptıklarının mutlaka bir nedeni olduğunu bilerek, korkmadan sevgiyle karşılayacak hali alarak.

Bir yüksek bilgide yıllar önce, yola çıkmış olan "salınan ve yuvarlanan"dan bahsedilmişti. Aynı yıllarda foton kuşağından da söz ediliyordu yabancı alıcıların kitaplarında. Bence ikisi birdi. Tek şey anlatılıyordu değişik sözcüklerle. Gelene verilen isim ve gelenin akış biçimi. İnsanın değişmesi isteniyordu bilgilerde; acilen, kısa zamanda. Varlığını yeni ve üst enerjilere açması, sevgi enerjisi olarak adlandırılan ve hâlâ da tam anlaşılamamış olan enerjiyle uyumlanması bekleniyordu. Bunun için adeta İlahi bir seferberlik devreye girmişti. Anlayamayana anlatabilmek için değişik şuur boyutlarından akan bilgiler bir bir iniyordu yeryüzüne arkada bıraktığımız yüzyılda. "düşünün" diyorlardı "daha bir üst şuuru kullanmak ve ona sahip olmak için elinizden ne geliyorsa yapın. Değişmeniz gerekli" Yöntemler veriliyor, yollar gösteriliyordu evrenin eğitim ustalarınca. Altın çağdan bahsediliyordu, pek çok insanın üzerinde yanlış yorumlarda bulunduğu. İnsanlar umutla sarıldılar altın çağa, sanki tüm olumsuzlar, acılar, karmaşalar, büyük yanlışlar bir çırpıda bitiverecekmiş gibi. Çünkü mutsuzdular, umutsuzdular, kurtulmak istiyorlardı içinde boğuldukları hükmedici ve doğrudan uzaklaşmış sistemden. Değişime ihtiyaçları vardı ve ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Çok çeşitli yönlerde aradılar ve hâlâ da aramaya devam ediyorlar huzur bulacakları bilgiyi.

Foton enerjisi yüz yıl önce değişime uğratmaya başlamıştı dünyayı adı ortada yokken. Onun gelmesi, işini yapması evren yasasının işleyişi yönünden kaçınılmazdı. İlahi plan sekmeden işlemeliydi ki denge bozulmasın. Enerji, galaksimiz içinde ihtiyaca göre etkisini değişimle gösterirken güneş sistemimiz ve hırpalanan dünyamız bundan ayrı kalamazdı. Plan Yaratıcının, zaman yaratımındı. Olacak olacaktı.

Başka yerlerde olanları bilmemize olanak yok ancak Dünya insanı uyarıldı, her bölgenin, her inanç sisteminin ihtiyacı ve kabulleneceği yönde. Yeni zaman bilgileri dendi ortada dönüp duran bilgilere. İnsanlar bilgiyi bilmekle, değişmeden her şeyin yola gireceğini zannettiler çoğunlukla. Bilgiler güzel ve vaatlerle doluydu. Küçük kıpırdanışlar oldu bazılarında. Kimileri bilgi aldıkları sistemlerce görevlendirildiler aldıkları bilgileri duyurmak için. Kimileri yaşam alanları kurdu pek de verimli olmayan yerlerde bütün ihtiyaçlarını karşılar şekilde. Bazıları büyüdü, sesini duyurdu, bazıları sönümlendi zaman içinde. Bazılarındaysa İçten içe bir hazırlık sürüp gitti şuurlanma yönünde.

İnsanın üç boyutlu madde ortamında tekâmülü maddeyi tanıma, deneyimleme ve değiştirme becerisine erme yönünde. Maddeyi deneyimleyen insan yolunu ego kumandasıyla almaya başlayınca varlıksal değerlerini unuttu. Geçmişini hiç hatırlamıyordu zaten. Ego bu fırsatı kaçırmadı. Şiştikçe şişti ve bir gün sıradan insan gördü ki sabun köpüğü gibi hiçbir şey değil. Onu yönlendiren, yöneten, varlığına hükmeden bir sınıf var dünyada. Ekonomiyle, basınla, sinemayla, televizyonla ve insanın içine işleyen ince hesaplı reklamlarıyla. İnsan bu gün birbirini öldürüyor neden öldürdüğünü bilinçli olarak bilmeden, kendine tahakküm eden insanların isteği doğrultusunda. Onlar dünyayı paylaşıyorlar kendi güçlerine güç katmak için. İnsan umurlarında bile değil. Varsa yoksa daha çok para, daha çok güç, bedel ne olursa olsun. Çünkü bedel ödeyenler onlar değil. Onlar için dünyanın hali de önemli değil. Altı talan ediliyor, üstü aynı şekilde. Zehirleniyor sanayi artıklarıyla geri kalmış ülkeler, gelişmişlerin hırsı nedeniyle. Oysa dünya bu yanlışların hiç birini doğruya çevirmek zorunda değil. Yine de uğraşıyor insana yaşam sağlayabilmek için. Ve bir gün O yolunu dünyaya çeviriyor, sallanıp yuvarlanarak alt üst olmuş bir sistemi şifalandırmak ve yeniden yola sokmak için. Çünkü İlahi Düzenin isteğine karşı gelinemez. İnsan yıllardır bunu yapmada

İnsanın açgözlülüğü, hırsı, kavgası, sevgiden uzaklığı sadece dünyaya değil, tüm evrene enerji bazında yayılmada. Evren bunu düzeltmek için hazır. Belki de bu son yüzyıldan önce potansiyel gidişe bakarak insanın daha sonra ne yapacağını biliyorlardı ve önceden yola çıkardılar onu, bir felaketle güzel ve suçsuz dünya yok olmasın diye. Sonra da başarabilenleri kurtarmak için yeni bir eğitimi devreye soktular yeni zaman enerjisiyle.

Bu eğitimde insandan beklenenler, gerçek insan olma yolunda atılması gereken adımlardan birkaç tanesini sıralarsak, insanın gerçek düşünmeyi başarması, hükümlerinden kurtulması, zaman enerjisini hissedecek dinginliğe ulaşması, ki bu ancak daha üst bir bakışla sağlanabilir ve her şeyi sevmesi. Karşılık beklemeden, yerince, ego güdümlü olmayan. Çok basit gibi görünen bu sıraladıklarım açılmaya başladığında hiç de kolay olmadıkları görülür. İnsan alışkanlıklarından, zevklerinden, hırsindan, öfkesinden, en önemlisi ikiliğinden kolay kolay vazgeçemez. Vazgeçtim diyenler sadece zannedenlerdir.

Altınçağ, insanı bu yanlışlardan kurtararak saflaştıracak olan çağdır. Yol gösterilerek kurtarılmak istenen insan bu yola girmekte zorlanınca, beklenen değişimi gösteremeyince kazanca zorluklardan ders alarak ulaşacaktır. Dünya silkelenecek, insanlar elenecek ve kazananlar bir üst boyutta yolculuklarına devam edecek. Kazanamayanlarsa belki başka bir planette, yeni dersler içinde yol alamaya devam edeceklerdir.

Hoş geldin Foton enerjisi yakıcı güzelliğinle.

Aysel Ongun 2 Ekim 2008

 

 




O' GELDİ

 Yorumlar


Henüz yorum yapılmamış


Yorum yap